“Şam’dan sonra Kudüs” söylemi İsrail’i gerçekten de derinden etkilemiş, korkutmuş . Güvenlik ve bölge hesaplarını büyük oranda bu “ tehdit ” üzerine yoğunlaştırmaya, bu yönde hazırlıklar yapmaya, Filistin-Lübnan-Suriye ekseninde bu “tehdidi” boşa çıkaracak “yıkıcı, yıpratıcı ne yapabilirim”i düşünmeye başladı. Gazze’de yaptığı açık soykırıma rağmen hiçbir askeri başarı sağlayamaması, Lübnan’da Hizbullah’ı zayıflatmasına rağmen istediğini alamaması, Suriye’de çok dinamik ve yerli bir iktidar gücünün
söylemi İsrail’i gerçekten de derinden etkilemiş,
.
Güvenlik ve bölge hesaplarını büyük oranda bu “
” üzerine yoğunlaştırmaya, bu yönde hazırlıklar yapmaya,
Filistin-Lübnan-Suriye ekseninde bu “tehdidi” boşa çıkaracak “yıkıcı,
yıpratıcı ne yapabilirim”i düşünmeye başladı.
yaptığı açık
rağmen
hiçbir askeri başarı sağlayamaması,
Lübnan’da
zayıflatmasına rağmen istediğini alamaması,
Suriye’de çok dinamik ve yerli bir iktidar gücünün hızla inşa edilmesi,
her ne kadar yakın ilişkide olsa da
yönelik ihtirasları nedeniyle
giderememesi,
İsrail’in etrafında daha akıllı, daha bilinçli bir duvarın örülmekte olduğunu
gördü.
İSRAİL “İLK KEZ TÜRKİYE KORKUSU”NU TADIYOR VE BU, PANİĞE DÖNÜŞECEK..
ABD’nin askeri gücü bölgedeki
İsrail meşruiyetinin yerleşmesine yetmiyor, yetmeyecek.
İsrail’in gelecek
korkularını gidermiyor, gideremeyecek.
İsrail’in güvenliğini sağlamıyor, sağlayamayacak.
Sadece
“Nehir’den Denize Filistin”
söylemi bile onların korkularının patlamasına yetiyor. İsrail
yakın gelecekte daha büyük panik halinde kendini gösterecektir.
Elbette bütün bunların mimarı olarak Türkiye’yi görüyor.
İsrail, 1948’de kurulduğundan bu yana ilk kez Türkiye korkusu yaşıyor.
Çünkü ilk kez bütün coğrafyayı etkileyecek bir Türkiye varlığı İsrail’in “
”
açıkça yer aldı.
bölgede güçlendikçe, Türkiye ile “
” genişledikçe, İsrail’in “Türkiye Korkusu” daha da büyüyecek, bir
dönecektir. Çünkü yeni durum,
İsrail’in yayılma haritasına son noktayı
koymuştur.
TÜRKİYE’NİN PARMAK İZİ HER YERDE, DOĞRU! “BATI KUŞATMASI” BU SEFER İŞE YARAMAYACAK.
Bu yüzden, her zaman olduğu gibi yine ABD ve Avrupa’nın gücünü kullanarak Türkiye’ye karşı bir “
” inşa etmeye, bir tür “
” uygulamaya çalışıyor.
ABD ve Avrupa’daki
alanlarını harekete geçirmiş. “
Türk-İsrail savaşı çıkarsa ne olur
” diye tartıştırıyor. İsrail ve ABD aşırı sağı tehdit üstüne tehditler yağdırıyor.
“Türkiye NATO’dan atılsın, Avrupa’dan dışlansın”
diyorlar.
“NATO, İsrail’e karşı Türkiye’yi mi savunacak”
diyorlar.
“Türkiye yalnız bırakılmalı” diyorlar.
“Türkiye Batı dünyası için tehdit”
diyorlar.
“Türkiye bütün dünyayı savaşa sürükleyecek adımlar atıyor
” diyorlar.
“Türkiye’nin parmak izi her yerde”
diyorlar.
İÇERİDEKİLERE TALİMAT MI VERİLİYOR?
, kampanyalar, ayar vermeler muhtemelen
içeridekiler için birer talimat
olarak planlanıp servis ediliyor. Ama bu kampanyanın yetmeyeceğini,
planının başarısız olacağını biliyor.
PKK-YPG’yi besliyor ve silahlandırıyor. Fırat’ın doğusu
nda
Türkiye ile savaş cephesi
ni ayakta tutmaya çalışıyor.
ile Doğu Akdeniz’de “
” kurmaya çalışıyor.
ve asker yığıyor.
Avrupa ve ABD’deki nüfuz güçlerini Türkiye’ye karşı seferber ediyor.
Trump yönetimini bu amaçla provoke etmeyi, s
ansasyonel adımlar atmayı da deneyecek, bu açık.
İSRAİL’İN VE İRAN’IN EZBERLERİ BOZULDU.ZAAF, HAMASET EKSENLİ SİYASET ÇÖKTÜ..
yönetimin değişmesi Suriye üzerinden bütün bölgenin denklemini değiştirdi.
İsrail’in de İran’ın da ezberleri bozuldu.
İki ülkenin “
” siyaseti ve söylemi çöktü. “
” yerine yeni ittifaklar, yeni ve
daha derin bir idrake sahip güçler
öne çıktı. Şam’daki değişim, İsrail’in Filistin ve Lübnan politikalarını da derinden etkileyecektir.
Şu an yaşanan
paniğin asıl sebebi budur
. Çünkü
İran’ın “düşman” olmasına alışkın ve buna muhtaç
olan İsrail için belirsiz bir gelecek oluştu.
Bölgenin zaaf ve hamasetini güce dönüştürme dönemi bitti.
Daha akıllı, daha bilge, daha güçlü ve daha büyük hedefleri olan ülkeler sahaya indi.
Türkiye’nin Suriye ve Lübnan’ı güçlendirmesi, bir
ortak
ekonomik/güvenlik havzası
oluşturması, dalga dalga genişleyecek ve
nu daha da çaresiz bırakacaktır.
Bunu
her zaman olduğu gibi yine bazı Arap yönetimleri ile işbirliği yapıp
Arap gücünü istismar etmeye, Türkiye-İran çatışması
tezini işlemeye,
ABD ve Avrupa gücünü Türkiye üzerine provoke etmeye çalışacak. Çünkü İsrail
kurulduğundan bu yana sadece bu tezlerle hareket etmiş
başka da bir siyaset üretememiştir.
İSRAİL’İN İLK PROVOKASYONU BATI’YI İSLAM’LA SAVAŞTIRMAKTI VE BAŞARDI
dağılmış,
Batı, Soğuk savaşı kazanmış, yeni dünya düzeni
kurmaya başlamıştı. O zamanın en önemli konus
u “Batı ile İslam dünyası ilişkileri ne olacak”
şeklindeydi.
“Savaşacak mı, barışacak mı”,
bir karar verilecekti.
Bazıları Batı’nın (ABD-Avrupa)
Müslüman dünya ile ortaklık kurmasını, yeryüzünün merkez kuşağına hâkimiyetin ancak böyle olabileceğini
savunuyordu.
İsrail ve Yahudi aşırı sağı ise, “
”ı dayatıyor,
İslam’ın Batı için tehdit olduğunu
ve yok edilmesini savunuyordu. Bunun için de
Haçlı Seferleri bilinçaltını ve Osmanlı Korkusu’nu
işliyordu.
Küresel terörizm doktrini
bu amaçla keşfedildi ve servis edildi.
11 Eylül saldırıları işte tam bu zamanda oldu
. İsrail ve ABD aşırı sağının baskısıyla
kabul edildi. ABD ve Avrupa gücü bütün İslam ülkelerine saldırılara başladı.
İKİNCİ AŞAMA “MÜSLÜMAN SOYKIRIMI..”
İSRAİL BÜYÜK BİR ÇILGINLIK DENEYECEK!
İsrail ve ABD aşırı sağı 11 Eylül saldırıları ile bütün Batı dünyasını İslam dünyasına karşı harekete geçirmeyi başardı.
Şimdi bunun
geliyor.
Gazze’de uygulanan soykırım
sadece Filistin meselesi değildir. Bir başlangıç ve ABD’ye yol haritası çizmektir.
Yeni geleceğin ön hazırlığıdır.
İsrail
aşırı
sağı ABD ve Avrupa’yı başka bir şey için provoke edip sahaya sürmeye hazırlanıyor.
derken,
yeni bir “çılgınlık denenecek”
derken bunu anlatmaya çalışıyorum. İsrail açısından bakıldığında, 11 Eylül saldırılarından çok daha büyük bir çılgınlık için ortam hazırdır.
YENİ “HAÇLI SALDIRISI” İÇİN BATI’YI OYUNA GETİRMEK…
kendini
hissediyor. Kendi gücüyle buradan çıkma ihtimali yok. Dolayısıyla yine
ABD askeri gücünü devreye sokacak.
Bunu provoke etmek için de sansasyonel bir olay deneyecek. Belki bu 11 Eylül’den bile büyük olacak.
Dünyayı yok oluşa sürüklese
bile İsrail’in
düşüncesine göre bu zorunluluktur. Ve bu ABD ve Avrupa’da denenecek,
bütün Batı’yı infiale sevk edici büyük ve çok acı verici
olacaktır.
Bütün Batı dünyasını yeni bir “
”na, “
”na yönlendirecektir.
YOK OLUŞUN KAPILARI İŞTE O ZAMAN AÇILIR!
Bunu
deneyecek, yapacak ama sonuç alamayacak.
Çünkü İsrail eski gücünde değil.
ABD eski gücünde değil. Avrupa zaten kötü durumda
.
bir konuma geldi. Bölge ülkeleri ve toplumları o dönemdeki gibi zayıf konumda değil. Olağanüstü bir
söz konusu. Doğu’da çok daha büyük güçler yükseliyor. Küresel güç haritası temelden değişti.
Asıl böyle bir planlama, İsrail’in yok oluşunun kapılarını açacaktır. Ama yine de İsrail bunu deneyecektir. Çünkü siyasi genetiği böyle bir şey. “Yeryüzü, insanlık İsrailliler için yok edilebilir” şeklinde bir inanca sahipler. Bu yüzden de İsrail böyle bir şey yapmadan mutlaka durdurulmalı.
Büyük fırtınalarla yüzleşeceğiz. Sadece bizim coğrafyada değil, ABD’de, Avrupa’da, Asya’da hatta Afrika’da. Öyleyse buna hazırlıklı olmak gerekiyor.
SINIRIMIZA UZANAN İSRAİL ELİ KESİLMELİ.
YPG/PKK ACİLEN TASFİYE EDİLMELİ.
Akıllı devletler, böylesine büyük fırtınalarda ayağına dolanacak sorunları hızlı bir şekilde çözmeyi bilir. Türkiye, gelecek fırtınalara en hazırlıklı devletlerden biridir. Avrupa ülkelerinden bile daha hazırlıklıdır. Dolayısıyla Güney sınırlarında kronikleşen, kangrenleşen sorunları çok acil çözmek, listeden çıkarmak zorunda.
Türkiye; İsrail’in sınırımızdaki elini kesmek zorundayız. Onu Fırat’ın doğusundan uzaklaştırmak, her zaman tetikçi güç olarak kullanılacak PKK/YPG’yi, bedeli ne olursa olsun, tasfiye etmek zorunda. Çünkü gelecek büyük fırtınalarda küçük şeylerle oyalanma imkânımız hiç olmayacak.
“İSRAİL GARNİZONU” İÇİN ÇÖKÜŞ DÖNEMİ
“İsrail Garnizonu”nun Türkiye’yi tehdit edecek gücü yok. ABD gücünü kullanmayı deneseler bile, yeni küresel güç haritasında bunun bir sonucu olmayacak. Türkiye’nin gücü korkutucudur, evet.
Bence İsrail korkmalı. Akdeniz’de, Fırat’ın doğusunda, Ege’de, Batı başkentlerinde Türkiye ile çatışmaya ayarlı hesaplarından bir an önce vazgeçmeli.
Unutmamalı ki, Türkiye’nin düşmanlığı İsrail’in Ortadoğu’daki varlığını tehlikeye atabilecek bir düşmanlık olur. Ve İsrail bununla daha hiç yüzleşmedi. Sadece tarihe baksalar bunun ne anlama geldiğini göreceklerdir.
Evet, tekrar söyleyelim: “Şam’dan sonra Kudüs”tür... Ve bu korkunun yol açacağı panik, İsrail’e çöküşün kapılarına açacaktır. Bir yere not edin, hep birlikte göreceğiz…
#İsrail
#Terör
#İbrahim Karagül