Bu “Kuzey Fırtınası” da nedir? Savaşı Türkiye’ye taşıyanlar savaşı sınırlarında mı bulacak? Suriye ordusu çöktü, İran tükenmiş, Rusya isteksiz. Lübnan’a, İsrail’e komşu olmak. Ve müthiş bir “zamanlama” aklı!

04:003/12/2024, Salı
G: 3/12/2024, Salı
İbrahim Karagül

27 Kasım 2024… Gazze ’de soykırım yapanlar, Lübnan ’ı işgal etmeye girişenler, savaşı sistematik biçimde kuzeye, Türkiye sınırına taşımaya hazırlananlar , hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaştı. Kuzey Suriye’den kimsenin ölçemediği bir fırtına büyüdü. Biz Golan’a bakarken dünyanın gözleri Halep’e döndü. İsrail uçakları her gün Suriye’nin her yerini bombalarken. Suriye ve İran yönetimi bu saldırılara cevap vermek yerine Suriye’nin kuzeyine yığınak yapıp saldırıya geçerken. Türkiye hem Rusya’yı

27 Kasım 2024…
Gazze
’de soykırım yapanlar,
Lübnan
’ı işgal etmeye girişenler,
savaşı sistematik biçimde kuzeye, Türkiye sınırına taşımaya hazırlananlar
, hiç beklemedikleri bir
sürprizle
karşılaştı.
Kuzey Suriye’den
kimsenin ölçemediği bir fırtına
büyüdü.
Biz Golan’a bakarken dünyanın gözleri Halep’e döndü.

İsrail uçakları her gün Suriye’nin her yerini bombalarken. Suriye ve İran yönetimi bu saldırılara cevap vermek yerine Suriye’nin kuzeyine yığınak yapıp saldırıya geçerken.

Türkiye hem Rusya’yı hem İran’ı bu saldırıların durdurulması için uyarırken. Herkesin ezberlerini bozan gelişme İdlib’de başladı.
HTŞ, aniden Halep’e doğru harekete geçti.

BİRİNCİ ŞOK: İDLİB’E SALDIRI HAZIRLIĞI YAPARKEN HALEP ELLERİNDEN GİTTİ..
Türkiye, Rusya, İran’ın Astana Süreci yürütülürken bazı şeyler dondurulmuştu. Türkiye’nin, güneyinde oluşturmaya çalıştığı
güvenlik kuşağı tamamlanmamış, ABD ordusu binlerce tır dolusu silahı PKK/YPG’ye
taşımaya devam ediyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beşşar Esad’a yeniden diyalog önerisi karşılıksız kaldı.
Bunlar olurken Ukrayna üzerinden Batı ile Rusya’nın savaşı
uzun menzilli balistik füzelerden nükleer silah kullanma
tartışmalarına dönüşüyordu.
İdlib’den başlayan askeri hareketlilik herkesi şoke etti. Beklenmiyordu. Dahası İran milisleri ve Suriye askerleri son iki haftadır bölgeye yığınak yapıyor,
İdlib’e saldırıyor hatta Türkiye’nin askeri birimlerini üslerini hedef alıyordu.
Beklenen, bu saldırıların tırmanacağı yönündeydi.
Birinci şok işte tam burada başladı.

SURİYE ORDUSU BİTMİŞ, RUSYA İSTEKSİZ, İRAN GÜÇ KAYBETMİŞ. KİMSE KARŞILARINDA DURAMADI!
İkinci şok
, muhaliflerin “
önleyici saldırı
” adını verdikleri karşı saldırı başladıktan sonra,
İran ve Suriye’nin hiçbir etkili karşılık verememesi
oldu. İran ve Suriye yönetimi bütün cepheleri ardı ardına terk etti. Ufak çaplı çatışmalar dışında hiçbir varlık ortaya koyamadı.
Oysa aynı
İran, İsrail Lübnan’ı ve Suriye’yi vururken, Suriye ordusu ile birlikte Golan’dan karşılık vermek yerine
, birliklerini kuzeye taşımaya çalışarak nasıl bir saldırı hazırlığı yapıyordu?
Dahası,
Suriye muhalefeti ile savaşmayı İsrail ile savaşmaktan daha öncelikli
görüyor, bunun için İsrail ile
ateşkes
anlaşması bile yapabiliyordu!
Bu görüntü,
İran’ın bölgede çok yıprandığı, Suriye’de etkisini kaybettiği
, militanlarını Lübnan’dan Suriye’ye taşıyamadığı,
Suriye ordusunun aslında çöktüğü
fotoğrafını açık etti.

2016 HALEP: İRAN’IN MEZHEP SOYKIRIMI.. 2024: SADECE ÜÇ GÜNDE BAYRAK ÇEKİLDİ.
Suriye muhalefeti
üç günde Halep’i ele geçirdi
. Oysa 2016’da
on binlerce insanın katledildiği, yüzbinlerce insanın sürüldüğü
, Türkiye destekli silahlı güçlerin İran tarafından ezildiği çok büyük bir savaş yaşanmış, Halep
enkaza
dönmüştü.
Kasım Süleymani
öncülüğündeki İran milisleri tam anlamıyla bir “
mezhep soykırımı
” yapmıştı. O günlerde
katliamın dehşetini
yazarken şu cümleyi kullanmıştım:
“Öyle bir gün gelecek ki, bu coğrafyada hiç kimse İran’ın gözyaşlarını silmeyecek.”
Çünkü yaşananlar korkunçtu ve bu, İran’ın imzasıydı.
Ama şu an Halep’e girenlere bakıyorum, asla böyle
intikamcı
kıyımlara yönelmiyorlar. Müthiş bir olgunluk söz konusu. İşte bu,
Suriye’nin geleceğinin temellerini atabilecek akıl
dır.

“TÜRKİYE CEPHESİ” AÇTIRMAYACAĞIZ. SAVAŞI ONLARIN EVİNE TAŞIYACAĞIZ.
Bölgemizdeki
bütün savaşlara şu açıdan bakacağız
: Lübnan ve Suriye’deki savaşların, İran’ın Halep’e kadar gelmesinin,
PKK/YPG
’ye
İran sınırından Akdeniz’e kadar harita çizenlerin
ana amacı, s
avaşı Türkiye sınırlarına hatta içlerine taşımaktır!

Bu, güneyde de böyle, Akdeniz’de de böyle, Ege’de de böyle hatta Karadeniz’de de böyle olması için çalışılıyor.

Elli yıldır
Türkiye’yi teröre boğanlar
, Türkiye’yi terörle diz çöktürmeye çalışanlar, o “müttefikler”, Suriye savaşı ile bambaşka bir aşamaya geçmiş, aslında
Türkiye Cephesi
’ni açmıştı.
Türkiye, bütün bu mücadeleyi hep tek başına yürüttü.
Hem sınırları dışında hem sınırları içinde.

İRAN’IN ÇARESİZLİĞİ, RUSYA’NIN İSTEKSİZLİĞİ, ŞAM REJİMİNİN BİTİŞİ
Muhalif güçler Halep’i olağanüstü bir hızla ele geçirdi. İdlib’i tamamen denetim altında aldı. Hama’yı denetim altına almak üzere..
PKK/YPG’nin kontrol ettiği Tel Rıfat’ı bir günde denetim altına aldı. Hama, Humus, Şam ve Lazkiye’ye
yöneldi.
Her şey
yıldırım hızıyla
gelişti, o hızla devam ediyor. Hiçbir güç önlerinde durmuyor ya da duramıyor.
İran’ın çaresizliği, Rusya’nın isteksizliği, Şam rejiminin tükenmişliği
ortadaydı ve Suriye’de tam bir boşluk oluşmuştu.
PKK/YPG
de,
ABD’nin korkunç askeri desteğine rağmen
çatışma alanlarının hiçbirinde Suriye muhalefetinin karşısında bir varlık oluşturamadı.

BU İŞİN ARKASINDA ABD Mİ VAR?
Gelişmeler karşısında
Türkiye sessizdi. Rusya sessizdi. ABD sessizdi.
Türkiye’de hemen herkes “
Bu işin arkasında ABD var, İsrail var
” diye ezberleri konuşturmaya başladı. Daha çok
Rusya
,
İran
ve
Suriye
rejimi resmi tezleri savunuluyordu. Türkiye’nin sessizliği de bu tezin yayılmasına neden oldu.
Bugüne kadar hiçbir savaşta
kamuoyu, medya, bu kadar çaresiz, ayarsız, pozisyonsuz kalmamıştı
. Suriye Milli Ordusu çatısı altındaki
HTŞ hızla ilerlerken, SMO’nun asıl gücünün sahaya hemen inmemesi de
kafaları karıştırdı.
Eğer sonradan harekete geçip
Tel Fırat’ı
almasalardı, iş tamamen HTŞ imzalı olacak, “
Bu işin arkasında ABD ve İsrail var
” tezi daha da güçlenecekti. Ama artık ezberler üzerinden hareket etmemek lazım.

ŞAM’I DAHİ KORUYACAK GÜÇLERİ BİLE KALMADI. LÜBNAN’A KOMŞU OLMAK…
Daha bir hafta olmadan Suriye’deki güç haritası tamamen değişti. Hama ve Humus’ta ne olacağı, işin
Şam’a ulaşıp ulaşmayacağı, Lazkiye
’dekilerin güvende olup olmayacağı,
Fırat’ın doğusu
ndaki
ABD/İsrail destekli PKK/YPG haritasına müdahale edilip edilmeyeceği
bir hafta içinde netleşir.

Peki neler olabilir?

1- Muhalif güçler
Türkiye sınırından Lazkiye’ye
kadar bir
koridor
açabilir. Bu durumda Türkiye’den Lübnan’a bir ulaşım yolu açılmış olur.
Lübnan’ın korunması için yeni bir güç
devreye girmiş olur. Bu, İsrail için hiç de iyi olmaz. Ya da muhalif güçleri
Lazkiye’yi tamamen tecrit edip
bu bölge dışında Suriye’nin tamamına hâkim olabilir.
2- Muhalif güçler
Hama
ve
Humus’u
ele geçirdikten sonra doğrudan
Şam’a yönelebilir
. Suriye yönetiminin şu an Başkent
Şam’ı bile kontrol edecek güçte olmadığı
açıktır.
Eğer
İran’ın gücü yetmezse, Rusya da Şam’ı savunmak için büyük bir riske girmeyecektir.
Bu durum, yeni bir Suriye’nin kuruluşunun ilanıyla sonuçlanabilir.

FIRAT’IN DOĞUSU YENİ BİR HARİTA OLMAMALI.
3- Muhalif güçler, özellikle Suriye Milli Ordusu, Türkiye için en önemli cephe olan
Fırat’ın doğusuna da yönelebilir.
Burada
ABD nasıl tavır alacak
, o belirleyicidir.
Masada
pazarlıklar olur mu bilmiyorum ama Trump döneminde ABD’nin Suriye politikası belirleyici olacaktır.
Suriye güçlerinin güneye doğru hareketleri başarılı olursa, Fırat’ın doğusu asla ayrı bir harita olarak kalamayacaktır.
Buna kesinlikle izin verilmeyecektir.
Türkiye özellikle bu alanda asla masaya oturmamalı, pazarlığa girişmemelidir.

ONLAR İÇİN AKDENİZ RÜYASI BİTTİ. HİÇBİR PAZARLIK MEŞRU DEĞİL..
PKK/YPG için Akdeniz’e ulaşma rüyası bitti.
Terör Koridoru planı yapanların Kuzey Kuşağı planları bitti. Onlara Akdeniz kapısı tamamen kapandı.
Fırat’ın doğusu, İran kapısı da tamamen kapatılacak
. Coğrafyamıza haritalar çizenler, coğrafyanın güçlerinin haritaları ile yüzleşecekler.
4- Ne tür bir örgütlenme formatı olursa olsun,
Kuzey Fırtına’sını estirenler Halep’in, Suriye’nin çocuklarıdır
. Milyonlarca sürgün insan varken, hepsine “
Gazze Kaderi”
çizilmişken,
güç oyunlarıyla bir milletin imhası
nın tahammül edilir bir tarafı yoktur. Bu gerçek, bütün bölgesel hesapların üstündedir.

MÜTHİŞ BİR “ZAMANLAMA AKLI” TÜRKİYE İÇİN GERİ ADIM OLMAZ!
Türkiye’nin güvenlik kaygıları esas alındığında şu anki durum
kuzeyi ve Akdeniz tarafını sağlamlaştırıyor. ABD’nin, Rusya’nın, İran’ın, BAE ve Suudi Arabistan’ın
ne yapacağına bakacağız. Ama her haliyle
müthiş bir zamanlama hesabı
yapılmış. Daha uygun bir zaman planlaması yapılamazdı. Herkesin
kilitlendiği
bir anda, o boşluk
inanılmaz bir beceriklilikle
kullanıldı.
Suriye halkının kaderi, yeniden
diplomasi oyunlarına
kurban edilmemeli.
Beşşar Esad
muhalefetle ve Türkiye ile masaya oturmalı.
Aksi halde yok olacak.
Türkiye, tek başına kalsa da asla geri adım atmamalı.
Küresel ölçekte öyle bir boşluk oluştu ki, elini nereye uzatırsa o kadar güçlü olacaktır.
#Suriye
#Türkiye
#Halep
#Lübnan
#İsrail