ABD Başkanı Biden, görevi Trump’a devretmeden hemen önce , “çok tehlikeli” bir adım attı. Ukrayna’ya verdikleri uzun menzilli balistik füzelerin Rusya ana karasına karşı kullanımı nı onayladı. Aynı onayı İngiltere ve Fransa’nın da verdiğini hatırlatalım. Bu durum, Rusya-Ukrayna doğrudan savaşını yani Rusya-İngiltere dolaylı savaşını bambaşka bir boyuta taşıdı . Bu onaydan sonra Ukrayna değil, ABD ve Avrupa Rusya ile bizzat savaşa girmiş oldu. Sadece Ukrayna değil, Romanya, Polonya, Belarus savaş
ABD Başkanı Biden, görevi Trump’a devretmeden hemen önce
, “çok tehlikeli” bir adım
attı. Ukrayna’ya verdikleri uzun menzilli
balistik füzelerin Rusya ana karasına karşı kullanımı
nı onayladı. Aynı onayı
ve
da verdiğini hatırlatalım.
Bu durum,
Rusya-Ukrayna doğrudan savaşını yani Rusya-İngiltere dolaylı savaşını bambaşka bir boyuta taşıdı
. Bu onaydan sonra Ukrayna değil,
ABD ve Avrupa Rusya ile bizzat savaşa girmiş oldu.
Sadece Ukrayna değil,
Romanya, Polonya, Belarus
savaş alanı oldu. Bir sonraki adımda;
Rusya, İngiltere, Avrupa başkentleri savaşa dahil olabilir mi?
Soru şimdi bu.
ARTIK UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI DEĞİL, ABD/İNGİLTERE-RUSYA SAVAŞIDIR BU..
Ukrayna üç yüz kilometre ve daha uzun menzilli füzeleri
kadar atabilecek, Rusya şehirlerini, askeri tesislerini hatta sivil unsurlarını rahatlıkla vurabilecek.
Mesela
füzeler düşebilecek.
Savaşın sınır çizgisi tamamen ortadan kalkmış olacak.
Aslında
Ukrayna değil, ABD ve Avrupa Rus şehirlerini, askeri tesislerini, altyapısını vuracak.
Bu onay ile ABD ve Avrupa doğrudan
savaşa girmiş, savaşı bölgeselleştirmiş
oldu. Ve Biden, ABD’yi böyle bir yola sokarak
devasa bir savaşı yeni Başkan Trump’ın kucağına bırakmış oldu.
“BALİSTİK FÜZELERE NÜKLEER FÜZELERLE CEVAP VERECEĞİZ..”
İşin vahametini ABD’nin ve Avrupa’nın füze onayından çok
na bakarak anlayabiliriz. ABD onayından hemen sonra, önceki gün Ukrayna’nın bu füzeleri
nı da not edelim. Devamı gelecektir.
Moskova, bu tür füzelere
nükleer silahla karşılık vereceğini
açıkladı. Anlaşılıyor ki Rusya, ABD onayını sadece
“Ukrayna ölçekli” bir saldırı olarak okumuyor. Böyle bir durumu NATO ülkelerinin Rusya’ya saldırısı
olarak okuyor.
Rusya’nın ilk adımı, balistik füzelerle saldırıya karşı nükleer silah kullanımını ve
nükleer stratejisini güncellemek
oldu. Tehlikenin niteliği ve büyüklüğü buradan rahatlıkla ölçülebilir.
MOSKOVA BLÖF MÜ YAPIYOR? TEHDİT GELİYORSA SAVUNMA DEĞİL, SALDIRI YAPACAKSIN!
Peki bu sadece
mü? Rusya, elinde bir şey kalmadığı için,
Batı’nın topyekûn saldırı ihtimalini gördüğü için
böyle blöfle kendine yönelik saldırıları önlemeyi mi amaçlıyor?
Çünkü Rusya,
Putin dönemi boyunca bu blöfü hep uyguladı,
bu stratejiyi
biçimde kullandı. Tehditlere karşı savunma d
kullandı. Suriye’deki varlığı, Afrika’daki varlığı, Ukrayna’ya yönelik işgali bu “önleyici saldırı” ve
“tehdide tehditle cevap verme”
prensiplerine göre şekillendi.
BATI’NIN TEMEL HEDEFİ RUSYA KAYNAKLARINI YAĞMALAMAK!
Çünkü Moskova, ABD ve Avrupa’nın er ya da geç, Rusya’yı
“ikinci parçalanma” dönemi
ne sokacağını biliyor. Sovyetler’in dağılışı sadece
ilk parçalanma dönemiydi.
İkinci aşamaya geçilecek ve
. Putin dönemi başlamasaydı, bu plan çok daha erken uygulanacaktı.
Batı için işin
“harita”dan da önemli bir tarafı
var: Dünyanın kaynaklarından hızla uzaklaştırılan
ABD ve Avrupa; ekonomisi ve savunmasıyla
hatta küresel hakimiyet planlarıyla bağlantılı biçimde,
Rusya’nın devasa kaynaklarına ulaşmayı nihai amaç olarak görüyor.
PUTİN NASIL BİR NÜKLEER TEHDİT DİLİ KULLANIYOR?
Putin’in yeni nükleer stratejisinde ne var? Maddelere çok iyi bakmamız lazım.
Nükleer silahlar, ülkenin egemenliğini korumak için başvurulacak
dir. Nükleer silahların depolanması ve kullanımına ilişkin müttefik devletler ve askeri ittifaklar kategorisi genişletildi.
-
Nükleer silahı olmayan bir devlet Rusya’ya saldırırsa, nükleer bir ülkenin bu saldırıya katılımının tespiti halinde Rusya bunu ortak saldırı olarak kabul edecek.
(Burada Ukrayna kastediliyor. Ayrıca; NATO ülkesi olup da nükleer silahı olmayan ülkeler de kastediliyor.
. Rusya’ya saldırmasa bile, saldıran ittifakta yer aldığı için hedef olabilecek.)
-
yönelik konvansiyonel silahlarla kritik bir tehdit oluşması halinde Rusya’nın nükleer yanıtı mümkün olacak.
Oldukça sert adımlar bunlar. Ama unutmayalım ki,
bu tehlikeyi ABD, uzun menzilli füzelere onay vererek başlattı. Belki de Rusya’yı böyle bir atmosfere sokmak
özellikle planlandı.
ABD’NiN TERÖRLE STRATEJİK ORTAKLIĞI, PUTİN’İN NÜKLEER TEHDİT GEREKÇELERİ.. HERKES DÜNYANIN EZBERİNİ BOZUYOR!
Şu anki durum
“İkinci Soğuk Savaş” denklemi değil. Sıcak savaşın bütün adımları
gözümüzün önünde atılıyor. Soğuk Savaş bir küresel
güç denklemine dayanıyordu. Diplomasinin derinlikleri uzun koridorları
vardı.
Bunlar artık yok.
Ulusları, devletleri, rejimleri sınırlayacak, ortak alanlar inşa edecek hiçbir ulus üstü kurumun anlamı kalmadı.
Ülkeler kendi siyasi genetiklerine göre
almaya başladı. Bunu sınırlayacak, ortaklıklar üzerinden dengeleyecek
hiçbir mekanizma artık yok.
Belki de Rusya’nın “nükleer güncellemesi”,
“balistik füzelere karşı nükleer silah”
kullanımını öne alan
ilk kararlı hareket olarak tarihe geçecek.
Tıpkı; ABD’nin müttefiklerine karşı (Türkiye) terör örgütlerini stratejik ortak ilan etmesinin yol açtığı gibi.
Bu; küresel teamülleri yok eden, ortaklıkları yok eden ilk şoktu. İkinci şok Rusya’dan geldi.
İNSANLIK SERSEMLETİLDİ, VAHAMETİ ALGILAMIYOR..
Dünya kamuoyu öyle körleştirildi
ki; yaklaşan fırtınayı algılamaktan çok uzak. Tehlikeli sözleri, tehlikeli adımları algılayabilecek durumda bile değil.
Bu bilinçli yapılan
bir zihinsel felç halidir. Başka önceliklerle sersemletilen insanlık, Gazze’de açık soykırım
karşısında nasıl çaresiz kaldıysa, yeni büyük tehlike karşısında da öyle bir felç hali yaşayacaktır.
Ama bir oyun değil! Bu bir tatbikat ya da askeri
simülasyon değil. Bir sabah dünya neye uyanacak
kimsenin kestirebildiğini sanmıyorum.
PEKİ TÜRKİYE NE YAPACAK? SAVAŞ HEM GÜNEYDE HEM KUZEYDE BÖLGESELLEŞTİ!
Şu anki durum tam da şudur:
İsrail (Tabii ki ABD) Ortadoğu’da, güneyimizde savaşı bölgeselleştirirken
, yeni füze kararı ve nükleer tehditlerle
savaş kuzeyimizde, Karadeniz çevresinde de bölgeselleşiyor.
ABD, İngiltere ve Fransa bu kararlarıyla
Karadeniz Savaşı’nı başlatmıştır.
Devam ederse, durdurulamazsa,
ne Karadeniz kalır ne Baltık Denizi.
Ne Doğu Avrupa kalır ne Balkanlar.
SAVUNMADA KALMAK İNTİHARDIR!
Karadeniz’de
nükleer füzeler tepemizde uçuşurken
, Türkiye olarak biz ne yapacağız? ABD ile Rusya ile nasıl bir denge kuracağız? Hem güney sınırlarımıza yönelen tehlike ile hem kuzeyimizde başlatılan füzeler savaşı ile nasıl mücadele edeceğiz.
Ama asla savunmada kalarak değil. Çünkü savunmada kalmak intihardır.
#gündem
#siyaset
#İbrahim Karagül