Suriye üzerinden dünyalar savaşı: Batı, sarsıcı bir yenilgi yaşayacaktır..

04:0015/02/2018, Perşembe
G: 15/02/2018, Perşembe
İbrahim Karagül

Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu ve Güney Asya’dan Rusya ve Asya-Pasifik bölgesine kadar küresel güç denklemi altüst olmuştur. Artık hiç bir ilke, fırsat, ideal, ulus üstü değer ya da düzenleme yerli yerinde değildir, etkili değildir. İnsanlık tarihinin en keskin virajlarından birini yaşıyoruz. İki dünya savaşı öncesi ortamı daha fazlasıyla yaşıyoruz, görüyoruz.Tanık olduğunuz küçük çaplı tartışmalar, çatışmalar, krizler, terör üzerinden operasyonlar, finansal kapışmalar, ülkelerin olağanüstü savunma

Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu ve Güney Asya’dan Rusya ve Asya-Pasifik bölgesine kadar küresel güç denklemi altüst olmuştur. Artık hiç bir ilke, fırsat, ideal, ulus üstü değer ya da düzenleme yerli yerinde değildir, etkili değildir. İnsanlık tarihinin en keskin virajlarından birini yaşıyoruz. İki dünya savaşı öncesi ortamı daha fazlasıyla yaşıyoruz, görüyoruz.



Tanık olduğunuz küçük çaplı tartışmalar, çatışmalar, krizler, terör üzerinden operasyonlar, finansal kapışmalar, ülkelerin olağanüstü savunma hazırlıkları, devletin merkez iktidar alanını güçlendirme çabaları, anormal güç arayışları, kararlı ve öfkeli milli bütünlük mesajları, toplumsal dayanışmaya dönük yoğun çabaların hiç biri birbirinden bağımsız değildir.

Tarihte görülmemiş bir hesaplaşma yaklaşıyor

Bunların tamamı dünyayı bekleyen bir büyük tehlikeye hazırlık çabalarıdır. Tam anlamıyla küresel hesaplaşma, bozgun, fırtına yaşanıyor ve bu büyük bir savaşın ön işaretleridir. Türkiye dahil, kendini bilen her ülke, her millet böyle bir teyakkuz halindedir.

Önümüzdeki yakın dönemde ne ile karşılaşacağımız, dünyanın nasıl bir yere sürükleneceği kestirilememektedir. Ancak bugünkü küçük çatışmaların çok büyük bir hesaplaşmanın parçası olduğunu, o büyük hesaplaşmanın hızla yaklaştığını artık biliyoruz.

Artık hiçbir bölgesel dayanışma, hiçbir geleneksel ittifak halkası, hiçbir ülkenin “sınırsız” görülen gücü, olağanüstü bir değişim yaşanmadan, dünyayı bir ayarda tutamaz, tutamayacaktır. Atlantik ittifakının kibirli güçleri, eski iktidar tekelini ellerinde bulunduran ülkeler bu gücü, imkanı kaybedecektir ve hızla kaybetmektedir. Kaybederken de bütün dünyayı felakete sürüklemenin hazırlıklarını yapmaktadır.

Batı, sarsıcı bir yenilgi, kaybediş yaşayacaktır

Latin Amerika’dan Asya’ya ve Afrika’ya kadar bütün ülkeler, işte bu yüzyılların soyguncu gücünü bertaraf etmek için hizalanmakta, kendi aralarında yakınlaşmakta, arayışlara girmektedir. Her ne kadar iki dünya savaşı öncesini andırıyorsa da bu sefer, küresel güç haritası çok köklü bir değişim hızını yakalamıştır ve yeni büyük krizin sonuçları iki dünya savaşı sonrası gibi olmayacaktır.

Batı, sarsıcı bir yenilgi, kaybediş yaşayabilir. Çünkü dünyanın bütün ulusları, Batılı ülkelerin yol açtığı acıları tatmıştır. Milletlerin hafızaları bunu hala hissetmektedir, bir şekilde Batı’nın küresel hakimiyetinin sona ermesi konusunda hemfikirdir. Çin’den Rusya’ya, Türkiye’den Endonezya’ya, Orta Amerika’dan Güney Amerika’ya, Afrika’nın bütün köşelerine kadar Batı’nın soygun, yağma, katliam, sömürü izleri sinmiştir.

Türkiye “yeni” dünyanın öncü ülkelerinden olacak

Son otuz yılda Müslüman dünyaya yönelen bu yıkım, milyonlarca insanın ölümüne, şehirlerin yok edilmesine, ülkelerin parçalanmasına yol açmıştır. Bu yüzden Çin’deki Batı karşıtlığı ile Türkiye’de yaşananların, Afrika’daki çaresizlik ile Müslüman dünyadaki öfkenin bir yerlerde buluştuğu, kesiştiği bir gerçektir.

İşte Türkiye, tam da böyle bir mücadelenin içindedir. Büyük küresel kırılmanın tam merkezindedir. Bu, sadece Türkiye jeopolitiği ile, davası ile, güç arayışı ile, kendini koruma çabasıyla sınırlı değildir. Türkiye’nin hesaplaşması, küresel ölçekte güç kaymasının en sıcak cephesidir.

Türkiye’ye yönelen tehditler de, müttefiklerden gelen tacizler de, Anadolu’daki dayanışma da, devlet dilinin değişmesi de, coğrafya algısının değişmesi de bu büyük küresel hesaplaşmaya ayarlıdır. Atlantik eksenin tam merkezinde iken, Batı’nın coğrafyamıza yönelttiği büyük istilaya karşı köklü direnişe ev sahipliği yapması Türkiye’yi bundan sonra şekillenecek dünyanın öncü ülkelerinden biri yapma ihtimali oldukça güçlüdür.

Türkiye, ABD’nin en büyük oyununu Afrin’de bozuyor

Bu yüzden Afrin harekatı sadece bir terör operasyonu değildir. Çok daha büyük bir hesabın parçasıdır. Çok daha büyük bir tehdidi ortadan kaldırma girişimidir. Çok büyük bir oyunu bozma mücadelesidir. ABD ve yakın müttefiklerinin coğrafyayı paramparça etme, Türkiye’yi vurma hatta imha etme, Müslüman dünyayı tarih dışına itme planlarına karşı topyekun direniştir. Biz buna vatan savunması, Milli Mücadele, “Acımasız Direniş” diyoruz. Afrin operasyonunun çok ötesinden bir gerçeklikten hareket ediyoruz.

Suriye bütün bölge için bir düğümdü. O düğümü çözmek kolay ama tekrar düğümlemek imkansıza yakındı. Düğüm çözüldü ve Suriye bir dünya savaşının ana merkezi oldu. Bütün ülkeler ve güçler, kozlarını burada paylaşıyor artık. Baltıklar’daki sorun da, Kafkaslar’daki sorun da burada çözülüyor artık. Dostlar da düşmanlar da burada boy gösteriyor. Suriye ve Doğu Akdeniz, geleceğin en fırtınalı bölgeleri olmaya devam edecektir ve asıl fırtına daha gelmemiştir.

Suriye 11 Eylül’den çok daha sarsıcı sonuçlara yol açacak

Bu yönüyle Suriye savaşı, 11 Eylül saldırılarından bile derin izler bırakacak, ondan çok daha büyük küresel güç kaymalarına yol açacaktır. Daha şimdiden ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri koparmayı başarmıştır. ABD Suriye üzerinden Türkiye’ye saldırırken Türkiye de ilk kez böylesine güçlü bir milli eksene oturmuş, ABD tehditleri yüzünden kendi gerçeğini keşfetmiş, durduğu yeri normalleştirmiştir.

Afrin’den Münbiç’e, Fırat’ın doğusundan İran sınırına kadar olan her yer Türkiye için öncelikli güvenlik kuşağıdır. Bu aşamadan sonra ABD telkin ve önerilerinin bu ülkede karşılığı olmayacaktır. O tehlike tanımlanmış, ne yapılması gerektiği belirginleşmiştir.

Savunma hattımız Haçlı Savaşları kadar derinlikten beslenmektedir

Ülkemizin savunma arayışlarıyla, dünyanın Batı’nın nüfuz alanını daraltma girişimleri birbirine paraleldir. Bu hesaplaşma önümüzdeki dönemde Suriye ve Irak’ın çevresi üzerinden dünyanın bütün güçlerinin katıldığı bir kapışmaya dönüşebilir. Türkiye bugün bu önlemleri almazsa işte o gün mahvını yaşayabilir.

Doğru yoldayız. PKK ve başka örgütlerde bizi vuranlar kendi müttefiklerimizdir. ABD’dir, Avrupa’dır. Böyle olunca da savunma hattımız Haçlı Savaşları kadar bir derinlikten beslenmektedir. Birinci Dünya Savaşı’ndan, Çanakkale’den, İstiklal Savaşı’ndan beslenmektedir. Ülkemizin böylesine ayağa kalkması, harekete geçmesi, ABD ve yakın müttefiklerinin en büyük kaybı olacak, onlar bütün coğrafyayı kaybedecekler, ellerinde sadece terör örgütleri kalacaktır. Bu örgütler üzerinden de bölgede hiçbir tasarruf yapamayacakları bilinmektedir. Bu yönüyle Suriye’deki Amerikan varlığı alay konusudur.

Batı bu sefer en ağır kaybını yaşayacak

Doğu’nun ve Batı’nın çatışma yeridir Suriye. Batı’nın bölgedeki müttefiki, silahı PKK iken düşmanları bu coğrafyadan yaşayan milletlerin tamamıdır. Coğrafyayı karşısına alan ABD kaybedecektir. Bu, Osmanlı sonrası bölgeyi dizayn eden Batı için tarihin en ağır kaybı olabilir. Çünkü bu savaşı kazanamazlar.

Bir süre sonra, bugün ABD-İsrail eksenine demir atan ülkeler de karşılarına geçecektir. ABD de Avrupa da bölgedeki kitleleri yönetme güçlerini kaybetmişlerdir. Kitleleri kaybedenler, eskisi gibi yönetici elitlerle bu ülkeleri kontrol etme güçlerini de hızla yitiriyorlar.

Biz aslında Afrin’de bütün coğrafyayı savunuyoruz

Afrin diyerek küçümsemeyin. Burada çok büyük, çokuluslu bir hesaplaşma yaşanıyor. Burada hem Türkiye’nin hem bütün bölgenin savunması yapılıyor. Burada hem Suriye’nin hem Türkiye’nin geleceği kurtarılıyor. Burada Batı’nın son kalesi devriliyor.

Çünkü onlar daha şimdiden Ortadoğu’nun kuzeyini kaybettiler ve güneye çekildiler. Bir süre sonra, Kuzey’deki tek bölge kalan Suriye’nin kuzeyinden de çekilecekler. Buna mecburlar… Küresel güç hesaplaşmasının en çetin cephesi güneyimizde şekillendi. Herkes Afrin meselesini böyle görmeli, böyle anlamalı.

Türkiye, öyle bir ülke ki, çöküşü de, yükselişi de dünyayı sarsar, güç haritalarını alt üst eder. Hangi tarafa yaslansa diğer taraf kaybeder. İşte şimdi, Türkiye’nin aldığı pozisyon, başlattığı savunma, yeni bir kırılmaya yol açacak.

Dünyanın savunma hattı Türkiye’ye göre kuruluyor

Eğer dünya Suriye ve çevresinde tarihin en büyük hesaplaşmasına girişecekse, saflar Türkiye’nin başlattığı bu yeni savunma hattına göre şekillenecektir. Dolayısıyla dostlarımızı da, düşmanlarımızı da, kendimizi de, coğrafya algımızı da yeniden tanımlama zamanıdır ve bugün bu yapılıyor.

Tarih değiştirecek bir hamle bu. Çok yakın gelecekte sadece bizim coğrafya değil, dünyanın genelinde bambaşka bir harita ile karşılaşacağız. Tarihin en büyük değişikliklerine doğru hızla ilerliyoruz. Ve bu çok hızlı gelişecek. Kısa zamanda büyük değişimlere neden olacak. Biz buna şimdiden hazırlanıyoruz işte.. Fırat Kalkanı ile, Afrin operasyonu ile Fırat’ın doğusunda yapacaklarımız ile..

Biz yükseliş dönemindeyiz, unutmayın..

#Türkiye
#Afrin
#Suriye
#ABD
#Dünya