Türkiye artık büyük oyuncudur. Ne dar anlamda bir ulus devlet, ne Anadolu’ya sığacak kadar bir coğrafyadır. Ne bir cephe ülkesi, ne Avrupa Birliği’nin sınırlarını koruyan güçtür. Ne iç politikası dışarıdan dizayn edilen ülke ne de Batı başkentlerinde estirilen rüzgârlarla savrulan bir devlettir. Milletimiz artık bu büyük oyunu yeryüzünün her köşesine taşıyacaktır.
Avrupalı oluşumuz da, Asyalı oluşumuz da, kendi coğrafyamıza aidiyetimiz de, geleceğin dünyasında nerede duracağımız da artık kendi tanımlarımıza göredir. AB şemsiyesine sığamayacak kadar büyük, ABD ile tek yanlı bağımlılık ilişkisine sıkıştırılamayacak kadar hareketli, Asya’da yükselen yeni ittifak halkalarına mutlak bağlılık hissetmeyecek kadar kendine özgü bir durum vardır. Çünkü küresel sahnede, 21. yüzyıl dünyasında artık yeni bir ülke vardır. Bu ülke hiçbir zaman 20. yüzyıla geri dönmeyecektir.
“Türkiye’nin kendisi bir eksendir” derken, “Türkiye’nin kendisi bir coğrafyadır” derken, “Türkiye üç kıtaya yayılan bir millettir” derken, bir devasa yükseliş tarihinin başlangıcına vurgu yaparken, coşkuyu ve cesareti alkışlarken, liderliği ve gelecek hesaplarını tarihsel bir yükseliş olarak nitelerken, “hastalık” bulaşmış olanları uyandırma, gerçeğe çağırma, sarsma amacı güdüyoruz.
15 Temmuz nasıl Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelen en ağır saldırıysa, milletimizin o geceki direnişi nasıl çokuluslu cepheyi darmadağın ettiyse, 24 Haziran da artık bu tür saldırılarla Türkiye’nin durdurulamayacağının dünyaya ilanıdır. Her ülke, her devlet bunu kabul edecektir, etmek zorunda kalacaktır.
ABD artık hoyratça bu ülkeyi yıpratamayacak, PKK ya da DEAŞ gibi terör örgütleriyle bu ülkeye ders veremeyecek, İsrail aklıyla Anadolu’yu çevreleme hayallerinden vazgeçecektir. AB ülkeleri, o kibirli beceriksizlikleriyle bu ülkeye akıl veremeyecektir. Hepsi, tek tek, sırayla Türkiye ile ilişkilerini düzeltme, onarma, imar etme çabasına girecektir.
ABD ve Avrupa medyası üzerinden on yıldır Erdoğan imajı üzerine yürüttükleri kirli kampanyaların hiçbir işe yaramadığını, yaramayacağını, milletimizin tercihlerinin onların akıllarının ve kampanyalarının üstünde olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklardır.
Kendi ülkelerinde faşizm yasaları çıkarırken, Türkiye’nin kendini savunma çabalarına çamur atmalarının artık hiçbir işe yaramadığını görmek zorunda kalacaklardır. Bundan sonra biz değil, onlar teslim olacaktır. Biz değil onlar politikalarını, tavırlarını değiştirecektir.
Bunu ABD görecek, AB ülkeleri görecek, Atlantik eksenli güçler kabul etmek zorunda kalacak ama içerideki küçük adamlar, küçük oyuncular, küçük kafalılar anlamayacaktır.
İster solcu, ister milliyetçi, ister İslamcı olsun tamamen dışarıdan beslenen yapılar, örtülü operasyoncular, “muhafazakâr muhalefet” unsurları, FETÖ ve PYD kriptoları sinsi sinsi operasyonlarına, fitnelerine devam edecek.
Büyük mücadeleler, büyük davalar, tarihi yükselişler, milletlerin kaderini değiştiren dönüşümler hep bu küçük adamlar, küçük hesaplar, üç kuruşa onurlarını satanların sinsilikleriyle, alçaklıklarıyla, kalleşlikleriyle sulandırılır, sabote edilir, durdurulmak istenir.
Türkiye, bundan sonra işte içeriden görünen, bizden görünen, Türkiyeli görünen, AK Parti’li görünen, İslamcı/muhafazakâr görünen bu küçük fitne odaklarını ayıklayacaktır.
Siyasete, medyaya, iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarına gizlenen, oralarda kuluçkaya yatan, aslında FETÖ yerine ikame edilen, aslında gizli gizli PKK/PYD ile ortak çalışan, aslında Atlantik ötesi ihaleler alan, devletin en tepe noktalarında yer bulabilen, kimliksiz, kişiliksiz, karaktersiz insanların bu büyük mücadeleyi sabote etmesine asla izin verilmeyecektir.
Biz, her şeye rağmen, her kötülüğe, her sinsiliğe, her riyakâr kişiliksize rağmen bu ülkenin bütün alanlarını, cephelerini, köşelerini mücadele üssü yapmaya, yüzyıllık direnişi dalga dalga yaymaya devam edeceğiz.
Biz bunu Haçlı Seferleri döneminde yaptık. Biz bunu Birinci Dünya Savaşı döneminde coğrafyanın her karış toprağında yaptık. Yine yapacağız. Çünkü bizden başka bu geleneğe sahip kimse yok. Biz direnmeyi de, mücadeleyi de, adaleti ve merhameti de çok iyi biliriz. Biz hesaplaşmayı biliriz. Yüzyıllardır büyük hesaplaşmalara tanık olan tarihimiz, vatanımız, zihinlerimiz bunu yine yapacak.
Bu yüzden, bu kadar büyük mücadele varken, küçük oyuncularla, sinsilikleriyle vakit geçirmeyeceğiz. Onları alçaklıklarıyla baş başa bırakıp yolumuza devam edeceğiz. Ama onları bileceğiz, kötülüklerini bileceğiz, ihanetlerini bileceğiz.
Bir büyük tarih yükselişine, bir büyük gücün ortaya çıkışına, bin yılın siyasi genetiğinin harekete geçmesine, Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet sürekliliğinin yeni bir döneme girişine tanık oluyoruz. Coşkuyla, özveriyle, zihinlerimizle, ellerimizle, sahip olduğumuz her imkânla mücadeleye katılıyoruz.
Kimsenin bunu istismar etmesine izin vermeyeceğiz. Kandil’de, Afrin’de şehit olanlardan ilham alırken, bu şehitlerin kanı üzerine tepinenlerle kol kola girmeyeceğiz. Bu çağın seferberliğine katılanlar olarak, Türkiye’nin büyük yürüyüşünün en ön safında yer almaya, sendelememeye, zihinlerimizi diri tutmaya devam edeceğiz.
Onlar kirli, örtülü, sinsi çokuluslu ihaleler peşindeyken bizler, gün gelecek üzerlerindeki o örtüyü kaldıracağız.
Çünkü bizler, büyük yükselişin kurucu nesli, kurucu kuşağı olarak hiçbir zaman tereddüt etmeyecek, o küçük adamların da inlerine girmeyi bileceğiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.