Ben sizi savaşa çağırmıyorum… Sadece ‘devlet’ hazırlığı yetmez! “Zap’ta kilit kapandı” ne demek? İçeride ‘dansöz’lerle uyutulmak. Vatanseverler güçlendirilmeli!

04:0028/11/2024, Perşembe
G: 28/11/2024, Perşembe
İbrahim Karagül

“Zap’ta kilit kapandı” cümlesi, Türkiye’nin PKK/YPG terörüne karşı Irak’ın kuzeyinde verdiği mücadelede bir zaferi ifade eder. İran’dan Akdeniz’e uzanan malum haritanın Irak’ın kuzeyindeki bölümünün kontrol altına alınmasını, temizlenmesini ifade eder. Devamında Suriye’nin kuzeyinde de “ Güney Duvarı’ndaki açık kapatıldı ” cümlesi gelecektir ve gelmelidir. Bu açıklama geldikten sonra, Güney Kapısı’nın tamamen kontrol altına alındığını rahatlıkla söyleyebileceğiz. Biz bunu böyle anlarız ve doğrudur.

“Zap’ta kilit kapandı”
cümlesi, Türkiye’nin PKK/YPG terörüne karşı Irak’ın kuzeyinde verdiği mücadelede bir zaferi ifade eder. İran’dan Akdeniz’e uzanan malum haritanın Irak’ın kuzeyindeki bölümünün kontrol altına alınmasını, temizlenmesini ifade eder.
Devamında Suriye’nin kuzeyinde de “
Güney Duvarı’ndaki açık kapatıldı
” cümlesi gelecektir ve gelmelidir. Bu açıklama geldikten sonra,
Güney Kapısı’nın tamamen kontrol altına alındığını
rahatlıkla söyleyebileceğiz.
Biz bunu böyle anlarız ve doğrudur. Ama aslında bu açıklamada, bu sonuçlarda
daha derin ve kapsamlı bir doğru, bir gerçek daha var.
Şu anki küresel çatışmalar coğrafyasının haritasına bütüncül baktığımız zaman,
“Zap’ta kilit kapandı”
cümlesinin gerçek anlamını kavrayabiliriz.

TERÖRLE MÜCADELE DEĞİL BÜYÜK SAVAŞ’IN CEPHESİ.

O da şudur:

Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyinde ve Doğu Akdeniz’de yürüttüğü mücadele, bildiğimiz dar anlamda “
terörle mücadele
” değildir. Artık hiç öyle olmayacaktır.
İsrail’in
Gazze’de soykırımla başlattığı, Lübnan
’a (ateşkes anlaşması yapıldı ama şimdilik) ve
Suriye’ye yaydığı, Kızıldeniz
’de füzelerin çarpıştığı,
Rum Kesimi’nde ABD-Avrupa cephesi
nin kurulduğu, Ege adalarında
ABD/İsrail yığınakları
nın devam ettiği, Rusya-Ukrayna savaşı ile de başka bir cepheden izlediğimiz “
Büyük Savaş”ın parçasıdır
. Biz aslında, “terörle mücadele” görünümü altında, büyük savaşın bir cephesinde büyük bir mücadele veriyoruz.
Çünkü bu bölgelerin tamamı aslında Türkiye’nin savunma yaptığı
ana cephelerden biridir. Çünkü PKK İsrail’dir. PKK ABD’dir. PKK Avrupa’dır. PKK NATO’daki “müttefik”lerdir.

DAHA UZUN MENZİLLİ FÜZELER VERECEKLER! ÖNCE MOSKOVA’YI, SONRA TÜM RUSYA’YI VURACAKLAR
Günlerdir zihin konforumuzu bozan, yerel çatışmalardan dünya savaşına doğru giden,
balistik füzelerin havada uçuştuğu, “nükleer savaş”
naralarının atıldığı bir küresel fırtınaya dair yazılar yazmaya çalışıyorum.
Bazılarımıza abartı gelse de, çoğumuz bunun mümkün olmayacağını düşünse de
milletlerin karşı karşıya bulunduğu bu tehdit
gerçektir.
ABD ve Avrupa, üç yüz kilometre menzilli balistik füzelerden sonra,
bin ve bin beş yüz kilometre menzilli füzeleri de Ukrayna’ya verme
ye hazırlanıyor. Ayrıca n
ükleer silah vermeyi
bile düşünüyor.
Yani ABD ve Avrupa, yani bütün Batı,
Moskova’yı vurmakla
başlayacak
Rusya’ya karşı
büyük saldırının son hazırlıkları
nı yapıyor, ortamı buna göre hazırlıyor.

BEN SİZİ SAVAŞA ÇAĞIRMIYORUM..

Bunları yazarken;

Ben sizi
savaşa çağırmıyorum
, tedbir almaya, korunmaya, büyük tehditlere karşı kuşanmaya çağırıyorum.
Türkiye’nin bugününü, yarınını kurtarmaya çağırıyorum.
Anavatanımızı
, sınırlarımızı, sınırlarımızın çok ötelerine ulaşan varlıklarımızı, değerlerimizi,
insanlarımızı, haritamızı
korumaya çağırıyorum.
İçeride “
dansözler
” oynatılırken
âkil insanları
, dünyayı felakete sürükleyecek büyük ve yakın
tufandan
kurtulmak için
yol
göstermeye
, hazırlıklar yapmaya çağırıyorum.

KİBİRLİ, KİRLİ BOŞ ADAMLAR VE TARİHİ AKIŞINA BAKMAK..
Kibirli kibirli, kirli kirli
büyük laflar edip, kendilerine
insanötesi güç atfeden, milleti uyutan boş adamlara karşı, herkesi yüreğini, aklını, bilincini,
elindeki güç ve araçları harekete geçirmeye çağırıyorum.
Sinsi sinsi, Türkiye’nin aklını felç edip başka ajandalar için örgütlenme yürütenlere
karşı uyanık olmaya, o ajandayı açığa çıkarıp yok etmeye ve bunu
bir an önce ve çok hızlı
biçimde yapmaya çağırıyorum.
Sizi
tarihin akışına çağırıyorum.

BU SAVAŞ; DEVLETLERİN, MİLLETLERİN SAVAŞI DEĞİL. BATI BÜTÜN MİLLETLERE KARŞI!
Bu savaş
milletlerin, devletlerin birbirine açtığı savaş değil. Bu savaş çokuluslu şirketlerin, ele geçirdikleri devlet aygıtlarını da kullanarak,
yeryüzünün bütün uluslarına, kaynaklarına açtığı bir savaş olacaktır.
Ayrıca;
Batı medeniyetinin ve Güçler Cephesi’nin, kendileri dışındaki bütün medeniyetlere,
kültürlere, milletlere ve ülkelere karşı başlattığı
bir savaş
olacaktır.
Bu
şeytani
güçler ayrıca,
devletleri sınırlayan
hukuki düzenlemelerin hiçbirine bağlı olmadıkları için her türlü
insanlık dışı yöntem ve çılgınlıkları
denemekten çekinmeyeceklerdir.

DEVLET-VATANDAŞ BAĞINI KOPARMAK…
Devlet-vatandaş bağı gibi koruma alanlarının tamamı iflas ettirilecek, kitleler tüketen ve gözden çıkarılabilen yığınlar
olarak görülecek, dolayısıyla insanlık dışı yöntemler pekâlâ devreye sokulacaktır.
İsrail’in Gazze’deki soykırımı, bu yeni tür savaş yönteminin
, kıyımların
ilk örneğini
oluşturmaktadır. İnsan ırkının gözden çıkarılabildiğinin ilk örneğini oluşturmaktadır. Ve yeni tür saldırıların bir prototipidir.
Bu yüzden Gazze’deki soykırım hiçbir şekilde
Gazze ve Filistin ölçekli
görülemez
. Bunu kısa zaman içinde daha iyi anlayacağız.

SADECE DEVLETLERİN HAZIRLIĞI YETMEZ! HANGİ ALANLARDA HAREKETE GEÇİLMELİ?
Böyle bir
kıyamete hazırlık görevi sadece devletlere yüklenemez.
Sadece devletlerin anavatanı koruma
hazırlığı
yeterli olamaz.
Mesela;
şirketler buna hazır mı? İşadamları hazır mı? Sektörler hazır mı? Sağlık sistemi hazır mı? Sivil savunma hazır mı?
Bireyler bu hazırlık için doğru yönlendiriliyor mu?
Avrupa ülkelerinde hatta ABD’de sivillere, böyle bir felakete hazırlık için uyarılar yapılıyor, kitapçıklar dağıtılıyor,
metrolar sığınaklara
dönüştürülüyor, yeraltı sığınakları inşa ediliyor hatta nükleer saldırılara karşı iyot tabletleri bile stoklanıyor.
Gıda tedarikleri, tarım faaliyetleri, ticari piyasanın kontrolü, finans trafiğinin yönetilmesi,
her alanda oluşabilecek
karaborsa
ile mücadele, yeni paralel yapılanmalar ve
kurulacak yeni örgütlerle
nasıl mücadele edileceği gibi..

TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜLKENİN SİNİR SİSTEMİNE SALDIRACAK. ‘MİLLİ OLMAYAN MUHALEFET’ BÜYÜK TEHDİT OLACAK..
Mesela;
kitleleri kim yönetecek?
Merkezi alan
sivil
alanları kontrol edebilecek mi? Yoksa birileri bu alanı ele mi geçirecek?
Özellikle şu an
var olan terör örgütleri böyle bir durumda merkez iktidar alanının sinir sistemine saldıracak
ve olağanüstü ölçekte yıkıcı olacak. Çünkü bu örgütler
belki de tarihte ilk kez bu kadar etkin ve ölümcül bir silah olarak
kullanılacak.
Böyle bir ortamda,
milli olmayan muhalefet alanları,
onların kontrolündeki yönetimler, dışarıdakilerle daha güçlü ortaklıklar kurup
içeriden savaş
yürütebilirler. Her hasım devlet birbirine karşı bu alanı mutlak kullanacaktır.
Hepsi ama hepsi
çok güçlü bir Merkezi Yönetim
istiyor. Merkez iktidar alanı güçlü olan devletler ancak böyle bir kaostan sağ çıkabilecek.

“BARIŞ ADAMLARI” SAHNE ALMALI! VATANSEVERLER GÜÇLENDİRİLMELİ
Bu savaş gelecek. Belki kısa süreliğine
ertelenebilir ama önlenemez.
Hiç değilse erteleyebilmek için,
“barış adamları” sahne almalı
. Güçlendirilmeli. İnsanlık için sefere çıkarılmalı. İnsan tarihinin en büyük yıkımına doğru sürükleniyorken,
yeryüzünün bütün umutları, umut alanları harekete geçirilmeli
.
Kontrollü ve örgütlü biçimde bazı sivil alanların da silahlandırılması bir zorunluluk haline gelebilecektir. Bazı
vatansever çevrelerin daha şimdiden ekonomik ve siyasi olarak güçlendirilmesi
gerekmektedir. Anadolu’nun her yerinde
direnç adaları
oluşturmak için geç kalmamak gerekiyor.

Çünkü geç kalmak intihar olacaktır.

#gündem
#siyaset
#İbrahim Karagül