Trump iyi mi, kötü mü?

04:006/02/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Yani,büyük sözlersöyleme zamanı…

Trump üzerinden
iç politikaya
bakılmaz. Hayal kırıklığına uğrarsınız, gün gelir şok olursunuz,
yanarsınız
. Büyük
beklentilere
girmek de, şiddetli
karşı çıkışlar
da Türkiye gerçekleriyle örtüşmez.
Yanılırsınız
, bugün
kurduğunuz cümleleri yarın gizlemeye çalışırsınız
.
Trump karşıtlığı ya da Trump seviciliği
üzerinden iç politik güzellemeler yapmak, cepheler oluşturmak,
saflar
belirlemek Türkiye'nin hayrına değildir, olmayacaktır.


Yeni uluslararası güç haritasının şekillenmesinde

kendi gerçeklerine ne kadar alan açabiliyorsan

, hareket alanını ne kadar genişletebiliyorsan,

güçler oyununu ne kadar iyi oynayabiliyorsan o kadar güçlüsün

. Uzunca bir zamandır

kalıcı ittifakların ve kalıcı düşmanlıkların

anlamının kalmadığını, sadece orta ölçekli ülkelerin değil,

merkez ülkelerin de zeminlerinin kaydığını

görüyoruz.



TÜRKİYE İÇİN EN CİDDİ TEHLİKE

Biz

Türkiye'yi tartışırken

, Türkiye'nin yakın çevresindeki hareketlilikleri izlerken, buradan bir

gelecek perspektifi

geliştirmeye çalışırken bu merkez ülkelerin kendilerini yeniden biçimlendirmeye çalışmalarını,

yeni güç haritası

nda etkinlik alanlarını başkalarına

kaptırmamak

için harcadıkları çabaları ıskalıyoruz.



ABD'yi de, dünyayı da Türkiye gerçeklerine göre biçimlendiriyoruz, öyle tanımlıyor, buradan doğru yerlere ulaşmaya çalışıyoruz.

Bu mümkün değil

, olmayacak da. Buradan, bu bakıştan hiçbir yere varamayacağız,

başkalarının atacağı adımlara göre pozisyon belirlersek yorgun düşeriz

.

Türkiye için en ciddi tehlike buradadır

. Bu, kendimizi ufuksuzluklarımızla mahkum etme riskidir.



KIYAMET SAVAŞÇILARINI NE ÇABUK UNUTTUK?

Trump'ın ne yapacağı ya da Obama'nın neyi beceremediği

üzerinden Türkiye'ye

gömlek

uydurmanın yanıltıcı olacağına dikkat çekmek istiyorum. Cumhuriyetçi

George W. Bush

döneminin coğrafyamıza taşıdığı

yıkımları

,

neocon-İsrail aşırı

sağının

kıyamet senaryolarını

ne çabuk unuttuk.



İşte o dönemde

Kuzey Afrika'dan Pakistan'a

kadar bütün bölge sarsıldı,

birçok ülke saldırıya uğradı, birçok ülkede iç savaşlar başladı

,

haritalar değişti

, Müslüman coğrafya tarihin az gördüğü yıkımlardan birine sahne oldu. Ne çabuk unuttuk! İslam düşmanlığı üzerinden yeni uluslararası ilişkiler doktrini geliştirildi ve bu tez hâlâ birçok ülkenin

ulusal güvenlik

stratejilerinin temelini oluşturuyor.



OBAMA'NIN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE DANSI

Demokrat

Obama döneminde söylemler, sözler, politik manevralar daha naif uygulansa da aynı taarruz devam etti

. Hatta çok daha ileri gitti ve dünya sistemini tek başına şekillendirmeye girişen ABD,

devletler yerine terör örgütlerini ortak ilan etti

.



Kendi müttefiklerine,

meşru devletlere, kadim milletlere karşı terör saldırıları

düzenledi, terör örgütleri üzerinden örtülü müdahaleler yaptı. Bush yönetiminin

İslam/tehdit eşleştirmesi

ni bir adım ileri taşıyıp

örgütleri devletlerin yerine ikame etmeye

çalıştı.



Obama döneminin bu yeni politikası Bush döneminin aşırı saldırgan politikasının

bir adım sonrası

olmuştur ve ikisi de bir büyük hesabın tamamlayıcı unsurlarından başka bir şey değildir. Bir NATO ortağı olarak, bir ABD müttefiki olarak

ilk kez terör örgütleri üzerinden kuşatma

altına alınmak istendik.



BİR KEZ DAHA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞANABİLİR

Tam bu dönemde,

FETÖ gibi bir terör örgütü üzerinden Türkiye tarihinin en ağır saldırısı

nı yaşadı ve bu

CIA kontrolünde bir dış müdahale

ydi. Obama yönetimi, terör örgütü üzerinden örtülü değil

açık

saldırıya girişti ve bu, tarihte örneği olmayan bir şeydi.



Barak Obama

Beyaz Saray

'a taşındığı günlerde büyük

umutlar

pompalayanlara,

Kahire

konuşmasından ve

İstanbul

ziyaretinden sonra dünyayı değiştireceğine inananlara o zamanlar

“hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz”

diyenleri kimse ciddiye almıyordu. Benzer bir hayal kırıklığı ihtimali yine söz konusudur.



İNSANLIĞI FELAKETE SÜRÜKLEYEN YERLEŞİK SİSTEM SORGULANMALI

Trump dönemini de temkinli, dikkatli izlemeyi tavsiye ediyorum. Onun

ABD yerleşik sistemini, dolayısıyla uluslararası sisteme hakim olan iktidar çevrelerini sorgulaması, kirlenmiş, köhnemiş yapıları alaya alması ve değersizleştirmesi elbette çok önemli, radikal gelişmeler

. Nereye kadar yapabilir, ne kadar başarılı olabilir, nerede durdurulabilir, bilemeyiz ama bu yaklaşım dünya için

umut

vadediyor.



İnsanlığı felakete sürükleyen yerleşik uluslararası sistem, uluslararası kurumlar, dev iktidar grupları bir yerde durdurulabilir mi?

Ya da güçleri azaltılabilir mi? Dünya onların

şerrinden

biraz olsun güvenli hale getirilebilir mi? Trump'ın ABD içinde başlattığı o sorgulama, dünyayı felakete sürükleyen ABD'yi de sınırlayabilir,

fantastik hayallerden

kurtarıp daha gerçekçi bir zemine çekebilir.



Dünyanın ağırlıklı bölümü ABD'yi sınırlayıcı,

alanını daraltıcı iklime çoktan girmişken

, yeni güçler sahaya inmişken, her alanda

güç Atlantik dışına taşmaya

başlamışken Trump'ın yaklaşımı bu eğilimi ABD içinden kolaylaştırabilir. Ya da yükselen yeni güçlere karşı ABD'yi yeniden

yapılandırma, güçlendirme, yeniden kurma

hesabı olabilir.



TÜRKİYE'NİN BÜYÜK GÜCÜ, SİYASİ AKLI VE ÖNCÜLÜĞÜDÜR


Bizim bütün bunları

Türkiye gerçekleriyle

sorgulamamız, izlememiz gerekiyor. ABD içindeki tartışma,

ABD ile dünyanın yükselen güçleri arasındaki çekişme

elbette Türkiye'nin

hareket alnını

belirleyecek.

Ama bu alanı belirleyecek asıl güç Türkiye'nin siyasi aklı ve öncülüğüdür

.



Özellikle son dört yıldır yaşanan bütün

travmaların

,

bu aklı ve öncülüğü tasfiye etkiye dönük çokuluslu girişimler
olduğu düşünülürse

, ne büyük bir kavganın içinde olduğumuz daha netleşir. Türkiye'nin en büyük gücü bu akıldır, öncülüktür,

derin tarihsel birikimidir

, coğrafyanın gücünü etrafında toparlama girişimidir. İşte bu zenginliklerle o çokuluslu müdahaleler boşa çıkarılmıştır.



Türkiye on yıl önceki, yirmi yıl önceki Türkiye değildir

.

Orta ölçekli bir ülke de değildir.

Asya'dan Afrika'nın derinliklerine ulaşan, geleceğe dönük

büyük hesapları olan

, buna imkanı da gücü de yeten büyük ölçekli bir ülkedir. Dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkileri de, eskiden olduğu gibi,

birkaç cümle ile yönlendirilebilecek, yönetilebilecek

ilişki değildir.



FETÖ İLE İÇERİDEN ÇÖKERTMEN, PKK İLE DIŞARIDAN KUŞATMA

Açıktan PYD ile, gizliden PKK ile, DEAŞ'la dans edip

aynı zamanda yedekte tutulabilecek bir Türkiye yoktur. Öyleyse Trump döneminde, Obama'nın bıraktığı hasarları

tamirle

başlanabilir. Bunu yapması gereken de ABD'nin kendisidir. Yeni yönetim,

PKK/PYD ortaklığından FETÖ ile 15 Temmuz darbesini tezgahlamaya kadar birçok konuda Türkiye'ye karşı samimi bir duruş sergilemelidir

.



Terör örgütleriyle güneyden kuşatma, FETÖ ile içeriden çökertme

planlarına son vermeli, Türkiye ile terörle mücadelede gerçekten ortak gibi davranmalıdır.



Henüz bu konularda belirgin bir işaret söz konusu değildir. Trump dönemini

ABD içindeki güçler çatışması, İran'la restleşme, Rusya ile yakınlaşma

tartışmalarıyla izliyoruz. Ancak neocon dönemdeki İslam karşıtlığı, Müslümanları terörle özdeşleştirme girişimleri devam etmektedir.



BU TAVIR TÜRKİYE'Yİ KÜÇÜK GÖRMEKTİR..

Neocon-İsrail aşırı sağının yönettiği siyasi dalga

Trump döneminde de devam edecekse, bölgemize

yeni büyük yıkımlar

gelecek demektir. Bu ihtimal kesinlikle ciddiye alınmalı, yeni ABD yönetimi ile dünyanın diğer merkez güçler arasındaki ilişki biçimi dikkatle izlenmelidir. Trump'ın öncelikle

“Bush doktrini”

denilen

tehdit edici, yıkıcı, saldırgan

politikaları sorgulaması, bunlara son vermesi gerekmektedir.



Anlatmak istediğim tartışmayı yerli yerinde yapmak gerekiyor.

Sloganlarla, mahalle kavgalarıyla, ezber cümlelerle, takım tutmalarla
ne Türkiye'nin büyük yürüyüşünü, ne Trum'ın ABD içinde yapmak istediklerini, ne Türkiye-ABD ilişkilerini

anlamamız mümkündür. Trump üzerinden içeride taraf tutmak

küçük ülkelere özgü

bir tavırdır. Türkiye'yi küçümsemek demektir.



TAM BİR SAÇMALIK..

Dünyada

kartlar yeniden karılırken

, oyunlar yeniden kurulurken, saflar yeniden şekillenirken,

Türkiye'nin büyük hesaplarının Trump'ın kişiliğine, kişisel tavırlarına endekslemek bu ülkeye yazık etmektir

. Ülkemiz bu hesapların çok üstünde bir ülkedir.

Trump iyi mi, kötü mü tartışması saçmalıktır

. ABD içindeki çekişmeler, merkez güçler arası çekişmeler nasıl seyredecek, Türkiye-ABD ilişkileri nasıl şekillenecek, kriz alanları hangi bölgelere yayılacak

, Türkiye bu büyük oyunda
bileğinin gücüyle nasıl bir yer edinecek

, doğru tartışma budur.



Yani,

büyük sözler

söyleme zamanı…

#Trump
#FETÖ
#ABD
#Türkiye