‘Erdoğan’a suikast’ diyenler, ‘NATO Türkiye’ye müdahale etsin’ demeye başladı!

04:003/05/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Türkiye düşmanlığını
“Erdoğan'a suikast”
çağrılarına kadar vardıran ve bunun en
çirkin
örneklerini ortaya koyan Batılı
siyaset ve medya çevreleri
, son günlerde bir şey daha keşfetti:
NATO Türkiye'ye müdahale etsin!


Birkaç yıl önce

FETÖ

çevrelerinden de

benzer söylemler

kulaklarımıza çalınmıştı.

“NATO Türkiye'ye müdahale edecek”

diyorlardı. Aslında

“etmeli”

çağrıları yapıyorlardı. Çünkü onlar için, kendileri kaybettiyse Türkiye yok olmalıydı!

Kendileri kazanamıyorsa dünyanın bütün şer çevreleri Türkiye'ye haddini bildirmeliydi!


Zaten uzun zamandır dünyanın bütün güçlerini, çevrelerini bu yönde Türkiye aleyhine provoke ediyorlar. Dolayısıyla o zamanlar bunu dikkate almadık,

önemsemedik

, bir beklenti ya da

hezeyan

olarak gördük.



Birileri alttan alta bir şeyler pişiriyor


Ancak son günlerde, özellikle de 15 Temmuz saldırısından bu yana, dahası

Avrupa Birliği'nin açık Türkiye düşmanlığı yaptığı

bir dönemde,

“NATO ile terbiye etme”

diyebileceğimiz

bir söylem, iddia

giderek yayılır oldu.



Bazı kötümserler,

Suriye'nin kuzeyinde PKK'ya verilen ABD desteğinin aslında bir NATO desteği olduğunu

, teröre karşı Türkiye'nin yanında yer alması gereken İttifak'ın, tam tersine terör örgütleri üzerinden Türkiye'yi vurduğunu söylüyor.



Alttan alta bir şeyler pişiriliyor

,

sanki ortam hazırlanıyor, sanki böyle bir şeyi normalleştirme yönünde çaba harcanıyor

. Türkiye'nin Batılı bütün kurumlarla ayrıştırılmasının

alt yapısı

oluşturuluyor.



Bu ayrıştırmanın sonrasının

tehdit etme

olduğunu, hizaya getiremezse

yıpratma

olduğunu,

“Türkiye ile hesaplaşma”

nın bitmediğini, bazı merkezlerde 15 Temmuz sonrası için yeni hesapların yapıldığını anlıyoruz buradan.



Yakında bu söylem Türkiye içine de servis edilecektir


Batı medyasında benzer

haberlerin

sayısı artıyor. En son İngiliz

The Times

gazetesi,

“NATO'nun Türkiye'ye sesini yükseltmesinin zamanı geldi”

diye yazdı. Yani NATO gibi

askeri bir ittifak üzerinden özgürlük baskısı

uygulayacaklar! Nasıl bir şeyse bu!



Bir terör saldırısı üzerinden

olağanüstü hal

yasaları uygulayanlar, açık saldırılara maruz kalan Türkiye'ye destek vermek yerine,

teröre karşı dayanışma sergilemek yerine

, 15 Temmuz gibi

işgal girişimi

atlatmış bir ülkeye

sopa

gösteriyorlar.



Ardı ardına bütün kurumlar üzerinden

ayar vermeye

kalkıştılar, olmadı. Öyle anlaşılıyor ki,

geriye sadece NATO kaldı

.



Şimdi onu devreye sokmaya çalışıyorlar.

Batı basınında yer alıyorsa, bazı siyasi çevrelerde dile getirilmeye başlanmışsa çok yakında Türkiye içine de servis edilecek, bu konuda tartışmalar başlatılacak demektir

. Buna hazır olalım. Hem NATO içinden

“Türkiye iyi müttefiktir”

benzeri açıklamalar sıklaştırılıyor, bir nevi müttefiklik sorgulaması yapılıyorsa daha da hazır olalım.



AB üzerinden baskı yetmedi, NATO'yu harekete geçirelim


Aslında bunun alt yapısı çoktan oluşturuldu. Bazı AB ülkelerinin Türkiye'ye

açıktan düşmanlığa

başlaması,

Cumhurbaşkanlığı Sistemi'

ne geçişi engellemek için

terör örgütleriyle ortak cephe

kurması, teamülleri ve

ahlak sınırlarını

zorlayıcı uygulamalara girişmesi,

“bu ülkeyi parçalama hesaplarını”

gizlemeye bile gerek duymamaları Türkiye ile AB arasındaki

en temel müşterekleri

bile bir daha onarılamayacak ölçüde darmadağın etti.



Artık

çözülme dönemine

giren bir yapının Türkiye'yi sınırlaması,

kontrol altına alması mümkün değil

dir. Bunu kendileri de biliyor. Yüzyılların düşmanlığını bugüne taşıyıp, insanlarımıza, elçiliklerimize saldırmaları,

ırkçı örgütler için “Turkofobi” gibi bir kavram üretmeleri

, Papa'nın önünde verdikleri pozlarla

“Türkiye'nin bu birlikte artık yeri yok”

mesajları vermeleri yetmemiş olacak ki, uzak durmanın da ötesine geçip, Türkiye'yi hırpalamaya dönük eylemleri yetmemiş olmalı ki, şimdi NATO'yu devreye almaya çalışıyorlar.



Kuzey Suriye'den bizi vuranlar kim?


Ama biz, henüz

açıktan söylemesek de

gerçekleri biliyoruz.

15 Temmuz saldırısını planlayanların kimler olduğunu

, bunun nasıl bir müdahale olduğunu, uygulayanların nereye kaçtığını,

NATO içinde görev yapan FETÖ'cülerin kimlere sığındığını

biliyoruz.



15 Temmuz'da NATO'nun rolünün ne olduğunu da biliyoruz

.

PKK'ya destek veren NATO ülkelerini

, Kuzey Suriye'de PKK'lıları koruyan NATO unsurlarını, Türkiye'nin müdahalesini engelleyen müttefikleri, sınırlarımızda

PKK rozetleriyle gezen NATO askerlerini

biliyoruz.



“NATO Türkiye'ye müdahale etsin”miş!
Yahu 15 Temmuz'da zaten müdahale etti.

Bu ülkeye işgal ve iç savaş girişimi bu ittifakın üyeleri tarafından yapıldı. Türkiye'yi parçalama senaryoları onlar üzerinden uygulandı. Bu milletten en ağır cevabı da aldı.



Yeniden “cephe ülke”, yeniden vesayet mi?


Mesele şudur: Türkiye ittifak içinde bir

“cephe ülke”

olarak konumlandı. Ama Türkiye artık bu

rolün dışına

çıktı. Cephe değil

merkez

ülke olma yolunu seçti. Bunun

intikamı

alınıyor.



Tıpkı Batı

vesayetinden

çıkıp kendi yolunu çizmesiyle Batı'nın

hışmına

uğraması gibi, artık

”cephe ülke”

tanımına sığmadığı için birileri NATO'yu Türkiye'nin üzerine salmaya çalışıyor. İttifak üzerinden

yeniden vesayet

altına almaya çalışıyor.



Oysa tıpkı

AB'nin çözülmesi gibi, NATO da sadece bir Atlantik İttifakı'dır

. Ve Atlantik İttifakı yeni dünyayı

tek başına

şekillendirme fırsatını kaçırmıştır. Her orta ölçekli ve güçlü ülke, yeni dönemde kendi

çoklu ittifak ilişkileri

ne yoğunlaşmak zorundadır. Türkiye de bunu yapmakta, siyasi ve askeri olarak çok yönlü ittifak halkaları denemektedir. Yeni dünyanın

temel hareket tarzı

budur.



Türkiye içindeki NATO servisçilerine dikkat!


NATO üzerinden

korkutanlar

, Türkiye'yi yeniden

Atlantik içine hapsetme

çabası içindedir. Benim endişem,

çok yakında içeriden de birileri bizi NATO üzerinden dövmeye, terbiye etmeye girişecektir

. Bu kampanyaları dikkatle izlememiz, bunca mücadeleden sonra yeniden eski “cephe ülke” kategorisine mahkum olmayı reddetmemiz gerekiyor.



Ve şunu da ekleyeyim;

müdahaleyse o müdahale zaten yapılıyor

. 15 Temmuz'dan sonra Suriye'nin kuzeyinde olanları

ikinci müdahale

olarak okuyun. Türkiye'yi kim

çevrelemeye

çalışıyor ona bakın.



Erdoğan'ın küresel sistem sorgulaması


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın

Hindistan

'da, küresel sisteme yönelik ağır eleştirileri,

BM'nin yapısına ilişkin sorgulamaları

, küresel düzene ilişkin önerileri 15 Temmuz cephesini rahatsız etmiyor mu sanıyorsunuz?



Artık

her merkez ülke kendi siyasi havzasına döndü

. Daha dar, daha yakın ve

o havza içinde ittifaklar

geliştiriyor. Türkiye'nin de çok hızlı biçimde

daha dar, daha güvenilir

ortaklıklara girişmesi gerekiyor. Kendi siyasi havzamızın güçlü ülkeleriyle bir

dayanışma

ortamı oluşturmak iyi bir planlama olabilir.



Zira Batılı her kurum üzerinden Türkiye'ye saldırılar devam edecektir. Ama bu

çoklu güçler savaşında

Türkiye'yi tek başına bir ülke olarak görmeyin.

Asıl mücadele merkez güçler arasındadır

ve burada bir işbirliği yakın dönemde mümkün görünmemektedir. Bu da bize

ciddi hareket alanı

kazandırmaktadır.


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#NATO
#15 Temmuz
#BM