Suriye savaşının başlatılması“Türkiye cephesi”ni açmak içinmiş.Stratejik ortaklarımız,NATO müttefiklerimiz bu amaç içinhazırlanıyormuş.Suriye ve Irak’ı parçaladıktan sonra Türkiye’nin sağlam, bütün olarak kalamayacağını biliyorlarmış. Suriye meselesi başladıktan sonra Türkiye’yi yalnız bırakmalarının,Türkiye’ye karşı terör örgütleriyle işbirliği yapmalarının sebebi buymuş.Bunun hesabını yapmışlar, planını yapmışlar, süreci o şekilde başlatmışlar.Türkiye’yi hem Rusya hem de İran’la kapıştırıp, zayıf
Suriye savaşının başlatılması
ni açmak içinmiş.
Stratejik ortaklarımız,
NATO müttefiklerimiz bu amaç için
hazırlanıyormuş.
Suriye ve Irak’ı parçaladıktan sonra Türkiye’nin sağlam, bütün olarak kalamayacağını biliyorlarmış
. Suriye meselesi başladıktan sonra Türkiye’yi yalnız bırakmalarının,
Türkiye’ye karşı terör örgütleriyle işbirliği yapmaları
nın sebebi buymuş.
Bunun hesabını yapmışlar, planını yapmışlar, süreci o şekilde başlatmışlar.
Türkiye’yi hem Rusya hem de İran’la kapıştırıp
, zayıf düşürüp paylaşmak istiyorlarmış. Bütün bu senaryolar bu büyük cepheyi açmak için planlanmış,
.
Bunu 15 Temmuz saldırısında anladık
.
eliyle Türkiye’yi
, bu ülkeye açık savaş açmak,
planını devreye almak isteyenlerin yaptıklarını gördük,
anladık.
O gün,
o gece ülkemize, milletimize, Meclis’imize, değerlerimize, tarihimize, hayallerimize
, gelecek planlarımıza çok ağır saldırılar yapıldı.
O gece bir Kurtuluş Savaşı verdik
, bir Milli Mücadele kazandık, bir
önledik.
Bunu;
PKK/PYD eliyle Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’yi çevreleme, kuşatma planları
devreye alınınca da anladık.
Çukur savaşını kimlerin yönettiğini,
yüzlerce kilometre sınır boyunca PKK üzerinden kimlerin bir cephe hattı
kurduğunu, Güneydoğu’da
girişimini yönetenlerle bu cephe hattını planlayıp yönetenlerin aynı güçler olduğunu, Türkiye içinde
üzerinden yapılan kitlesel terör saldırılarının da
tarafından organize edilip yaptırıldığını gördük, anladık.
15 Temmuz başarısız olunca,
Güney’den, Suriye’den cephe açmaya
çalıştılar. Bir terör kuşağı oluşturup, bir
yabancı garnizon haritası
çizip,
binlerce TIR dolusu silah
ı bu bölgeye biriktirip, askeri üsler kurup, terör eğitim işletip Türkiye’ye saldırı hazırlıkları yaptıklarını gördük, anladık.
Bunu DEAŞ eliyle yaptıklarını gördükten sonra anladık.
DEAŞ ve PKK’yı nasıl ortak bir güç olarak koordine ettiklerini
, Suriye’yi bu örgütler eliyle parçalarken
aynı örgütleri Türkiye’ye karşı nasıl kullandıklarını
gördük.
Fırat Kalkanı sırasında biz DEAŞ’la savaşırken aslında ABD ile savaştığımızı gördük
. Suriye’nin kuzeyindeki
”terör koridoru”na karşı savaşırken aslında ABD ile savaştığımızı
gördük.
nda da aslında terörle değil bir dış işgal girişimiyle savaştığımızı gördük.
PKK’nın, PYD’nin, DEAŞ’ın, FETÖ’nün ABD ve müttefikleri tarafından Türkiye’yi vurmak için hazırlanmış tetikçiler, taşeron örgütler olduğunu gördük
. Dünya PKK-DEAŞ ortaklığını
oynanan tiyatroda gördü ama biz bütün bu örgütlerin hem coğrafyayı hem de Türkiye’yi parçalamak için
ABD istihbaratı tarafından kurulup yönetildiğini,
harekete geçirildiğini, ülkemize saldırtıldığını gördük.
Rus uçağının düşürülmesi bir Atlantik-FETÖ operasyonuydu
.
bir Atlantik-FETÖ operasyonuydu.
17/25 Aralık müdahalesi bir Atlantik-FETÖ operasyonuydu
. 15 Temmuz bir Atlantik-FETÖ operasyonuydu.
Suriye savaşının planlanıp başlatılması bir Atlantik operasyonuydu
ve Türkiye’nin
bu oyuna getirildiğini gördük, anladık.
Söz konusu
örgütler üzerinden Türkiye içinde nasıl kamuoyu oluşturulduğunu
, Türkiye ve bölgeye ilişkin planların bu çerçevede pazarlandığını gördük. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde oluşturulmak istenen
harita için Türkiye kamuoyunun zihinlerinin nasıl zehirlendiğini
, rehin alındığını gördük, anladık.
ve
Atlantik projelerinin İslamcılık
adı altında servis edildiğini gördük.
Irak’ın kuzeyinde yapılan
referandumun bir erken doğum olduğunu
ve bir büyük
gördük.
Türkiye, Irak ve İran’ın inisiyatifi
nin çokuluslu bir hesabı boşa çıkardığını.
Bunun Suriye’de de yapılabileceğini gördük
, anladık. 17-15 Aralık darbesini Türkiye’de gerçekleştiremeyenlerin
aynı senaryoyu ABD’de denemeye çalıştığını,
müdahale sürecinin devam ettiğini
gördük, anladık.
Öyleyse,
artık çokuluslu güç hesaplaşması
na dönen, Suriye halkının savaşı olmaktan çıkan, coğrafyayı parçalama ve
ni açma planı olduğu kesinleşen
Suriye savaşı sona erdirilmeli
. Daha yolun başında
Türkiye ve İran’ın inisiyatifi
ile önüne geçilebilecek bir savaş bugünlere geldi ama bakın yine Türkiye-İran-Rusya üçlüsünün inisiyatifi ile böyle bir
belirdi.
Bugün Soçi’de yapılacak zirveden, bu yönde tarihi bir karar çıkabilir
.
Üç ülke, savaşı bitirmek, coğrafyayı kurtarmak için tarihi bir adım atabilir.
ABD ve İsrail’in Suriye içindeki bütün uzantılarını, Suriye’yi parçalama aparatlarını boşa çıkaracak adımlar atılabilir.
Türkiye’nin hassasiyeti asla istismar edilmesin
Mesele sadece Suriye rejimi değil, Suriye halkıdır. Mesele Esad değil Suriye’nin bütünlüğüdür. Mesele Suriye de değil coğrafyaya yönelik Batılı istiladır
. Mesele Suriye ve Irak’ın kuzeyinde oluşturulmak istenen yabancı garnizondur, haritadır. Bu haritanın, Türkiye dahil bütün bölgeye
donatılmasıdır.
Bölgedeki bütün
terör örgütleri yabancı işgal girişiminin aparatlarıdır
. Birer dış tehdittir, işgalin öncüleridir.
Coğrafya, Esad meselesinden, Suriye meselesinden çok daha büyük tehditlerle yüz yüzedir
.
Bu yüzden
Soçi’de Türkiye’nin hassasiyetleri istismar edilmemeli
. Özellikle
PKK/PYD konusundaki kararlılığı
ciddiye alınmalı. Bu yapılırsa Suriye savaşı biter
.
tarihi bir zafer olarak not edilecek
Unutulmamalı ki
bu zirve, Suriye ve coğrafyaya yönelik bütün dış müdahalelerin önünü kesme fırsatı içeriyor
. Eğer köklü bir karar alınabilirse
ABD Suriye’nin kuzeyinde barınamayacak, PKK/PYD bu bölgede hareket edemez hale gelecektir
.
Cumhurbaşkanı
, Rusya lideri
ve İran Cumhurbaşkanı
bugün Soçi’de
yüzbinlerce insanın ölümüne
, bir ülkenin
dönmesine, batılı ülkelerin bütün coğrafyayı parçalama planlarına bir
koyabilir.
Bu,
coğrafyamız için büyük bir zafer olacaktır
.
Bu, Türkiye’ye yönelik tehditleri büyük oranda sıfırlayacaktır.