Son İstiklal Savaşı: O haritayı biz çizeceğiz

04:0030/09/2016, Cuma
G: 16/09/2019, Pazartesi
İbrahim Karagül

Ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Lozan tartışmasını
başlattı. Bir imparatorluğun nasıl
talan
edildiğine, nasıl parçalara/devletlere bölündüğüne, nasıl
Anadolu'ya hapsedildiğine
, son kale Anadolu'da baskıyla, zorla sindirilmek istendiğine,
20. yüzyıl boyunca
nasıl
vesayet
altında tutulduğuna ve bugün o Anadolu'yu yeniden işgal edip daha da parçalamak için nasıl alçakça senaryolar uygulandığına ilişkin tartışmaların
fitilini ateşleyen
cümleyi kurdu.


“1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a razı ettiler. Birileri de Lozan'ı 'zafer' diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada. Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'da verdik. Zafer bu mu?”


”15 Temmuz, 1912'den 1923'e kadar geçen sürede beşte bire düşen topraklarımızdan elimizde kalan son parçanın işgal teşebbüsüydü. İşte millet o toprakları bunlara teslim etmedi. 15 Temmuz Türk milletinin İkinci Kurtuluş Savaşı'dır. Şayet bu darbe de başarılı olsaydı, Sevr'i aratmayacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.”


Son Kurtuluş Savaşı ve acımasız direniş..


Bugüne kadar, Türkiye'nin sıkıntılarının temelinde yatan sebepleri, gerçekleri, coğrafyaya dönük

yeni Haçlı saldırılarını

bu kadar esaslı, net cümlelerle ifade eden hiçbir siyasi lider olmadı.



Son iki yıldır,

“Son Kurtuluş Savaşı”

,

“Yüz yıllık hesaplaşma”

,

“20. Yüzyıl vesayetinden kurtulma”

,

“Acımasız direniş”

ifadeleriyle anlatmaya çalıştığımız hep buydu.

Soğuk Savaş

sonrası yeni

küresel düzen

inşasına ilişkin çatışma ve hesaplaşmalarda bizim bulunduğumuz coğrafyayı

denklem dışına çıkarma

girişimlerinin sebepleri hep buydu.

Irak'ın işgal

sebebi buydu.

Suriye

savaşının nedeni buydu.



Yeni Ortadoğu haritası taslaklarının sebebi buydu. Yüz yıl sonra ayağa kalkmaya çalışan

Türkiye'nin belini kırma

gerekçeleri hep buydu.

17-25 Aralık müdahalesi

yle Türkiye'nin büyük yürüyüşünün

öncülerini tasfiye etme

girişiminin sebebi buydu.

15 Temmuz

'la

işgal ve iç savaş

senaryosu uygulamalarının sebebi buydu.



Büyük istila harekatı: Kimler ayakta kalacak


Bu coğrafyada

her şey Birinci Dünya Savaşı ile başlar

. Buradan başlamayanların, bugün yaşadıklarımızı anlaması mümkün değildir. Türkiye'nin biçimlenmesi,

coğrafyanın haritası

, Ortadoğu'daki statüko,

etnik ayrıştırma, mezhep eksenli bölünme

,

garnizon

devletçikler, karşı konulamaz bir vesayet denetimi…



İşte o statüko yirmi yıldır çözülüyor. Yerine

yeni bir coğrafya tanzim etmeye

çalışıyorlar.

Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına

kadar, yeryüzünün

Orta Kuşağı

'nı tam denetim altına alıp, birçok ülkeyi işgal ve iç savaşlarla parçalayıp, yeni garnizon devletler inşa edip coğrafyanın bir

yüz yıl daha vesayet

altında tutulabilmesi için tam bir

istila planı

uygulanıyor.



Yeni statüko nasıl olacak?

Hangi devletler ayakta kalacak? Hangileri parçalanıp hangileri daha da büyüyecek?
“İslami tehdit”

, “

terörle mücadele”

kavramlarıyla siyasi söyleme dönüştürülen bu büyük güvenlik projesine, yeni istila harekatına kimler direnebilecek?



Müttefikler bizi terör örgütleriyle vuruyor


Atlantikçi

merkez,

11 Eylül

saldırılarıyla açığa dönüştürdüğü, aslında

1990'larda başlattığı

bu büyük istila harekatında şimdi

Türkiye'yi vurmaya

başladı.

Kaos

coğrafyası olarak bir tanım geliştirdiler, bizim coğrafyadaki herkesi bu söyleme mahkum ettiler. Şimdi Ortadoğu'da başlattıkları kaosu Türkiye içlerine servis etmeye,

savaşı Türkiye'ye taşımaya

çalışıyorlar.

Bu çatışma, Türkiye kendi yolunu tercih ettiği, tek yanlı bağımlılığı reddettiği, coğrafyası ve tarihi ile barıştığı, bölgeyi ve dünyayı yeni bir siyasi dille konuşmaya karar verdiği için başladı

.



Bu nedenledir ki, bölgemizdeki hiçbir terör saldırısı, hiçbir terör örgütü bölgesel dinamiklerle başlayıp bitmiyor.

Kurdukları, finanse ettikleri, eğittikleri ve hedeflerini belirledikleri her terör grubu

, bu büyük projenin bir unsurudur.

PKK böyledir, DAEŞ böyledir, PYD/YPG böyledir

. Güneydoğu il ve ilçelerimize yönelen

işgalvari saldırılar

böyledir.

7 Haziran

seçimleri sonrası başlatılan terörle mücadele

aslında bir terörle mücadele değil, işgal girişimine karşı mücadeledir

. 15 Temmuz darbe girişimi en kanlı işgal girişimidir.



Şehir devletleri, yeni garnizonlar


Her ülke ile ilgili saldırı planları var

. Kuzey Afrika'dan Orta Afrika'ya, Ortadoğu'dan Güney Afrika'ya kadar birçok ülke bu tehditle yüzleşmektedir.

Her ülke için ellerinde harita taslakları var

.

Irak için, Yemen için, S. Arabistan için, İran için, Pakistan için, Suriye için, Türkiye

için çizdikleri haritaları vardır.

Mikro milliyetçilik ile şehir devletleri, mezhep taassubu ile garnizon devletler

planları vardır. Bölgemizde hiçbir devlet bu tehditlerden uzak değildir, Atlantik merkezle kurulacak hiçbir ilişki bu devletleri söz konusu tehditten korumayacaktır.



Türkiye, çok büyük bir direniş söylemi geliştirdi

ve bu, ülkeleri ve bölgeleri etkilemektedir. Bir

yüzyıllık direniş

, hesaplaşma iradesi

sokaklarda, şehirlerde, ülkelerde

yankılanmaktadır. Bu büyük istila planlarına karşı başka da hiçbir çözüm bulunmamaktadır. Kolaycı önerilere teslim olan ülkeler, Moğollar karşısında

sıranın kendilerine gelmesini bekleyen emirlikler

in pozisyonuna düşecektir.



Öyleyse

Büyük Oyun

'u hakkıyla görenler savunma kurma fırsatı yakalayacaktır.

İşte biz bu Büyük Oyun'u gördük

. Afganistan'da gördük, terörle mücadelede gördük, Irak'ta, Yemen'de gördük. Gördük ve bu yüzden teyakkuz halindeyiz.



Vatan hainleri her yerde var


Birinci Dünya Savaşı kadar

kırılgan

bir tarih yaşıyoruz. Bu dönemde verilen mücadele

Kurtuluş Savaşı kadar büyüktür

. Bu yüzden de

Son İstiklal Savaşı

diyoruz buna. Bu söylem

hamasi

bir söylem değil, gerçeği tam anlamıyla görmektir. Bunun dışında,

milletimizi uykuya mahkum etmeye çalışan her ülkeyi, her çevreyi, her kişiyi dikkatle sorgulayın

.



Bu büyük mücadelede

vatan hainleri, tarih düşmanları, coğrafya düşmanları cephesinde sadece PKK/PYD, sadece FETÖ, sadece DAEŞ yoktur

. Onlar zaten doğrudan o ülkelerin istihbarat teşkilatlarının bölgemizdeki uzantıları,

tetikçileri

dir. Onlar bu coğrafyanın düşmanlarıdır. Ama bunların dışında, gerçeği görmemizi engelleyen,

kamufle eden herkes

bir şekilde bu işin içindedir.

En yakınımız

da olsalar bile işin içindedir.



Üç büyük şok dalgası ve yeniden yükseliş


Bizler bu coğrafyada

Haçlı Savaşları'nı yaşadık. Moğol istilasını yaşadık. Birinci Dünya Savaşı'nı yaşadık

. Bunlar, coğrafyanın en büyük felaketleridir.

Üç büyük şok dalgası

dır. Dikkat edin, üç büyük şok dalgasına karşı

direniş Anadolu'dan

yükselmiştir. Çok

daha parlak bir gelecek

inşa edilmiştir. Ve bu direniş bütün coğrafyayı harekete geçirmiş ayağa kaldırmıştır.



Yine öyle olacak

. Bu yüzden Türkiye'ye saldırıyorlar. Bu topraklardan yükselmeye başlayan

öfkenin, özgür siyasi duruşun tarihi nasıl dönüştüreceğini

onlar çok iyi biliyor. Bu direniş zafere ulaştığında yapacak hiçbir şeyleri kalmayacak. Hiçbir ülkeye musallat olamayacaklar. Öyleyse

dışarıdaki istilacılara, içerideki vesayetçilere
karşı acımasız mücadele

den asla vazgeçmeyeceğiz. Bu çerçevede

etnik ve mezhep eksenli hiçbir kavgayı meşru görmeyeceğiz

, o istila planlarının parçalı olarak mahkum edeceğiz.



Onların haritası varsa bizim de haritamız var


Onlar bizi küçültmeye çalışırken biz daha da büyüyecek, bu

uğursuz rüzgar

ı tersine çevireceğiz.

Onların harita taslaklarına karşı kendi haritalarımızı çizeceğiz

. Coğrafya ile

sarsılmaz köprüler

kurup güç dayanışmasına gireceğiz. Ülkemizi, milletimizi, topraklarımızı, değerlerimizi, geleceğimizi onların projelerine, önerilerine teslim etmeyeceğiz.



ABD'ye bakın, Fırat Kalkanı'nı sabote etmek için her türlü çirkin oyunu tezgahlıyor. İngiltere öyle, Almanya öyle..

Türkiye'yi hem coğrafyada hem içeride vurmak için her türlü tezgahı kuruyor. Tehdit müttefiklerimizden geliyor.

Topraklarımızdaki askeri üslerinden bize karşı savaş yürütüyor, terör örgütlerini bu askeri üslerden organize ediyorlar

.



Suudi paralarını yağmalama planı


Yirmi yıldır, bölgemizdeki her eylemleri, her planları bizim, Türkiye'nin aleyhine olmuştur.

Müttefiklik adı altında bize çok zarar verdiler

. Terör örgütlerini silahlandırıp Türkiye'nin üstüne saldılar. Bu ülkede kan döktüler.

15 Temmuz darbe ve iç savaş projesinin bizzat onlar planladılar, Gülen ve teröristleri üzerinden servis ettiler

. Bugün Suriye'de, Türkiye içlerinde bize karşı aynı savaşı sürdürüyorlar.

15 Temmuz, bizim yüzyıllık direnişimizin başladığı tarihtir. Haçlı Savaşları'na direndiğimiz gibi

direneceğimiz bir mücadele biçimidir.



Coğrafyayı sadece istila etmiyorlar, tam anlamıyla

medeniyet düşmanlığı

yapıyorlar,

yağmalıyorlar

. Irak'ta sadece katliam yapmadılar, medeniyetlere ait ne varsa talan ettiler. Şimdi

Suudi Arabistan'ı yağmalama planı yapmışlar

. 11 Eylül'den sorumlu tutup tazminat yolunu açan yasa çıkardılar. Asıl niyetleri bu ülkenin

yüz milyarlarca dolarına el koymak

. 15 Temmuz'u başarsalardı aynı talanı Türkiye'de görecektik. Bu ülke birkaç parçaya bölünecek,

İstanbul'un Avrupa yakası koparılacak

, ülkenin bütün zenginliklerine el konulacaktı.



Lozan hesaplaşması, Batı'nın iç kavgası..


Türkiye'deki her gelişme tarihsel kökleriyle ele alınmalı. Çünkü kaynak burasıdır. Bugünkü krizlerin sebebi oradadır. Bu yüzden

her gün teyakkuzda

olmalıyız, asla uyutma planlarına teslim olmamalıyız. Türkiye ve yakın çevremizdeki en küçük olayların bile tarihi Birinci dünya Savaşı'dır.

O savaş bitmedi

, biz mücadeleye yeni başladık.



Madem onlar Lozan'dan sonraki ikinci saldırıyı başlattılar, biz de Lozan'dan bu yana bütün davalarımıza sahip çıkacak, kaybettiklerimizin hesabını soracağız.


Bütün ters rüzgarlara rağmen

tarihi tersine çevirecek, bölgenin yeni haritasını çizecek olan bizleriz.

Bu mücadeleyi onlar değil, biz kazanacağız.

Birkaç yıl içinde asıl büyük krizin Batı'nın kendi içinde çıkacağını

, asıl iç savaşın orada patlak vereceğini göreceksiniz.


#İstiklal Savaşı
#Lozan
#Darbe girişimi
#Fırat Kalkanı
#PYD