Tamyüz yıl önce bugünlerde Kudüs’ü kaybettik. Filistin’i kaybettik. Bütün coğrafyayı kaybettik.Son Kale Anadolu’ya sığındık. Burada kendimizi koruduk. Coğrafyanın her köşesinden akın akın gelenler için birsığınak inşa ettik.Tam yüz yıl önce,Gazze savaşlarında köy köy, Kanal savaşlarında tepe tepe direndik, Anadolu’nun dört bir yanından giden gençlerimizikurbanverdik.Yemen’de, Irak’ta, Suriye’deağır bedeller ödedik.Medine’yi savunduk, Kâbe’yi savunduk, ayrım gözetmeden bütün coğrafyayı savunduk.Bu
Tam
yüz yıl önce bugünlerde Kudüs’ü kaybettik
. Filistin’i kaybettik. Bütün coğrafyayı kaybettik.
’ya sığındık. Burada kendimizi koruduk. Coğrafyanın her köşesinden akın akın gelenler için bir
.
Tam yüz yıl önce,
Gazze savaşlarında köy köy, Kanal savaşlarında tepe tepe direndik
, Anadolu’nun dört bir yanından giden gençlerimizi
verdik.
Yemen’de, Irak’ta, Suriye’de
ağır bedeller ödedik.
Medine’yi savunduk, Kâbe’yi savunduk
, ayrım gözetmeden bütün coğrafyayı savunduk.
Bu bir “Haçlı Saldırısı”ydı
Biliyorduk ki bu bir
ydı. Biliyorduk ki bu,
İslam yurdunun tamamına yönelen
bir istilaydı.. Biliyorduk ki bu,
İslam’ı ve Müslümanları tarih dışına itme savaşıydı
.
Bir coğrafya dağıldı. Müslüman dünya dağıldı.
.
Garnizon devletler kurdular, baskıcı rejimler kurdular
.
Topraklarımızı, tarihimizi, onurumuzu rehin aldılar
. Müslüman dünyayı, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına kadar paramparça ettiler.
Tam yüz yıl sonra biz ayağa kalktık
. Kendimizi bulduk, ülkemizi bulduk, tarihimizi ve
bulduk.
Dik yürümenin, onurun, özgürlüğün, yerliliğin ne olduğunu öğrendik
. Bir
başlattık. Anadolu’dan, Türkiye’den bir
başlattık. Komşularımızı, geçmişimizi, ortak alanlarımızı,
, medeniyet
yeniden keşfettik ve bugüne taşıdık.
Bu bir coğrafya yürüyüşüydü. Bu,
yeniden dirilişin, yeniden tarih yazmanın
, yeniden ayağa kalkmanın mücadelesiydi. Bu,
ülkelerimizin, şehirlerimizin, insanlarımızın
üzerindeki yüz yıllık ağırlıktan kurtulma,
ayaklarımızdaki ve zihinlerimizdeki esaret zincirlerini
kırma mücadelesiydi.
Yüz yıl sonra bir kez daha topyekûn saldırıya geçtiler
. Türkiye’yi her köşeden
aldılar. İçerideki
, dışarıdan
örgütleriyle saldırdılar. Bu tarih yürüyüşünü bozmak için her yolu denediler. Yeni bir Haçlı Saldırısı’yla karşı karşıyaydık. Neredeyse bütün Batı dünyası
oldu, sesimizi, soluğumuzu kesmeye kalkıştı.
Türkiye ayağa kalkarsa Kudüs korunur, Mekke korunur, bunu biliyorlar!
Çünkü biliyorlardı,
Türkiye ayağa kalkarsa tarih dirilir, coğrafya dirilir, Müslüman dünya dirilir, kadim şehirlerimiz şenlenir
. Türkiye ayağa kalkarsa
Kudüs korunur, Mekke-Medine korunur
, bu coğrafya üzerindeki bütün
yerle bir olur.
Bu yüzden biz, bu topyekun saldırıya karşı
yi başlattık.
, milletimizi, coğrafyamızı, şehirlerimizi yüz yıl sonra yeniden
için toplandık. Türkiye’den bütün coğrafyaya, Müslüman toplumlara
yüksek sesle sözler söyledik
.
dedik.
dedik.
“Ülkenizi ve şehirlerinizi koruyun”
dedik.
“Yüz yıllık esarete son verin”
dedik.
“Yeni bir istila dalgası var hazırlık yapın”
dedik. “Bu dalga Müslüman toplumları, ülkeleri paramparça edecek,
” dedik.
“Artık sizin Batı korumasına ihtiyacınız yok, kendiniz olun”
dedik.
“Dininize, inancınıza, kardeşliğinize sarılın, bu güç size yetecek”
dedik.
“Biz, Türkiye olarak bu cephenin en ön safında olacağız, asla diz çökmeyeceğiz, teslim olmayacağız, bir yüz yıl daha kaybetmeyeceğiz, siz de öyle yapın”
dedik. “Biz içerideki vatan hainleriyle vuruluyoruz, siz
tarafından satılıyorsunuz” dedik.
Kudüs’ü sattılar! Mekke ve Medine’yi de satarlar
Kudüs satıldı. İlk kıble satıldı, peşkeş çekildi, çok kirli bir pazarlığa konu edildi
. Bugüne kadar
petrol verip iktidar satın alanlar şimdi Kudüs’ü vererek iktidar pazarlığına girdi
. Size
diye pazarladıkları işte bu kirli pazarlıktı ve
Kudüs oldu.
Size İran korkusu pazarlayıp Kudüs’ü aldılar
. Yarın aynı pazarlıkla Filistin’i de alacaklar.
Yarın aynı pazarlıkla Mekke ve Medine’yi denetim altına, vesayet altına alacaklar, rehin alacaklar
.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliahtı
ile S. Arabistan Veliahtı
ABD ile, İsrail ile neyin pazarlığını yaptı?
“Biz artık İsrail’in dostuyuz”
, “Biz artık İsrail’le müttefikiz”,
“Arap-İsrail kavgası bitmiştir”
diyenler Kudüs’ü teslim ettiler. Onlar tarih önünde, İslam milleti önünde,
bunun
nasıl verecekler?
Kudüs’ü peşkeş çekenler
Mekke’yi ve Medine’yi koruyamaz
. Böyle bir
,
yetkileri, sorumlulukları
yoktur. Çok geçmeden
İslam’ın kalbini de pazarlık konusu yapacaklar
. Bugün ABD ve İsrail’le ittifak kuran bu yönetici ekip, kendi ülkelerinin parçalanmasına, Mekke ve Medine’nin rehin alınmasına hiçbir şekilde
.
Arap toplumu,
Arap sokakları bunun hesabını sormalı
. Arap olmayan Müslüman dünya, bunun hesabını sormalı.
Kim, hangi yetki ve cesaretle Kudüs’ü pazarlık konusu yapıp, kendi iktidarları için peşkeş çekebiliyor?
Kudüs’ü savunmak sadece mazlum Filistin halkının mı sorumluluğu?
Yüz yıl önce Filistin’in her köyünde direnen Türkiye’nin, İslam kimliğine sahip milyarların sorumluluğu değil mi? Pakistan’ın, Endonezya’nın, Mısır’ın, Nijerya’nın, İran’ın sorumluluğu değil mi?
Ey Müslümanlar,
ey bu coğrafyanın, bu kadim şehirlerin çocukları!
le yüz yüzesiniz. Yüz yıl sonra yeniden başlatılan ve Müslümanları tarih dışına itmeyi amaçlayan
büyük istilanın en vahim tablosu
yla karşı karşıyasınız.
“Savaşı İslam’ın kalbine, merkezine taşıyacağız”
diyenler,
projesi yapanlar Irak’tan, Afganistan’dan, Libya’dan, Suriye’den İslam’ın kalbine yöneldi.
Kudüs’e, Mekke ve Medine’ye yöneldi.
Ama
Kudüs, bunun intikamını alacak
. Mekke ve Medine, kendilerine yönelenlerden intikamını alacak. Bu
kutsal şehirler, kendilerini satanlardan intikamını alacak
. Kendilerini rehin verenlerden intikamını alacak. Onların
projeleri,
projeleri,
projeleri,
projeleri yerle bir olacak. Bugün, bu ihanete imza atanlar, tarihin en
utanç verici sayfalarında
yer bulacak.
Ey Müslümanlar,
ey bu coğrafyanın, bu kadim şehirlerin çocukları!
ten başka yol yok.
Ülkelerimizi, şehirlerimizi, köylerimizi direnç kalelerine dönüştürme
dışında seçeneğimiz yok. Bu uğursuz rüzgarı tersine çevirmekten başka ihtimalimiz yok. İslam yurdunu istiladan ve
temizlemekten başka yolumuz yok.
Bu, 21. Yüzyılın hesaplaşmasıdır
.
Bir kez daha esaret altına girmeye, bir yüz yılı kaybetmeye hiç niyetimiz yok.
Bu hesaplaşmanın Arabı, Türkü, Acemi yok
.
Onları bu topraklardan sürmekten başka mücadele yöntemimiz yok.
Yüz yıl sonra bugün, aynı kavgayı bir kez daha veriyoruz, vereceğiz. Aynı istila ile yüz yüzeyiz, aynı direnişleri örgütlemek zorundayız. Yüz yıl önce kaybeden bizler, yeni bir yükseliş çağı yakaladık.
Bu hesaplaşmayı kaybetmeye hiç niyetimiz yok.
Direnmekten başka yol yok..