Dördüncü dalga: Liseleri sokağa hazırlayan kim?

04:0020/06/2016, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

G
ezi
'de
Alevi Müslümanlar
üzerinden
uyguladılar. Türkiye'yi hedef alan, çökertmeyi amaçlayan operasyonlara giriştiler.


17-25 Aralık'ta Sünni muhafazakar
bir yapıyı

harekete geçirdiler. Devlet içindeki bu

istihbarat ağı

üzerinden Türkiye'yi

felç etmeye, rehin almaya

, darağaçları kurmaya, ülkenin büyük bölümünü düşman ilan etmeye ve Türkiye'yi

vesayetçi efendilerinin kucağına

atmaya çalıştılar.



7 Haziran

seçimleriyle birlikte, uzun süredir alt yapısını hazırladıkları “

” sürecini başlattılar

. Bu sefer

dini, mezhebi değil, etnik kimliği

kullanıyorlardı.

Türkiye'nin bir bölümü işgal ediliyor

ve işgale bütün

“müttefik ülkeler” ile Türkiye'deki “iç işgalciler”

destek veriyordu.



Hem Aleviler hem Kürtler hem liseliler


Önümüzdeki

sonbahara doğru hem Alevileri hem de Kürtleri sokağa sürmeye hazırlandıklarına dair işaretler

var. Çok daha büyük bir senaryo için hazırlık yapıyorlar.



Artık

sokak

darbesi değil, rejim değiştirme değil,

Erdoğan'ı devirme değil

, doğrudan

Türkiye'yi çökertmeye, parçalamaya, Suriyeleştirmeye dönük bir plan

uygulayacaklar.



Bugünlerde

liseler ve lise öğrencileri üzerinde oynan oyun buna hazırlıktır

. Türkiye'nin büyük yürüyüşüne, siyasal aklına, kadrosuna, vizyonuna karşı bir savaş vardır. Bu savaş

kimlikler

üzerinden yürütülmektedir. Toplumsal

zaaf alanları

üzerinden yürütülmektedir.



Özellikle başarı oranı yüksek,

orta-üst gelir

grubuna mensup, hayat tarzı olarak fazla batılı çevrelere mensup öğrenciler, onların gittiği okullar belki

operasyon merkezlerine

dönüştürülecek.



Bu ülkeyi kendi çocuklarıyla vurmak

“Liseli itirazı”,

“Liseli Ayakta

” gibi sesler

Gezi vandalizminin yeni hali

ne dönüştürülmek istenecek.

Semboller

üretilecek,

medya

operasyonları yapılacak,

mağduriyet dili

inşa edilecek. Bildiğimiz birçok kişi, hatta sağduyusuna inandıklarımızın önemli bölümü bizi şaşırtacak, rüzgara kapılacak,

tuha
f cümleler

kurmaya başlayacak.



Bir

isyan dalgası

hem içeriden hem dışarıdan beslenecek ve Türkiye'nin önüne konulacak. Bir de bunu

servis edecekler,

“masumiyet”

tezi üzerinden pazarlayacaklar.



Türkiye'nin çocukları kendi ülkelerine karşı başkalarının işgal ve yıkım senaryoları için harekete geçirilecek

. Hem de ülkenin kurtuluşu adına, iyi şeyler adına. Tarih hep şanlı, hem başarı değil. Tarih bizim basiretsizlik örneklerimizle doludur.



Ama bu toprağın hamuruyla yoğrulmuş

Anadolu çocukları oyuna gelmeyecek

.

Onlar direnecek, sağlam basacak, doğru yerde duracak ve o rüzgarı terine çevirecektir

. Onlar tarih yapıcı ve tarih yazıcı misyondan bir milim sapmayacaktır.



Hiç bitmeyen bir hesap var

Türkiye'nin bütün renkleri, kimlikleri, siyasi ve kültürel zenginlikleri, çeşitliliği bu ülkeye karşı nasıl düşmanca bir harekete, saldırganlığa, dönüştürülebilir?

Darbe, terör, sokak hareketleri olarak seferber edilebilir?


Bunu kim, nasıl başarır? Neden bu yönde

hiç bitmeyen bir hesap, uğraş, plan, entrika olur?


Neden bu ülkenin siyasi, dini, kültürel çevreleri üzerinden bu kadar rahat oyun kurulabilir?

Ya da neden birileri coğrafyanın tam merkezine yerleştirdikleri Türkiye için aralıksız yıkım senaryoları uygular?



Bu senaryolar bazen iç savaş olur, bazen etnik kavga olur, bazen mezhep çatışması haline getirilir. Bazen

aynı
mezhep içinde kamplar

inşa edilir.



Bir büyük ayrıştırma planı hiç durmaksızın işler.



Ülkenin bölünmesi, zihinlerin bölünmesi

Bu

ayrıştırma, yabancılaştırma, düşmanlaştırma, zihinleri bölme, kalpleri bölme

planı bütün

sinsiliği

ile ülkenin tamamını hedef alır, sonra

şehirleri

böler, sonra mahalleler ayrışır, sonra

evlere

yansır, insanları hedef alır.



Bu ayrışma ve yabancılaşma öyle bir hal alır ki,

en yakınımızdaki kumpas kurar olur, şantaj yapar olu

r, hepimiz birbirimize düşmanca bakışlar fırlatırız,

“acaba kafasından ne geçiyor, bize ne türlü komplolar kuruyor”

demeye başlarız.



İşte o zaman

zehir bütün vücudumuzu sarmış demektir

.

Zihnimiz bulanmış, kalplerimiz kirlenmiş demekti

r. İşte o zaman ülke için de, millet için de, din-iman için de

doğru şeyleri

düşünemeyecek hale gelmişiz demektir.



Ülkenin bölünmesi zihinlerin bölünmesiyle başlar

. Milletin iç savaşa sürüklenmesi çok dar sosyal alandaki bireylerin ayrışması ve çatışmasıyla başlar.



O şımarıklık, o utanmazlık

İşte bunu biliyorlar, çok iyi biliyorlar.

Müslümanlar bin parçadır

, muhafazakarlar anlaşamazlar, milliyetçiler kavgaya tutuşmuşlardır, Türkiye'yi bir arada tutacak toplumsal dayanakların hepsi aşındırılmakta, devrilmektedir.

Bu oyunu kim, nasıl başarır; biz nasıl yutarız, nasıl gaza geliriz?


Hatırlayın Gezi olaylarını. O çirkinliği,

o utanmazca şımarıklığı

.. Başbakanlık basılacak, işgal edilecek,

evler araçlar yakılacak, ülke ateşe verilecek

ve bu zafer gibi uluslararası medya tarafından aklanıp pazarlanacak.



CNN ve CNNTürk yayınlarında günün

24 saati o rezillikleri, o çirkinlikleri, ülkemiz adına utanç manzaralarını izledik

. Bize devrimci diye pazarladıkları kişilerin bu ülke ile,

millet ile hiçbir bağları

yoktu, hatta

nefretle

doluydular.

O nefreti de büt
ün ülkeye saçtılar, kirlettiler

. O zaman o terörü destekleyenler, yayın organlarında olarak pazarlayanlar şimdi hiçbir şey olmamış gibi, makul tavırlar takınıyorlar.



Bütün metinler tek elden çıkmış


Ama

liseliler

üzerinde yürütülen çalışma onlar için yeni bir sınav olacak. Göreceksiniz, aynı yayın organları, aynı sermaye çevreleri, aynı

“okumuş/yazmış cemaatleri”

Gezi olaylarındaki çirkefliklerine geri dönecekler. Dahası bugün çevremizde olan birçoklarının da o kalabalıklar arasında olacağını şimdiden bir yere kaydedin.



Gerçek Hayat

dergisinin bugün piyasaya çıkan yeni sayısında

Sevda Dursun “Liselerde tehlikeli provokasyon”

adı altında konuyla ilgili güzel bir dosya hazırladı. Bir cümle aktarayım:

“Bu eylemler tesadüfi, kendiliğinden gelişen eylemler değil. Kendini ve derdini anlaşılır bir dille anlatmaktan uzak söylemlere dayanıyor. Neredeyse her okulda gençlerin eline tutuşturulan bildiriler tek bir kalemden çıkmış gibi. Gericilik-ilericilik, aydınlık-karanlık, aydın-dinci, bilimsel-dogmatik gibi kelimelerin boca edildiği sürekli ezber tazeleyen metinler…”


“Acımasız Direniş”


Hiç merak etmeyin, bu ezberlerle Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaları mümkün olmayacak.

Gezi ve 17 Aralık'ta olduğu gibi yine başaramayacaklar

. Bu millet direnecek. Her zaman direndiği gibi. Ama rüzgar sertleşecek, gerilim tırmanacak.



Son saldırıyı deneyecekler, son yoklamayı… Başaramayınca yapabilecekleri hiçbir şey kalmayacak. Bu yüzden belki

en yoğun saldırıyı

yapacaklar. İşte

“acımasız direniş”

dediğim şey o zaman kendini gösterecektir. Liseleri kimlerin karıştırdığını anlamak için Gezi olaylarının arkasında kimler vardı, hatırlayın, yetecektir.


#Liseliler
#Gezi
#Terör