O koridor bir ‘kuşatma planı’dır ve ‘B Planı’ toptan müdahaledir!

04:0010/05/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Türkiye ve ABD,
15 Temmuz
'un ağır bunalımının, darbecilerin ABD tarafından korunmasının,
PKK/PYD'ye verilen desteğin
ardından yaşanan ağır
güven krizi
ni aşıp yeni ortaklıklara kapı açılabilir mi? İki ülke ilişkileri ortak anlayış fırsatını yeniden yakalayabilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan
'ın
Washington ziyareti
,
yeni bir başlangıç
olabilir mi?


Şüphesiz bu konuda adım atması gereken ABD yönetimidir. Türkiye'nin

ulusal güvenliği, bütünlüğü, siyasi istikrarı

, bölgede yüzleştiği

tehditlerdir

söz konusu olan.



Bu tehditlerden biri

FETÖ

üzerinden gelmiş,

iç savaşa

yönelik olmuş ve ABD'den gelmiştir. O

kadro

hala orada korunmaktadır. Yani tehdit

devam etmektedir

.



Diğeri de

PKK/PYD

üzerinden gelmektedir ve yine

ABD ordusunun bölgesel tasarruflarından

, Suriye'nin kuzeyinde uyguladığı

harita planları

ndan gelmektedir. Bu tehdit de hala

devam

etmektedir.



ABD Türkiye'ye güvence vermeli!


ABD ile Türkiye yıllardır

müttefiktir

ama Washington yönetimi Türkiye'nin

güvenlik kaygıları

nı daha da artırıcı uygulamalar yapmaktadır. Bir şekilde dolaylı yoldan

tehdit

etmektedir. Adeta

“düşman ülke”

muamelesi yapmakta ama

siyasi dil

olarak bunu reddetmektedir. Öyleyse, ilişkilerin eski haline gelmesi için, ABD'nin Türkiye'ye

ciddi
güvenceler

vermesi bir zarurettir.



Genel anlamda, çok

dar ölçekte

merkez ülkenin biçimlendireceği yeni

küresel iktidar alanı

ile ilgili, özel anlamda ise Suriye ile ilgili çözüme odaklı bir işbirliği tesis edilebilir mi?



ABD yönetimi, daha doğrusu

Trump

, Türkiye'nin kaygılarını giderme yolunu tercih edebilir mi? Yoksa

Pentagon

ve

CIA

'nın yakın çevremizdeki

“harita çalışmaları”

nı daha da pekiştirip, Türkiye'nin endişelerini artırıp güven krizini daha mı derinleştirir?



Suriye'yi parçala, 'Türkiye cephesini aç 'planıdır bu!


ABD yönetiminin, PKK/PYD'ye verdiği

“sınırsız”

destek, terör örgütü üzerinden

Suriye'nin parçalanmasına yol açacak planlar

uygulaması, ülkemizin

güney sınırı boyunca bir koridor inşa etme

ye çalışması, hiçbir şekilde

Suriye meselesiyle ilgili değildir

. Bunu biliyoruz.



Bu bir terör meselesi de değildir, bunu da biliyoruz

. Bu, Suriye'nin

parçalanması

, Suriye üzerinden

Türkiye'nin parçalanma sürecinin altyapısının oluşturulmasıdır

. Bu coğrafyanın

şehir devletlerine, kimlik eksenli bölünmelere

hazırlanması projesidir ve bütün bölgeyi tehdit etmektedir.

Türkiye kadar S. Arabistan'ı ve İran'ı da

parçalayacak bir süreçtir.



Öyleyse, sadece

PKK meselesi, terör meselesi değil konumuz

. ABD yönetimi, bir

NATO

ülkesine karşı bu niyetlerini artık gizleyemez hale gelmişse, konuşmanın, pazarlığın, tartışmanın, tavır almanın, ortaklığın

anlamı

değişmektedir.



İttifak ilişkileri, ülkeler için güvence değil artık


Türkiye, ABD ile ilişkilerini geliştirme konusunda

ısrarcıdır

. Bu konuda yaklaşımı apaçık ortadadır. Buna rağmen, Türkiye'ye güvence verme yerine,

oyalama taktikleri

devam ederse, Türkiye

oyunu görecektir

.

Irak işgali sonrası oyalama taktiklerinin benzeri

nin Suriye'de yürütülmesi, bu politikanın

“içeriden”

pazarlanması önümüzdeki en büyük tehlikelerden biridir. Türkiye bunu görüyor, görecek ve ona göre pozisyon alacaktır.



Çünkü

dünya artık “ittifak ilişkileri”nin güvencesi altında değildir

. Her ülke

“can alıcı”

kararlara zorlanmaktadır, her ülke, özellikle de bizim coğrafyamızdakiler, kendi geleceklerinin

öz savunma

gücüne bağlı olduğunun bilincindedir.

Yeri geldiğinde hiçbir ilişkiye bakmadan kendi yolunu tercih edecektir

. Bedeli ne olursa olsun. Çünkü bu bir gelecek meselesidir.



Peki Türkiye'nin “B Planı” var mı?


Yeni bir dünya kurulmaktadır

. Bu dünya çok dar

merkez ülkeler

arasındaki

güç hesaplaşması

na göre biçim alacaktır. ABD bu ülkelerin en önemlisi ama sadece bir tanesidir. Terör örgütleri üzerinden

Türkiye'ye ayar

vermeye kalkışılmasına Türkiye teslim olmayacaktır.



Cumhurbaşkanı'nın ziyaretinden önce ABD'ye giden

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar

,

MİT Müsteşarı Hakan Fidan

ve

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın

'ın temaslarında PKK/PYD konusunda ciddi

zorluklar

yaşandığına dair sinyaller gelmektedir. Erdoğan-Trump görüşmesinde umulur ki, ilişkiler

esaslı alana

çekilir,

normalleşir

hatta yeni ortaklıklar kurulur.



Ama olmazsa, ABD ordusu

PKK üzerinden Türkiye'yi tehdit etme

pozisyonunu devam ettirirse Türkiye ne yapacak?

“B Planı”

var mıdır ve nedir?



O “koridor” bir kuşatma planıdır, müdahale şarttır!”


Bildiğim tek bir şey var:

O koridor Türkiye'yi kuşatma planıdır

. Başarılı olması durumunda etkisi bu

yüzyıl boyu

devam edecektir. Terör meselesi, PKK meselesi de değildir. Bir

harita meselesi, Türkiye'yi boğma meselesidir

.



Hiçbir siyasi amaç, ortaklık, ilişki bu tehditten daha ciddi değildir

.

Hiçbir plan ya da proje, o hesabın üstünde değildir, olamaz

.

Hiçbir siyasi amaç da o projeyi Türkiye'ye kabul ettiremez

. Bunu kabul ettirmeye, normalleştirmeye dönük her girişim bu ülkenin geleceğini tehlikeyle atar.



ABD, PKK/PYD konusunda ikna edilemezse

geriye tek bir plan kalır

. O da

Suriye sınırı boyunca en az dört bölgeden tereddütsüz müdahale

etmektir.



Bunu

çılgın

bulanlara tek bir şey söyleyeyim:



Türkiye'nin geleceği her şeyin üstündedir.

Bedeli ne olursa olsun

. Bunu bugün yapmazsak gelecekte hiç yapamayacağız,

zorunlu haritaya

mahkum olacağız..


#ABD
#PKK
#PYD
#Hulusi Akar
#MİT
#FETÖ