Aslındabugünlerin geleceğidaha 1996’da belliydi.Sovyetlerçöktükten sonra ABD ve Avrupa, dünyanınrakipsizleriydivekendilerine göre bir yüzyılformatlayacaktı. Önlerinde duracak hiçbir güç yoktu.Batısömürgetarihindeyeni biraşamaya geçiliyordu. Dünyanın geleceği yeniden kuruluyor,Batı dışındaki medeniyetler yine toprak altında kalacak,bunun için ne gerekiyorsa yapılacaktı.Kontrolsüz saldırganlık: Arsız, bencil, kibirli… Ve Müslümanların öfkesi.Zaten ellerinde bunun için yeterli araç gereç,güç ve zenginlikvardı.
Aslında
daha 1996’da belliydi.
çöktükten sonra ABD ve Avrupa, dünyanın
ve
kendilerine göre bir yüzyıl
formatlayacaktı. Önlerinde duracak hiçbir güç yoktu.
Batı
tarihinde
aşamaya geçiliyordu. Dünyanın geleceği yeniden kuruluyor,
Batı dışındaki medeniyetler yine toprak altında kalacak,
bunun için ne gerekiyorsa yapılacaktı.
Kontrolsüz saldırganlık: Arsız, bencil, kibirli… Ve Müslümanların öfkesi.
Zaten ellerinde bunun için yeterli araç gereç,
vardı. Ortada bir
görülmüyordu. İşte ABD’nin ve Avrupa’nın
arsızlığı, bencilliği, kibri ve açgözlülüğü
bu yüzden bir kez daha
kontrolsüz bir saldırganlığa
geçiyordu.
Tek bir hareketlenme vardı;
İslâm dünyasında
bir öfke, bir hesaplaşma,
bir adaletsizliğe ve fakirliğe karşı
dik duruş filizleniyordu.
Monarşiler, zorba yönetimler, özgürlük yoksunluğu, en önemlisi de gelir adaletsizlikleri
Müslüman dünyanın öfkesini
besliyordu.
Büyüyen tehlikeyi gördüler. Önce aydınları satın aldılar.
Ama bence öfkenin asıl kaynağı Batı’nın sömürge geçmişiydi. Müslüman dünya,
zenginliklerinin talan edilmesine,
kukla yönetimlerle sürdürülen köleliğe karşı isyan ediyordu. Bu
ların sona ermesini istiyordu.
Bu
Büyümeden bitirmek için; 1996’dan sonra
“radikal İslâm”, “fundamentalist İslâm”, “İslâmcı terör” “cihatçılar”, “küresel terörle mücadele”
ürettiler.
Önce Müslüman dünyanın
aydınlarını “satın aldılar”.
Sonra siyasilerini satın aldılar. Tehlikeyi
durduracaklar, zihinlerde bitireceklerdi.
“Yüz yıllık kuşatma” planladılar.
İkinci olarak
planını devreye aldılar. Fas’tan Erndonezya’ya
Müslüman kuşağı çevrelediler.
Bir
uyguladılar. Ülkeleri işgal ettiler.
İç savaşlar, mezhep savaşları çıkardılar.
ı öyle bir öfke ile yürütüyorlardı ki,
na imza attılar.
Üçüncü olarak
cemaatlerle, örgütlerle sızdılar,
kitlelerle birlikte hareket edip onları
yoluna gittiler. Yükselen dalga ile
hem içeriden ve dışarıdan
savaşacak hem de onları
bileceklerdi.
Akın akın geliyorlar, talana koşuyorlardı…
Batı bu tehlikeyi de durdurabilirse,
hiçbir engelle karşılaşmadan
kendi düzenini, dünya düzeni olarak yeniden kuracaktı. Bu yüzden
projeleri ürettiler. Her şeyi bir
medeniyet kimlik, hayat tarzı
olarak planladılar.
Kendilerinden öyle emindiler ki; şımarıkça her şeye müdahale eder, herkesin
hayat tarzını kontrol eder
hale geldiler.
Ordularıyla, âkil adamlarıyla, sivil kuruluşlarıyla, istihbaratlarıyla
yağmur gibi Müslüman topraklarına aktılar. Talana koşuyorlardı!
Şehirleri harabeye çevirip, milletleri aşağıladılar.
Batı’nın 21. yüzyılı sadece 20 yıl sürdü. Peki neden?
Ama
1996’da başlayan coşkulu saldırganlık
daha
20 yıl geçmeden korkunç bir hayal kırıklığı ile sona erdi.
Batı’nın 21. yüzyılı
Küresel imparatorluk planı
büyük bir hayal kırıklığı ile bitti. Peki, ne oldu?
1- ABD 21. yüzyılı okuyamadı.
Dünyayı
. Gücünü
zannetti.
in siyasi tarihini, kimliğini, gücünü algılayamadı. Ya da onları
düşündü.
Küresel iktidarı bölüşmedi.
Kendini dünyanın sahibi gördü. Her ülkeyi, her milleti yönetebileceğini, küresel
kontrol edebileceğini hesapladı.
Medeniyetler savaşı çıkarıp intihar ettiler. İslâm’la savaş kazanılamaz.
2- Batı (ABD ve Avrupa) bir dine karşı savaşın asla kazanılamayacağını
göremedi.
İslâm’la savaşın onu bitireceğini okuyamadı. Medeniyetler savaşı çıkararak intihar etti.
Eski dünyanın yeni cümlelerle, iddialarla çok güçlü biçimde geri
kavrayamadı. Yüzyıllardır devam eden
kanlı sömürge geleneğine,
son dünya savaşlarını kazanmanın
kapıldı.
(ABD ve Avrupa)
İslâm’la savaşırken Çin’in, Rusya’nın, Hindistan’ın, Türkiye’nin
ve benzer ülkelerin kendi dinamikleriyle
ıskaladı ya da küçümsedi. Dünyanın Batı’ya duyduğu öfkeyi hesaba katmadı. Bu öfke ona çok pahalıya maloldu.
Türkiye uykularını kaçırıyor
Ve Batı’nın 21. yüzyıl
yeni sömürge planları büyük bir çöküşün kapılarını
açtı. Artık Batı dışında bir dünya yükseliyor. Çin ve Doğu Asya, Rusya ve
Türkiye’nin öncülük ettiği Batı’nın uykularını kaçıran bir dünya
şekilleniyor.
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini Taliban’a indirgeyenler yanılacak.
Orta Asya’yı tamamen kaybettiğini çok yakında anlayacak. ABD’nin
Ortadoğu ve Afrika’da da kaybedişleri
ve çekilmeleri çok kısa zamanda başlayacak.
Türkiye dünyanın eksenini değiştirir. Bu aklı kavrayın!
Batı’nın artık
geçtiğini,
odaklandığını,
dünya düzeni diye bir hedefinin kalmadığını,
zaten bu iddialarının da ciddiye alınmadığını, bazı ulusların hızla yükseldiğini ve yoluna öyle devam edeceğini artık anlamamız lazım.
İşte
Türkiye, bu yükselen ülkelerin yıldızıdır.
Bunca saldırının,
içeriden ve dışarıdan müdahalenin tek sebebi
bu yükselişi durdurmaktır. Çünkü Türkiye,
yüzyılların imparatorluk aklı
yla hareket ediyor.
Yeryüzünde bu birikime sahip çok az ülke var.
Çünkü Türkiye’nin yükselişi,
yükselişi demektir. Bu da Batı’ya
anlamına geliyor.
Sadece PKK ve FETÖ mü! Kimler kimlerle saf tuttu?
1996’da İslâm’la savaşı neden başlattılarsa şimdi de Türkiye’yi durdurma telâşları bundandır.
1996’da Batı’nın küresel düzeni için
bugün de aynı yerde
Türkiye’ye karşı saf tutuyor.
İçeridekileri kastediyorum. Bunların
sadece PKK ve FETÖ’cüler mi olduğunu sanıyorsunuz.
Ama Batı’nın
Türkiye’yi durdurma planı da onlar için büyük bir şokla sonuçlanacak!
İçeride kimlerin kimlerin düdüğünü çaldığına çok dikkat etmek gerekiyor.
sözünü bu yüzyılda herkes öğrenecek.