ABD, PKK/PYD ve DEAŞ arasındaki bütün kirli ilişkiler, bütün kanlıortaklıklar gün yüzüne çıkıyor. ABD ile terör örgütleri arasındaki ortaklığınen çirkin, en tehlikeli örnekleribir bir açığa çıkıyor.“Terör kartı”nın nasıl kullanıldığı, terör üzerinden ülkelerin nasılparamparçaedildiği,“terörle mücadele” söyleminin 21. yüzyılın en büyük palavrasıolduğu, terör örgütlerinin tamamının coğrafyamıza yönelenBatılı istilanın parçasıolduğu artık gizlenemiyor.PKK/PYD ile DEAŞ ortak çünkü patronları aynı..Türkiye’ye,
BD, PKK/PYD ve DEAŞ arasındaki bütün kirli ilişkiler
, bütün kanlı
lar gün yüzüne çıkıyor. ABD ile terör örgütleri arasındaki ortaklığın
en çirkin, en tehlikeli örnekleri
bir bir açığa çıkıyor.
nın nasıl kullanıldığı, terör üzerinden ülkelerin nasıl
edildiği,
“terörle mücadele” söyleminin 21. yüzyılın en büyük palavrası
olduğu, terör örgütlerinin tamamının coğrafyamıza yönelen
olduğu artık gizlenemiyor.
PKK/PYD ile DEAŞ ortak çünkü patronları aynı..
Türkiye’ye, “DEAŞ’a yardım ediyor”
. Suriye ve
üzerinden
adı altında Türkiye kamuoyunun zihnini
tamamı DEAŞ’la ortakmış.
Çünkü PKK DEAŞ’la ortakmış
… Çünkü
Barzani DEAŞ üzerinden işgal haritası yürütüyormuş
. Çünkü
PKK/PYD Suriye’nin büyük bölümünü DEAŞ’la gizli gizli anlaşarak işgal ediyormuş
. Çünkü
hem DEAŞ’ın hem PKK/PYD’nin patronu aynıymış
.
teröristler, ihanet eden bir çevre var
Daha o zamanlar;
“DEAŞ’la savaş, PKK/PYD’ye alan aç”
diye bir proje olduğunu, bunun Türkiye’ye
, bir
planı yürütüldüğünü, Suriye’nin kuzeyindeki
nın
Türkiye içinde güçlü bir çevre tarafından desteklendiğini
, bu çevrelerin
hükümeti ve devleti terör koridoruna karşı hareketsiz bırakmaya çalıştığını
, Suriye politikasındaki olumsuzlukların bu çevrelerin eseri olduğunu, bir çok alanda
Türkiye’yi sattıklarını, hareket edemez hale getirdiklerini
buradan haykırıyorduk.
Ama onlar daha
, onların sesi gür çıkıyordu, çünkü onlar büyük bir
uluslararası projenin parça
sıydı. Bugün ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sıkıntıların önemli bir bölümü bu çevrelerin eseridir.
Ve onlar hala aynı yolda devam etmektedirler
.
“Türkiye Barzani’ye destek vermeli”
,
“Türkiye Kobani’yi DEAŞ’tan korumalı”
, “Türkiye DEAŞ’la savaşmalı Suriye’nin kuzeyine dokunmamalı” diyenlerin
tamamı DEAŞ’la olan ortaklığı biliyormuş
, bu ortaklığın bir parçasıymış!
Barzani birliklerinin Türkiye’den geçip,
“DEAŞ’la mücadele için” Kobani’ye girmesi o kirli ortaklığın parçasıymış
. O günlerde
bu eylemin
olanlar,
ruz,
DEAŞ-PKK ortaklığı adına kalem oynatıyormuş
.
Barzani istihbarat ağları
ve
rı, Bazıları muhafazakar görünüm adı altında operasyonlar yürütüyormuş.
Açık söyleyeyim; bu konularda yanılmadım. Doğruyu gördüm ve hep savundum. Çünkü
“Türkiye ekseni” dışında hiçbir hesaba inanmadım
,
hiçbir projeyi savunmadım
. Gücüm yettiğince en azından kamuoyu ile paylaşmaya çalıştım. Bugün her şey ortaya çıkıyor ama
o kirli hesapları Türkiye’de pazarlayanlar
hala aynı güçlerini, konumlarını sürdürebiliyor. Bir kez olsun kimse bunlara;
“Yahu siz bu işleri savunuyordunuz, bakın ne tür bir ilişki çıktı ortaya. Bu işin neresindesiniz”
diye sormuyor.
Şimdi
, ABD’nin PKK ve DEAŞ’la ortaklıklarını yayınlıyor. İngilizlerin bu işte payı nedir, o ayrı bir tartışma konusu. Bu yayınlarla ABD’den ne istiyorlar, o da ayrı bir tartışma konusu.
Ama ABD’nin Suriye politikasının tamamen terör örgütleri üzerine kurulduğu, PKK ve DEAŞ üzerinden yürütüldüğü, bir çok ülkenin bu
örgütler üzerinden parçalanmaya
çalışıldığı, Türkiye’yi
planlarının da PKK ve DEAŞ’la beraber uygulandığı gün gibi açığa çıktı.
FETÖ ve PYD kriptoları arasındaki gizli ortaklık
En önemlisi de PKK ve DEAŞ’ın ortak çalıştığı gerçeği artık gizlenemez hale geldi.
FETÖ üzerinden yürütülen “Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor” tezini de buna eklersek
, FETÖ ile diğer iki örgütün nasıl koordineli bir planın ürünü olduğu ortaya çıkar.
Bunu Türkiye’ye uyarlayalım:
FETÖ, PKK ve DEAŞ sempatizanları, örgüt üyeleri, kriptoları
arasındaki ilişkiyi de masaya koyalım.
PYD kriptolarının FETÖ ile gizli ilişkileri
belki buradan biraz açığa çıkar. Sanırım bu alandan
başlatılabilir ama şimdilik bu tartışmayı erteleyelim.
Bölgemizdeki
bütün terör örgütleri işgalcidir
. Coğrafyamıza yönelik
çokuluslu istila ve saldırıların Truva Atları ya da tetikçileridir
. Dolayısıyla
PKK ile savaş, FETÖ ile mücadele işgale karşı mücadeledir
. Bir tür milli mücadeledir. Bölgedeki bütün ülkeler, bu örgütler üzerinden istikrarsızlaştırılıp işgale, parçalanmaya hazır hale getirilmektedir.
Bunlar;
Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti sürekliliği
ne karşı konumlandırılmış, bugün inşa etmeye çalıştığımız
ne karşı
yapılardır. Bugün bu örgütleri
gizli gizli destekleyenlerin
etkinliği kırılamazsa, güçleri ellerinden alınamazsa,
15 Temmuz sonrasının müdahale dalgası bu çevreler üzerinden gelecektir
. Bugün bu
terör örgütlerinin patronlarıyla yatağa giren bazı çevreler
, aynı şekilde birer Truva Atı olarak hazırlanmaktadır.
Öyleyse yüz yıllık dondurulmuş tarihten sonra,
dönemi başlatılacaksa önce bu
terör örgütleri, onların
tasfiye edilmeli, zayıflatılmalıdır. Bu kriptoların ideolojisi yoktur. Bazıları
bile olabilmektedir.
Batı’nın 21. yüzyıla dönük terör örgütü projelerinin hemen tamamının
olmaları sanırım yeterince dikkat çekici olmalı.
“İslam’la savaş, Müslüman dünyayı çökertme, coğrafyamızı parçalama”
ya dönük bu tür kirli girişimlerde Müslümanları kendi ülkelerine ve coğrafyalarına karşı
kullanmayı başarmışlardır.
Türkiye, yüzyıllara varan
devlet aklı, siyasi öngörüsü, basireti
ile hareket etmeli ve bu yönde de mücadele etmelidir. Bu ruh ve azim dışındaki bütün
çokuluslu bağlantılar tehdittir
.
İşte bu, yüzyılların mücadele biçimidir. Bizim
ayaklarımız bu mücadele üzerine sabittir
.
Bu aşamadan sonra
PKK adına, PYD adına, DEAŞ adına, Barzani adına Türkiye’ye bir şeyler pazarlayanlar, gizli gizli nüfuz casusluğu yapanlar
, siyaset ve medyada roller üslenenler benzer bir senaryonun figüranları olarak nitelendirilecektir.
ABD’nin PKK ve DEAŞ’la ortaklığının daha gizli ilişkileri açığa çıktığında, bazılarının nasıl
şimdiden görür gibiyim..