Benzersiz bir dönem

04:0013/06/2018, Çarşamba
G: 13/06/2018, Çarşamba
İbrahim Tenekeci

Benzeri olmayan bir seçim süreci yaşıyoruz. Birçok açıdan tarihî günlerin içindeyiz.15 Temmuz gecesi kanlı bir darbe girişimi yaşandı ve ülkemiz ölümden döndü. Sayın Erdoğan dışındaki adayların ve partilerin bu konuyla ilgili söylediği bir şey var mı?Bu köşede aylar evvel uyarı mahiyetinde şunu yazmıştık: Darbeci kitlenin mağdur ve mazlum, vatanseverlerin ise suçlu gibi gösterileceği yeni bir döneme giriyoruz.İsim vermeye lüzum duymuyoruz. Bazı adayların söylemi, bu gidişata katkı sağlıyor. Sanki

Benzeri olmayan bir seçim süreci yaşıyoruz. Birçok açıdan tarihî günlerin içindeyiz.


15 Temmuz gecesi kanlı bir darbe girişimi yaşandı ve ülkemiz ölümden döndü. Sayın Erdoğan dışındaki adayların ve partilerin bu konuyla ilgili söylediği bir şey var mı?

Bu köşede aylar evvel uyarı mahiyetinde şunu yazmıştık: Darbeci kitlenin mağdur ve mazlum, vatanseverlerin ise suçlu gibi gösterileceği yeni bir döneme giriyoruz.

İsim vermeye lüzum duymuyoruz. Bazı adayların söylemi, bu gidişata katkı sağlıyor. Sanki gönüllü olmuşlar.

Burada, devlet mesuliyeti ile parti siyaseti arasındaki farkı görüyoruz. İktidar Partisi, oy kaybedeceğini bildiği halde, paralel yapılanmanın üstüne gidiyor. Memleketin selametini önceleyen bu ciddiyeti dikkate almak zorundayız.

Asırlar geçse bile unutulmayacak, daima hatırlanacak bir vak’a yaşadık. Büyük, gizli ve karmaşık bir yapının ihanetini gördük. Hizmet adı altında milleti ve ümmeti hezimete uğratmak isteyen bir topluluğun kara kinine maruz kaldık.

Gönül ister ki adalet tam mânasıyla tecelli etsin. Suçlular cezasının karşılığını alsın. Suçu olmayan mağdur hale gelmesin. Gelenler teselli, kayıplar telâfi edilsin. Fakat mevcut durumu da bilmek, unutmamak gerekiyor: Darbe teşebbüsünde bulunanlarda ve onları kalben destekleyenlerde zerre pişmanlık ve mahcubiyet göremiyoruz. Mahkeme huzurunda dahi kibirli halleri devam ediyor. Başarılı olamamanın öfkesi içindeler.

Kimse bir şey yapmamış. Herkes masum ve habersiz. Yalan, inkâr ve takıyye üzerine kurulu bir yapıyla mücadele ederken yüzde yüz isabet sağlamak elbette imkânsızdır.

Sürekli ve yalnızca bu durumu dile getirenlere şunu sormak icap ediyor: Şehitlerin, gazilerin ve sadıkların hakkı, hukuku ne olacak?

***

Meydana bakınca, partiler ve adaylardan ziyade, sadece iki zihniyet görüyoruz. Yıkmak isteyenler ile yapmak derdinde olanlar.

Milletin ve memleketin onuru haline gelmiş güzide kurumlarımızı bile tehdit eden, tasallut altına alan bir yıkıcılık. TİKA’nın mevcudiyeti, bu ülkenin herhangi bir ferdini niçin rahatsız eder? Bu kurumun varlığından ve çalışmalarından kimler tedirgin oluyor, endişe duyuyor? İbretlik bir örnek olduğu için Kızılay’ın dününü ve bugününü hatırlayalım. Milletin elinden ve evinden kanun zoruyla kurban derilerini alan yapı gitti; mazlumların imdadına koşan, bize bereket getiren, dua taşıyan bir kurum geldi.

Evet, emsalsiz bir seçimin, hayatî bir kararın eşiğindeyiz.

“Devletiniz teröristtir”, “Yargılanacaksınız” gibi tahrik ve tehdit içeren söylemlerin sahipleri hangi adresi tercih ediyor? Bütün bunlar, yeni dönemle ilgili nasıl bir ipucu veriyor?

Kendi partisinden ekibiyle birlikte tasfiye edilen siyasetçinin memleketin bir numarası olmaya layık görülmesi, millî kaderin onun ellerine teslim edilmek istenmesi ne anlama geliyor?

Özetle: Türkiye’nin derinliğini kavrayamamış, neye karşılık geldiğini öğrenememiş kimselerin yönetime talip olduklarını görüyoruz.

Şu yorucu günlerde yoğun eleştiri almak pahasına, söylememiz gereken bir hakikat var. Bize hak görünen bir başkasına görünmeyebilir, o ayrı.

Saadet Partisi ile AK Parti arasında yaşanan sertlik, hayırlı bir şey değildir.

İttifak görüşmesi olumlu sonuçlansaydı eğer, aynı çatı altında seçime giriliyor olunacaktı. Haliyle ortak hassasiyetler dile getirilecek, müşterek bir söylem takip edilecekti.

Şimdi bu durum bize ne söylüyor? Siyasetin günübirlik diline ve şartlara ayarlanmış üslubuna kendimizi kaptıramayız. Söz uçar, yazı silinir, burukluk kalır.

#Seçim
#Dönem