Öyleyse biz de eski defterleri açıp, kendi haritamızı masaya süreceğiz

04:0028/09/2017, Perşembe
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Tehliketahmin ettiğimizdençok daha büyük, düşündüğümüzdençok daha yakındır. Türkiye,Cumhuriyet tarihinin en ciddi tehdidiyle yüz yüzedir.Etnikkimliklerimizden,siyasigörüşlerimizden arınıpsadece Türkiye ve ülkemizin geleceğiaçısından baktığımızda, biraz gözlerimizi açtığımızda, coğrafya üzerindeki hesaplara dikkat ettiğimizde,yeni harita taslaklarının nerelere uzanacağınıgörebildiğimizde vahamet apaçık ortaya çıkacaktır.Tehlike; MesutBarzani’nin gücü veetnik milliyetçilikle sınırlı bir durum değildir.

Tehlike
tahmin ettiğimizden
çok daha büyük, düşündüğümüzden
çok daha yakın
dır. Türkiye,
Cumhuriyet tarihinin en ciddi tehdidi
yle yüz yüzedir.
Etnik
kimliklerimizden,
siyasi
görüşlerimizden arınıp
sadece Türkiye ve ülkemizin geleceği
açısından baktığımızda, biraz gözlerimizi açtığımızda, coğrafya üzerindeki hesaplara dikkat ettiğimizde,
yeni harita taslaklarının nerelere uzanacağını
görebildiğimizde vahamet apaçık ortaya çıkacaktır.

Tehlike; Mesut
Barzani
’nin gücü ve
etnik milliyetçilik
le sınırlı bir durum değildir. Mesele;
İsrail’den sonra ilk kez bölge haritalarının resmen değiştiriliyor oluşu
ile yüzleşme meselesidir. Bunun bir
başlangıç
olacağı, Türkiye dahil, bölgenin diğer ülkeleri için
jeopolitik çözülmeler
döneminin başlatıldığı artık ilan edilmiştir.
Jeopolitik çözülme, “doğrudan saldırı”
Kim ne derse desin,
Barzani’nin referandumundan sonra coğrafyanın, bölgedeki devletlerin, güçlü ülkelerin jeopolitik çözülme dönemi başlatılmıştır
. Artık hiçbir ülkenin
bütünlüğü
güvence altında değildir. Bu bütünlüğün sadece
Kürt milliyetçiliği
üzerinden tehdit edildiği tezi meseleyi
sulandırmak
, büyük tehdidi gizlemek, coğrafyamıza yönelik çokuluslu istila haritasına karşı insanlarımızı
uyutmaktır
.
Türkiye artık, tehdidin
Batı’dan ve müttefiklerinden
geldiğini, onların tam da
güneyimizde oluşturdukları cephe
hattından ve kurdukları örgütler üzerinden geldiğini, bir süre sonra bunun
“doğrudan saldırı”
boyutunu alabileceğini görmeli,
bütün tehdit tanımlamalarını yeniden yapmanın
zorunluluk olduğunun farkına varmalıdır.
‘İçeriden vesayet’
ve iç işgal planları
Türkiye, içerideki
zihinsel kuşatma
ya direnmeli.. Bu kuşatmanın
ülkeyi felç edecek, tarihi hafızasını silecek
, yüzyıllara dayanan siyasi aklını karıştıracak,
Ankara’yı hareketsiz bırakacak bir dış irade
tarafından yönetildiğini, bunun bir
“iç tehdit”
haline geldiğini de bilmeli. Çünkü bir tür
“içeriden vesayet”
operasyonu ile, coğrafya algımız, gelecek hayallerimiz, ülke bütünlüğümüz, toplumsal varlığımız açıkça tehdit edilmektedir.
Birinci Dünya Savaşı
sonrası bütün bölgeyi hedef alan en büyük tehdit ve istila hesapları, etnik düşmanlık teziyle Türkiye içine servis edilmektedir. Bu plan, ileride
“Türkiye cephesi”
açmak isteyenlerin
ortam oluşturma
planıdır. Referandum döneminde gördüğümüz kadarıyla, bu yolda epeyce yol alınmıştır. Bu bir
“iç işgal”
girişimidir.
‘Barzani istihbarat ağı’,
ABD-İsrail istihbarat ağı
Bugün referanduma destek, Barzani’ye destek gibi gördüğümüz bu tavırlar, yarın Türkiye’de bambaşka operasyonlar için
daha belirgin şekilde
öne çıkacaktır.
“Barzani istihbarat ağı” olarak nitelendirdiğimiz tüm bu bağlantılar, aslında ABD/İsrail istihbarat ağıdır
. Bunu
15 Temmuz
’da çok net gördük. Onlar gibi bu ağ da, Türkiye’nin sinir uçlarına kadar yerleşmiştir.
Anlaşılan FETÖ’den boşalan yer hemen doldurulmuştur. Bütün bu çabaların arkasında yatan tek şey, Türkiye içinde
milli, vatan ekseninde bir direncin oluşması
nın önüne geçmektir. Bunu başarmaları, Allah korusun, “Türkiye’nin düşmesi” demektir.
Bizim de “eski defterleri”
açma zamanımız gelmiştir
Dünya Savaşı döneminin
bütün dosyaları, haritaları, hesapları açıldı
artık. Haritalar yüz yıl sonra yeniden çizilecekse, o dönemin işgalcileri, istilacıları, yağmacıları yeniden bu coğrafyaya akın ettiyse, yeni bir talan ve paylaşım başladıysa
en çok bize söz düşmektedir
.
Bizim de eski defterlerimizi, hesaplarımızı, harita taslaklarımızı açma vaktimiz gelmiştir
.
Ülkemiz üzerine hesap yapanlara karşı
kendi hesaplarımızı masaya sürme
vakti gelmiştir. Onlar
iç işgal denemeleri
yaparken bizim de
Selçuklu/Osmanlı geleneği
nde, coğrafyayı daha da birleştirecek
güçlü adımlar atma
vaktimiz gelmiştir. Onlar savaşı Türkiye içlerine servis edeceklerse bizim bu
savaşı sınırlarımızın çok uzağına itme
vaktimiz gelmiştir.
Barzani ve PKK: ‘Yeni
Haçlılar’ın tetikçileri..
Kuzey Irak yönetimi, Barzani ekibi artık bir
yabancı unsur, Batılı istilanın tetikçisi ve öncü gücü
, onların coğrafyayı felakete sürükleme planlarının uzantıları olarak görülecek,
PKK/PYD
’nin tıpkı
DEAŞ
ve diğer örgütler gibi birer
Truva Atı
olduğu bilinecek, terörle mücadele dönemi kapatılacak, istilaya karşı
bölgesel direnç hatları
oluşturulacaktır.
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde, tıpkı
Haçlıların
bölgeyi parça parça ele geçirmeleri gibi bir
plan
uygulandığı, bir
yabancı coğrafya
oluşturulduğu bilinecektir. Çünkü çok yakın zamanda
Türkiye sınırları, İran sınırları, Suriye içleri
ardı ardına onlarca
askeri üsse
, füze rampalarına, operasyon alanlarına dönüştürülecektir.
Barzani’nin ve PKK’nın adamları ile birlikte Müslüman avı başlatılacak,
İslam şehirleri yağmalanacak
, harabeye çevrilecek, İsrail’in coğrafyadaki varlığı gibi bir
garnizonlar kuşağı
oluşturulacaktır. O zaman hiçbir ülkenin güvende olmayacağını, o zaman bu bölgenin bütün ülkelere
saldırı üssü
olacağını şimdiden görmemek körlüktür.
Öyleyse direnmeye
şimdiden başlayalım
Öyleyse
Batılı istilaya karşı bölgesel direnç
oluşturulacaksa ilk önce Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki
yabancı unsurlara
, garnizonlara karşı
alarma
geçilmesi gerekiyor. Şimdiden ve derhal önlem alınması, Türkiye’nin tarihsel bir bilinçle harekete geçmesi gerekiyor. Bir yıl sonra böyle bir fırsat bir daha olmayacak, çünkü
bölgesel şartlar olgunlaştırılacak
ve bizler kendimizi
Anadolu içlerinde savunmak
zorunda kalacağız.
İşte bu yüzden,
kendi defterlerimizi
açmamız gerekiyor.
Dünya Savaşı’nı yaşamış bir millet olarak, bütün coğrafyada direnmiş bir millet olarak, Anadolu’ya sığınıp onu elinde tutmuş bir millet olarak
bu büyük oyunun üstesinden gelebileceğimizin pekala farkındayız. Sadece
zaman, karar, dirayet
ve geleceğe dair öngörümüz buna yetecektir.
Tarihi bir ‘Türkiye
duruşu’, bütün
hesapları bozacaktır
Kuzey Irak’tan gelen,
içerideki ortakları
tarafından pazarlanan,
medya
üzerinden servis edilen
vaatlerin, yumuşak sözlerin
tamamının
zaman kazanma
ya dönük olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.
Tarih bize geniş bir hareket alanı tanıdı. Bu sefer
güçlüyüz ve birçok krize müdahale imkanımız var
. Ayrıca otuz yıldır ilk kez, Batı’dan gelen istila ve parçalama planlarına karşı
bölgesel bir yakınlık
oluştu. Türkiye, Irak ve İran arasındaki yakınlaşma, bu anlamda umut vericidir.
Dolayısıyla Türkiye’nin siyasi aklı, tarihsel sorumluluğunu yerine getirecek, yüzyılların geleneğine ve sürekliliğine bağlı kalacak,
bizi Selçuklu yapan, Osmanlı yapan, Türkiye yapan irade
yi gösterecektir. İç işgalcilere karşı, dış müdahalecilere karşı bir
Türkiye duruşu
,
coğrafyayı ve tarihi şekillendirecek
tir. Bunu engellemeye dönük bütün
telkinler, planlar, öneriler
bizi susturmaya, hareketsiz bırakmaya dönüktür ve Türkiye’nin geleceğini karartacaktır.
#Türkiye
#Irak
#Kuzey Irak
#Referandum