Malazgirt’te açılan kapı: Bugün de karşımızda Roma var, Bizans var.. İşte o kapı tekrar açıldı, kavga budur!

04:0027/08/2018, Pazartesi
G: 27/08/2018, Pazartesi
İbrahim Karagül

Yerliolana, gerçek olana,bize aitolana döneceğiz.Siyasi genetiğimize, coğrafya algımıza,tarihi zenginliğimize döneceğiz. Geçmişimizin, bu coğrafyada yürüttüğümüzmücadelelerin bütün birikimini,bütün başarılarını, bize verdiği bütündersleribugüne taşıyacak, buradan yeniden varoluş, yeniden diriliş,yeniden yükselişbaşlatacağız.Büyük Selçuklu’ya,Anadolu Selçuklu Devleti’ne,Osmanlı’ya döneceğiz.Türkiye Cumhuriyeti’nin budevletler silsilesinin devamı olduğunun,Osmanlı’dan sonraki adımıolduğunun bilinciyle,

Y
erli
olana, gerçek olana,
bize ait
olana döneceğiz.
Siyasi genetiğimize, coğrafya algımıza,
tarihi zenginliğimize döneceğiz. Geçmişimizin, bu coğrafyada yürüttüğümüz
mücadelelerin bütün birikimini,
bütün başarılarını, bize verdiği bütün
dersleri
bugüne taşıyacak, buradan yeniden varoluş, yeniden diriliş,
yeniden yükseliş
başlatacağız.

Büyük Selçuklu

’ya,

Anadolu Selçuklu Devleti

’ne,

Osmanlı

’ya döneceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti

’nin bu

devletler silsilesin

in devamı olduğunun,

Osmanlı’dan sonraki adımı

olduğunun bilinciyle, yüz yıl sonra

yeniden bir tarih dönüşü

başladığını, bu dönüşün bize yeni alanlar açtığını,

o siyasi genetiği sahaya sürme

imkânı verdiğini,

Malazgirt

’te açılan o kapı gibi

yepyeni bir kapı açtığını bileceğiz.
947 yıl sonra aynı
yerden başlıyoruz
1071 Malazgirt zaferinin,
947 yıl önce
bize açtığı kapıların bir benzerinin bugün de söz konusu olduğunu,
dünya tarihinde benzer bir kırılmanın yaşandığını,
müthiş bir
güç değişimi
nin söz konusu olduğunu, bir
tarih dönüşü
ne tanık olduğumuzu bileceğiz.
Küçük düşünmenin,
küçük hesap yapmanın,
küçük beklentilerle avunmanın
bu büyük hesaplaşmada kaybetmek olduğunu, bize kurulan bir
tuzak
olduğunu, bizi daha da
küçültecek
bir hesap olduğunu, yakın çevremizde bunun açık seçik göründüğünü bileceğiz.
Artık
çokuluslu ittifaklardan,
eksenlerden, Batı’nın himayesinden,
onlara sığınarak oluşturulan siyasi yol haritalarından, onların stratejik değer tanımlarından,
siyasi ve ekonomik projelerinden bize bir fayda olmayacağını, bunlardan
kurtulma zamanının geldiğini,
yaşanan küresel konjonktürün bu yolda Türkiye’ye
olağanüstü hareket alanı
açtığını, çok
akıllı adımlarla
bu boşluğun büyük bir
güç inşasına,
sıçramasına izin vereceğini bileceğiz.
Düşmanın en büyüğü ile, istilânın en kanlısı ile
yüzleşmek kaderimizdir
Artık vesayet yönetimlerinin, onların doğru-yanlışlarının,
ısmarlama liderlerin ve siyasi kadroların, ülkemize yabancı entelektüel akıl ve çevrelerin,
ülkesine ve milletine düşman
güvenlik kadrolarının,
on yıllarca ülkeye
müdahale için beslenen “cemaat” veya benzer yapıların
etkisinden kurtulma, iki yüz yıldır Batı’nın müdahale aracı haline gelen yapıları ve
o geleneği yok etmeyi
bileceğiz.
Yerine
milli, yerli, bize ait bir akıl, bir duruş, bir direnç hattı, bir adalet söylemi, bir siyasi dil
oluşturmayı bileceğiz.
Tarih boyunca,
düşmanın en büyüğü ile, krizlerin en güçlüsü ile, ihanetin en ağırı ile mücadele etmiş, istilânın en kanlısına direnmiş,
her istilayı savuşturmayı başarmış ve sonrasında
çok büyük yükseliş dönem
leri başlatmış bir siyasi geleneğin mirasçıları olarak,
bir kez daha en büyük düşmanlarla, yeryüzünün merkez güçleriyle hesaplaşıyor oluşumuz,
onların ardı ardına karşımıza geçmesi ve bizi zayıflatmaya dönük tazyiklere girişmesi
bir kaderdir.
Malazgirt’te dünyanın merkez gücünü yendik
Bin yıllık Anadolu tarihinde
üç büyük şok
yaşayan bizler,
Haçlı
istilasına,
Moğol
istilasına,
Birinci Dünya Savaşı
istilasına tanık olan bizler,
ilk iki istilanın üstesinden gelip
parlak bir gelecek inşa etmeyi beceren bizler, üçüncü
şokun etkileriyle
hâlâ yüzleşiyoruz. Bunu da yeneceğiz, bunun da üstesinden geleceğiz,
o yirminci yüzyılı biz, kendimiz kapatacağız.
Malazgirt’te Bizans’ı dize getiren akıl ve coşku, Malazgirt’te Roma’yı ezen bir güç ve liderlik vardı.
O Malazgirt
coğrafyayı değiştirdi,
dönemin küresel güç haritasını altüst etti,
İslam atlasını
değiştirdi. O yürüyüş yüzyıllarca
Avrupa’nın merkezine, kalbine
kadar durmaksızın devam etti, Atlantik kıyılarına ulaşmaya çalıştı.
Malazgirt’in, Bizans’ın
intikamı için geliyorlar
Malazgirt’te açılan o kapı ancak Viyana’da kapatılabildi.
Ve bütün dünyanın, zamanın bütün güçlerinin karşı saldırısıyla Anadolu’ya kadar geriledik.
Batı’ya yürüyüşümüz de, Doğu’ya geri çekilişimiz de yüzyıllar sürdü.
Ve biz, coğrafyamızın tüm insanları, o yolun tüm yolcuları Anadolu’ya sığındık.
Ama onlar, bizleri Anadolu’dan da çıkarmak istediler.
Bizans’ın intikamını almak
istediler.
Malazgirt’in intikamını
almak istediler. Bizi
Kafkasların ötesine
sürmek, bin yıllık tarihi
hafızadan silmek
istediler. İslam topraklarının neredeyse tamamını
talan
ettiler. Merkez siyasi otorite çöküp
coğrafya sahipsiz kalınca
her yere garnizon devletçikler kurdular.
Son kale, son vatan: Bizleri Malazgirt’in
ötesine süremediler
Direndik, Anadolu’yu kurtardık.
Orayı
vatan olarak yeniden inşa ettik,
yeniden
merkez
belirledik. Orayı bütün insanlık için
son direniş kalesi
ilan ettik. 20. yüzyıl boyunca da onu korumaya çalıştık. Koruduk da..
Bizleri Malazgirt’in ötesine süremediler.
O kapıyı yüzlerce yıl sonra bile Malazgirt’te kapatamadılar.
İşte bu direncimiz, işte Anadolu’yu son kale ilan edişimiz, bugünün yükseliş tarihinin temelini oluşturdu.
Tarih tersine döndü, rüzgâr tersine döndü,
biz tarihe yeniden döndük. Bugün Malazgirt’i işte bunun için önemsiyoruz. Bunun için yeni bir kapı açıldığının bilincindeyiz, yeni bir başlangıç yaptığımızın bilincindeyiz.
Orada yenilen Bizans’tı, çağın en büyük gücüydü, onun için önemsiyoruz.
Bugün
aynı durumla, aynı güç fotoğrafıyla
karşı karşıya olduğumuz için, bugün için
bize bir şeyler anlattığı için,
benzer bir kırılma noktasında olduğumuz için, vereceğimiz kararlar benzer sonuçlar doğuracağı için önemsiyoruz.
Zamanın en büyüklerine kafa tutmak geleneğimiz..
Zamanın en büyük güçlerine kafa tutmak bir siyasi genetiktir bizimki.
Bu milletin
tarih yapıcı
özelliğidir, öncülüğüdür, mücadele ruhudur. Beraberindeki
her dinden, her milletten insanla, adalet içinde, merhamet içinde omuz omuza
o büyük mücadeleye girişmek, yol yürümek bir
onurlu
mücadele yöntemidir. Malazgirt’ten bu yana devam ettirdiğimiz değişmez bir
çizgidir.
Bugün işte, o çizgi üzerinde kendimizi yeniden sabitliyoruz, yine çok büyük bir yol için harekete geçiyoruz.
Bugün sadece Türkiye için değil, coğrafya için, bütün dünya için
her şeyin yeniden biçimlendirdiği tarih aralığı
dır. Bu aralıkta kim, ne tür adımlar atarsa, bu adımların
yüzlerce yıllık geleceği
ni şekillendireceğini bilmelidir. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı sonrası direnişin, Anadolu’yu son kale yapan iradenin
bir adım ötesine ulaşmayı başarmalıdır, başaracaktır
da. Çıktığımız yolculuk budur işte.
Dalga dalga üzerimize gelen saldırıları doğru anlamalıyız! O kapıyı
kapatmak için geldiler..
Bugün ülkemize karşı
dalga dalga
gelen saldırılar, etrafımızı boşaltıp coğrafyada yalnız bırakma çabaları bundandır.
15 Temmuz bundandır, terör bundandır, Suriye’nin kuzeyinden kuşatma planları bundandır,
NATO içinden gizli gizli vurmaları bundandır, ABD’nin terörle ortaklık yapıp Türkiye’nin
belini kırma
çabaları bundandır, Avrupa’nın topyekûn
Türkiye düşmanlığı
bundandır.
Bu gerçeği anladığımız ölçüde bir
gelecek
kurmayı başaracağız. O yükseliş dönemini bu şekilde başaracağız.
Onlar bizi hala Malazgirt’in Doğu’suna sürmek, o kapıyı ebediyyen kapatmak, Viyana’nın, İstanbul’un intikamını almak için vuruyorlar.
Bin yıllık tarihin hesabını görmeye çalışıyorlar. Oysa bizim hesaplarımızı,
hedeflerimizi, gelecek planlarımızı,
o tarih dönüşünün nerelere uzanacağını
göremiyorlar.
Göremeyecekler, bu büyük yükselişi anlayamayacaklar, kendi içlerinde kavgaya, hesaplaşmaya tutuşacaklar.
Bugün de karşımızda
Roma var, Bizans var..
Unutmayın, Malazgirt’te Bizans vardı. Bugün de karşımızda Bizans var. Roma İmparatorluğu var.
Ama bu toprakların
Alparslan’ları bitmez.
Bunu yüzlerce yıldır öğrenemediler. Hala aynı
körlükle
adımlar atıyorlar.
Dünyanın en güçlü orduları da gel
se, en büyük istila seferleri başlatılsa da o kapılar hiçbir zaman kapanmayacak.
Ve bunu
21. yüzyılda bir kez daha öğrenecekler…
NOT: Geçtiğimiz yıl Malazgirt’in yıl dönümünde yazdığım bu yazıyı tekrar paylaşıyorum. Affınıza sığınarak..
#Malazgirt Zaferi