Entelektüel teröre, iç işgale direnmek..

04:0026/08/2015, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

Kandil'e yapılan hava saldırılarındaAlman istihbaratçılarve bir rivayete göre İngiliz istihbaratçılar hedef oluyor. AB ülkelerinin, yani müttefiklerimizinistihbarat uzmanları, askeri uzmanları Kandil'de PKK'ya, Kuzey Suriye'de YPG'yeaskeri eğitim veriyor, danışmanlık yapıyor. Siz bunu onları “yönetiyor" olarak okuyabilirsiniz.Sadece Kandil'de ya da Kuzey Suriye'de değil,Türkiye içindede hem PKK hem de DHKP-C içindekiyabancı “uzman"larınağırlığı oldukça dikkat çekici. Onlarateröristdiyebiliriz, bireysel

Kandil'e yapılan hava saldırılarında
Alman istihbaratçılar
ve bir rivayete göre İngiliz istihbaratçılar hedef oluyor. AB ülkelerinin, yani müttefiklerimizin
istihbarat uzmanları, askeri uzmanları Kandil'de PKK'ya, Kuzey Suriye'de YPG'ye
askeri eğitim veriyor, danışmanlık yapıyor. Siz bunu onları “
yönetiyor
" olarak okuyabilirsiniz.

Sadece Kandil'de ya da Kuzey Suriye'de değil,
Türkiye içinde
de hem PKK hem de DHKP-C içindeki
yabancı “uzman"ların
ağırlığı oldukça dikkat çekici. Onlara
terörist
diyebiliriz, bireysel olarak o örgütlere katılmış kişiler olduğunu düşünebiliriz. Ancak hepsinin bir şekilde
istihbarat bağlantısı
olduğunu birazcık bu konulara vakıf herkes takdir edecektir.

Yıllar önce ABD'nin Irak'taki ortaklarına gönderdiği yüzbinlerce silahın bir kısmı PKK'nın eline geçmişti. O silahlardan bazıları
Türkiye içindeki suikastlerde
, saldırılarda kullanılmıştı. Şimdi de benzer bir şekilde
Almanların Kuzey Irak yönetimine gönderdiği silahlar YPG'den
çıkıyor, PKK'dan çıkıyor hatta Türkiye içindeki saldırılarda bu silahlardan izler bulunuyor.

İçeride parçalanmanın altyapısı hazırlanıyor

Karşı karşıya bulunduğumuz durumun “
dar anlamda terör
" olmadığını, meselenin sadece
Kürt meselesi
olmadığını, zaten Kürt meselesinin de artık
kimlik, hak meselesi
olmaktan çıkıp güç, iktidar meselesine dönüştüğünü biliyoruz. Bunun bir adım sonrasında meselenin bölgesel harita çizimlerinin parçası olacağı, bölgesel kaosun Türkiye içine servis edilmesinin
Truva Atı
olacağı kesindir.

İzleri, işaretleri çok iyi takip edin.
Doğru resmi
gördüğünüz anda
dehşete düşebilir, çok can yakıcı gerçeklerle yüz yüze kalabilirsiniz
. Türkiye'nin çevrelendiğine dair kanaat bir
paranoya
değildir. Irak üzerinden, Suriye üzerinden taşan tehdit
sadece sınırları zorlayan
tehdit değildir
. Türkiye'nin içlerine kadar nüfuz eden, toplumsal barışı tehdit eden, iç
parçalanmanın alt yapısını
hazırlayan, ülkeyi Suriyeleştirme potansiyeli içeren bir tehdittir.

İç işgalcilere direnmek..

Bu çevreleme ile paralel biçimde bir “
iç işgal
" sürecinin başladığı gerçeği
felaket senaryosu
değildir. İç işgal ile çevreleme ve sınırları zorlayan tehdit arasındaki uyuma dikkat edin. Örgütler, çatışma alanları, çatışma yöntemleri, içeride
medya üzerinden yürütülen ve teröre apaçık destek niteliği taşıyan kampanyaları
iyi okuyun.

Bazı siyasi çevrelerin, ideolojik grupların,
birbirinden çok farklı terör örgütlerinin, bazı sermaye gruplarının, bazı cemaatlerin tek çatı altında, aynı mevzide, aynı cephede birbirini tamamlar şekilde yer almaları
Türkiye tarihinde örneği görülmeyen bir şeydir. Örgütleri anlarız, onlarla mücadele yöntemleri güvenlik birimleri tarafından nasıl yürütülür bellidir.

Ama diğerlerini, örgütlerle, terörle aynı mevzide yer alanları anlamamız hiçbir zaman mümkün olmayacak.
Bunu hiçbir zaman kabullenmeyeceğiz
, hiçbir şekilde makul,
anlaşılabilir bir dille tartışmayacağız.

PKK'dan daha çok kan akıttılar

Bazı sermaye gruplarının örgütlerin ve terörün arkasına sığınıp
onların omuzlarından ülkeye ateş etmeleri, bazı medya gruplarının bu örgütlere ve teröre açık destek vermeleri
, şiddeti daha da artırmak için cesaretlendirmeleri,
kalemlerini kurşun gibi kullanmaları
affedilir bir şey değil çünkü.

Onların kalemlerinden PKK'nın silahlarının akıttığı kandan çok daha fazlası akıyor
. Kan üzerinden bir dil kullanıp, kan üzerinden bir intikam operasyonu yapıyorlar. Bu ülkeye sıkılan her kurşunda onların
parmak izleri
vardır. Bu ülkenin yaşadığı her acının arkasında onların bu
intikam
saldırıları vardır.

İşte bu yüzden Türkiye'de bir
entelektüel terör
olduğunu söyleyip duruyorum. Bu terör
PKK'dan ve diğer örgütlerden çok daha tehlikelidir,
çok daha
kalıcı zararlar
vermektedir. Çünkü bu terör
insanların zihinlerine kurşun sıkmakta, akıllarını karıştırmakta, vicdanlarını yaralamakta, kalplerini bu ülkeden soğutmaktadır.

Böyle bir cephe ilk kez kuruldu

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir örnek yoktur. Ülkesinden nefret eden
aydın tipi
her zaman mevcuttu. Belli örgütlerin peşine takılan, onların ayarıyla ülkeye
ayar vermeye
kalkışan, onların doğruları üzerinden gerçekler inşa etmeye çalışan insanlar hep vardı. Yine bu ülkede, yerli değil, uluslararası bağlantılarına göre
pozisyon alan
sermaye grupları her zaman vardı. Bütün bunlarda yadırganacak bir şey yok.

Ama
ilk kez terör örgütleriyle, bazı sermaye grupları, bazı kalem sahipleri, medya organları, bazı siyasi çevreler tek bir cepheden ateş ediyor
. Onları tek çatı altında toplayan bir irade var ve o irade Türkiye ile büyük bir hesaplaşma içinde. Hal böyle olunca PKK saldırıları ile o medya organlarının cümleleri arasında hiçbir fark kalmadı. Onları besleyen sermaye grupları ile terör saldırıları arasında hiçbir fark kalmadı.

Entelektüel teröre dikkat!

Bütün bu
pis işler, kirli senaryo, kan üzerinden yürütülen planlar entelektüel terör üzerinden servis ediliyor
. Bu yüzden onları bir yerlere not edin. Onların
günah defterlerini
tutun. Onları
toplumsal hafızaya işleyin
. Eğer bu ülke, benim bildiğim o kadim devlet geleneğini kaybetmezse, her büyük felaketten sonra yeniden ayağa kaldıran
millet iradesini kaybetmezse, bu şehirler yüzlerce yıllık direncini kaybetmezse
onların bu ülkenin siyasi tarihindeki yeri çöplük olacaktır. Utanç verici biçimde dışlanacaklardır. Belki teröre destek vermekten, onu ülkeye ve millete karşı kullanmaktan mahkum olacaklardır.

Bakmayın onların
Erdoğan düşmanlığına
, AK Parti düşmanlığına. Bu
düşmanlıklar üzerinden günahlarını gizlemeye, ellerindeki kanı temizlemeye, millete bu öfkeyi satıp arkadan iş çevirmeye
çalışıyorlar. Ama hepsi deşifre oldu. Artık kim ülkenin, milletin yanında saf tuttu, kim millete karşı terörle ortak cepheden ateş ediyor, gizlenemez bir noktaya geldi.

Hesaplaşma büyük.
Yüz yıldır devam eden kurtuluş savaşının son safhası
bu. Ya büyük, özgür ve milli devlet kazanacak ya eski vesayetçilerin içerideki kuklaları.

Ruh hastası bir adam

başlıklı yazım bunlardan birini fena halde
deşifre
etti. Zaman'dan
Mümtazer Türköne
, Türk basın tarihinde örneğini görmediğim bir çirkinlik sergiledi. Uzun zamandır benimle ilgili benzer şeyleri yazıyordu ama ciddiye almıyordum. Bu sefer ciddiye aldım çünkü ortada ancak
sağlık durumu ile açıklanabilecek vahim bir durum var. 200 kişilik liste
varmış, kaynağı Taraf'mış. Al birini vur ötekine. Ama mesele işin burası değil. Adam açıkça işkence yöntemleri önermiş. Öldürmek onu tatmin etmeyecek anlaşılan. Şu cümlelere bakın…

“Şer'-i Şerife uygun bir mecazla ifade edelim: Önce çıplak vaziyette katrana batırılacak, sonra elleri arkadan bağlı eşeğe ters bindirilip memleketin orta yerinde teşhir edilecekler. Adaletin terazisini tersine çeviren zorbalar ise ayak parmaklarının üzerinde yükseltilip, dükkanlarının kapısına kulaklarından çivilenecek."

Bu adamın
psikolojik durumu gerçekten tehlikeli bir noktaya gelmiş
olmalı. Bu yüzden kelimelerle konuşulabilir bir durum kalmamış. Düşünce değil
saplantı, takıntı, hastalıklı
bir hal söz konusu.

Bence doktorunu ya da tedavi
yöntemini
değiştirmeli..
#pkk
#terör
#ak parti