Yeni bir seferberlik, Yeni kitlesel coşku, Yeni bir medya dili, Yeni bir toplumsal ağ.. Herkes Türkiye öncelikli dayanışmaya çağrılmalı..

04:001/04/2021, Perşembe
G: 1/04/2021, Perşembe
İbrahim Karagül

Türkiye için yeni birseferberlikbaşlatılabilir mi?Dışarıdanveiçeridenyürütülenkötülükbulutlarıdağıtılıp, yeni bir coşku,yeni bir dalga,yeni bir toplumsal ve siyasal enerji oluşturulabilir mi?Zihinlerimizde ve duygularımızdaki aşınmanın üstesinden gelip iyiliğe ve güzelliğe doğrumilyonların yürüyüşü sağlanabilir mi?Türkiye eksenli; vatan, millet ve değerler öncelikli,kişisel hesap ve kindarlıktan uzak, 2023’te bütün vesayet bağlarından kurtarılan bir ülke için,büyük tarihi mücadeleyi yürütenlere

Türkiye için yeni bir
seferberlik
başlatılabilir mi?
Dışarıdan
ve
içeriden
yürütülen
kötülük
bulutları
dağıtılıp, yeni bir coşku,
yeni bir dalga,
yeni bir toplumsal ve siyasal enerji oluşturulabilir mi?
Zihinlerimizde ve duygularımızdaki aşınmanın üstesinden gelip iyiliğe ve güzelliğe doğru
milyonların yürüyüşü sağlanabilir mi?
Türkiye eksenli; vatan, millet ve değerler öncelikli,
kişisel hesap ve kindarlıktan uzak, 2023’te bütün vesayet bağlarından kurtarılan bir ülke için,
büyük tarihi mücadeleyi yürütenlere güç verilebilir mi?
Böyle bir eksen daha da yaygınlaştırılıp bir üst kimliğe, idrake dönüştürülebilir mi?
Elbette bu yapılabilir.
Yapılıyor da. Yüzyılların dönüşü için inanılmaz bir mücadele veriliyor da.
İmparatorluklar aklını bugünkü Türkiye’ye
ve dünyaya taşımak için, bütün hesapların sıfırlandığı bir çağda
büyük bir hesabı yeniden kurmak için,
ödenebilecek bütün
bedeller
ödeniyor da.

Çılgınlıklar çağında ayakta kalmak: Bir üst akıl, düşünce, hareket, iddia!

Önde yürüyenler; tarihin, coğrafyanın, dünyanın yeni halini okudular.
Bütün büyük güçlerin yeni bir başlangıca hazırlandığını gördüler. İnsanlık tarihinin hiç tanık olmadığı bir değişim ve dönüşümün,
olağanüstü bir hızla
yaklaştığını farkettiler.
Çılgınlıklar çağında ayakta kalmanın yolu
nu keşfettiler. 21. yüzyılın yokluklarını da,
yok oluşa
giden yollarını da,
muhteşem bir fırsat
ın önümüze serdiğini de, birçok büyük gücün çökeceğini de, yeni
yıldız ülkelerin
yükseleceğini de bildiler.
Bütün günlük
iç tartışmaların, çıkar ve iktidar hesaplarının ötesinde,
kişisel beklentilerin ötesinde
bir üst akıl, düşünce, hareket, iddia
ortaya koydular. Yüzyılların ve bugünün hesabını birleştirdiler. Türkiye için yeni bir çağın kapısını açtılar. Bu yolu yürümek için
bir çağrı ortaya koydular.

Bir imdat çığlığı, bir akıl, bir yol gösterici yine peşimizden yetişti.

Çünkü bu akıl; aksi takdirde bir gelecek olamayacağını,
zayıf kalanın lime lime edileceği
bir dünyaya açıldığımızı, Türkiye’nin kendisini
dar alanlara hapseden bütün engeller
i aşıp büyük bir yükseliş tarihi başlatmasının tek yol olduğunu,
aksinin küçülmek, parçalanmak olduğun
u
bildi.
Bu akıl;
en zor zamanda, en kritik tercihler aşamasında
harekete geçti. Yüzyılların tarihi içinde,
bütün büyük çöküşlerden sonra,
bütün büyük buhranlardan sonra, büyük çatışmalardan ve büyük değişimlerden sonra
nasıl koşup geldiyse bir kez daha peşimizden yetişti.
Bir
imdat çığlığı,
bir kapı, bir
yol gösterici
olarak önümüze düştü.

Yüreklerimizi karartan kötülük duygularını ülke sevgisine dönüştürmek.

Bulunduğunuz cephelerin, savunduğunuz siyasi çevrelerin, dar iktidar alanlarının, zihinlerimizi felç eden kişisel hesaplaşmaların, yüreklerimizi karartan kötülük duyguları
nın, ülke sevgisinin bile üstüne yerleştirdiğimiz zaaflarımızın ötesine geçip, şöyle geri çekilip Türkiye ve dünyaya bir bakın.
Doğu’dan Batı’ya, Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Rusya’ya,
içinde bulunduğumuz dünyanın merkez coğrafyasına,
geçmişten geleceğe bir bakın.
İster medeniyet ölçekli, ister ekonomik ölçekli, ister jeopolitik ölçekli,
ister korkunç bir hızla yaşadığımız güç kaymaları ölçekli, ister vatan/millet ölçekli, ister küreselleşme ölçekli..
Nasıl bakarsanız bakın ama mutlaka bakın.
İnsanlık hiçbir zaman bugünkü kadar aklın ve bilginin sınırlarını zorlamadı.
Hiçbir zaman bu kadar
korkunç bir hıza
ulaşmadı. Hiçbir zaman bu kadar çılgınlığı göze alacak bir noktaya varmadı.

Bu fırtına düzenleri yıkar. O zaman yeni ve güçlü bir başlangıç yapmamız şart.

Bu fırtına yeryüzünde kurulu bütün düzenleri yıkacak.
Bütün geleneksel yapıları değiştirecek. Bütün zihinleri yeniden formatlayacak.
Yeni ülke, yeni toplum, yeni insan ilişkileri, yeni iktidar alanları
inşa edecek.
Böyle bir çağda
kim, hangi ülke, nasıl varolacak? Kim nasıl gelecek kuracak?
Nasıl bir Türkiye, nasıl bir savunma kalkanı, nasıl bir yeni kuruluş, nasıl bir
kitlesel bilinç
oluşturulacak?
Böyle bir çağda Türkiye, varolanı koruma çabasıyla riske mi girecek? Bu şartların açtığı geniş hareket alanını kullanarak
yeni ve güçlü bir başlangıç
mı yapacak?
Varolanı korumak imkansız!
Bu asla olmayacak. Olamayacak. Biz ikinci seçeneğe yöneldik.
Daha güçlü, daha büyük, daha zengin, daha etkin
olmaya ayarlandık.

Peki biz ne yapmalıyız?

İşte
Türkiye’nin, kötülük duygularıyla kuşatılmış bu ülkenin, yeni bir iyilik, güçlü bir inisiyatif,
toplumsal bir dayanışma ve hepsinin
“büyük ülke”
idealine yönelmesi için çok şey yapılabilir.
1. Türkiye eksenli güçlü ve yeni bir siyaset dili üretilmeli. Türkiye eksenli iç politikanın, bölge siyasetinin, küresel söylemin
dili yenilenmeli.
Dünyanın genel buhranı iyi işlenmeli,
bütün tartışmalar yoğun biçimde
içeriye taşınmalı.
Ülkemizdeki sıkıntıların bize özgü olmadığı, dolayısıyla bizim yetersizliklerimiz olmadığı anlatılmalı.
2. Pandemi
öncesi ve sonrası, dünyadaki
negatif
değişim, Türkiye’deki
pozitif atılımlar
kıyaslanıp kamuoyuna çok iyi anlatılmalı.
Birçok ülke çökerken Türkiye gibi bazı ülkelerin bu halde nasıl yükselebildiği
örnekleriyle sergilenmeli.

Herkes Türkiye öncelikli dayanışmaya çağrılmalı..

3.
Türkiye eksenine karşı oluşturulan
iç cephe, “içeriden müdahale” görüntüsü veren yapılanma,
dışarıdan bu çevrelere verilen yoğun destek
sorgulanmalı, izlenmeli, bağlantıları deşifre edilmeli ve kamuoyunun önüne serilmeli.
4.
Bu cephenin içinde bulunan,
kasıtlı olmayan
kişi ve
çevreler Türkiye ölçekli dayanışmaya çağrılmalı.
Daha önce yaşanmışlıkların
zihnimizi köreltmesine, gözlerimizi karartmasına
izin verilmemeli. Hangi siyasi çevrede olursa olsun,
dindar, vatansever, milliyetçi, Türkiye’nin iyiliğini önceleyen herkes bu seferberliğe davet edilmeli.
5. STK’ların yerliliği
esas alınmalı.
Aşınmış
, hantallaşmış yapılar yerine
yeni STK örnekleri
şekillendirilmeli ve bunların toplumun
kılcal damarlarına
kadar işlemesi için ortam hazırlanmalı. Kendi içine gömülen bu yapıların,
iktidar hesapları gütmek yerine, sivil alanlara yoğunlaşması
sağlanmalı. Ve etkin bir şekilde bu sürece dahil edilmeli.

Medyanın dili değişmeli. Medya ve STK üzerinden yeni sivil dil inşa edilmeli.

6. Medyanın dili değişmeli. Tepeden bakan, toplumdan kopmuş, elit görüntü veren
medya yerine heyecanı öne alan, bireysel ve toplumsal
duyarlılığa
odaklanmış,
Türkiye’nin büyük mücadelesini içeride ve dışarıda anlatmaya ayarlanmış
medya yapıları güç kazanmalı. Daha seri, daha etkin, daha üretken bir medya dili inşa edilmeli.
7. Medyanın ve STK’ların “sivil” bir dil, söylem üretmesi ve kullanması gerekiyor.
Kalıplaşmış, eski ezberlerle yeni sosyoloji üzerinden etkinlik kurmak artık mümkün değil.
8.
Bütün bunların
devlet diliyle değil, sivil bir dille
anlatılması esastır. Devlet zaten bunu yapıyor.
Zayıf olan sivil alandır. STK’dır, medyadır, entelektüel çevrelerdir,
kültür çevreleridir.

Anadolu’nun en ücra köşelerine ulaşacak kalıcı direnç adaları…

9.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların, içeriden ve dışarıdan müdahalelerin,
ekonomi ve savunma mücadelesinin,
dünyanın yeni geleceğine hazırlıkların
sadece devletin, hükümetin değil, sivillerin da sorumluluğu altında
olduğu iyi işlenmeli.
10.
İşe buradan başlanabilir. Buradan bir dalga, hareket, bilinç, mücadele alanı oluşturulabilir
. Anadolu’nun en ücra köşelerine, büyükşehirlerin bütün sokaklarına ulaşacak, yeni bir sinir sistemi, yeni bir bilinç ağı
oluşturulmalı.
Kalıcı direnç adaları
oluşturulmalı. Seferberlikten kastım budur.
#Seferberlik
#Medya dili
#Türkiye
#Toplumsal ağ