Biz çökünce coğrafya çöker, biz yükselince dünya sarsılır ‘Üçüncü Büyük Yükseliş’ başladı, artık geri dönüş olmayacak..

04:002/07/2018, Pazartesi
G: 2/07/2018, Pazartesi
İbrahim Karagül

Artıkbüyük sözlerlekonuşma,büyük iddialarlaöne çıkma, büyük adımlarla yola çıkma,büyük hesaplaşmalaragöre hazırlık yapma dönemindeyiz.Çok büyük değişimin,çok büyük bir kuruluşuniçindeyiz. Birkurucu nesil, birkurucu kuşak, bir güçlü bir tarih, birmedeniyet mirası, bir tarih yapıcı siyasi genetik, bir coğrafya inşa etme bilinci harekete geçmiştir.Türkiye üzerinden yeni bir yükseliş dalgasıbaşlamıştır. Anadolu, bin yıllık dönem içindedefalarca olduğu gibiyeni bir dirilişe, tarih kırılmasınaev sahipliğiyapmaktadır.Biz


Artık
büyük sözlerle
konuşma,
büyük iddialarla
öne çıkma, büyük adımlarla yola çıkma,
büyük hesaplaşmalara
göre hazırlık yapma dönemindeyiz.



Çok büyük değişimin,
çok büyük bir kuruluşun
içindeyiz. Bir
kurucu nesil
, bir
kurucu kuşak
, bir güçlü bir tarih, bir
medeniyet mirası
, bir tarih yapıcı siyasi genetik, bir coğrafya inşa etme bilinci harekete geçmiştir.
Türkiye üzerinden yeni bir yükseliş dalgası
başlamıştır. Anadolu, bin yıllık dönem içinde
defalarca olduğu gibi
yeni bir dirilişe, tarih kırılmasına
ev sahipliği
yapmaktadır.
Biz çökünce coğrafya çöker,
biz yükselince dünya sarsılır
Bu topraklar ne zaman direnişe geçse coğrafya direnişe geçer.
Ne zaman harekete geçse bütün bölge harekete geçer. Ne zaman bir yükseliş dönemi başlatsa coğrafyanın
haritası
yeniden biçimlenir.
Bu topraklar ne zaman
büyük özgürlük mücadelesi
başlatsa
Kuzey Afrika’dan Uzak Asya’ya kadar
bütün ülkeler, toplumlar harekete geçer.
Yeni bir siyasi dil, yeni bir duruş dünyayı sarsar.
Tarih değiştirir, güç haritalarını altüst eder.
Biz çöktüğümüzde coğrafya çöker, dünya sarsılır. Yüz yıl önceki çöküşümüzde olduğu gibi… Biz yükseldiğimizde yeryüzünün haritası değişir,
dalga dalga bir güç
bütün bölgeye yayılır.
Hezimetlerimiz ağır, zaferlerimiz zor oldu, yalvaran millet olmadık
Büyük çöküşten
yüz yıl
sonra bugün yaşadığımız gibi.. Bin yıldır bu coğrafyada
çöküşümüz de yükselişimiz de haritaları altüst etmiştir
, hepsi küresel ölçekli olmuştur. Osmanlı yükselişi böyledir, Selçuklu yükselişi böyledir, Cumhuriyet’in kurulması böyledir.
Medeniyetlerin, tarihi iddiaların hesaplaşma sahasında, kesişme yerinde hep sağlam bir direnç olduk
, mücadele eden olduk,
hiç kolay bir zafer görmedik, hiç yalvararak ayakta kalmaya çalışmadık,
hiç diz çökerek af dilemedik, hiç birilerine sığınma yolunu seçmedik.
Zaferlerimiz çok zor oldu
,
hezimetlerimiz çok ağır oldu
, biz hiç sıradan bir millet olmadık. Üzerimizdeki yük hep ağır oldu,
merhametimiz de sorumluluklarımız
da hep çok oldu.
Hiç gündelik düşünmedik
, hiç sadece kendimizi düşünmedik. Biz hep büyük bir
tarih, coğrafya ve medeniyet yolcusu
olduk. Bir çok zaman
mazlumlar için intihar edercesine öne atıldık, adalet için koca ülkeyi ve devleti seferber ettik.
Kıtalar dolaştık, hep aradık, hep koştuk, asla durmadık
“Bittiler” dediler yeniden dirildik, “tükendiler” dediler tekrar başladık
“Bittiler”
dedikleri anda yeniden dirildik,
“tükendiler”
dedikleri anda yeni başlangıçlar yaptık,
“artık tarih dışına itildiler”
dedikleri anda, çok büyük
buhranlar
döneminde, coğrafyanın
imha edildiği
hallerde bile
yeniden direnç halkaları oluşturduk.
Mütevazı çabalarımız ülkeler aştı, kıtalara yayıldı.
Yakınlarımıza, tanıdıklarımıza, bizden gördüklerimize olağanüstü bir şefkat, merhamet gösterdik. Bizi hedef alanlara, düşman bilenlere, coğrafya dışından gelenlere, istila ve sömürge kimliğini evimize taşıyanlara acımasız olduk. Bin yılın bütün büyük mücadeleleri bu yüzden küresel ölçeklidir,
bu yüzden Anadolu’nun çok ötelerinde sarsıntılara, değişimlere neden olmuştur.
Coğrafyamıza yönelik tepkilerimiz birleştirmeye ve daha birleşik bölgesel güç ortaya çıkarmaya dönük olmuştur.
Etnik kimliğe, mezhep kimliğine, daha dar ölçekli kimliklere bakmadık. Hep bir büyük mücadeleye ayarlı olduk, bir üst dayanışma kimliğine yatırım yaptık.
Hep, coğrafyanın gücünü bölge dışı güçlerle mücadele etmek için kaynaştırdık, birleştirdik.
Büyük milletlerin büyük zaferleri, büyük acıları olurdu, bilirdik
Büyük acılar çekmiş bir milletiz.. Balkanlardan geri dönüşte yüzbinleri şehit verirken de, kitlesel kıyımlara ve katliamlara maruz kalırken de ağlamayı bilmedik. Kafkaslardan akın akın Anadolu’ya sığınan yüzbinlerin dramlarını yaşarken de ağlamayı bilmedik.
Ağlamak bir yana, kimseye anlatmadık,
şikayet etmedik, sızlanmadık,
kimseden kendi üzüntülerimize merhamet göstermesini beklemedik. Bırakın şikayeti bütün bunları
gizledik, konuşmak bile istemedik. Büyük milletlerin büyük mücadeleleri olurdu. Büyük zaferleri olduğu kadar büyük acıları da olurdu, bilirdik.
İşte o gün geldi. O gün bugündür!
Son büyük çöküş
ümüzde, Osmanlı’yı param parça edip coğrafyayı talan etmeye başladıklarında,
“artık bu iş ebediyyen bitti”
umutsuzluğu bütün İslam dünyasına yayıldığında,
istilacılar kutsallarımızın ve onurumuzun üstünde tepinirken biz bileniyorduk, susuyorduk ama hep gizli gizli o zamanın yeniden döneceğini biliyorduk.
Yüz yıldır o zamanı bekledik, yüz yıldır ellerimizdeki kelepçeleri çıkarmakla uğraştık, yüz yıldır
bir gizli hazırlık
yaptık.
İşte o an geldi. O an bugündür. O tarihin yeniden döndüğü zaman bu zamandır. Bu milletin gizli gizli hasret çektiği dönem bu dönemdir.
Başımızı dik tutmayı, ayaklarımızı sağlam basmayı, bölgeyi ve dünyayı bu topraklardan görmeyi yeniden keşfettiğimiz dönem bu dönemdir.

“Üçüncü Büyük Yükseliş”
Lideri de, hedefi de nettir
Bağdat’ın acısını, Şam’ın çaresizliğini, Üsküp’ün hasretini, İstanbul’un gururunu,
medeniyetimizin temelleri olan
şehirlerimizin hafızasını
yeniden keşfettiğimiz zaman bu zamandır.
Çünkü tarih dönmüştür,
“Üçüncü Büyük Yükseliş”
dönemine geçilmiştir.
Vatan eksenli, coğrafya eksenli hafıza da, yürüyüş de, mücadele de başlamıştır. On beş yıldır engellemeye çalıştıkları,
son beş yıldır amansız saldırılarla durdurmaya çalıştıkları o güç yükselişinin,
24 Haziran
’da son safhasına geçilmiştir.
Bu büyük mücadelenin
lideri de, kadrosu da, toplumsal desteği de, geçmiş ve gelecek hesapları da son derece nettir.
Dışarıdan müdahale ve içeriden dirençle durdurulma imkanı artık kalmamıştır.
Biz böyle Selçuklu olduk,
böyle Osmanlı olduk,
geri dönüş olmayacak!
Bu yüzden, bundan sonra
bireysel kavgaların, küçük hesapların, çıkar mücadelelerinin, küskünlüklerin, dargınlıkların hiçbir anlamı, değeri yoktur.
Bu mücadeleye
kim, ne kadar omuz verirse
yükseliş tarihinin o kadar
kahramanlarıdır.
Kim bu yürüyüşü
sabote
etmeye girişirse yeri tarihin karanlık yanlış sayfalarıdır,
utançtır, kaybolup gitmedir.
Kim olursanız olun, nerede olursanız olun, hangi yerde durursanız durun,
büyük sözlere, büyük iddialara, büyük yürüyüşe sahip çıkın. Unutmayın, biz böyle Selçuklu olduk, böyle Osmanlı olduk, böyle kıtalar dolaştık, böyle büyük millet olduk.

Yine öyle olacağız. Çünkü tarih de, kimlik de, sorumluluklarımız da kendi havzasına yerleşmiştir.

Artık geri dönüş olmayacaktır, buna hazırlanın!

#Türkiye
#Selçuklu
#Osmanlı