yüzbinler Avrupa sınırlarını zorlasın.
kıyılarından,
'dan
nü başlatsın. Bu
, Atlantik kıyılarına kadar devam etsin.
Onları Anadolu'da durdurmayın,
geçişlerini kolaylaştırın, yollarını açın, yol erzaklarını verin
.. Sadece
engelleyin ama Türkiye onlar için kolay ve
güzergahı olsun.
'dan,
'den,
'dan, Akdeniz çevresinden,
'dan
milyonlarca insan Avrupa başkentlerine dayansın.
Asya'dan, Afrika'dan
olup kıtanın her köşesine ulaşsın.
Korkmayın, Avrupa'yı işgal etmeyeceğiz..
Ulaşsın da bu insan selinin, bu
olmayla sınırlı
ın durdurulamayacağını,
sadece “Avrupalı” olarak güvende kalmanın mümkün olamayacağını, “zenginliklerinin ve silahlarının” onları koruyamayacağını,
dünyanın sadece Avrupa değerlerinden ibaret olmadığını görsünler.
Onlar bizim
topraklarımıza, ülkelerimize, şehirlerimize, dağlarımıza silahlarıyla gelirken
sorun olmuyor da, biz oralara silahsız, sadece insan olarak gidince neden
Biz, dünyanın ezici çoğunluğu, oralara
gitmiyoruz. Kötü niyetle gitmiyoruz, şehirleri yağmalamaya gitmiyoruz. Çete savaşları için,
başlatmak için, örtülü operasyonlar yapmak için, her türlü suikast yöntemlerini kullanmak için, insanları birbirine kırdırmak için gitmiyoruz.
Biz, dünyanın geri kalanı,
milyarlar, bir istila planlamıyoruz.
İç savaş, sömürge için gitmiyoruz. Sadece insan olarak, onların
etmek için gidiyoruz. Korkmasınlar, Avrupa'yı
gitmiyoruz.
O karar ve sahile vuran cesetler..
Onlar bizim şehirlerimizi bombalarken, onlar bizi birbirimize
onlar kendi elleriyle bu büyük göç dalgasına ortam hazırlarken biz yine de
sırtımızda bir çanta, ekmeksiz ve susuz
olarak gidiyoruz.
Kendimizi savunacak hiçbir şeyimiz yok. Onlar için
oluşturacak hiçbir şeyimiz yok.
Ama bu halde bile
bu halde bile kapıları kapatmaya çalışıyorlar, bu
dalgayı durdurmak için utanç verici kararlar
alıyorlar, sınırlara
çekiyorlar.
Sivil insanları,
durdurmak için zirve üstüne zirve yapıyorlar. Bu zirvelerle
“mülteci teknelerini batırmak”
dahil her türlü
kararları alabiliyorlar.
Onlar karar aldıkça tekneler batırılıyor, onların kararlarından sonra Akdeniz sahillerine cesetler vuruyor.
Sıkılmadan, vicdansızca bir de bu çocuk bedenler üzerinden insani söylemler üretiyorlar.
Bir çocuk bedeni sizi ele verdi
iki yüzyıldır dünyanın bütün köşelerini yağmalayan, bütün değerlerini ayaklar altına alan, bütün çatışma biçimlerini servis edenlerin kötü niyetlerini ortaya koydu, içlerindekini dışarı taşırdı.
İkiyüzlülükleri ortaya serildi. Sahte insan hakları söylemleri, değerleri test edildi. Hepsi sınıfta kaldı.
Avrupa Birliği dediğimiz, dünyaya bir model olarak sunulan, elli yıldır insani değer ihraç eden yapı birkaç çocuk bedenine yenildi, pes etti.
Oysa bu coğrafyada
Çocuk bedenlerimiz sıra sıra her gün gözlerimizin önüne geliyor. Şehirlerimize
örülüyor, mahallelerimiz birbirinden ayrılıyor,
bin yıldır birlikte yaşayan insanlar birbirini kırıyor.
Bunların hepsinde
var.
Bütün örgütlerin arkasında onların izi var. İşgallerin, iç savaşların, etnik kavgaların, bu kavgaları büyütmek için kurulan örgütlerin, cinayetlerin arkasında izleri var.
Hiçbir duvar bu dalgayı kıramaz
Yeryüzünde
hiçbir güvenlik planının bu insan akınını durduramayacağını
göreceksiniz.
Hiçbir duvarın, hiçbir dikenli telin, hiçbir zirvenin
Asya'dan, Afrika'dan kopup gelen
göreceksiniz.
Evet, doğru,
siz de esmerleşeceksiniz.
Siz de dünyanın geri kalanında neler yaşandığını öğreneceksiniz. Siz de fakirliğin, yoksunluğun,
kimsesiz bırakılmanın, evsiz ve vatansız kalmanın ne olduğunu
bu insanlardan öğreneceksiniz.
Sizin
küçümsemeniz,
dünyayı bu hale getirdi. İki yüz yıldır bu coğrafyada, insan ırkının yapabileceği her kötülüğü yaptınız.
Bizim şehirlerimiz harabeye dönerken sizin şehirlerinizin de
bozulacak. Bizim insanlarımız
altında korku ile sabahın olmasını beklerken siz
uyuyamayacaksınız.
İslam medeniyeti ile yüz yıldır savaşan kim?
“Hristiyan medeniyetimiz tehdit altında”
diyor biri.
Bu topraklar iki yüzyıldır sizin tehdidiniz altında.
Bugün bile gazetecileriniz, istihbarat örgütleriniz Kandil'e kadar gidip operasyon yapıyor, terörü silahlandırıyor, onlarla birlikte oyun kuruyor, bu ülkeyi hedef alıyor. Bizim
dimdik ayakta ve biz hala korkmuyoruz. Siz
ifadesini en yetkili ağızdan dile getiriyorsunuz, biz yine de paniklemiyoruz.
Bugün bile
sokak terörü üzerinden bu ülkede Başbakan öldürmeye kalkanların arkasındasınız.
İçeride
planlayanların arkasındasınız. Şehirlerimize silah yığınağının arkasındasınız.
Artık mültecilerle savaşıyorsunuz..
Siz silahla geliyorsunuz, biz sadece insan olarak,
tamamen savunmasız geliyoruz. Yine siz
yine siz korkudasınız. Bu yüzden siz silahsız sivillere karşı örtülü bir savaş başlattınız. Bizimle, ülkelerimizde savaştınız yetmedi, artık
mültecilerle savaşır oldunuz.
Hristiyan kimliği üzerinden ötekileştirme ve ırkçı kimlikler üzerinden ayrıştırma
üzerine bir
kapladı sizi. Bu iki kimlik dışında herkes, her şey tehdit. Bu tehdidi daha Avrupa'ya yaklaşmadan, bizim sınırlarımızda yok etmek istiyorsunuz.
Balkan ülkelerini kalkan yapıyor,
dalganın Avrupa içlerine sızmasını engellemeye çalışıyorsunuz.
Bu yüzden
olağanüstü hal yasalarını
değiştirdiniz.
Göçmen yasalarını, vatandaşlık yasalarını
değiştirdiniz.
insan haklarını bir kenara atan düzenlemeler getirdiniz.
İç savaş çıkarmaya ayarlı teröre
karşı var gücüyle mücadele eden Türkiye'ye saldırı üstüne saldırı yaparken siz oralarda
silahsız kadın ve çocuklara
savaş ilan ettiniz.
Sınırları açın, göç dalgasını büyütün
Siz o kararları aldıktan sonra
sahilleri kaç çocuk bedeni vurdu
hesabını yaptınız mı?
Türkiye, Asya ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, sınırlarınızı açın, göç dalgasının Avrupa içlerine kadar girmesine destek verin.
Dünyanın yarısına müdahale edenlerin bu mesele ile baş edemeyeceğini göreceksiniz.
Avrupa için tarihin en büyük “güvenlik tehdidi”, silahlarla değil, insani değerler üzerinden geliyor. Bu bir insanlık testi.
Bırakın milyonlar o topraklara aksın. Hem insan kimliklerini sınayalım, hem de bu topraklarla uğraşacak vakitleri kalmasın!
Ellerini bizim üzerimizden çeksinler…