Eğer; Fırat’ın doğusu temizlenemezse ve bunun için hızlı hareket edilmezse , bütün bölge bir önceki istikrarsızlık dönemine geri dönecektir. Her şey kaldığı yerden devam edecek, Suriye parçalara ayrılacak, bu parçalanma bu sefer Irak’ı da tamamen bölecek, Türkiye için ana cephe açılmış olacaktır. Türkiye; Fırat’ın doğusunu temizlemez, Suriye toprak bütünlüğü de sağlanamazsa , coğrafyadaki bütün kazanımlarının bir anda elinden gittiğine tanık olabilir. YENİ SURİYE YÖNETİMİ BUNLARIN TAMAMININ ÜSTESİNDEN
Eğer;
temizlenemezse ve bunun için
, bütün bölge
bir önceki istikrarsızlık dönemine
geri dönecektir.
Her şey kaldığı yerden devam edecek,
Suriye parçalara ayrılacak,
bu parçalanma bu sefer Irak’ı da tamamen bölecek, Türkiye için
açılmış olacaktır.
Türkiye; Fırat’ın doğusunu temizlemez, Suriye toprak bütünlüğü de sağlanamazsa
, coğrafyadaki bütün kazanımlarının bir anda elinden gittiğine tanık olabilir.
YENİ SURİYE YÖNETİMİ BUNLARIN TAMAMININ ÜSTESİNDEN GELECEK.
Yeni Suriye yönetimi, çok zor bir mücadele veriyor. R
ejim artıkları ile mücadele, İran unsurları ile mücadele, YPG/PKK ile mücadele, Dürzi ayrılıkçılar ile mücadele..
Suriye ordusunun kurulması, yönetim sisteminin belirlenmesi, anayasanın hazırlanması, kurumların düzene girmesi, ekonomik sorunların çözülmesi ve tamamen yıkıma uğratılan ülkenin ayağa kaldırılması..
Normalde oturmuş bir siyasi sistemin bile üstesinden gelmesinin çok zor olduğu bir sınavla karşı karşıya. Olağanüstü sorunlara olağanüstü çözümler üretmek zorunda.
Körfez ülkelerinin siyasi ve ekonomik desteği çok çok önemli.
Bu ülkeler
, bölgesel istikrarın Suriye’den geçtiği
gerçeği ile hareket etmek zorunda.
Bunların tamamının üstesinden gelinebilir. Suriye yönetimi de bu konuda oldukça kararlı ve akıllı adımlar atıyor. Ama yeni yönetimin en zayıf anında başka şeyler olur mu?
ÖYLEYSE İSRAİL FIRAT’IN DOĞUSUNDA VURULMALI..
İşte böyle bir atmosferde İsrail medyası;
“Erdoğan’ın Suriye politikası İsrail ile Türkiye’yi hiç olmadığı kadar savaşa yaklaştırabilir”
şeklinde tehdit içeren yayınları artırıyor.
Türkiye Suriye’yi bütünleştirmeye, İsrail işgal etmeye çalışırken
yazdırıyorlar bunları. Coğrafyamızın
tehdit ederken
aslında korkusunu da açığa çıkarıyor.
Ama Gazze’deki soykırımdan sonra neler yapabileceğini artık hepimiz kestirebiliyoruz.
Öyleyse en acil konu
İsrail’e ve PKK/YPG’ye zaman kazandırmaktan kaçınmaktır. İsrail ile savaş Fırat’ın doğusundan başlamaktadır.
Çünkü o bölgedeki durumla İsrail’in öncelikleri birebir örtüşmektedir. YPG’yi vurmak İsrail’i vurmak haline gelmiştir. YPG’yi tasfiye etmek İsrail’i Suriye’den tasfiye etmek haline gelmiştir.
Suriye yönetiminin zorluklarını hesap ediyorlar.
ve zaman kazanmayı hesap ediyorlar. Böylece amaçlarına ulaşacaklarını sanıyorlar. İşte burada
tam bir teyakkuz hali bizim için şarttır.
O BÖLGE BÜTÜN COĞRAFYA İÇİN SALDIRI ÜSSÜ YAPILACAK..
Fırat’ın doğusunda
oluşturulacak statüko, terör havzası, bölgenin tamamına yönelik bir müdahale üssüne dönüşecek,
dokunulmaz bir alan haline gelecek, ABD ve Avrupa’nın ana
biri olacaktır.
Unutmayalım ki;
Suriye savaşının ana sebebi şu an Fırat’ın doğusunda kurmaya çalıştıkları statükoydu.
Bu bölge Akdeniz’e kadar ulaştırılacak, Türkiye’nin bütün güney sınırı çevrelenmiş olacak,
harita İran sınırına kadar uzatılacaktı.
Türkiye’nin müdahaleleri ile kesintiye uğrayan harita,
Şam’daki zaferle ağır bir darbe aldı, Akdeniz kapısı kapatıldı,
çöp oldu.
İSRAİL, PKK’YI KORUMAK İÇİN ŞAM’A SALDIRABİLİR, İŞGALE BİLE GİRİŞEBİLİR
Ama vazgeçmiyorlar, vazgeçmeyecekler. Eğer
Şam’daki zafer tamamlanamazsa, onlara bu fırsat yeniden verilmiş olacak, zaaf
ve parçalanma haritaları adım adım genişletilecektir.
Bu, sandığımızdan çok çok kolaydır.
Dürzilerden Nusayrilere kadar mezhep kimlikleri,
Avrupa ve ABD’nin de desteğiyle masaya sürülecek, bu bölgeler hareketlendirilecektir. Böylece Suriye’nin
belirginleşmiş olacaktır.
Çok daha vahim bir şey söyleyeyim: Fırat’ın
doğusunu kurtarmak için, PKK-YPG’ye alan açmak için, nefes aldırmak için İsrail Şam’ı işgal edebilir.
Bunu İsrail’e yaptırabilirler.
nün tamamlanmaması,
PKK/YPG’nin Fırat’ın doğusunda bir güç olarak kalması için
olağanüstü şeyler yapabilir.
ÇÜNKÜ O ZAMAN GÖZLERİMİZ KUDÜS’E DÖNECEK, BİLİYORLAR.
Çünkü Suriye bütünlüğü sağlandıktan,
Türkiye-Suriye-Lübnan coğrafyasında ekonomik ve güvenlik olarak birleşmesinden
sonra bütün gözlerin
Filistin meselesine, Kudüs’e döneceğini
İsrail çok iyi biliyor. İş bu noktaya gelmeden Suriye’de
akla hayale gelmeyecek şeyler
deneyecektir.
da Suriye’de kaybedişin acısıyla
böyle bir kaosa ciddi destek vereceğini
öngörebiliriz. Hem
PKK/YPG’ye destek verecek hem eski Baas yanlılarını harekete geçirecek
hem de mezhep kimliği üzerinden toplumun bir kesimini provoke edecektir.
Zaten otuz-kırk kilometre mesafeye kadar gelmişken İsrail’in böyle bir saldırı yapması
hem Şam yönetiminin hem Türkiye’nin bütün dikkatini buraya vermesine yol açacak, PKK/YPG için ciddi bir rahatlama ve güçlenme atmosferi oluşturulmuş olacaktır.
Gerçeğe dönelim.
Müzakere ile, siyasetle silah bırakmayacaklar. Zamana oynayacak, sorunu kronikleştirecekler.
Mümkünse bir “uluslararası hakemlik” ihdas etmek isteyecekler. Bunu da Şam üzerinden deneyecekler.
Bu, Türkiye için intihar anlamına gelir.
Güç dışında hiçbir seçenekle silah bırakmayacaklar. Mesele barış ve uzlaşma değil. Mesele güç hesaplaşmasına dönmüş durumda.
TARİHİ FIRSATLAR TEMENNİLERLE HEBA EDİLEMEZ..
Tarihi fırsatlar temennilerle heba edilemez.
Türkiye; Osmanlı sonrası en büyük güce ulaştığı bir dönemde,
coğrafya ve çok daha ötesine ulaşan bir etkinlik oluşturduğu bir dönemde,
bir örgütün ve arkasındaki güçlerin manevralarına,
siyasi oyunlarına kurban edilmemeli.
Bin yıllık tarih, coğrafya bilgeliği
bir örgüt aklının oyuncağı haline gelmemeli.
#Suriye
#Fırat
#Politika
#PKK
#İbrahim Karagül