Silahlı terör le mücadele ederken “siyasi terörizm ”e bu kadar alan açan başka hiçbir devlet olamaz. “ Siyasi terörizmin ” toplumsallaşmasına giden araçları bu kadar serbest bırakan hiçbir devlet olamaz. Avru-pa’ya bakın, ABD’ye bakın ya da dünyanın neresine bakarsanız bakın, böyle bir “siyasi özgürlük alanı ” hiçbir ülkede yoktur. ABD’nin silahlı terör üzerinden vurduğu, AB’nin kurumsal ve üye ülkeler üzerinden “ siyasi terörizm”le dize getirmeye çalıştığı Türkiye, “içeriden yapılanma” üzerinden
Silahlı terör
le mücadele ederken
“siyasi terörizm
”e bu kadar alan açan başka hiçbir devlet olamaz. “
Siyasi terörizmin
” toplumsallaşmasına giden
araçları
bu kadar serbest bırakan hiçbir devlet olamaz.
Avru-pa’ya bakın, ABD’ye bakın ya da dünyanın neresine bakarsanız bakın, böyle bir
“siyasi özgürlük alanı
” hiçbir ülkede yoktur.
ABD’nin silahlı terör üzerinden vurduğu, AB’nin
kurumsal ve üye ülkeler üzerinden “
siyasi terörizm”le dize getirmeye çalıştığı Türkiye, “içeriden yapılanma”
üzerinden çok ciddi tehdit altında.
Ben buna “
İç Cephe
”, daha da ileri giderek “
İç İşgal Cephesi
” diyorum.
TÜRKİYE’Yİ EVİNDE AVLAMAK..DEVLETLER GÜÇLE KURULUR. BARIŞIN TARİHİ HİÇ OLMADI..
Coğrafyanın tamamına açılırken, içeride
ilmik ilmik yürütülen
böyle bir yapılanmaya müsamaha etmek
, Türkiye’yi kendi evinde avlamak
tır. “Siyasi terörizmin”
belediyelerde
örgütlenmesi, kurumlarda örgütlenmesi silahlı terör kadar tehlikeli bir hal aldı.
Unutmayalım ki,
devletler güçle kurulur. Güçle ayakta kalır.
Güçle çökertilir. Birinci Dünya Savaşı’ında bunu
en acı örneğiyle
yaşadık. Koca imparatorluk,
koca bir coğrafya
Batılı ordular tarafından
paramparça
edildi ve biz hâlâ o
enkazın
içinde bir yol bulmaya çalışıyoruz.
Bugün işte aynısını bir kez daha yapmaya çalışıyorlar.
Barışın tarihi yoktur,
olmaz, maalesef insanlık tarihinde hiç olmadı. Gücün tarihi vardır. Öyleyse bizim “
masallar
” âleminden hızla uyanmamız,
tarihin gerçek akışına geçmemiz
lazım. Şu an Türkiye de bunu yapmaya çalışıyor.
“SİYASİ TERÖRİZM” TANIMLANMALI!
Artık AB ülkelerinin Türkiye üzerinde siyasi gücü olamayacaktır. Artık ABD’nin silahlı terör üzerinden Türkiye’yi vurduğu bir gerçektir.
Böyle bir dönemde
silahlı terörü nasıl tanımladıysak
ve bu tanıma göre hareket ediyorsak, “
siyasi terör
”ü de aynı şekilde tanımlamak zorundayız.
Sadece “
kayyum atamak
” bir mücadele yöntemi olarak yetmeyecektir. Daha esaslı tanımlarla, işler bu aşamaya gelmeden müdahale etmenin yolları belirlenmelidir. Çünkü;
“içeriden müdahale
” sanıldığından çok daha fazla, Türkiye’nin hareket alanını daraltıyor.
TARİHİN ÇAĞRISI 21. YÜZYIL BOYUNCA DEVAM EDECEK. İSTESEK DE KAÇAMAYACAĞIZ!
Öyle bir tarih aralığındayız ki, Türkiye’nin
çok hızlı hareket etmesi,
çok büyük adımlar atması gerekiyor.
Küresel güç alanının parçalanması
nın sunduğu fırsatları devşirmek için zaman tahmin ettiğimizden çok daha
kısa sürecek.
Her şey çok hızlı tanımlanacak,
güç haritası çok hızlı şekillenecek
. Öyleyse olağanüstü bir hız ve kararlılık gerekiyor.
Çünkü;
tarih Türkiye’yi çağırıyor ve 21. yüzyıl boyunca da bu çağrı devam edecek,
zihinlerde ve milletlerin kurtuluş arayışlarında hep yankılanacak. Biz bu fırsatı kaçırırsak geleceğin dünyasını şekillendiren güçlerden olamayacağız.
Bizler;
içeride neler dönerse dönsün, içeride ve dışarıda ne planlar yapılırsa yapılsın, bu sorumluluktan, hiçbir şekilde, istesek bile, kaçamayacağız.
Kaçamayacağımız şeyi ertelemenin anlamı yok, çok daha kararlı biçimde üstüne gitmek zorundayız.
TÜRKİYE BİR COĞRAFYADIR. “DEVLETLER SÜREKLİLİĞİ” YENİ AŞAMAYA GEÇMİŞTİR!
Çünkü; Türkiye
sadece Türkiye değil,
bir coğrafyanın adıdır. İmparatorluklar aklının, siyasi genetiğinin
ve coğrafyasının tamamını temsil eder. Yine
21. yüzyıl boyunca bunu bize hatırlatacak,
bu yönde adımlar atmamızı zorlayacak
çok büyük olaylara tanık olacağız.
Çünkü
tarih, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra
ikinci kez
yeni bir kırılma yaşıyor. Milletlerin tamamını ilgilendiren, bizim
tam merkezinde
olduğumuz bir büyük
hesaplaşmanın
, bir büyük yeniden
formatlamanın
tam ortasındayız.
Öyleyse
baş aktör
olmamız, korkularımıza ve eksikliklerimize rağmen,
bize yazılacaktır.
Zaaflarımıza, zayıflıklarımıza, eksikliklerimize,
içeride bu büyük tarih akışına karşı kurulan Büyük Cephe’ye, büyük ihanetlere
rağmen, bütün coğrafyaya yayılacak bir “
hikâye
”nin yazılmakta olduğunu artık gördük.
Geçmişe, coğrafyaya ve geleceğe bakan herkes,
Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti “Devletler Sürekliliği
”nin, siyasi aklının, coğrafya kimliğinin “
Yeni Bir Aşama
”ya imza attığını artık kabullenmeli.
İSLAM MİLLETİNİ YOK ETMEK, TÜRKLERİ TARİH DIŞINA İTMEK. ÜÇ BÜYÜK ŞOKTAN SONRA BUGÜN!
Bugünkü
fırtınalı
günlerin, sancıların bu “
Yeni Aşama/Başlangıç
”ın sıkıntıları olduğunu bilmeli. Bunun aslında bir “
Yükseliş Dönemi
” olacağını görmeli. Çünkü;
Biz bu coğrafyada
üç büyük şok
yaşadık.
Haçlı Savaşları, Moğol İstilâsı ve korkunç Birinci Dünya Savaşı.
Son büyük şok o kadar büyük yıkıma neden oldu ki,
İslam milletinin yok olduğu, Türklerin tarih dışı kaldığı
kanaatleri oluştu.
Öyle büyük bir
umutsuzluk
yayıldı ki, Batı dünyası, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına kadar, “
Orta Kuşak” dediğimiz İslam Kuşağı’nın imha edildiği
ne inandı.
Ama bugün hiçbir şeyin imha olmadığını, 20. yüzyıl boyunca devam eden “
Yüzyıllık Suskunluk
”, “
Yüzyıllık Sabır
” döneminin artık bittiğini gördük. Bütün dünya gördü. Ve daha çok şey görecek.
BATILI SİSTEM TÜKENDİ. GERÇEĞE UYANMA VAKTİ
Beş yüz yıl boyunca
dünyayı mahveden
Batılı sömürü ve yağma dönemi bitti.
Artık hiçbir ülke kaynaklarını Batılı ülkelerle paylaşmak istemiyor.
Batılı sistemin küresel hükümranlığı tükendi. Tek yanlı bir dünya düzeni artık bir daha hiç olmayacak. Onların ezip mahvettiği milletler, medeniyetler geri döndü.
Küresel iktidar alanı paramparça oldu.
TÜRKİYE’Yİ BÜYÜTMEK İSTEYENLERLE KÜÇÜLTMEK İSTEYENLERİN SAVAŞI BU!
Öyleyse gerçeğe uyanmalıyız. Gerçek şu;
Türkiye’yi büyütmek isteyenlerle küçültmek isteyenler arasında müthiş bir savaş yaşanıyor.
ABD, Avrupa, terör örgütleri, içeriden ve coğrafyadan, inanılmaz bir akıl ve örgütlenme ile bunu gerçekleştirmeye çalışıyor.
Selçuklu-Osmanlı-Türkiye Cumhuriyeti Devletler Sürekliliği ve bu siyasi genetiğe inananlar tarihin bu yeni eşiğinin farkında
ve bu fırsatı kullanmaya çalışıyor. Sadece terör, sadece iç ve dış tehdit değil, s
iyasi partiler örgütlenmeler bile bu ayırıma göre şekilleniyor.
GERİYE CESUR ADIMLAR KALIYOR. VE BU BAŞARILACAK!
15 Temmuz ilk işaretti.
Ne yapmak istediklerine dair ilk girişimdi. 15 Temmuz’dan alınacak ders sadece FETÖ değlidir. Bugün İ
srail üzerinden başlattıkları
, bütün coğrafyaya yaymak istedikleri,
son hedef olarak Türkiye için planladıkları her şey,
aslında o girişimle açığa çıktı.
Öyleyse,
olağanüstü güç yatırımı tek yol.
Savunmada ve her alanda. Bize lazım olan siyasi akıl ve siyasi genetik fazlasıyla var ve bugüne taşınmış durumda.
Geriye cesur adımlar kalıyor. Bu başarılacak!
#türkiye
#siyaset
#İbrahim Karagül