İran’ı yaralamak, Türkiye’yi sarsmak: Bir coğrafya iradesi ve bir özgürlük haritası şarttır!

04:005/01/2018, Cuma
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

İran’ıyokladılar. Sosyal sorunlarını,siyasi çıkmazlarını,etnikzaaflarını,iktidaralanındaki rekabeti kullanarak yaraladılar.Muhafazakârve Fars kimliği yoğun şehirlerdekitleselhuzursuzluklarısokağa taşıyabildiler.Etnikkimlikleri buna paralel olarak harekete geçirdiler, geçirebileceklerininişaretiniverdiler.İran’a,“ne kadar güçlenirsen güçlen, ne kadar yayılma haritası izlersen izle, ne kadar Şii doktriniyle sınır ötesi kitleleri harekete geçirirsen geçir, en zayıf noktan evindir”dediler.“Yemen’de

İran’ı
yokladılar
. Sosyal sorunlarını,
siyasi çıkmazlarını
,
etnik
zaaflarını,
iktidar
alanındaki rekabeti kullanarak yaraladılar.
Muhafazakâr
ve Fars kimliği yoğun şehirlerde
kitlesel
huzursuzlukları
sokağa taşıyabildiler.
Etnik
kimlikleri buna paralel olarak harekete geçirdiler, geçirebileceklerinin
işaretini
verdiler.

İran’a,
“ne kadar güçlenirsen güçlen, ne kadar yayılma haritası izlersen izle, ne kadar Şii doktriniyle sınır ötesi kitleleri harekete geçirirsen geçir, en zayıf noktan evindir”
dediler.
“Yemen’de olsan da, Suriye’de olsan da, Lübnan’ı denetlesen de, S. Arabistan’ı çevrelesen de, nihai ölçüde Mekke ve Medine’ye ulaşmayı planlasan da, balistik füzeleri Suudi semalarında uçursan da seni evinde avlarız, avlayabiliriz”
dediler.
Savaşı İran’a taşımak: Bunlar ilk adımlardır..
Tahran,
Suriye
’de zafer kazanmış gibi görünse de, tehditleri
Akdeniz
ve
Kızıldeniz
kıyılarına kadar uzaklaştırmış görünse de,
savaşı İran’ın içlerine, anavatanına taşıyabileceklerini
gösterdiler. Bölgede güçlense de
evinde zayıf
olduğunu ortaya çıkardılar.
Son protesto gösterileri,
“Savaşı İran’a taşımanın” ilk adımlarıdır
. Gösteriler sona erse de, bastırılsa da, bundan sonraki
“İran mesaisi” bugün kaldığı noktadan başlayacaktır
. Coğrafyamıza yönelik müdahale planları bundan sonra bir
ülke ile sınırlı olmayacak, bölgesel nitelikte olacaktır
.
Coğrafya iradesi:
Hiçbir ülke tek başına ayakta kalamaz..
Bu da yeni
çılgınlıklara
, görmediğimiz
saldırganlıklara
yol açacaktır. Irak’a veya Suriye’ye
müdahale örnekleri
geride kaldı. Yaklaşan
fırtınanın
yeni tür ve oldukça farklı olacağının anlaşılması gerekir. Bugün
“İran cephesi” açılmıştır
, ABD ve İsrail, bölgedeki ortaklarıyla beraber bu cepheyi büyütmek,
derinleştirmek
için her yolu deneyecektir.
Müdahale ya da
saldırı bölgeselleşecekse savunma da bölgeselleşmek zorundadır
. Artık
hiçbir ülke, tek başına kendini savunma gücüne sahip değildir
.
Saldırı çokuluslu ise, savunma da,
direnç de çokuluslu olmak
, bölgesel nitelik kazanmak zorundadır. Bu yüzden
çok acil olarak bir coğrafya iradesi inşa etmek
zorundayız. Coğrafyanın tamamı için, bir 21. yüzyıl için böyle bir
kimlik, irade, savunma hattı
inşa etmek zorundayız.
O vahşi 15 Temmuz,
o muhteşem direniş
Evet,
İran’ı yaraladılar
. Daha önce
Türkiye’yi yaralamaya, sarsmaya, çökertmeye, diz çöktürmeye çalıştıkları gibi
. 17-25 Aralık gibi, Gezi gibi ve
o vahşi 15 Temmuz saldırısı gibi
. Suriye savaşından sonra
“Türkiye cephesi”
ni açmak istedikleri gibi. Buna devam edecekler. Yeni yeni formatlarla saldırıları sürdürecekler.
Bu coğrafyada kendi
ayakları üstüne duracak tek ülke kalmayıncaya kadar
planlarını uygulamaya çalışacaklar. Ama Türkiye’nin direnci, bütün ülkelere örnek olacak cinstendi. Öyle sanıyorum ki bu direnç geleneği dalga dalga bütün ülkeleri, tehdit ya da saldırıya uğrayan her yere yayılacaktır.
Suudi Arabistan’ı da içeriden avlayacaklar, yaralayacaklar
Bir süre sonra S. Arabistan’ı da yoklayacaklar
. Her ne kadar
İsrail’le ortaklık
kursa da, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) oyununa gelip
Türkiye’ye mesafe koysa da
, ABD ve İsrail’in gazına gelip
“İran’la savaş”
için cepheler inşa etse de, bugün
dost gördüğü ülkeler onu da evinde avlayacak
.
Kudüs
için nasıl ortam oluşturdularsa,
BAE ile gizli anlaşmalar
yapıp o sembol şehri
İsrail’e yamamaya
çalıştılarsa, aynı şekilde
İslâm’ın merkez şehirleri için de ajandalarını ortaya koyacaklar
. ABD ve İsrail’e yakınlık bu ülkeye
ağır travmalar
yaşatacak. Çünkü onların nihai amacı
savaşı İslâm’ın kalbine taşımak
tır.
Bunu; İran-S. Arabistan savaşı ile yapacaklar, başaramazlarsa doğrudan S. Arabistan’ı parçalayarak yapmak isteyeceklerdir
.
Peki ABD Pakistan’ı
neden tehdit ediyor?
Aynı şekilde
Pakistan’ı
yokluyorlar.
Afganistan
’ı yıkıma götüren, terörle mücadele adı altında
Orta Asya’nın kapısını
işgal eden, Pakistan’ı bir
askeri garnizona
dönüştürmeye çalışan ABD, şimdilerde bu ülkeyi açıktan
zorlamaya
, tehdit etmeye başladı. Afganistan işgali sırasında
“taş üstünde taş bırakmayız”
diye tehdit ediyordu, şimdi de
Çin ile yakınlaştığı
için tehdit ediyor.
Tehdidin farkında olan Pakistan kendi
savunma kalkanlarını
oluşturuyor,
ABD ekseninden
uzaklaşmak için çırpınıyor. Türkiye ve İran’a yaptıkları gibi orada da kendi ortaklarıyla bir
iç karmaşa
hazırlıkları yapılırken, bir ülkenin kendini korumasından daha doğal ne olabilir.
Yeni özgürlük haritası: Türkiye tam merkezde
Dikkat edilirse,
Türkiye’den Hindistan’a kadar bütün bir kuşak, yeni bir direnç ekseni olarak öne çıkıyor
, coğrafya için bir yol haritası öne çıkıyor, bir
özgürlük haritası
oluşuyor. Ülkeler ortak tehditlere karşı
birbirine benzer pozisyon
alıyor. Belki zamanla bu, bir
ortak savunma kalkanına
dönüşecek.
Öyleyse
bu kuşak büyük bir hesaplaşmaya tanık olacak
demektir. Ama coğrafyanın 21. yüzyılı olacaksa bu kuşak üzerinden olacaktır.
BAE gibi ülkeler talanın tetikçisi olurken
bu ülkeler umut vadetmekte, güç kazanmakta, bu gücü de Batı ekseninde
bağımsızlaştığı
ölçüde yakalamaktadır.
Bir ülke dağıldığında sıra bir sonrakine gelecektir
Her ülke için yaralama, içeriden avlama, istikrarsızlaştırma planları var onların
. Öyleyse bütün ülkeler aynı tehlike ile karşı karşıyadır.
Tehdit ortaksa savunma da ortaktır.
Bir ülke dağılırsa sıra bir sonrakine gelecektir.
Her ülkenin istikrarı diğer ülkenin istikrarıyla ilişkilidir
.
İran-S. Arabistan hesaplaşması coğrafyaya kurulan en büyük tuzaktır
. Irak işgali veya Suriye savaşı ile ölçülebilir bir şey değildir. Belki de Birinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük yıkım planıdır.
BAE komploları
boşa çıkarılmalı
Artık
mezhep kimlikleri, etnik kimlikler
Batı’nın müdahale alanı olmaktan çıkarılmalıdır
. Devletler
merkez iktidar alanını güçlendirmeli
dir. Dikkat edilirse
hiçbir Batılı ülke özgürlük söylemlerine yer vermezken
sadece bizim ülkelerimizden bu söylemlerle kitleleri istikrarsızlık aracı olarak kullanmak istemektedirler.
Bu tuzaklar boşa çıkarılmalıdır.
Büyük bir güç mücadelesi vardır, her devlet ya da bölge kendi gücü ile geleceğin dünyasında yer bulacaktır
. Bu yüzden bölge ülkeleri aralarındaki
eski hesapları
bir kenara itmeli, güçlü bir
varlık mücadelesi
başlatmalıdır.
BAE üzerinden yürütülen komplolara son vermenin yolları bulunmalı
, ülkelerin ortak alanları güçlendirilmelidir.
Batı gerilemeye başladı, çok daha çılgınlaşacak..
Batı dünyası duraklama hatta gerileme dönemine girmiş
tir. Küresel ölçekte
büyük bir yıkım dışında insan ırkına vereceği
fazla bir şey kalmamıştır. Bundan sonra onların sadece
öfkelerine ve intikam arzularına
tanık olacağız. Bu da bir
kaybedişin hırçınlığı, çılgınlığı
olacaktır.
Böyle bir
tarih dönüşü
nde Batı’nın himayesiyle ayakta kalmaya çalışan, özellikle de bizim bölgemizdeki ülkelerin,
Müslüman ülkelerin bazıları imha edilecek, bazıları iradeleri dışında küçültülecek
, birer oyun sahasına dönüştürülecektir. Onlar, büyük ölçekte
güç hesaplaşmaları
nın garnizonları haline getirilecektir.
Gelecek hesabı olan ülkelerin,
tek yanlı Batı himayesi
nden,
ABD denetiminden, İngiliz/İsrail etkisinden kurtulmaları
ya da onları sınırlamaları bir zorunluluktur. Başka da
hiçbir yol
yoktur.
Burası bayrağın düştüğü, tekrar yükseleceği yerdir
Bu yüzden,
Türkiye’ye yapılan, yapılmak istenenlere karşı acımasız bir mücadele yürütüyoruz, yürüteceğiz
.
Türkiye dışında hangi ülkeye bölge dışından bir müdahale olursa aynı şekilde karşı duracağız. Bu, ister İran olsun, ister Pakistan, isterse S. Arabistan ya da başka bir ülke
. Burada
çok esaslı bir duruştan
, bir karşı koyuştan söz ediyorum. Hareket alanımız bu olmalıdır.
Çünkü; yeni istila dalgaları bizi imha etme temeli üzerinden biçimlendirilmiştir.
İran çökerse biz dağılırız. S. Arabistan dağılırsa yine biz kaybederiz. Pakistan’a saldırı olursa İstanbul’a saldırı olacak demektir
. Tehdit ve savunma etnik ya da mezhep kimliklerimizin üstünde bir gerçekliktir artık.
Doğu Afrika’dan Pakistan’a kadar nereye müdahale edilirse bize müdahale edilmiş olacaktır. Çünkü
Türkiye, bayrağın düştüğü yerdir. O bayrağın yeniden kaldırılacağı yerdir
. Kimsenin etrafımızdaki ülkeleri dağıtmasına, parçalamasına, istikrarsızlaştırmasına rıza gösteremeyiz, bunu normalleştiremeyiz. Gerekçemiz ne olursa olsun…
#Türkiye
#İran
#Ortadoğu
#ABD
#Pakistan