Cemal Kaşıkçı cinayeti bir DEAŞ zihniyetidir. O uçakla kaç ülkeden suikastçılar getirildi? BAE-İsrail sabotajı: Bu da Rus uçağı senaryosu mu?

04:008/10/2018, Pazartesi
G: 8/10/2018, Pazartesi
İbrahim Karagül

GazeteciCemal Kaşıkçı’nınSuudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda vahşi biçimde öldürülmesi, dünya genelindeörneğine çok az rastlanan bir barbarlıktır. Bir DEAŞ zihniyetidir,birEbu Gureybyöntemidir.Öldürülme şekli açıklandığı gibiyse, bir devletin, bir yönetimin nasılçetegibi hareket ettiğine, bir terör örgütü gibi hareket ettiğine dairürperticibir gerçekle karşı karşıyayız.Bu katliam, S. Arabistan yönetimine, daha çok VeliahtMuhammed bin Selman’a muhalif olanların nasıl susturulduğunun, yok

Gazeteci
Cemal Kaşıkçı
’nın
Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu
’nda vahşi biçimde öldürülmesi, dünya genelinde
örneğine çok az rastlanan bir barbarlıktır. Bir DEAŞ zihniyetidir,
bir
Ebu Gureyb
yöntemidir.

Öldürülme şekli açıklandığı gibiyse, bir devletin, bir yönetimin nasıl

çete

gibi hareket ettiğine, bir terör örgütü gibi hareket ettiğine dair

ürpertici

bir gerçekle karşı karşıyayız.

Bu katliam, S. Arabistan yönetimine, daha çok Veliaht
Muhammed bin Selman’a muhalif olanların nasıl susturulduğunun, yok edildiğinin,
işadamlarının ve din adamlarının nasıl
rehin alınıp şantaja
maruz bırakıldığının, bundan sonra daha neler yapılabileceğinin açık örneğidir.
İstanbul’daki cinayet kimlere ne anlatıyor?
Kaşıkçı’nın Türkiye’de,
İstanbul’un göbeğinde
bu şekilde öldürülmesi, ülkemizin
onuruna
vurulmuş çok ağır bir darbedir. İstanbul’un bir istihbarat
operasyon merkezine dönüştürülmesi,
bir terör operasyonuyla
lekelenmesi,
güvenilir şehir olma,
özgürlük
alanı olma haline saldırıdır.
Çünkü
İstanbul, Arap düşünürler için, Müslüman düşünürler için güvenli bir limandır, bir sığınaktır, bir özgürlük alanıdır.
Bu cinayet Türkiye’nin, İstanbul’un bu özelliğine de saldırıdır. Belki bu da amaçlanmıştır. Kaşıkçı olayı, bundan sonra Arap düşünürlere, muhaliflere
Türkiye’de yeni operasyonlar yapılacağının işaretidir.
Bu bir İsrail yöntemi:
O uçakla kaç ülkeden suikastçılar getirildi?
Onları bu ülkede barınamayacak, bu ülkeye sığınamayacak hale getirmek istiyorlar.
Bu dikkate alınmalı, önlemler geliştirilmelidir. Örtülü operasyonları açığa çıkarılacak bir nevi
istihbarat avı
yürütülmelidir.
Uçakla suikastçılar yollayıp
adam kaçırma, öldürme, Türkiye’nin hazmedebileceği bir durum değildir.
Rehin alma, kaçırma ya da cinayet, açık biçimde
İsrail istihbaratı yöntemidir. Muhammed Bin Selman ve BAE Veliahtı Muhammed Bin Zaid, zaten her yerde İsrail istihbaratı ile, ABD ve İngiliz istihbaratı ile ortak çalışıyor. O gün uçakla İstanbul’a gelenlerin tamamı Suudlu muydu? Yoksa İsrailli, BAE’liler, Mısırlılar da var mıydı, açığa kavuşturulmalıdır.
Bu bir
ortak operasyon
muydu, öğrenilmelidir. Çünkü bu ülkeler, istihbarat aygıtları bütün bölgede
ortak hareket ediyorlar.
Bütün bölgede
ABD-İsrail çıkarlarına göre bir dizayn
yapmaya çalışıyorlar. Bütün bölgede
terör örgütlerini, iç savaşları, örtülü operasyonları birlikte yürütüyorlar.
Bütün bölgede
Türkiye karşıtı acımasız bir saldırganlıkla hareket ediyorlar,
bir nevi
Türk-Arap savaşının psikolojik temellerini
oluşturmaya, Türkiye karşıtı bir dalga inşa etmeye çalışıyorlar.
BAE-İsrail sabotajı: Bu da Rus uçağı
senaryosu mu?
ABD-İsrail istihbaratı hem Suud, hem BAE, hem Mısır istihbaratını yönetiyor.
Burada istihbaratın da ötesinde bir kaba cinayet vardır. Bu cinayetle:
Birileri sanki Türkiye ile S. Arabistan ilişkilerini bir daha onarılamaz bir noktaya sürüklemek istiyor.
Bu BAE-İsrail düşüncesidir.
Selman’ın bütün kontrolsüzlüklerine rağmen
Ankara, dikkatle hareket ederek şimdiye kadar bir krizi önledi.
Sabretti, ağırbaşlı davrandı, ilişkilerin düzelebileceği, güçlenebileceği umudunu hep taşıdı.
Özellikle S. Arabistan vatandaşlarının hassasiyetlerini hep üstte tuttu.
Şimdi bu cinayetin
zamanlaması, “Acaba böyle bir yakınlaşma ihtimali mi vardı da sabote edildi”
düşüncesini ortaya koyuyor. Birileri bir şeyleri mi
sabote
ediyor? Cemal
Kaşıkçı
olayı bu amaçla mı planlandı?
Çok fazla soru var. ABD, İsrail ve FETÖ’cülerin
Rus uçağını düşürmesi gibi bir senaryo ile mi karşı karşıyayız?
Bugünlerde Türkiye’de ne haltlar
karıştırıyorlar?
Zaid ve Selman,
bütün varlıklarını “Türkiye düşmanlığı”na adamış iki lider.
Bölgedeki her türlü terör örgütünü Türkiye’ye karşı besliyor, para ve silah veriyor. Arap dünyasında Türkiye düşmanlığı üzerine bir
dalga
oluşturmaya çalışıyorlar.
Bu anlayış
15 Temmuz saldırısını destekledi. PKK’yı destekledi, destekliyor. Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoruna en büyük desteği bunlar veriyor. Erdoğan’ı devirmeye yönelik çokuluslu komploların tamamının içinde yer aldılar.
FETÖ ile Dubai toplantılarının sırrı henüz çözülmüş değil.
Şimdilerde
Erdoğan’a karşı yeni bir “muhalefet ve müdahale” yapılanması
nı alttan alta destekliyorlar, finanse ediyorlar. Uzun zamandır dikkat çekmeye çalıştığım
“Muhafazakâr Muhalefet”
ve
“Muhafazakâr Müdahale” planlarına işte buradan bakmak
.
Bu prenslere “Arap-Türk savaşı”
dayatanlar kim?
Selman’ın, 4 milyar dolar
vererek Amerikan askerlerinin Suriye’de kalmasını istemesinin arkasında
“İran tehdidi” yoktur, Türkiye düşmanlığı vardır.
Çünkü ABD ve İsrail, BAE, S. Arabistan, Mısır üzerinden yeni bir
Türkiye karşıtı eksen
kurmuştur.
Rakka’daki PKK-ABD varlığı için ödenen 100 milyon dolar
bunun parçasıdır.
Açık biçimde Türkiye’yi hedef alacak bir Arap bloku oluşturmaya dönük ciddi bir uluslararası planlama söz konusudur.
Afrin’de başarısız olmamız için çalışanlar arasında bu iki lider de vardır.
Zaid, bu kötülüklerin bedelini ödeyecektir..
Özellikle
Zaid’in DEAŞ’ı silahlandırması, PKK’yı silahlandırıp Türkiye’ye saldırı için teşvik etmesi,
Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunu beslemesi, hem Türkiye hem de coğrafyaya çok büyük
ihanettir.
Bu kişi, gün olacak bu ihanetin,
bu kötülüğün bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir
. Bu kötülük abidesinin Türkiye içinde operasyon planları çok yakından izlenmektedir. Türkiye’ye güçlerinin yetmeyeceğini,
bir kaç yıl içinde Basra Körfezi’nde başlayacak çok cepheli savaş
ülkelerini sardığında göreceklerdir. İşte onlar, coğrafyanın büyük düşmanlarının içerideki
Truva atları
dır.
Bir İsrail, Suud,
BAE kurgusudur
Kaşıkçı’nın öldürülmesi,
bir İsrail, Suud, BAE kurgusudur.
Bu
kötü bir geleceğin
başlangıcıdır. Devamı gelecektir. Bugün Suudi vatandaşlarına yarın başka ülkelerin vatandaşlarına ya da siyasilerine.
Arafat’ı zehirleyip öldüren ekip ve zihniyet
Kaşıkçı suikastının de arkasındadır.
Muhammed Dahlan
gibi caniler bu işin arkasındadır.
Çünkü Dahlan ekibi, 15 Temmuz’dan bir yıl önce de Türkiye’yi çalışıyordu!
Her ne kadar Selman’a muhalif bir gazeteci öldürülse de, imza
Muhammed Bin Zaid’e aittir.
Selman’ın patronu odur. İkisinin patronu da ABD-İsrail istihbaratıdır.
#Türkiye
#Cemal Kaşıkçı