Bir ülkenin Cumhurbaşkanı'na “
” dersiniz, “
” dersiniz, “
” dersiniz, “
” dersiniz, ailesini hedef alırsınız, her türlü hakareti ve tehdidi yaparsınız.
Ona oy veren
kitleyi mahkum edersiniz,
, insan yerine koymazsınız, onlara hakaret edersiniz. Eski
azınlık cuntanızın devamı için
her türlü
yaparsınız, eskinin
iktidar kurucu oligarklarını
ayakta tutmak için her türlü çirkefliği yaparsınız.
kanalları zorlayıp, işlemez hale getirerek, “
” hesapları için bütün
bir tarafa itersiniz?
söylersiniz, senaryo yazarsınız, başkalarının hesapları için, iktidara muhalefet görüntüsü altında Türkiye ile, coğrafya ile, millet ile, geleceğimizle
kıyasıya bir hesaplaşmaya
girersiniz.
Hiçbir ahlaki ölçü, ilke, tutarlılık sizi sınırlayamaz
. Süslü cümleleriniz, kötü niyetli hesaplarınız dışında hiçbir şeyiniz yoktur.
Bu
olur.
Başbakan'ın evini basacaktınız!
Bir ülkenin Başbakan'ını sokak terörüyle devirmeye çalışırsınız. Terör üzerinden
etmeye girişirsiniz.
Evini ofisini basmaya kalkarsınız
. Oradan
PKK şovu gibi, Savcı Kiraz'ın kafasına dayanan silah görüntüsü gibi, dünyaya fotoğraf vermeye çalışırsınız
. Bunu yapan terör gruplarını bayraklaştırırsınız.
Elleri silahlı maskeli örgüt mensuplarını sayfalarınızda, köşelerinizde pazarlarsınız.
Türkiye'de bir Ukrayna denemesi yaparsınız, ülkeyi
ın eşiğine getirirsiniz.
Elinize bir Kaleşnikof almadığınız kalır
. Bu açığı da terör örgütlerinin silahlarına dayanarak kapatırsınız.
Bunun adına
dersiniz.
Bir taraftan
, diğer taraftan
provoke edersiniz. Bütün kimlikleri çatışmaya dönüştürüp bunun üzerinden ülke biçimlendirmeye kalkışırsınız.
Türkiye'den çok Almanya gibi konuşursunuz
, Avrupa başkentleri gibi konuşursunuz, onlar gibi bakar,
durursunuz.
Sokak terörü üzerinden darbe planlarınız tutmayınca
başlarsınız. Millet oyunu bozunca, ülkesine sahip çıkınca,
günahlarınız sorgulanınca kıyameti koparır
, milleti de ülkeyi de o başkentlere şikayet edersiniz. Bir taraftan
ağlak ağlak kamuoyu açıklamaları
yayınlar diğer taraftan iki yüzlülüklerinize devam edersiniz.
Bunun adı da hak aramak olur.
Başbakan öldürmeye kalkmadınız mı siz?
Senaryonuz çoktur. Biri tutmadı diğerini başlatırsınız.
, sokaktan darbe sonuç vermedi
sistemi içinden çökertmeye
kalkarsınız. Kullanılacak insan da çevre de çoktur nasılsa.
üzerinden bir Mısır denemesi yaparsınız. Başka ülkelerin istihbarat servislerinden
alan bir yapı ile
ortaklık kurar, onlar üzerinden hükümet devirmeye, binlerce insanı hapislere tıkmaya, fişlemeye, tasfiye etmeye kalkarsınız
. O istihbarat ağı ile sizin medya karargahlarınız arasında nasıl bir bağlantı var, nasıl bir ortaklık kurdunuz?
Ne olacaktı?
Başbakan evinde öldürülecekti, öldürülemezse ellerine kelepçe vurulacaktı. Evini basmaya silahlı birlikler göndermeye kalkanların medyadaki kalkanları siz değil miydiniz?
O gece neler olduğunu, kimlerin ne tür cinayetlere hazırlandığını bilmiyor muyuz sanıyorsunuz.
Siyasi soykırım yapacaktınız
Darbe ile, cinayet ile
Türkiye tarihinin en büyük siyasi soykırımına hazırlandınız
. Neler planlandığını hepiniz biliyordunuz, hepinize görevleriniz tevdi edildi, hepiniz üzerinize düşeni fazlasıyla yaptınız.
Bütün o siyasi kadroyu tasfiye edecek, hapislere dolduracaktınız. Yetmedi gazetecileri, yetmedi işadamlarını, yetmedi STK temsilcilerini, yetmedi öğrencileri sıraya koyacak, 28 Şubat'tan çok daha feci bir siyasi cinayetler zinciri başlatacaktınız.
Siz bunları biliyordunuz,
, bunlarla ortaktınız.
Mısır'da olduğu gibi mahkemeler kuracak, düzmece duruşmalarla idam kararları verecek,
Türkiye'de bir siyasi geleneği toprağa gömecektiniz
. 21. yüzyılda bu ülkede yeniden
kuracaktınız. Bunlar olurken zevkten çığlıklar atacaktınız. Aklınıza
gelmeyecekti,
gelmeyecekti,
gelmeyecekti,
gelmeyecekti,
, zorbalık gelmeyecekti. İhale almıştınız ve hepiniz ihale için seferber oldunuz.
Biz sizi 28 Şubat'tan beri tanıyoruz
Şimdi süslü cümlelerle, ağlak açıklamalarla,
sızlanmalarla dolu yazılar yazanların
o günlerde zihinlerinde, vicdanlarında adaletten eser yoktu.
Zihinleri bulanmış, kalpleri kararmış, korkunç bir intikam duygusuyla ellerindeki listeleri uzattıkça uzatıyorlardı
. Hepimiz için dosyalar tutuyordunuz, hepimiz için
, nasıl yargılanacağımızdan
kadar karar veriyordunuz.
Biz sizi tanıyoruz.
Biz sizi 28 Şubat'tan beri tanıyoruz
. Hükümet kurup hükümet yıktığınız günlerden, sokakları ikiye böldüğünüz günlerden,
başörtüsü diye hak arayanları hedef gösterip “Kara Cuma” manşeti attığınız günlerden
, İsrail'in emir eri bazı generallerden aldığınız talimatlarla insanları hedef gösterdiğiniz günlerden,
koca ülkeyi İsrail'e peşkeş çektiğiniz
, ülkenin Başbakanı'na ağız dolusu küfürler ve hakaretler ettiğiniz günlerden tanıyoruz.
O günlerde ve sonrasında yazdıklarınızla, bugün yazdıklarınız arasında hiçbir
olmadığını itiraf edelim. Hep aynıydınız, yine öylesiniz, yine “sadece biz” derdindesiniz, yine kendinizden başkasını “öteki” yapma derdindesiniz.
Yine önünüzde diz çökmeyenleri vurma, size itaat etmeyeni devirme, sizinle hareket etmeyene itibar suikastleriyle mahvetme çabası içindesiniz
.
Çılgınlığın son safhasına geçtiniz
Mısır senaryosu, darağaçları senaryosu, devlet sistemini devletle vurma senaryosu da tutmayınca çılgınlığın son safhasına geçtiniz. Bu sefer ortağınız doğrudan terör oldu
. Örgütlerle ortaklık kurdunuz, onlara ihaleler vermeye başladınız. Askerlerimizi, polislerimizi, doktorlarımızı, masum insanları şehit eden terör mensuplarını ise aklamaya giriştiniz.
Gazeteleriniz, televizyonlarınız, köşe yazılarınız teröre övgü platformlarına dönüştü
. Türkiye tarihinde hiçbir zaman terörle bu kadar açık ortaklık örneği sergilenmemişti.
Kandil ile sizin medya karargahlarınız birleşti.
Artık örgüt, artık terör Kandil'den değil sizin karargahlarınızdan yönetilir oldu. Son denemeydi bu.
Ya başaracak ya ülkeyi Suriye'ye çevirecektiniz
.
O kalemler ülkeye yönelmiş kurşundur
Elinde terörün silahını tutan, onu millete doğrultan adamların utanmadan diktatörlükten söz etmeleri
sadece bu ülkeye özel bir şey olmalı. Şu an durduğunuz yer, benimsediğiniz pozisyon Irak'ta her hangi bir silahlı örgütün pozisyonundan hiç de farklı değil. Onlar gibi siz de
silah üzerinden iktidara ayar vermeyi
, silah üzerinden milleti yönlendirmeyi deniyorsunuz.
O kalemler bu ülkeye yönelmiş bir kurşundur artık. O kalemler PKK için yazıyor ve doğrudan Türkiye'ye saldırıyor artık
. Bu ülke, bu devlet, bu millet, tarih, değer hepsi bir örgüt kadar anlamlı değil sizin için. Onun kadar
değil sizin için.
Ama tarih, ama gelecek, ama bu
sizin bu
, bu
, bu çarpık anlayışınızı sorgulamayı bilecektir.
Terörün safında olanların bu ülkeye ayar verme lüksleri yoktur
. Önce o
gönüllerinizdeki kiri, zihinlerinizdeki bulanıklığı, ellerinizdeki kanı giderin
. Giderin ve gelin bu ülkeye ne katabilirsiniz, o zaman konuşalım.
“Acımasız direniş” bu yüzyıla yayılacak
Türkiye çok kısa bir süre içinde
atlattı. Şimdi üçüncü darbe girişimi terör üzerinden servis ediliyor. Bunu da atlatacak, kısa devre iktidar beklentileriniz ne kadar yüksek olursa olsun, yine
yaşayacaksınız.
İhaneti bol olan ülkem, vicdansızları bol ülkem, yalnız ve onurlu ülkem, kendi direnciyle hem içeriden hem dışarıdan servis edilen bu son senaryoyu da boşa çıkaracak. Yine üzüleceksiniz, yine bunalıma gireceksiniz.
Hayır,
biz darbeci değiliz, paralel değiliz, PKK için de, diğer terör örgütleri için de kalem oynatmıyoruz, oynatmayacağız
. Milletin, ülkenin, kadim şehirlerimizin dizi dibindeyiz. Anadolu ile, coğrafya ile, bugünlerde acı hikayelerine katlanmaya çalıştığımız muhacirlerimizle el eleyiz.
Bizler,
Selçuklu'dan Osmanlı'ya ve Türkiye Cumhuriyeti'ne
ruh veren ana damarız. Bu ülkeyi hiçbir şekilde size ihale edilen o ısmarlama projelere mahkum etmeyecektir.
“Acımasız direniş” bu yüzyılın tamamına yayılacaktır.