Türkiye elini çabuk tutmalı: Çünkü yakında kızılca kıyamet kopacak…

04:0024/10/2017, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Türkiye ne yapacaksaelini çabuk tutmakzorunda.Kararlı ve cesurolmak zorunda. Küçük birerteleme, tereddüt, endişeonu bir daha adım atamayacak hale getirebilir. Önümüzdeböyle bir tehlikesöz konusudur. Belki deböyle bir hazırlıksöz konusudur..Suriye ve Irak’ın kuzeyindenkuşatılıyoruz. Bu artık tartışılamaz bir gerçekliktir. Bir an önce,ne tür müdahale yapılacaksa yapılmalı, asla gecikmeye izin verilmemeli, diplomatik manevraların veiçerideki karanlık operasyonlarınzihin bulandırmasına izin verilmemelidir.

Türkiye ne yapacaksa
elini çabuk tutmak
zorunda.
Kararlı ve cesur
olmak zorunda. Küçük bir
erteleme, tereddüt, endişe
onu bir daha adım atamayacak hale getirebilir. Önümüzde
böyle bir tehlike
söz konusudur. Belki de
böyle bir hazırlık
söz konusudur..
Suriye ve Irak’ın kuzeyinden
kuşatılıyoruz
. Bu artık tartışılamaz bir gerçekliktir. Bir an önce,
ne tür müdahale yapılacaksa yapılmalı
, asla gecikmeye izin verilmemeli, diplomatik manevraların ve
içerideki karanlık operasyonların
zihin bulandırmasına izin verilmemelidir. Çünkü bugün, acilen gerekli adımları atamazsak bizi
adım atamayacak h
ale getirme ihtimalleri son derece ciddidir.

Biz harekete geçmeden felç etmeye hazırlanıyorlar
Korkum;
biz daha ne yapacağımıza karar veremeden ya da harekete geçemeden Türkiye’yi sarsacak felç edecek bir şok dalgasıdır
. Böyle bir hazırlığı hissediyorum.
Sadece hissetmiyor, böyle bir hazırlığı görüyorum
. Dikkatle bakan herkes görecektir.
Bu hep öyle olmuştur. Türkiye ne zaman kendi geleceğine yönelik sağlam kararlar alsa, ne zaman bu yönde adımlar atmaya hazırlansa,
daha harekete geçemeden olağanüstü bir durum gerçekleşir
. Başkaları daha önce hareket eder ve Türkiye uzunca bir süre
kilitlenir, hareket edemez hale
getirilir.
15 Temmuz çokuluslu saldırısı
gözlerimizi açtı. Tehditlerin gerçek kaynağını gördük.
Suriye ve Irak’ın kuzeyinden gelen dalga 15 Temmuz’un devamıdır
. Bu da gözlerimizi açtı. Tehdidin yine o kaynaktan geldiğini gördük.
Figüranlar ve yöntemler değişti ama hedefleri hiç değişmedi
.
Mili duruş hedef alınacak, Kızılca
Kıyamet işte budur!
Hiç durmadılar, hiç vazgeçmediler. O hedef Türkiye’yi teslim alma, yeniden
eksene çekme, rehin alma, diz çöktürme ve küçültme
hesabıdır. Öyleyse atılacak adımlar bellidir. Öyleyse bir ülkenin, devletin tehdit kendisine ulaşamadan
kaynağına yönelmesi
zorunludur.
İşte bu tehdidi,
kuşatmayı yarmak, etkisizleştirmek milli bir duruştur
, yükümlülüktür, bir
varoluş
mücadelesidir. Türkiye bu milli duruşa yönelmiştir. İşte
yeni oyun, bu duruşu, hareketi, çabayı hedef alacaktır
. Bir kez daha bu duruşun
öncülerini
ve savunucularını
hedef alacaktır.
Bir sonraki adımda, önümüze çıkacak olan budur
. Yeni hazırlıklar bu yöndedir,
“kızılca kıyamet”
dediğim şey budur.
Bedeli ne olursa olsun, bu mücadeleyi
boşa çıkaracak, etkisizleştirecek hiçbir öneri, model, ortaklık kabul edilemez
. Çünkü hepsi Türkiye’yi oyamama, etkisizleştirme, hareketsiz bırakma, o kuşaktaki planın
olgunlaşması
için zaman kazanma amaçlıdır.
Haydut Dünya Düzeni: Terör örgütleri ile
kör ediyorlar..
Bu kuşatma, çevreleme bir terör kuşatması değil, çokuluslu bir hesaptır. Büyük güçler hesaplaşmasıdır
. Türkiye’nin müttefiklerinin ülkemize kurduğu tuzaktır.
Bir imha planıdır
. Irak’ın kuzeyinde
Barzani
ile, Suriye’nin kuzeyinde
PKK/PYD
ile yürütülen plandaki
yerel aktörler
değişebilir, değişecektir de
.
Bölge ülkelerinin tehdit ekseninde Türkiye ile kurduğu ilişkiler değişebilir, değişecektir de. Ama hesap hiçbir şekilde değişmeyecektir. Bu yüzden
hiçbir taktik manevra
, örgütlerin ve bölge ülkelerinin pozisyonundaki değişiklik
bizi ikna edememelidir
.
İki yıldır, ısrarla, bıkıp usanmadan
buna dikkat çekmeye çalışan bir kişi olarak, şunu görüyorum: Uluslararası sistem tamamen çökmüş, son kalıntıları da devreden çıkmıştır.
“Zor oyunu bozar” dönemi başlamıştır
. Bu
“Haydut Dünya Düzeni”
döneminde uluslararası sınırlamalarla,
yanıltıcı müttefiklik ilişkileri
yle kendimize, bölgeye ve dünyaya bakarsak
mahvoluruz
.
Öz mücadele dönemi: Artık elini nereye uzatırsan o kadar varsın
“Elini nereye uzatabiliyorsan o kadar varsın..”
Küresel ölçekte
güç boşluğu
, güç hareketliliği bize bunu öğretiyor. Oyunun kuralları tamamen değişti. Artık
Atlantik
merkezin bizi sınırlamasına aldanmayalım, izin vermeyelim.
Çok daha sert bir güçler hesaplaşması
dönemine girdik.
Bir ABD temsilcisi,
Irak ve Suriye’de bütün
terör örgütlerini etrafına toplayıp bizi tehdit edebiliyor, Türkiye’ye karşı açık savaş yürütebiliyor
.
İsrail
, Barzani’yi harekete geçirip Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kendi haritasını uygulamaya girişebiliyor.
Akdeniz’den İran’a kadar yeni bir garnizon, işgal haritası
uygulanabiliyor. Bu örnekler işte
“Haydut Dünya Düzeni”
nin uzantılarıdır. Bir devletin, terör örgütleriyle ittifak kurup kendi müttefiklerini vurduğu bir
dünyada dost da düşman da yoktur.
Sadece o ülkenin, devletin kendi
öz mücadelesi
vardır.
Etnik ve mezhep kimliği parantezine sıkışmak..
Irak’ın Kuzeyinde uygulanan senaryoyu bile bize
Türk-Kürt
,
Şii-Sünni parantezi
ne alarak pazarladılar.
Çokuluslu
cephe böyle yaparken
Türkiye içinde bazıları
da bu yönde müthiş bir gayret gösterdi.
Hala da gösteriyorlar. Hem de
muhafazakar/İslamcı kimlik altında
yapabiliyorlar bunu. Oysa
etnik ve mezhep kimliğinin tamamen dışında bir büyük mücadele var
ve bunu bize, içeridekilerin de yardımıyla, kimlik savaşları olarak pazarlıyorlar.
Bizleri nasıl kör edebileceklerini
çok iyi öğrendiler çünkü.
Türkiye-İran ve Irak’ın yakınlaşması bir
büyük oyunu bozdu
ama şimdilik. Üç ülke de kendi varoluşu için pozisyon aldı.
Bu duruşu Irak’ın kuzeyi ile, Barzani ile sınırlayıp pazarlayanlar bir şeyleri gizlemeye çalışıyor demektir
. Bu söylemde ısrarlarını bir çokuluslu hesabın parçası olarak görmek mümkündür.
Mesele Barzani değil, ABD/İsrail işgalidir..
Çünkü
üç ülke de, Barzani’ye karşı değil, ABD ve İsrail’in yeni harita, garnizon kuşağı planlarına
, kendilerine yönelen tehditlerine
karşı harekete geçmiştir
.
Bu mücadele devam edecektir. Bölgedeki güçlerin
direnci
ile çokuluslu saldırılar arasındaki savaş devam edecektir.
Türkiye milli eksende hareket ettikçe saldırılar da devam edecektir
.
Bu yazıda dikkat çekmeye çalıştığım konu bu değil. Irak ve Suriye’nin kuzeyi ile ilgili
yapacaklarımız her neyse bir an önce harekete geçin çağrısı
dır. Çünkü Türkiye harekete geçmeden
birilerinin harekete geçeceği
ve bu işi boşa çıkarmaya çalışacağı konusunda
çok ciddi endişelerim
var.
Coğrafya ABD’ye karşı tavır alıyor, böylesini hiç görmedim
Sözünü ettiğim durum Türkiye ile sınırlı değildir.
Pakistan
’daki ABD karşıtı açıklamaları dikkatle izleyin. Çünkü ABD bu ülkeyi karıştırmak için harekete geçti bile.
Endonezya
Genelkurmay Başkanı’nı ABD’ye sokmadılar ona bakın,
Türkiye’nin bütün güç hesaplarını altüst eden millileşme
hamlelerine bakın.
Türkiye’den Çin sınırına hatta Güneydoğu Asya’ya kadar
ülkelerin ardı ardına
ABD karşıtı
pozisyon alışlarına bakanı…
Ben böyle bir duruma hiç tanık olmadım
. Soğuk Savaş döneminde de, ondan sonraki
yirmi beş yıl
boyuncaböyle bir ortak tavır gelişmemişti. Bu, küresel ölçekte
şaşırtıcı, şok edici hareketlenmeler
e yol açabilir. Büyük bir
fırtına
koparabilir.
Ya da bir şeyler var ki
,
bekleniyor ki
, ülkelerin ardı ardına pozisyonlarını netleştiriyor.
Muhafazakar/İslamcı çevreler dikkat etmeli
Yani tehlike sadece Türkiye’yi hedef almıyor.
Dünyanın merkezinde
müthiş hareketlilikler var ve bunun
sonuçları küresel ölçekte olacaktır
. Doğu-Batı arasındaki bütün kesişme noktaları, sınır hatları,
fay hatları
hareketlenecektir.
Böyle bir dönemde, her ne olursa olsun,
muhafazakar/İslamcı kimlikli insanların
, bilerek ya da bilmeden, o
çokuluslu senaryolar içinde yer alması bir trajedidir
.
Türkiye onları şaşırttı, bunu beklemiyorlardı
Türkiye’nin Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler karşısında bu kadar
kararlı
olacağını düşünemediler. Her zaman olduğu gibi,
“içerideki ortaklarımızla yönlendiririz, hareketsiz bırakırız”
dediler. Ama o
ortaklar bu sefer işe yaramadı
. Dışarıdan tehditler de..
Türkiye, yapması gereken neyse ona yöneldi.
Asıl yapacaklarını bundan sonra yapacak
. Türkiye’den Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki
oyunları sıfırlayacak
hamleler bekliyoruz. Akdeniz’den İran sınırına kadar bir
“Türkiye Kalkanı”
bekliyoruz.
İşte tam da burada ‘şok edici bir şey’ yapacaklar
İdlib
dışında
Afrin
’den Irak’ın kuzeyine kadar
müdahaleler
bekliyoruz. Bu kuşak hiçbir şekilde örgütlere ya da yabancı ülkelere bırakılamaz. Bırakılması bizim için intihardır.

İşte o endişe tam burada ortaya çıkıyor.

Mesele şudur:
Türkiye müdahale edemeden birileri şok edici bir hareket yapacak. Bunu yapacaklar ve ülkeyi hareket edemez hale getirecekler! Hazırlıkları bu
.
Bu yüzden Türkiye elini çabuk tutmalı.
Gecikmek ölümcül olacaktır
.
#Türkiye
#Irak
#Suriye
#PKK