Hiç bir siyasi öncelik, hiçbir siyasi hesap ya da kimlik Türkiye’nin üstünde olamaz. Hiçbir siyasi oluşum, milletimizin yüzlerce yıldır yürüdüğü yoldan daha öncelikli, daha kıymetli, dahasaygındeğildir.Bu yüzden“Türkiye Ekseni” diye bir mücadelemizvar.Dünyanın geçirdiğitehlikeli değişim ve güç kaymaları, Türkiye’nin yakaladığıyeni yükselişve kuruluş mücadelesi, bu“eksen” dışındaki kimlikleri etkisizleştiriyor.“TÜRKİYEEKSENİ” İLE “ÇOKULUSLU EKSEN”ARASINDATERCİHZAMANI..Bu, yeni bir durum,bütün siyasi
iç bir siyasi öncelik, hiçbir siyasi hesap ya da kimlik Türkiye’nin üstünde olamaz
. Hiçbir siyasi oluşum, milletimizin yüzlerce yıldır yürüdüğü yoldan daha öncelikli, daha kıymetli, daha
değildir.
Bu yüzden
“Türkiye Ekseni” diye bir mücadelemiz
var.
Dünyanın geçirdiği
tehlikeli değişim ve güç kaymaları
, Türkiye’nin yakaladığı
ve kuruluş mücadelesi, bu
“eksen” dışındaki kimlikleri etkisizleştiriyor
.
EKSENİ” İLE “ÇOKULUSLU EKSEN”
Bu, yeni bir durum,
bütün siyasi söylemleri ve ezberleri değişime zorluyor
. Çok daha önemli, çok daha vahim gerçekleri önümüze sürüyor. Hiçbir
siyasi şov ya da siyasi körlük
bu gerçeklerin
, örtememeli.
“Masum söylemler” arasına kamufle edilmiş “dışarıdan” öncelikleri
bir bir tespit edip tavır almak bir vatan burcudur.
Bugün siyaset de, siyasi oluşumlar da, bireysel duruşlar da
“Türkiye Ekseni” ile “Çokuluslu Eksen” arasında bir tercih
le karşı karşıya.
olaylarından bu yana, iki eksen arasındaki çatışma çok daha belirginleşmiş,
“Çokuluslu Eksen”in müdahaleleri çok daha agresifleşmiş
, buna karşı
“Türkiye Ekseni” tam bir milli direnç haritası oluşturmayı
başarmıştır.
“Dışarıdan Çevreleme” ve “İçeriden Kuşatma” diye yeni kavramlarımız var.
“Çokuluslu Müdahale” ve “İç İşgalci” gibi tanımlanmış tehditler
var.
inşa etmeye dönük çalışmalar var.
Siyasi partileri terör örgütlerini, bazı STK’ları, her siyasi kimlikten insanı bu cephede toplamaya dönük
sistematik bir çalışma, bir siyasi mühendislik
var.
İSLAMCISINA, IRKÇISINDAN MUHAFAZAKARINA..
“
diye bir uluslararası kampanya var ve içeride bu amaçla kurulmuş bir cephe var.
Liberalinden İslamcısına, milliyetçisinden solcusuna, ırkçısından muhafazakarına bir çok kesimi bu cepheden toplayan bir çokuluslu irade
var.
Bu iradenin de, cephenin de hedefi Türkiye..
Sinsi sinsi, başka aşka kimlikler altında
her alanda örgütlenen;
siyasetten medyaya, sermayeden sivil alanlara
kadar yayılan bir “iç işgalci yapı” var.
Bu ülkede
hiçbir şey “iç politika” ile sınırlı değil
. Türkiye’nin her tartışması, her kavgası, her hayali, her direnişi
.
olaylarında
“İstanbul Havalimanı ve Kanal İstanbul’u iptal edin”
diyenler ABD’nin ve Avrupa’nın sesiydi.
’da k
öprüyü kapatıp Avrupa ile Anadolu’yu birbirinden ayırmak isteyenler
, ABD ve Avrupa’nın terör örgütüydü.
Bugün “Fırat’ın Doğu’suna girmeyin” diye toplantılar yapanlar PKK’nın sesi, ABD’nin sesi, İsrail’in sesidir. Bu bir “iç işgalci” sestir!
Bu yüzden de adına “
dedikleri,
milletle ve ülkeyle hiç bir aidiyeti olmayan, tamamen mandacı, PKK’nın önünü açmaya ayarlı
yapıda bulunup da kendini Türkiye’ye ait hisseden herkes bir an önce o cepheyi terk etmeli.
FETÖ İLE KRİPTOLARI VE DİRENİŞ KALELERİ
Millete, milletin yüzyıllarına ve geleceğine savaş açanların kurduğu, Suriye ve Türkiye’yi içine alan bir
“harita” projesinin parçası
olan bu yapıdaki
İyi Parti, Saadet ve CHP’nin vatanseverleri
“Türkiye Ekseni”ne dönmeli.
Orada sadece
HDP ve PKK ile uzantıları, FETÖ ve kriptoları
, kafadan ABD ve İsrail’e bağlı olanlar, mandacılar kalmalı.
Çokuluslu eksen, her siyasi partiye, oluşuma ve terör örgütüne
dağıtıyor. Çünkü zaman hızlandı,
kurşunlar namluya sürüldü
. Selçukludan bugüne gelen siyasi damar,
kurdu, safını seçmesi için herkese tanınan
gelindi.
ABD’DEN “AFERİN”, HDP’DEN “OY ALMA” HESABI YAPANLAR TÜRKİYE’YE ASLAN KESİLİYOR..
CHP’liler
yapıyor. Adı Suriye toplantısı ama HDP ve PKK’nın
dönüyor. ABD ve İsrail’in bölgemize yönelik işgal sesine dönüyor.
“Türkiye Fırat’ın Doğu”suna girmesin”
çağrısı yapılıyor.
ABD’den “aferin”, HDP’den “oy” hesabı yapanlar “Türkiye’ye aslan kesiliyor
.
“Fırat’ın Doğu’suna girme, Afrin’e girme, 15 Temmuz tiyatro”
diyenler,
PKK ve FETÖ’nün öfke seli
ne teslim oluyor, tam bir “iç işgalci” tavır alıyor.
Onlar yarın,
“Suriye’nin kuzeyindeki koridorun aynısı Türkiye’nin güneyinde de oluşturulmalı”
diye
yapacaklar, ortam hazırlayacaklar, siyasi körlük operasyonları için kullanılacaklar.
Şimdilik “Fırat’ın Doğu’suna operasyonu engellersek, ya da
ABD ve PKK’ya zaman kazandırırsak
kardır” diye konumlandırıldılar. Zamana oynuyorlar.
ABD talimatıyla, PKK talimatıyla, Suud ve BAE fonlarıyla
oynuyorlar.
Afrin’e girdiği gibi Fırat’ın Doğu’suna da girecek
. Bırakın ABD’yi bu, içeriden bile engellenemeyecek. Çünkü bu müdahaleyi yapmamanın, Türkiye’nin
giden en önemli adımın önünü açacağını hepimiz biliyoruz.
Türkiye coğrafyanın her köşesinde olacak, bu ülkeyi korumak için yapılması gereken her şey yapılacak. Türkiye’nin buna gücü de var, aklı da var,
yüzyıllarda dayanan jeopolitik bilinci
de var.
ERDOĞAN’DAN BİR ÇAĞRI, BİR VAAT: MİLLİ EKSENDE BULUŞALIM. BİR GECE
Bu ülkenin
sınırlarının sıfır noktasında savunulamayacağını biz yüzyıllardır biliyorduk
. Şimdi bir kez daha gördük.
“Önce milletim demeyen hiç kimsenin bu kutlu kurumun çatısı altında yer almaya hakkı olmadığını düşünüyorum.
Terörle arasına mesafe koyan tüm kesimleri milli meselelerde ortak paydada buluşmaya davet ediyoruz
” diyen
’ın
“Bir gece ansızın gelebiliriz”
sözünü
diye anlayın siz!
Burada bir çağrı bir de vaat var.
Çağrı, İyi Parti, Saadet ve CHP’nin vatanseverlerine:
“İç işgalci” cepheden ayrılın, “Türkiye Ekseni’ne katılın.
Vaat ise, “iç işgalci”lere: Zahmet etmeyin biz oraya geliyoruz…
#Türkiye Ekseni
#Liberalizm
#Muhafazakar
#PKK
#ABD
#Afrin
#CHP