Yeni bir tarih başlatmak, yeni bir ortaklık kurmak, yeni bir toplumsal sözleşme yapmak mümkün mü? Türklerle Kürtler, bin yıl sonra, Ortadoğu"nun güç haritasını değiştirecek şekilde tekrar omuz omuza verebilecekler mi?
Bu müthiş enerjiyle, Selahaddin"i bugüne çağırmak, büyük çözülmeden sonra büyük birleşmeye doğru yeni bir atmosfer oluşturmak imkansız mı?
Dün Diyarbakır"da yaşananlar, bütün Türkiye"nin sahip çıktığı o görüntüler, gönül diliyle yapılan konuşmalar, barış çağrıları, duygu seli yeni bir tarihin habercisi olabilir mi?
Siyasetin, güç çatışmalarının, çokuluslu karmaşık hesapların, dar iktidar kavgalarının, kaynak savaşlarının, örgütsel öfkelerin ötesinde bu dil, bu bakış üstün gelebilir mi? Kalıcı bir iz bırakabilir mi?
Gönüllerdeki kırgınlıkları, kafalardaki önyargıları, öfkeleri, kinleri bir kenara itip, çok daha güçlü bir bağı yeniden inşa edebilir mi?
Öfke öfkeyi, nefret nefreti, kurşun kurşunu besler. Bunca yılın çatışma dili iki toplumu ayrıştıramamışsa, bütün yerel ve uluslararası ayrıştırma tezleri kopuşu sağlayamamışsa, birkaç cümlelik kardeşlik/barış dili toplumsal bir coşkuyla satın alınıyorsa, evet, bütün bunların hepsi mümkün. En azından bu yönde bir umut hala çok güçlü ve diri demektir.
Mesut Barzani"nin; "Yeni bir tarih oluşturma zamanı gelmiştir. Artık birbirini kabul ederek kardeşçe yaşama zamanıdır. Savaşlar denendi, kimse hayır görmedi. Bir Türk gencinin kanının bir Kürt gencinin eliyle ya da bir Kürt gencinin kanının bir Türk gencinin eliyle dökülme günü bitmiştir" sözü, tarihe geçecek, kayıtlarda yerini alacak bir manifesto niteliğindedir.
"Yeni bir tarih" ifadesi çok esaslı bir söz. Derin anlamları olan aynı zamanda vebali ağır olan bir söz. Günübirlik, kalabalıkları coşturmak için söylenebilecek bir söz değil.
"Tüm gücümüzle çözüm sürecini destekliyoruz ve destekleyeceğiz" diyen Barzani"nin; elinde silah bekleyenlere, kandan güç devşirme alışkanlığı olanlara, barış sürecini sabote etmek için karanlık çevrelerle iş tutanlara, kişisel ve örgütsel çıkarlarını ülke ve millet çıkarının önünde görenlere de verdiği bir cevap vardı.
Dün Diyarbakır"da bir barış seferberliği vardı. Birkaç cümlelik barış ifadesinin bile nasıl da toplumsal yankı uyandırdığını, coşku uyandırdığını gördük. O resim ve o görüntü sadece Kürtlerin yaşadığı bölgelerde değil, Ege"den Karadeniz"e kadar her yerde etkisini gösterdi.
Başbakan Tayyip Erdoğan"ın; kafasında kapsamlı bir barış projesi olduğunu farkettik. Konjonktürel değil, esaslı, kalıcı, sadece silahların susmasını değil iki toplumun kaynaşmasını da hedeflediğini gördük.
Diyarbakır"ı Mekke ile Kudüs ile bölgenin diğer kadim şehirleri ile birlikte anıyorsa, Diyarbakır üzerine bir barış misyonu yüklüyorsa, Barzani"ye "dostum" diyorsa, "Kürdistan" diyorsa bu böyledir ve yeni bir sayfa açılmış demektir. Yeni bir tarih başlatma düşüncesi sadece Barzani"nin sözüyle sınırlı değil demektir.
"Türk de Kürt de, başı açık da başı kapalı da, Alevi de Sünni de bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır" derken, "Bizim aracılara, tercümanlara ihtiyacımız yok. Biz her zaman gönül diliyle konuştuk bundan sonra da gönül diliyle konuşacağız" derken, Diyarbakır"a "barışa ve umuda sahip çık" çağrısı yaparken işte çözüm sürecine yönelik motivasyonun ne kadar güçlü olduğunun altını çiziyordu.
Son kırk yılın acı bilançosu "aracıların" bize ödettiği bedeldir. Birbirimizle doğrudan konuşamamanın vebalidir. Bu ülkenin her yanına saçılan kan aracılar için verdiğimiz savaşın faturasıdır. Washington, Brüksel, Londra, Paris üzerinden konuşmanın, birbirimizin dilini çözememenin sonucudur.
Başbakan; "Dağdakilerin indiğini cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz" diyebiliyorsa, kafalarda "genel af" iması oluşturuyorsa, "çözüm süreci" dediğimiz şeyin aslında çok daha kapsamlı, PKK ölçeğinin çok ötesinde bölgesel bir kaynaşma projesi olduğunu düşünebiliriz demektir.
Unutmayın, bu barış gerçekleşirse, bölgenin bütün hesaplarını alt üst edecek bir enerji çıkacak ortaya... Selahaddin zamanındaki gibi, Malazgirt dönemindeki gibi, Selçuklu ittifakı gibi...
Bu aşamadan sonra ilk kurşunu atan hepimizin suçlusudur. Akacak kanın suçlusudur. Tarihin suçlusudur. Artık el ele tutuşulabiliyorsa o eli bırakan suçludur.
Geçmişin ve geleceğin tüm günahlarından sorumludur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.