Bu ülkeninvatandaşıolarak, milyonlarca insanındüşünce duygularını paylaşarak,varoluş mücadelemizin parçası olarak, ulusalonur ve kimliğimizinifadesi olarakABDve Avrupa’ya sesleniyoruz:Artık Türkiye’yi tehdit etmeyi bırakın.Baskıkuran açıklamalarınızdan,uyarı sözlerinizden, had bildirme cümlelerinizden, ayar verme alışkanlıklarınızdan, buyurgantavırlarınızdan vazgeçin.Bu ikiyüzlülükten, kibirden, terör silahı ile vurmaktan, “siyasi terör”den vazgeçin.Bir yandan dost, müttefik, stratejik ortakaçıklamaları
Bu ülkenin
olarak, milyonlarca insanın
düşünce duygularını paylaşarak,
varoluş mücadelemizin parçası olarak, ulusal
ifadesi olarak
ve Avrupa’ya sesleniyoruz:
Artık Türkiye’yi tehdit etmeyi bırakın.
kuran açıklamalarınızdan,
uyarı sözlerinizden, had bildirme cümlelerinizden, ayar verme alışkanlıklarınızdan, buyurgan
tavırlarınızdan vazgeçin.
Bu ikiyüzlülükten, kibirden, terör silahı ile vurmaktan, “siyasi terör”den vazgeçin.
Bir yandan dost, müttefik, stratejik ortak
açıklamaları yaparken
diğer yandan gizli gizli ya da açık açık yürüttüğünüz düşmanca eylem
lerinizden, saldırganlıklarınızdan vazgeçin.
Bu
, bu
, bu
, bu ukalalıktan, bu
, bizim için tahammül edilemez ölçekte
rencide edici hal alan bu bakış açınızdan
vazgeçin.
Türkiye’yi bütün yönlerden
terör silahı ile vurmaktan, içeride ‘siyasi terör’e yatırım yapmaktan,
devşirmelerinizi kullanıp ülkenin enerjisini ve umutlarını hedef almaktan,
yazmaktan vazgeçin.
Güney sınırlarımızı rahat bırakın. Terör oyunlarınıza bir son verin!
Akdeniz’den İran sınırına kadar Türkiye karşıtı cephe kurmaya çalıştığınızı,
bütün
kontrol altına alma düşüncenizi, Türkiye ile
Arap-İslam coğrafyası arasına kalın duvarlar
inşa etme planınızı
Bu kuşakta
PKK, YPG ve DEAŞ üzerinden saldırılar yürüttüğünüzü, bütün örgütleri buraya çağırdığınızı,
hepsini tek merkezden ve aynı amaca yönelik yönettiğinizi
kavramına sıkıştırılmış akıl oyunlarınızla gözlerimizi kör ederek, “
Türkiye ile savaşa ayarlı” askeri üsler kurduğunuzu,
mühimmat yığınakları yaptığınızı,
işgal orduları güneyden girecek
şekilde hazırlıklar yürüttüğünüzü
Türkiye’yi küçültme hedefini görmedik mi!
Irak’ta ve Suriye’deki askeri varlığınızın terör ve bu ülkelerle sınırlı olmadığını,
Akdeniz’deki çevrelemenin parçası olduğunu,
bir
çalıştığınızı, bu haritanın
ana hedefinin Türkiye’yi durdurmak ve küçültmek olduğunu bilmiyor muyuz?
Güney’den çevreleme devam ederken
nun, o harita çalışmasının
neler planladığınızı,
’e neden yoğunlaştığınızı, bütün donanmanızı buraya neden yığdığınızı, çevrelemenin
Doğu Akdeniz boyunca nasıl ilmik ilmik işlendiğini görmedik mi!
Batı Kapısı’nı kapatmak: Batı Trakya’da yaptığınız hazırlıkları anlamadık mı!
Doğu Akdeniz’den
’ye uzanan
planı ile hangi adımları attığınızı,
Yunanistan’la birlikte bizi Ege kıyılarına mahkum etme stratejisi yürüttüğünüzü,
Adalar’ı
askeri üslere ve silah depolarına
dönüştürmenizi,
Batı Trakya’yı “Türkiye karşıtı Cephe”
olarak yeniden tanımlamanızı
Doğu Akdeniz ve Ege’de bir
kurduğunuzu, bütün Avrupa’yı bu cepheye çağırdığınızı
gibi bazı bölge ülkelerini bu
kattığınızı,
’nı kapatma hesaplarınızı, Türkiye sınırı boyunca karadan ve denizden askeri bir yapılanma yürüttüğünüzü kavrayamadık mı?
Hemen her hafta bu bölgelerde yaptığınız
, hazırlıkların amacının
Yunanistan’ı korumak, göçmen
politikası ya da Rusya yayılması için olmadığını, tamamen
olduğunu,
ve
ile Batı Trakya’ya, sınırlarımızın
sıfır noktasına yığdığınız askeri birliklerin bizi tehdit ettiğini
bilmiyor muyuz!
Siz bizi köşeye sıkıştırırken, acaba biz neye inanıyoruz..
ABD ve Avrupa, size sesleniyoruz…
Bütün bunlar gözlerimizin önünde olurken,
gibi
saçmalıklara inanacağımızı mı sanıyorsunuz?
Bunlar olurken,
sözde müttefik, gerçekten düşman ülke
muamelesi görürken, ne yapmamızı bekliyordunuz? Dışarıdan ve içeriden yürüttüğünüz bütün bu saldırganlıklar karşısında
Bütün varlığınızla,
bütün güvenlik stratejilerinizle,
bütün ortaklıklarınızla Türkiye’yi
çalışırken, yakın coğrafyada
hangi ülke ile yakınlaşsak o ülkelerden saldırganlıklar başlatırken,
coğrafyanın tamamında Türkiye’ye
ye girişirken
sizce biz neye inanıyor, neler düşünüyoruz?
Türkiye’ye; Gezi’de, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da siz saldırmadınız mı?
olaylarında kendi
istihbarat aparatlarınızla hükümet devirip mezhep savaşı çıkarmaya
çalışmadınız mı?
ta finansal darbe ile ülkenin
üst yönetim kadrosunu tasfiye
etmeye girişmediniz mi?
da Türkiye’ye açıkça saldırmadınız mı,
bu ülkenin masum insanlarını kurşuna dizmediniz mi, Meclis’ini bombalamadınız mı, Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye kalkışmadınız mı?
Bunları sadece FETÖ mü yaptı? Başarısız olunca saldırıda kullandığınız
FETÖ’cüleri ABD’de, Almanya’da, Yunanistan’da,
ABD ve Avrupa’nın denetlediği ülkelerde
Erdoğan düşmanlığınız hastalıklı bir hale geldi. İntikamınızı biliyoruz.
Asya’nın derinliklerinden
Kuzey Afrika’ya ve Avrupa’nın derinliklerine,
denizlere ve kıtalara hükmeden siyasi genetik
ten ve gelenekten gelen,
zenginliği olan bir milletin, bir
devlet aklının bunları okuyamayacağını, algılayamayacağını, göremeyeceğini mi sanıyorsunuz!
Erdoğan düşmanlığınız histerik bir hal aldı.
Türkiye’yi yüz yıl sonra bir kez daha tarih sahnesine taşımasının, yeni bir
etmesinin
intikamını almak istiyorsunuz, biliyoruz.
Fatih’e, Kanuni’ye, 2. Abdülhamit’e ne kadar öfkeliyseniz ona da o kadar öfkelisiniz, biliyoruz.
Dışarıdan ve içeriden saldırılarla onu
yalnızlaştırmak, yıkmak, Türkiye’yi durdurmak
istiyorsunuz, biliyoruz.
Öfke değil korku, bunu da biliyoruz.
Ama biz artık bunun bir
öfke olmadığını, korku olduğunu
da biliyoruz.
Türkiye korkunuz sizi amansız,
kendinize bile zarar verecek bir düşmanlığa
sürükledi. Bunun da frakındayız.
Ama siz saldırdıkça
edeceğiz. Siz çevreledikçe biz daha güçlü
inşa edeceğiz. Siz Anadolu’yu sıkıştırdıkça biz dana geniş coğrafyalara ulaşacağız.
Hızımız ve gücümüz artacak. Eski Türkiye’yi bulamazsınız.
Fotoğraf bu haldeyken,
yaptıklarınız ortadayken,
niyetleriniz aşikarken o
riyakar “müttefik” sözlerini biz yeniden tanımladık.
Tehdit cümlelerinize, buyurganlıklarınıza,
kibirli kontrol arzularınıza
da yeni tanımlar ürettik.
Her tehdidiniz, her şantajınız, her kötülüğünüz
hızımızı ve gücümüzü artıracak, siz de bunu bilin.
Ne yaparsanız yapın
o eski Türkiye’yi bir daha asla bulamayacaksınız. İtaatkar, uysal, utangaç, yutkunan,
sabırla sınanan Türkiye’yi göremeyeceksiniz.
Yirminci yüzyıl parantezini kapattık
biz. Siz de; Türkiye ile ilişkilerinizi yeni gerçekler üzerine yeniden tanımlayın artık.
Böyle yürümüyor, yürümeyecek. Anlayın artık.