Rakka operasyonu bir tuzak mı? CIA Başkanı Pompeo niye geldi?

04:0010/02/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

ABD'nin Türkiye ile başlatmak istediği ortak
Rakka
operasyonu,
ülkemizi çevrelemeyi amaçlayan Kuzey Suriye'deki terör koridoru
nu engellemeye dönük
Fırat Kalkanı
müdahalesini amacından saptırır mı, sulandırır mı?


Görünen o ki Türkiye, kendi planını yapıp ABD'ye verdi. ABD'nin tavrının ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Cevap ne olursa olsun; Rakka operasyonu da, Suriye'de yapılacak herhangi bir

ortak müdahale

de

öncelikli olarak Türkiye'nin güvenliğini esas almak zorunda

dır. Bunun dışındaki her seçenek,

öncelik sıralamasının değişmesi

, Türkiye'yi

çok tehlikeli

bir geleceğe sürükleyebilir.



Bölgeye dönük bütün planlarını boşa çıkarabilir. Hayal kırıklığına yol açar, sarsıcı kayıplar yaşarız.

PKK/PYD'ye daha fazla alan açıp

“güvenli bölge” adı altında o koridoru gerçeğe dönüştürebilir.



ABD, Türkiye'yi kuşatma planından vazgeçmelidir..


Çünkü

DEAŞ'la mücadele ikiyüzlülüklerle devam ediyor

ve söz konusu koridor da

ABD'nin bölgedeki terör örgütleriyle yürüttüğü bir plan

dır. ABD bu plandan vazgeçecek mi?

Türkiye'ye yönelik kuşatma, çevreleme operasyonunu durduracak mı?

Bu plandan vazgeçtiğini duyurmadan Türkiye'nin hiçbir ortak operasyona

ikna

olmaması gerekir.



CIA Başkanı

'nın Ankara ziyareti,

Trump

'la birlikte başlayan yeni yakınlaşma çabaları,

Türkiye-Rusya

ilişkilerini ve Suriye ateşkesini nasıl etkileyecek?

Moskova ile yeni bir soğukluğun ilk adımları

nı oluşturur mu ya da bu sefer Rusya'nın

“PKK kartı”

nı devreye sokmasına yol açar mı?



CIA Başkanı Ankara'da, Ruslar askerimizi vurdu!


Tam bunları tartışırken, dün Rusya'nın yanlışlıkla askerlerimizi vurması,

Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi örneği

ni hatırlattı. CIA Başkanı

Mike Pompeo

Ankara'da iken böyle bir olayın gerçekleşmesi, yeni tür

“cepheleşme”

nin ön hazırlıkları olabilir mi?



Uçak krizinde Türkiye'ye komplo kurup iki ülkeyi çatışmanın eşiğine getirenler bu sefer aynı komployu Rusya tarafından servis etmiş olabilir mi?
Putin'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp başsağlığı dilemesi

, saldırının

“yanlışlıkla”

yapıldığını söylemesi olaya hızlı müdahale olmuştur. Ancak, uçak krizinde olduğu gibi, Rusya da bu olayı

derinlikli olarak sorgulamak

zorundadır.



ABD, PKK/PYD ve FETÖ'ye desteği kesme sözü vermeli


Devam edelim:

ABD-İran

arasındaki yeni gerilim politikaları, Türkiye ile İran arasındaki ilişkileri nasıl etkiler?

Obama döneminde PKK/PYD'ye verilen ABD desteği

, Trump döneminde kesilir mi ya da Türkiye'ye böyle bir

taahhüt

verilecek mi? Hala

PKK/PYD'ye silah aktarılırken

Trump yönetiminin bu konuda Türkiye'ye

esaslı güvenceler

vermesi gerekiyor. Aksi takdirde hiçbir girişim başarılı olmayacak, Ankara'nın

zihnini

rahatlatmayacaktır.



Yeni ABD yönetimi,

15 Temmuz'daki CIA rolü konusunda Türkiye'ye ne tür sözler verecek ya da verecek mi? FETÖ

'yü besleyip Türkiye'nin üzerine salan, 15 Temmuz başarısız olunca da bütün FETÖ unsurlarını ABD'de ya da müttefik ülkelerde toplayıp koruma altına alan Washington, “müttefik” ve “stratejik ortak” vurgularını yeniden öne çıkardığı Türkiye'nin elini rahatlatır mı?



Referandum, terör, içeride ve dışarıda şer cephesi…


Daha çok, can alıcı soru var? Türkiye-ABD arasında korkunç bir

güven bunalımı

var. Trump döneminde yeni bir yaklaşım söz konusu ve elbette bazı şeyleri söylemek için

erken

. ABD'nin tavrı Türkiye kamuoyu tarafından çok yakından, çok dikkatlice izlenecek. Çünkü Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu yeni güvenlik sorunları, klasik sorunlar değil

varoluşsal, ülkenin geleceğini birebir belirleme gücüne sahip sorunlar

haline geldi.



Klasik terörle değil,

terörün arkasında gizlenen devletlerle uğraşıyoruz

. PKK ve DEAŞ'la değil,

onları yöneten devletlerle mücadele

ediyoruz. Sadece bilinen terör örgütleriyle değil, bilinmeyen yapılarla, nüfuz çevreleriyle, ekonomik kriz senaryolarıyla,

referandumdan “hayır” çıkarmaya dönük tezgahlar

la uğraşıyoruz.



İçerideki direnç de, dışarıdan, çevreden gelen

sert rüzgarlar

da aynı merkezler tarafından yönetiliyor. PKK ile DEAŞ gibi, AB'ci söylemler üzerinden servis edilen itirazlar da aynı merkezlerin kontrolünde.

Şiddet kullanan örgütlerle, ılımlı siyasi söylemlerin aynı maslahat paydasında buluşabildiği tuhaf bir dönem

deyiz.



Tereddüt, tedirginlik, küskünlük, sızlanma yok..


Türkiye'nin büyük yürüyüşünü durdurmak, onu yeniden içeri kapatmak, rehin almak, ülkenin yakaladığı

“tarih dönüşü”

ivmesini boşa çıkarmak,

bir kez daha ittifak ilişkilerine bağımlı hale getirmek

hatta coğrafyayı kasıp kavuran fırtınaya teslim etmek için

olağanüstü bir saldırganlık, dayanışma

, ittifak söz konusu.



Bu

ölümcül

meseleler, ülkemizin kendi içinde yürüttüğü büyük değişim ve yeniden kuruluş mücadelesi, bölge üzerinden gelen ve açıkça Batı'dan desteklenen değişimi boğma çabaları bundan sonra nasıl seyredecek?



İşte üzerinde durmamız gereken, mücadelesini vermemiz gereken alan burası.

Durmak, teslim olmak yok olmaktır

.

Türkiye'nin Suriyeleşmesi, Iraklaşması, o malum harita taslaklarının Türkiye'yi de içene alması demektir

. Mücadele bu yüzden büyüktür.

Tereddüde, tedirginliğe, küskünlüğe

, sızlanmaya mahal yoktur.



15 Temmuz'daki şok edici dersleri sakın unutmayın!


15 Temmuz gibi bir

şok

atlattık. Normalde

bütün sözlerden, söylemlerden, tezlerden daha can alıcı bir tecrübe

yaşandı. Ama hala ders alınmamış görünüyor, hala 15 Temmuz öncesi belirsizliklerle zihinler bulandırılıyor. Hala

küçük hesaplar, çete mücadeleleri

yle oyunlar kurulmaya çalışılıyor. İçeride de, Türk-Amerikan ilişkilerinde de, AB ile ilişkilerde de, Rusya ve bölgeye bakışımızda da bu

büyük gerçeklerle konuşmak

, aldığımız bu derslerle hareket etmek zorundayız.



El Bab, Kıbrıs'tan sonra en önemli jeopolitik hamledir


El Bab

operasyonu,

Kuzey Suriye'de oluşturulmaya çalışılan ve tamamen Türkiye'yi çevrelemeye, kuşatmaya ayarlanan

harita planını boşa çıkarmaya dönük tarihi bir çıkıştır. Türkiye'nin

Kıbrıs müdahalesinden sonraki en büyük jeopolitik hamle

sidir. Ülkemizin geleceğini kurtarmaktır, bütünlüğünü güvence altına almaktır.



Sadece bir terörle mücadele gibi algılanmamalıdır çünkü öyle değildir. Koridor da, Türkiye'nin müdahalesi de terörle mücadelenin çok ötesinde bir hesaptır.

Çünkü “Koridor Projesi” terör örgütlerinin değil, devletlerin projesidir.

Etnik değil, mezhep eksenli değil, tamamen güç mücadelesidir.



Orada

devletler hesaplaşmaktadır, örgütler değil

. Bu hesaplaşma, bölgesel ve küresel güç haritalarıyla, coğrafyanın yeniden biçimlendirilmesiyle, sınırların yeniden çizilmesiyle, bazı ülkelerin parçalanması ve yeni devletlerin inşa edilmesi planlarıyla alakalıdır.



Türkiye'de vesayet, ABD'de vesayet…


Elbette ABD ile ilişkilerin geliştirilmesi gerekiyor. Elbette Obama döneminin yol açtığı o

derin güven uçurumu

nun kapatılması gerekiyor. Elbette Türkiye ile ABD ve NATO arasındaki ittifak ilişkilerinin

tamiri

gerekiyor. Ancak

Doğu-Batı arasında yaşanan keskin ayrışma

nın da dikkatlice izlenmesi, bu ayrışmanın zararlarından mümkün olduğunca uzak durulması, Türkiye'nin yeniden

tek yanlı bağımlılık ilişkilerine mahkum edilmemesi

, bu ayrışmanın yol açtığı boşlukta

manevra alanını

alabildiğine genişletmesi gerekiyor.



Trump'ın gelişi, küresel politikaları derinden sarstı.

ABD içindeki vesayet odaklarına

, küresel ölçekte

vesayet çevrelerine

bayrak açması umut verdi, doğru.

Türkiye'nin vesayete karşı verdiği mücadele ile kıyaslanabilir mi?

Zamanla göreceğiz. Ancak bir tehlike var. Rakka operasyonu ile Türkiye'nin tezleri NATO/ABD tezlerine dönüşürse bir kez daha tuzağa düşme riski ortaya çıkabilir.



ABD yönetimi, FETÖ konusunda taahhütlerde bulunmazsa, 15 Temmuz'un izlerini silme yönünde çaba harcamazsa, bu konuda Türkiye ile ortak çalışmazsa, PKK/PYD'ye silah aktarmaya devam ederse, onlar üzerinden Türkiye'yi çevreleme planlarından vazgeçmezse, yeni 15 Temmuz'lar yaşarız

, yeni terör dalgasıyla yüzleşiriz, hükümet devirmeye dönük yeni senaryolarla yüzleşmek korunda kalırız.



Savaşı Anadolu'nun içlerine taşır bunlar!


Türkiye ile Rusya'nın arasını bozmak, iki ülkeyi birbirinden uzaklaştırmak,

İran

'la çatışma ortamına sürüklemek

çok ağır sonuçlar

doğurabilir. Hatırlarsanız, Rus uçağının düşürülmesinde amaç buydu. FETÖ'nün tüm mücadelesi Türkiye ile İran'ı kapıştırmaktı. 15 Temmuz sadece iktidar devirmek değil,

Türkiye'yi ABD eksenine hapsedip Rusya ve İran'a karşı cepheye hazırlama

planıydı.



FETÖ üzerinden, PKK/PYD üzerinden servis edilen senaryo,

bu sefer Türkiye-ABD yeniden yakınlaşma çerçevesinde servis edilmesin

! Bunu başarırlarsa,

ne El Bab kalır ne Cerablus, ne Suriye ateşkesi

..

Koridor da gerçeğe dönüşür

, Türkiye'nin gelecek hesapları da suya düşer,

Türkiye-Arap dünyası arasına kalın duvarlar örülür

, terör

Silopi'de değil Orta Anadolu'da

kendini göstermeye başlar.



Biz bu siyasi akla güveniyoruz!


Ama bunların üstesinden gelineceğini, ilişkilerin yumuşatılmasının yeniden yeni tür bağımlılığa yol açmayacağını, Türkiye'nin

çok boyutlu güçler hesaplaşması

nda manevra alanlarını iyi kullanacağını düşünüyoruz. Endişelerimizi paylaşıyor ama

siyasi akl

a da güveniyoruz. Bugüne kadar engelleri aşa aşa yoluna devam eden Türkiye, bunları da aşacaktır.



Son not olarak eklemek isterim: ABD ile yeniden yakınlaşma bölgesel ilişkilerde derin bir

ayrışmaya

neden olabilir.

Trump'ın gelişi küresel politikaları sarsarken en çarpıcı etkisini bizim coğrafyada gösterecektir

.



Türkiye'nin Rusya ile yeniden mesafeli duruma gelmesine izin verilmemelidir.

Dünkü saldırı

, bu konuda endişelerimizi arttırdı. Rus uçağı düşürülmesinin arkasında nasıl bir plan olduğunu anladıktan sonra, haklı değil miyiz?


#ABD
#Rakka
#Rusya
#FETÖ
#PYD
#NATO