Batılı istila, ‘iç işgalciler’ ve mücadeleyi Arap dünyasına yaymak..

04:0028/07/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Karagül

Coğrafyamıziki türlü şiddetle, tehditle, işgalleyüz yüzedir. İlki ve bu yüzyıla damgasını vuracak olanBatılı istiladır.Bölgenin bütünzaaflarınıistismar ederek hızla yayılan bu istila;etnik kavgalar, mezhepkimliği üzerinden ayrışma ve çatışmalar,sınır sorunları,kaynaklar paylaşımı, terör örgütleriüzerinden yürütülen istikrarsızlaştırma senaryoları, iç çatışmalar,bölge rejimlerininvesayet sorunları, kitlelerle rejimler arasındaki kopukluk hatta düşmanlık şeklinde neredeyse coğrafyamızın tamamına yayılmıştır.Üst

Coğrafyamız
iki türlü şiddetle, tehditle, işgalle
yüz yüzedir. İlki ve bu yüzyıla damgasını vuracak olan
Batılı istila
dır.

Bölgenin bütün
zaaflarını
istismar ederek hızla yayılan bu istila;
etnik kavgalar, mezhep
kimliği üzerinden ayrışma ve çatışmalar
,
sınır sorunları,
kaynaklar paylaşımı, terör örgütleri
üzerinden yürütülen istikrarsızlaştırma senaryoları
, iç çatışmalar,
bölge rejimlerinin
vesayet sorunları
, kitlelerle rejimler arasındaki kopukluk hatta düşmanlık şeklinde neredeyse coğrafyamızın tamamına yayılmıştır.
Üst proje: Müslümanları
tarih dışına, denklem dışına itmektir
Birçoğu
“bölge için sorun”
gibi görünen krizlerin tamamı aslında bir
“üst proje”
dir, bir
“dış müdahale”
dir, 21. yüzyıla yayılan bir
coğrafya tasarımı
dır, Müslüman ülkelerin ve toplumların bu yüzyıl boyunca
tarih dışına, denklem dışına itilmesi planlarıdır
.
Aslında 21. yüzyılda bizim için
yeni bir 20. yüzyıl tasarlanmıştır
.
İslam’ı kuşatmak, ülkeleri kuşatmak, Müslümanları kuşatmak ve yeryüzünün ana eksenini
, orta kuşağını oluşturan coğrafyayı yeniden istilaetmek,
rehin almak
ve yönetmek üzerine bir tasarımdır bu.
Bu üst projenin önünü açan bütün bölgesel krizler, bölge içi gerilimler mutlak suretle bir dış müdahaledir
. Bazı ülkelerin kendi sorunları gibi gördüğü meselelerin tamamı dış müdahalenin parçasıdır, içeriye dönük uzantılarıdır.
Haçlı Seferleri gibi
akın akın geliyorlar!
Afganistan
’ın işgali,
Irak
’ın işgali,
Suriye
meselesi,
Yemen
meselesi,
Libya
’nın parçalanması,
İran-Suud
gerilimi,
Basra Körfezi
’nde
Katar
’ı hedef alan yeni kriz ve daha niceleri,
ilmik ilmik işlenmiş
bir ince hesaptır. Bu öyle bir kaos, tufan planlamasıdır ki,
“yahu bizim hiç mi suçumuz yok”
sözleri, itirazları anlamsızlaşmaktadır.
Daha şimdiden
beş ülkeyi parçalayan
bu küresel istila,
beş yıl içinde en az beş ülkeyi daha parçalamayı
amaçlamaktadır.
Türkiye dahil
,
İran
ve S. Arabistan dahil, bölgenin en güçlü ülkeleri bile
tehdit
altındadır.
Ve bu fırtına hiçbir şekilde
on yıllık, yirmi yıllık zaman aralıklarına sıkıştırılamaz
.
Haçlı Seferleri
’nden bu yana,
Kudüs’ün işgalinden
bu yana,
Osmanlı
’nın yıkılmasından bu yana,
coğrafyanın sömürgeciler tarafından paramparça edilmesinden
bu yana devam eden bir süreçtir. Bu
tarih okumasını
yapamayan hiçbir devletin ayakta kalma şansı olmayacaktır. Bu sürekliliğin farkına varamayan
hiçbir toplum
yakın gelecekte birarada kalamayacak.
Coğrafya dünya
savaşını yaşıyor
Coğrafyamız bir dünya savaşı yaşamaktadır
, bugün söylenmese de, geleceğin tarihçileri bu büyük kaosu
“21. Yüzyılın Haçlı Saldırıları”
olarak tanımlayacaktır. Ne kaderdir ki,
biz, bizim ülkemiz yüz yıl sonra yeniden
coğrafyanın ağır sorumluluklarını üslenmiş,
sağlam bir direnç, son kale
olarak büyük mücadelelere girişmiştir. Bu da bizim
tarih yapıcı
rolümüzün bir uzantısıdır.
Hal böyle iken,
istilanın önünü açan, ona zemin hazırlayan, onunla işbirliği yaparak güç arayışına giren her devlet, her toplum, her örgüt işgalcidir, coğrafyanın hainidir
.
İkinci tehdit iç
işgalciler: Hepsi
Türkiye düşmanıdır
İşte bölgeye yönelik
ikinci tehdit bu iç işgalcilerdir
. Ülkelerin parçalanmasına, yüzyıllardır birlikte yaşayan toplumların birbirine
yabancılaşmasına
ve
düşmanlaşmasına
, coğrafya içi yeni
cepheler
açılmasına zemin hazırlayanlar,
Batılı istilanın uzantısı olarak rol üslenenler
,
o üst projenin altına gizleyip hesap görenler
, fırtınayı arkasına alıp yakın komşularını vuranlar
siyasi tarihin kötüleridir
. Coğrafyanın düşmanları olarak anılacaktır.
Ne gariptir ki,
coğrafyanın düşmanlarının tamamı aynı zamanda Türkiye düşmanıdır!
PKK ile savaş
işte bu
işgale karşı savaştır!
El Kaide
gerekçesiyle Afganistan’ı işgal etme,
kimyasal
gerekçesiyle Irak’ı perişan etme,
DEAŞ
gerekçesiyle Suriye’yi işgal etme,
PKK eliyle Suriye’yi parçalayıp Türkiye karşıtı büyük bir cephe oluşturma
hesapları hep bu büyük projenin alt unsurlarıdır. Bunlar ve daha birçok örgüt, birer iç işgalcidir, birer dış tehdittir. Bu yüzden
PKK gibi örgütlerle savaş işgale karşı savaştır.
Ama bütün kartlar
, İran ile Sünni Arap dünyası arasında çıkarılacak büyük kavgaya
göre dağıtılmıştır.
Pers emperyal hayali
yle yanıp tutuşan
Tahran
, bölgeye yönelik büyük
istiladan en çok yararlanan
, fırtınayı en iyi kullanan, kendi heveslerini bölge dışı müdahaleyle
kamufle
eden ülkedir.
Sünni Arap ülkeleri iç
savaşlara sürüklenecek
Sünni Arap dünyası
hızla mevzi kaybetmektedir. Bugüne kadar ağır aksak da olsa bir birlik görüntüsü veren bu çevre, son
Katar krizi ile
parçalanmıştır.
Irak ve Suriye gibi Arap topraklarını İran’a kaptırdıktan sonra Basra Körfezi’nden Akdeniz’e kadar bütün Arap toprakları tehdit altına girmiştir
.
S. Arabistan tam anlamıyla
çevrelenmiş
bir ülkedir, çok yakında hem bu ülkede hem de Basra Körfezi’nde bütün
bölgeyi sarsacak
istikrarsızlıklar ateşlenecektir.
Katar’ı hedef alan son kriz, bir projedir ve S. Arabistan tuzağa düşürülmüştür
. Günlerdir dile getirdiğimiz
Muhammed Dahlan
ve
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
üzerinden,
Muhammed bin Zaid
üzerinden
Arap dünyasına çok büyük bir tuzak kurulmaktadır
. Bu tuzak boşa çıkarılamazsa, Sünni Arap dünyası ciddi
iç savaşlara, terörle mücadele örtüsü altında işgallere
maruz kalacaktır.
Araplar Türkiye’ye
güçlü destek
vermek zorunda..
Türkiye
, bölgenin
yükselen gücü
olarak
bölge dışı müdahalelere karşı en net tavır alan, güçlü bir siyasi söylem ve duruş belirleyen
, bu yüzden de hem Batı’dan tehdit edilen, hem Arap dünyasıyla bütün bağları koparılmak istenen,
terör örgütleri ve özellikle de PKK üzerinden Suriye’nin kuzeyinden açık hedef yapılan
ülkedir. Arap dünyasının, Müslüman dünyanın, özellikle de coğrafyada yaşayan toplumların
Türkiye’nin duruşundan alacakları çok ders var
dır.
Türkiye güçlüdür, güçlenmektedir,
sağlam adımlar
atmaktadır, öyleyse önce onu
hedef yapıp zayıflatalım
, yoralım, yoldan çekilmesini sağlayalım düşüncesi öne geçmiştir.
Bu yüzden 15 Temmuz yaşanmış, bu yüzden bir iç işgalci olarak FETÖ harekete geçirilmiş
, bu yüzden Muhammed Dahlan ve BAE 15 Temmuz’a finansal destek sağlamıştır!
‘Acımasız Mücadele’yi
bölgeye yaymalıyız!
Çok acil adımlar
atılmazsa, Türkiye’nin köklü duruşu örnek alınmazsa,
bölgenin güçlü ülkeleri biraraya gelmezse
, bu büyük
istila rüzgarı tersine çevrilmezse
,
iç işgalci olarak taşeronluk yapanlara karşı geniş çaplı mücadele yürütülemezse
yakın gelecekte bazı ülkeler tam anlamıyla
imha
edilecektir.
Bu yüzden
her birey, her toplum, her ülke, her devlet
ağır sorumluluk altındadır.
Batılı istilaya, ülkeleri parçalama projelerine karşı
bölgesel direnç
oluşturmak, güçlü bir siyasi söylem ve dayanışma ortaya koymak zarurettir.
Bu bir tarih hesaplaşmasıdır,
“Acımasız Mücadele” bütün coğrafyaya yayılmalıdır!
#Türkiye
#Ortadoğu
#Avrupa