Türkiye’nin bütün sınır hatları boyunca dolaşalım. Birlikte bir harita çizelim. Tehditleri tek tek sıralayalım. Nasıl bir “ Kuşatma Girişimi ” olduğunun fotoğrafını çekelim. Dışarıdaki “ Kuşatma” ile içerideki “Cephe” arasındaki ortaklığı tekrar düşünelim. Büyük bir küresel fırtınanın çıkmasına çok az zaman kala, Türkiye’nin ne büyük bir tehlike ile yüzleştiğine birlikte karar verelim. Ve içeride nelerle “ oyalandığımıza ”, kimlerin ne amaçla zihinlerimizi felç ettiğine ve arkadan neler çevrildiğine
Türkiye’nin
boyunca dolaşalım. Birlikte bir harita çizelim. Tehditleri tek tek sıralayalım. Nasıl bir “
” olduğunun fotoğrafını çekelim.
“
Kuşatma” ile içerideki “Cephe” arasındaki ortaklığı
tekrar düşünelim.
Büyük bir küresel fırtınanın çıkmasına
çok az zaman kala, Türkiye’nin ne büyük bir tehlike
ile yüzleştiğine birlikte karar verelim. Ve içeride nelerle “
”, kimlerin ne amaçla
zihinlerimizi felç ettiğine
ve arkadan neler çevrildiğine birlikte bakalım.
En doğudan başlayıp en batıya hatta kuzeye kadar gidelim…
DOĞU KAPISI’NDAN KUŞATMA: “SÜPER KUŞAK” ENGELLENMELİ!
1- Doğu Kapısı, Anadolu-Orta Asya Kapısı;
İran ve Rusya’nın hiç değişmeyen ortaklıkları yüzünden hep
kaldı. İki ülkede de
rejimler değişse bile bu ortaklık hiç değişmez. Amaç, Türk dünyasının birleşmesini engellemek,
Türkiye’nin Nahçıvan’dan öteye bağlantı kurmasının önünü almaktır.
Bunu hep yaptılar.
Orta Asya’nın Anadolu’ya, Anadolu’nun Türk dünyasına ulaşması
Rusya ve İran’ın denetimindeydi. Bu yüzden
Ermenistan topraklarını İran sınırına kadar uzattılar
ve bu bağlantıyı son kez kestiler. Türkiye doğudan kuşatma altındaydı. Ermeniler işgal ediyor, İran yardım ediyor ve kuşatma böyle güvence altında tutuluyordu.
Doğu Kapısı’nı açmak için büyük bir girişimdi. Azerbaycan ve Türkiye, Ermenileri işgal ettiği bölgelerden çıkardı. Ama
İran sınırına kadar işgal hâlâ devam ediyor.
Kapı yine tam olarak açılamadı.
Zengezur Koridoru formülü üretildi. Türkiye’den, Nahçıvan’dan İran sınırı boyunca Orta Asya’ya kara ve demiryolu
açılacaktı. Projeler yapıldı ama koridor hâlâ açılamadı. Neden?
“Doğu’dan Kuşatma” kırılırsa Süper Kuşak inşa edilir.
Korkuları bu.
ABD VE AVRUPA KUŞATMANIN DEVAMINI İSTİYOR
İran, ABD, Ermenistan ve Fransa, hatta Hindistan
bu koridorun açılmaması için var güçleriyle çalışıyor. Türk Dünyası’nın birleşmesine, yakınlaşmasına engel oluyor. Çin’den Londra’ya ulaşacak
’un dünya ticaret yollarını radikal bir şekilde değiştirmesini ve
Orta Asya’nın yeni merkez
olmasını engellemeye çalışıyorlar. Şu an Ermenistan’a alabildiğine askeri sevkiyat yapıyorlar. Biz Doğu Kapısı’nın açılmasını, onlar kapalı kalmasını istiyor ve bu “
” devam ediyor.
İRAN SINIRINDAN AKDENİZ’E TERÖR HARİTASI.. TÜRKİYE İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT SURİYE’DEN.. ANADOLU’YU PARAMPARÇA EDEBİLİR.
2- Güney Kapısı: Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihi boyunca karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit İran sınırından Akdeniz’e uzanan Koridor’da başlatıldı.
Irak işgalleri ve Suriye savaşının çıkarılmasının aslında ana sebebi buydu.
Türkiye’nin Güney sınırları tamamen ABD, Avrupa, İsrail ve PKK/YPG gibi terör örgütleri tarafından kapatıldı.
Kapatılmakla kalmadı, bu kuşak bir ”
” olarak Türkiye’ye saldırı için ana cepheye dönüştürüldü.
PKK terörü nitelik değiştirdi, işgal cephesine dönüştürüldü
. 15 Temmuz darbe/işgal girişimi başarılı olsaydı bu saldırı başlayacaktı. Koridor’un Türkiye toprakları da haritalandırılacaktı.
ARTIK TERÖR DEĞİL İŞGAL GİRİŞİMİ VAR
Türkiye artık “terörle mücadele” değil, bir tür işgal hazırlığı ile, Türkiye’yi küçültme planlarıyla karşı karşıyaydı.
Etnik milliyetçilik ve etnik terör üzerinden pazarlanan bu plan, aslında Birinci Dünya Savaşı sonrası uygulanan “
”nın 21. yüzyıla taşınmış haliydi.
Türkiye, 15 Temmuz sonrası bu haritaya müdahale etti. Koridor planı bozuldu ama bitmedi. Müdahale de tamamlanamadı. İsrail ve ABD’nin Gazze’deki soykırımı, Lübnan’a yönelik işgali, Suriye’nin tamamına yayılan saldırıları ile,
tehdit derecesi çok daha yükseldi.
İsrail ve Pentagon’un söylem ve eylemlerine bakınca,
Güney Kapısı’ndan gelen işgal ve saldırı beklentisi, Türkiye için “birinci ve en yakın tehdit” noktasına yükseldi.
SINIRIMIZDA HAÇLILAR, İÇERİDE “İÇ İŞGALCİLER”
Şu an Türkiye,
ölümcül kararlar almak ve uygulamak
zorunda. Ertelerse, beklerse, oyalanırsa
Anadolu ikinci kez parçalanma ile yüz yüze kalacak. Bunun iç siyasetle, siyasi taraf olmakla zerre alakası yok.
Bu bir varoluş meselesidir. Buna “
” diyoruz.
Şu an İran sınırından Doğu Akdeniz’e kadar, sınırımızın tam karşısında bir
inşa ediliyor ve amacı açık ve net: Anadolu’yu küçültmek. Bunun içeride ve güneydeki en büyük silahlı aparatı ise, PKK/YPG ile İsrail ortaklığıdır. Türkiye olağanüstü bir tehlike ile karşı karşıya ve olağanüstü bir kararlılıkla hareket etmesi şarttır.
Mesele Türkiye’dir, mesele Anadolu’dur.
Tam bu zamanda “
” kavramının dikkatle değerlendirilmesini öneriyorum.
2. BÜYÜK CEPHE: “DENİZDEN KUŞATMA” D.AKDENİZ, RUM KESİMİ’NDE YIĞINAK..
- ABD, Avrupa ve İsrail,
de en büyük askeri yığınağı oluşturdu. Her ne kadar Suriye, Lübnan gibi ajandalar öne sürülse de bu durum Türkiye’yi “
”nın başlangıç noktasıdır. Zira bu güçler, aynı askeri yığınağı
’nde yürütüyor. Yine Gazze, Lübnan diyorlar ama ana hedef Türkiye’dir.
Rum Kesimi, tıpkı Güney sınırlarımızda olduğu gibi,
Güney Denizi’mizde bize karşı kurulan en büyük İkinci Cephe
haline geldi. Sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti değil,
Anavatan Türkiye’ye karşı bütün Batılı ordular, deniz ve hava güçleri burada toplanıyor.
Doğu Kapısı, İran-Akdeniz Terör Koridoru ve Rum Kesimi’ne yığınak (Deniz’den Kuşatma), tek bir cephedir
ve tek bir hedefi vardır; Türkiye.. Kuşatma burada da kalmıyor, devam ediyor.
Şimdi batıya doğru nasıl uzatıldığına bakalım.
Rum Kesimi’nden
’na geçelim.
Tamamı silahlandırıldı. Tamamı ABD üslerine dönüştürüldü. Tamamı füze üsleri, deniz üsleri haline getirildi.
Deniz’den Kuşatma’nın
en can alıcı cephesi buralarda kuruldu. ABD’nin olduğu bütün adalarda İsrail de var.
Ayrıca İsrail-Yunanistan arasındaki askeri ortaklıkların niteliği ortada.
Nasıl Rum Kesimi’nde
ABD, İngiliz, Fransız, Alman askeri varlığı
tırmanıyorsa
adalarda da İsrail askeri varlığı yoğunlaşıyor.
Denizlerimizin sıfır noktasında
bizi kıyıda boğacak bir askeri yapılanma tamamen
Batı Kapası’nda büyük bir Cephe inşa etmeye
dönüktür. Ve bu Cephe artık kurulmuştur.
Er ya da geç, Adalar üzerinde bir hesaplaşma başlayacaktır.
Avrupa Birliği’nin yayınladığı son Ege Haritası, işte bu büyük planın adımlarından biridir.
DEDEAĞAÇ BİR SAVAŞ İLANIDIR!
Mesele Yunanistan değil. Rum Kesimi de değil.
Batı İttifakı’nın bütün Akdeniz ve Ege’ye yayılan çok büyük bir Cephe kurmuş olmasıdır.
Yunanistan da, Rum Kesimi de bu cephe için kullanılan birer aparattır.
Suriye’de nasıl PKK’yı kullanıyorlarsa denizlerde de bu iki ülkeyi kullanıyorlar. Bu haliyle
Yunanistan terör örgütleri kategorisine
indirgenmiştir
Batı Kapısı’ndaki tehlikeli yığınak kuzeye doğru devam etti.
; Türkiye sınırına otuz kilometrede kurulan bir tür “
”dır. ABD ve ortakları bu üssü Türkiye’ye yönelik işgal planlarına göre pozisyonlamaktadır.
“SIFIR NOKTASI”NA DÖNME ZAMANI: İSRAİL-PKK İTTİFAKINA ACİL MÜDAHALE
Her ne kadar Türkiye ile sınır olmasa da Karadeniz’in batı kıyılarındaki askeri hazırlıkların “
” olarak pazarlanması bizi oyalamamalı.
’daki Batı askeri yığınağı, Ukrayna Savaşı ile birleştirildiğinde
Türkiye’nin kuzeyine, Karadeniz’e yönelik nasıl bir kuşatma haritası izlendiğini
gözler önüne sermelidir.
Türkiye, bütün bu cephelerde aynı anda mücadele etmektedir.
Sınırlarının sıfır noktasında uygulanan kuşatma haritasına karşı
Libya’da, Somali’de, Basra Körfezi’nde, Balkanlar’da, Kafkaslar’da
askeri varlığını güçlendirirken,
bir savunma kalkanı kurmaya çalışırken, bütün haşmetiyle
“Sıfır Noktası”na da dönme zamanıdır.
Kara ve deniz kuşatma haritalarına odaklanıp,
acil, ertelenemez müdahaleler yapma zamanıdır. PKK/YPG-İsrail ortaklığını güney sınırlarımızdan uzaklaştırmak
ilk adım olmalıdır ve olacaktır.
Bu manzarada
yüz yıl sonra, tarih bize yeniden sahneye çıkma fırsatı vermişken,
aynı cephenin yeniden Türkiye’yi küçültme girişimleri
olarak toplumsal bir bilince dönüştürülmelidir.
BİR GÜN BİLE BEKLEYECEK VAKİT KALMADI. İÇERİDEKİ “ORTAKLAR” BİRDEN HAREKETLENDİ!
Bir de;
karadan ve denizden, Kafkaslar’dan Suriye sınırına, Doğu Akdeniz’den Ege adalarına kadar, Büyük Kuşatma Planı’nın içerideki ortakları var.
Belki de dışarıdaki kuşatmadan daha büyük bir tehdit bu ortaklık üzerinden içeride inşa ediliyor, edildi de.
Batı İttifakı ile, İsrail ile, PKK ile birlikte hareket ediyorlar.
Burayı da ayrı bir yazı konusu yapacağız.
Ülke bütünlüğüne yönelik tehditlere özgürlük alanı açılamaz.
Türkiye; süslü cümleleri bir tarafa bırakmalı. İçeriden ve Suriye’den gelen tehditlerle bir an önce yüzleşmezse,
sürükleniriz.
Yaklaşan küresel fırtına, olağanüstü değişikliklere yol açabilir.
tartışmaya açılabilir hatta değişebilir. Öyleyse yukarıda
çizdiğimiz haritaya karşı kendi haritamız için bir gün bile bekleyecek vakit yoktur.
İçerideki “ortaklar”ı kimlerin nasıl hareketlendirdiğine bir bakın..
#orta doğu
#politika
#İbrahim Karagül