Türkiye, kendini hedef alan ekonomik kuşatmayı, ABD’nin topyekun ekonomik saldırısını yeni bir“Karşı Darbe”ile atlatacak. Bu, ülkemizin son beş yılda yaşadığıdördüncüİstiklal Savaşı’dır. Ama asıl hesaplaşma içeride görülecek. Her saldırı sonrasında olduğu gibi, bu saldırıdan sonra dabüyük bir “temizlik” yapılacak. Sermaye yapısında değişikliklere, ekonomik güç kaymalarına, milli direnç gösteren şirketlerin güçlenmesine, çokuluslu müdahale ile gizli ortak olanların zayıflamasına tanık olacağız..Nasıl
Türkiye, kendini hedef alan ekonomik kuşatmayı, ABD’nin topyekun ekonomik saldırısını yeni bir
ile atlatacak. Bu, ülkemizin son beş yılda yaşadığı
İstiklal Savaşı’dır. Ama asıl hesaplaşma içeride görülecek. Her saldırı sonrasında olduğu gibi, bu saldırıdan sonra da
büyük bir “temizlik” yapılacak. Sermaye yapısında değişikliklere, ekonomik güç kaymalarına, milli direnç gösteren şirketlerin güçlenmesine, çokuluslu müdahale ile gizli ortak olanların zayıflamasına tanık olacağız..
Çünkü ülkemiz, her büyük saldırıdan sonra kendini yenilemiş,
daha da güçlendirmiştir.
Saldırı hangi alanda gelmişse, o alan güçlendirilmiş, sağlamlaştırılmış, sarsılmaz hale getirilmiştir.
Kendi sürecinde,
olarak devam eden dönüşüm, ardı ardına gelen saldırı dalgalarıyla hızlandırılmış,
saldırıların üstesinden gelme bir zaferken o alana güçlendirme ikinci bir zafer olmuştur.
Öyle ki; normal yıllarda gereken hız ve kararlılıkla yapamadığımız
, başımıza gelen
sonrası çok daha kararlı biçimde yapıyoruz. Her
musibetin hayra çevrilmesi
böyle bir şeydir.
İlk saldırı Gezi terörüdür: İki zaferle sonuçlanmıştır..
Gezi terörü buna ilk örnektir:
Bazı
çevreleri,
ABD ve Avrupalı istihbarat çevreleri tarafından planlanan ve yönetilen, sokak terörüyle rejim değiştirme, mezhep kimliği kullanılarak iç çatışma çıkarma,
Türkiye’yi yeniden ABD eksenine, Batı eksenine hapsetme, Türkiye’nin büyük tarih yürüyüşünü başlatan
Erdoğan’ı ve çevresini tasfiye etmey
dönük bu projede,
marjinal, parçalanmış küçük gruplar kullanılmış,
ülke kaosun eşiğine getirilmiştir.
Ancak saldırı
sonuçlanmış, devletin
daha da güçlenmiş, milletimiz
çokuluslu saldırıların ne olduğuna, nasıl müdahaleler yapıldığına ilk kez bu kadar açık biçimde tanık olmuş,
bu da toplumsal dayanışmanın zeminini oluşturmuştur.
Gezi terörünün sonucu;
devletin merkez iktidar alanının güçlenmesi,
Türkiye’yi büyük yürüyüşe yönlendiren
siyasi aklın daha da olgunlaşması,
en önemlisi de
o marjinal çevrelerin yok olması
olmuştur.
Bu bir temizlik harekatıdır.
Bir
yabancı unsurların kontrolündeki yapıların direncini tasfiye etme harekatına dönüşmüş, Türkiye ilk
yi gerçekleştirmiştir.
17-25 Aralık finansal darbe girişimi ve
yine bir dış müdahale ile gelmiştir.
ta, bu sefer
girişimi gerçekleştirilmiştir. Bu da
bir müdahaledir. ABD yönetimi, FETÖ’yü harekete geçirerek
“Türkiye’yi ve Erdoğan’ı durdurmak”
için düğmeye basmıştır.
İçeride ve dışarıda olağanüstü medya desteği
ile, insanların en hassas olduğu
pazarlanarak ağır bir saldırı gerçekleştirildi.
Erdoğan, ailesi, çevresi, Türkiye’nin büyük mücadelesine omuz veren, en ön safta mücadele eden herkes hedef alındı.
Saldırı sonrası hükümet devrilecek, Türkiye
Atlantik eksenine hapsedilecek,
bugüne kadar edinilmiş kazanımlara
el konulacak, sermaye yapısı yeniden biçimlendirilecekti.
Bu da başarısız oldu. O günden itibaren hem devlet, hem millet nasıl bir çokuluslu cephe ile karşı karşıya olduğunu daha iyi anladı.
Gezi ve 17-25 Aralık’a destek veren sermaye çevrelerinin bir bölümü bugün neden yok, düşünelim. Çünkü temizlendi.
İkinci saldırı da yeni bir
ile, bir
gelişmesiyle, bir temizlikle sona ermişti. Bir musibet daha
le kazanıldı.
15 Temmuz: Tarihte görülen en büyük
temizlik ve 3. “çifte zafer”
Vazgeçmediler.. Çünkü Türkiye durdurulmalıydı. Dünya bir araya gelip bu ülkenin hızlı yükselişini engellemeliydi.
harekete geçtiler: Yine
FETÖ’ye intihar saldırısı talimatı verdiler.
PKK ve diğer terör örgütleri ile koordinasyon içinde Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkeye yönelik
en büyük çokuluslu saldırı
başladı. Bu bir
harekatıydı. Gezi ve 17-25 Aralık’ta yapılamayanın da
alınacaktı. Ülkemize topyekun müdahale başladı.
Atlantik ittifakı o gece bu ülkede milli olan, vatan ekseninde olan ne varsa, kim varsa hepsine saldırdı. Cumhurbaşkanı’nı şehit etmek
için
gönderildi.
Milletimiz, şanlı bir direnişle
birkaç saatte dünyanın en büyük güçlerini yenmeyi bildi. Bu bir mucizeydi.
Türkiye mucizeler ülkesi olmuştu. Birinci Dünya Savaşı sonrası başlayan en büyük saldırı, Birinci Dünya Savaşı’nın intikamı alınırcasına boşa çıkarılmıştı. Sadece FETÖ ve PKK değil,
Bu da bir
di. Hem
işgal güçleri ve onların içerideki tetikçileri yenilmiş hem de bu ülkedeki yabancı istihbarat ağlarına, uzantılarına, çetelerine, operasyon adamlarına karşı her alanda büyük bir temizlik başlatılmıştı. TSK’da, Emniyet’te, devletin bütün kurumlarında, medyada, sermaye çevrelerinde, STK’larda büyük bir temizliğe girişildi ve hala devam ediyor.
15 Temmuz olmasaydı, bu kadar
sistematik bir arınma bu ülke için mümkün değildi, olmayacaktı,
olamayacaktı. FETÖ’cüler hala en kritik kurumları yönetiyor olacaktı. PKK hala ağır saldırılar yapıyor olacaktı. Suriye’den
kuşatma başarılı olacaktı
ve
açılacaktı.
İlk üç saldırı üç büyük zaferle sonuçlandı. Üstelik her saldırıda devlet de millet de iktidar da daha güçlendi.
Milli devlet aklı, milletin ortak dayanışması, saldırının arkasındaki güçlerle hesaplaşma iradesi ve mücadelesi güç kazandı.
Tarih,
bir kere harekete geçmişti ve Atlantik çevresinden gelen her saldırı
ile sonuçlanıyordu. Üç saldırı da, üç mücadele de birer
’ydi.
Dördüncü kez saldırıyorlar: Ekonomik savaş da “Karşı Darbe” ile
Şimdi ilk üç saldırının yenilgisiyle
yapıyorlar. Türkiye ABD tarafından tam bir ekonomik savaşla kuşatmaya tabi tutuldu.
vergi artırmalar,
Beyaz Saray’dan ardı ardına gelen tehditler,
son derece
Türkiye’yi hedef almalar,
ekonomiyi çökerterek toplumsal huzursuzluk oluşturma ve içeride kontakta oldukları siyasi çevreleri harekete geçirme
hesapları..
Mesele casus
değil. Mesele sadece
değil. Bu, ekonomi ile başlatılan dördüncü büyük saldırıdır.
ABD açık biçimde Türkiye’ye savaş ilan etmiştir.
Saldırının yeni hamleleri gelecektir,
daha da derinleşecektir.
Ama
Türkiye’nin sadece Türkiye olmadığı
çok yakında anlaşılacaktır. Rusya’dan, Çin’den, Asya ülkelerinden, Almanya gibi Avrupa’dan gelen tepkilere bakılırsa,
Trump yönetimi Türkiye’yi dize getirmek için yola çıkarken kendini dünya ile ekonomik savaşın içinde bulmuştur.
Karşısında
küresel ölçekte bir cephe
biçimlenmekte, bu cephe ABD’yi ve dolarını ortak tehdit görmektedir.
Ekonomide, sermayede ciddi temizlik yapılacak
İşte şimdi bu ekonomik kuşatma girişimine, saldırıya karşı
yeni bir milli mücadele, yeni bir İstiklal Savaşı
yürütülmektedir.
Türkiye’nin devlet yapısı da, siyasi aklı da, direnci de, yönetimin iradesi de güçlüdür. Artık el açma, yardım isteme, merhamet dilenme Türkiye’si yoktur,
olmayacaktır. Bu savaş kazanılacaktır. Üstelik yeni bir
kazanılacaktır.
İlk üç saldırı ve zaferde nasıl o alanlarda temizlik yapıldıysa,
nasıl bir arınma yaşandıysa, nasıl devlet ve millet kendini yeniden kurduysa, nasıl zaaf alanları ve zayıf alanlar güçlendirildiyse
başlayacaktır.
Şunu kesinlikle söyleyeyim:
Bu saldırı, ekonomide, finansta millileşmenin fırsatı olacak, çok ciddi bir temizlik, arınma başlayacaktır. Sermaye yapısında ciddi değişiklikler
olacak, ülkemizin
mili duruşunda tereddüt gösteren,
müdahaleci çevrelerle iş tutanlar zayıflayacaktır.
ortaklar, milli direnci olan şirketler..
Milli, yerli,
Türkiye’nin küresel ölçekte hesaplaşmasının öncüsü şirketler ve sermaye yapıları güç kazanacaktır.
Öyle de olmalıdır. Çünkü
yüzyılın mücadelesi verilirken, hiç bir devlet, zaaf alanlarına müsaade etmez,
hiçbir güç
müsaade etmez, hiçbir ülke ekonomik gücünü müdahale için kullananlara müsamaha göstermez.
Türkiye’ye yönelik ekonomik savaş planlarına
yaptırılmıştır. Siz asıl bundan sonra ekonomi-finans alanındaki millileşmeye,
arınmaya dikkat edin! Asıl hesaplaşma burada olacaktır..
Türkiye’nin sermaye yapısı yeniden belirlenmeli, çok köklü değişimler yapılmalı. Ekonomi üzerinden siyasi iktidar alanı oluşturan
,
kesinlikle tasfiye edilmelidir. Bu,
ye geçiş fırsatıdır.