Allah sabredenlerle beraberdir

08:113/10/2018, mercredi
G: 3/10/2018, mercredi
İbrahim Tenekeci

Hem fert, hem millet olarak, sabrımızın sınandığı günlerden geçiyoruz. Bizi bu kadar sabırlı kılan, ilahî adalete ve hesap gününe olan kuvvetli inancımızdır. Burada ve orada. Her iki cihanda. Tam teslimiyet.Bazen bir şey oluyor ve "burası yeri değil" diyoruz. Ben bunu çoğu zaman dünya için düşünüyor ve söylüyorum. Durum şudur: İnsan sabredememiş ve yeryüzüne düşmüştür. Gurbetteyiz.Evet, sabır. Her gün canımızı alan katillere ve türlü hainliklere sabrediyoruz. Haset sahiplerine katlanıyoruz. Nice

Hem fert, hem millet olarak, sabrımızın sınandığı günlerden geçiyoruz. Bizi bu kadar sabırlı kılan, ilahî adalete ve hesap gününe olan kuvvetli inancımızdır. Burada ve orada. Her iki cihanda. Tam teslimiyet.



Bazen bir şey oluyor ve "burası yeri değil" diyoruz. Ben bunu çoğu zaman dünya için düşünüyor ve söylüyorum. Durum şudur: İnsan sabredememiş ve yeryüzüne düşmüştür. Gurbetteyiz.

Evet, sabır. Her gün canımızı alan katillere ve türlü hainliklere sabrediyoruz. Haset sahiplerine katlanıyoruz. Nice kötülüğe dayanıyoruz. Sabır ve sâbirîn. Neden? Çekiniyor muyuz? Hayır. Gücümüz mü yok? Var.

Hemen belirtelim: Sabır, Allah'ı vekil kılmaktır. O bize vaktini haber verir. Güzel haber, bir ilham olarak gönlümüze doğar. 15 Temmuz gecesi gibi.

Muhammed Emin Albayrak, "sabır, günümüzde eylemsizlikle eş tutulan bir kelime oldu" diyor. Evvela bu bir itikat ve itimat meselesidir. Bir adım daha atalım: Sabretmeyi korkaklık sananlar da var. Değil.

Baktığımızda göreceğiz: Bir şahsiyet olarak temayüz eden insanların tamamı sabır ehlidir. Çünkü sabır, bir işin yarısıdır. Diğer yarısı da emek. Bu ikisinin toplamı 'nasip' eder.

Şu anda aklıma gelen bir misal: Biz rabbimizden isteriz, o da kullarıyla gönderir.

***

Bu toprakları vatan haline getiren şeylerden biri de insanımızda bulunan, bize mahsus olan yüksek ve derin sabırdır. Hususiyetlerimizden, ayırıcı vasıflarımızdan bir tanesi de budur. Milletimizin hayırlı evlatları birbirlerine hep hakkı ve sabrı tavsiye etmiştir. Asırlar boyunca devam eden ve hâlâ bitmeyen şiddetli saldırılara işte bu sabır sayesinde mukavemet gösterilmiştir. Haçlı ve Moğollardan günümüze değin.

Sabır, helal lokmadır, iyi niyettir, dayanma gücüdür. Ümitsizliğe kapılmadan sergilenen metanet ve dirayettir.

Eğri, doğruya ne yapabilir? Yalan hakikate, tembellik çalışkanlığa, ihanet adanmışlığa, hainler sadıklara? Cevabımızı verelim: Hiçbir şey yapamaz. Belki başlarda yapıyor görünebilir. Fakat hepsi budur. Ancak bu.

Nedense sabrı hep olumsuz olaylarla, örneklerle birlikte anıyoruz. Bugün biz de öyle yaptık. Sayısız kıymetin cümle kapısı ve ana kaynağı da sabır değil midir? Her şeye rağmen vefa göstermek, doğruda ve dostlukta sebat etmek, sevdiklerimizin hatalarını büyütmeyip onları yeniden kazanmak. Bunları sabırdan ayrı düşünülebilir miyiz? Sağlam bir eser, meşakkatli bir yolculuk yahut temiz bir hayat.

Dinimiz evvela insanı kendisinden, yani nefsinden kurtarmaya çalışır. Bunun ilk basamağı veya adımı, sabır olmalıdır. Yani nefsimize hâkimiyet sağlamak. Onun anlık arzu ve isteklerine boyun eğmemek. Şiddete kapılmamak. Fevri çıkışlardan mümkün mertebe kaçınmak. Tahammül etmek, acele etmemek. Özetle: Dik durup düşünceli ve temkinli bir şekilde beklemek.

Nihayetinde "yavaş davranmak Rahman'dan, acele ise şeytandandır." Biz buna 'teennî' diyoruz. Daima sabırla birliktedir.

#İbrahimTenekeci