ABD içeriden kuşatıldı! Başkenti işgal altında. Çöküş durdurulamaz.

04:0018/01/2021, Pazartesi
G: 18/01/2021, Pazartesi
İbrahim Karagül

ABD’nin “iç tehdit”, “iç terör”, “dış müdahale” hatta “iç çatışma” söylemleri ile konuşulur hale gelmesi dünya için ne anlama geliyor?Kullanılan kavramlar, kurulan cümleler, yaşanan korku, yapılan hazırlık nasıl bir ABD, nasıl bir küresel güç düzenini haber veriyor?Bugüne kadar; ülkeler işgal eden, iç savaşlar çıkaran, etnik ve mezhep savaşlarını tahrik eden, “terörle mücadele” adı altında küresel ölçekte operasyonlar yürüten, darbelere ve lider suikastlarına imza atan, ordusunun büyük bölümünü

ABD’nin “iç tehdit”, “iç terör”, “dış müdahale” hatta “iç çatışma” söylemleri ile konuşulur hale gelmesi dünya için ne anlama geliyor?

Kullanılan kavramlar, kurulan cümleler, yaşanan korku, yapılan hazırlık nasıl bir ABD, nasıl bir küresel güç düzenini haber veriyor?

Bugüne kadar; ülkeler işgal eden, iç savaşlar çıkaran, etnik ve mezhep savaşlarını tahrik eden, “terörle mücadele” adı altında küresel ölçekte operasyonlar yürüten, darbelere ve lider suikastlarına imza atan, ordusunun büyük bölümünü dünyaya yayan, rejimleri değiştiren, kendisine başkaldıran her ülkeyi cezalandıran, milletlerin kaynaklarına el koyan, yeryüzünde bir “Amerikan düzeni” için seferber olan ABD’nin, bütün bunları kendi içinde yaşıyor ya da tartışıyor hâle gelmesi neyin habercisi?

Demokrasi ve ifade özgürlüğü mü? Seçimi bile doğru dürüst yapamadı.

Kendisini; demokrasinin, ifade özgürlüğünün, liberalizmin kalesi olarak tanımlayıp bunları bütün dünyaya karşı bir “ihraç malzemesi/gücü” olarak kullanan, bütün “kötülüklerini” bu başlıklar altına gizleyen ABD’nin bir seçimi bile doğru dürüst yapamadığını gördük.

Seçim sonuçlarını doğru dürüst ilan edemediğini gördük. Seçim yolsuzlukları yaptığını gördük. Normal bir devir teslim yapamadığını gördük.

Liberal kalesi Kongre binasının 1814’teki İngiliz işgalinden sonra ilk kez işgal edildiğini gördük. Kendi meclisini koruyamadığını, polisle güvenlik tedbiri alma yerine asker korumasına verdiğini gördük. Liberal liderlerin Kongre önünde asker denetlediğini gördük.

Kendi başkanını tehdit ilan eden ülke!

İfade özgürlüğüne karşı en faşizan örnekleri gördük. Kendi başkanını nasıl sansürlediğini, nasıl susturduğunu, bütün iletişim platformlarında nasıl konuşamaz hale getirdiğini, medya ambargosunu gördük.

Her iki cümlesinden biri ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü olanların, Türkiye dâhil birçok ülkeye bu konuda baskı yapanların, mesele kendileri olunca nasıl acımasız hale geldiklerini gördük.

Başkenti işgal altında bir ülke. ABD kendi halkından korkuyor.

20 Ocak Çarşamba günü, elli eyalette binlerce insanın silahlı gösteri düzenleyeceği, polis ve asker içinden bu gösterilere destek verilme ihtimali bulunduğu söyleniyor.

Washington işgal altında bir başkent görüntüsü veriyor. Yollar kum kamyonlarıyla kapatılıyor. Sadece Kongre binası değil, bütün caddelere binlerce asker yerleştirilmiş.

ABD kendi halkından korkuyor. Halkına karşı kendini savunuyor. Seçmenlerin yüzde 10’u Kongre baskınını “demokrasiyi korumak” olarak tanımlamış. Bu kanaatin yayılıp genelleşmesinden korkuluyor.

Örgütler düzeyinde var olan tepkinin kitlesel düzeye yayılabileceği konuşuluyor. Tepki gösterenler ise, “Amerika’yı yeniden kurmak”, “ABD’yi kurtarmak” sloganları ile hareket ediyor.

Bütün imparatorluklar çöker. Zayıflık hep kendi içlerindedir.

Yaşananlar da, sloganlar da çok derin. ABD’nin dünyaya söyledikleri ve kendi yaşadıkları arasındaki sarsıcı çelişkiler hepsinden daha derin. Bundan sonra yaşanabileceklere dair kaygı ve korkular belki hepsinden derin.

Bütün imparatorluklar çöker. En güçlü imparatorluklar en büyük zaafları barındırır. Dünyayı ezip geçenler kendi içinden vurulur.

ABD’nin bir adım sonrası için vahim öngörüleri engelleyen tek şey, uzun yıllar sahip olduğu güce duyulan inançtır. Bu inanç sarsıldığı anda -ki sarsılıyor-, ABD bir Üçüncü Dünya Ülkesi’dir. “Muz Cumhuriyeti” tartışmalarını artık kendileri yapıyor.

ABD artık kimseye demokrasi ve ifade özgürlüğü dayatamaz.

ABD bundan sonra şunları yapamaz:

1- Kimseye demokrasi dayatması yapamaz. Ders veremez. Seçim değerlendirmesi yapamaz. Kendi seçimlerini eline yüzüne bulaştıran bir ülke başkasına bir şey öğretemez, tek cümle edemez.

2- Kimseyi ifade özgürlüğü üzerinden tartamaz, sorgulayamaz. Kendi içinde ifade özgürlüğünün bir “hiç” olduğunu gösterdi. Kendi başkanını tehdit ilan etti, en temel ifade özgürlüğünü yasakladı. İfade özgürlüğünün bütün alanlarını kapattı. Son derece faşizan bir baskı uyguladı.

3- Kimseye terörle mücadele dayatması yapamaz. Kimseyi terör üzerinden teste tabi tutamaz. Kimseyi terörle mücadele edelim diye inandıramaz. Dünyadaki bütün terör örgütlerini kendisinin beslediğini, yönettiğini, bunlar üzerinden ülkelere saldırdığını zaten biliyorduk. Suriye PKK’sına elli bin TIR silah gönderdiğini zaten biliyoruz.

Terör de savaş da ABD içine taşındı. İnanç ve caydırıcılık?

4- Ama artık “iç terörü” tartışan bir ülkedir ABD. Dünyada verdiği bütün savaşları kendi içine taşıdı. Bundan sonra kendi “beyaz ırkçı terör”ü ile, Antifa gibi gruplarla kendi içinde savaşacak.

5- Kimseye güvenlik dersi, tezi, teorisi, tavsiyesi yapamaz. Milli güvenlik ayarı veremez. “Ben sizi dış tehditlerden, iç tehditlerden korurum” diye pazarlık yapamaz. Kendi başkentini koruyamayan bir ülkenin başka bir ülkeye örnek olması, abilik yapması, korumacılık yapması düşünülemez.

6- Kimseye müttefiklik öneremez. Stratejik ortaklık öneremez. Çünkü artık hiçbir ülke için güven veremez. Hiçbir ülke, ABD ile müttefik olduğu için güven altında, koruma altında olamaz. Bu konuda ABD caydırıcılığı sona ermiştir. Kendi içinde boğuşan bir ülkenin dünyaya güven ve düzen vermesi ihtimal dışıdır.

ABD’de devlet gücü şirketlere geçti. Birçok ülke buna önlemler alacak.

7- Sosyal medya şirketleri üzerinden bir darbe yapıldı. İnsan hakları hiçe sayılarak, korkunç bir otoriterlik örneği sergilendi. Artık ABD’nin gücü bu şirketlere geçti. Artık ABD’de devlet yok, şirketler var. Ve bu şirketlerin yenilgiye uğrattığı ilk ülke ABD oldu.

8- Birçok ülke, bu şirketlerin kendilerine neler yapacağını düşünecek. Rejim değişikliği, iktidar değişikliği, lider değişikliği için ne planlar yaptığına bakacak. Ona göre önlemlerini alacak. Demokrasi ve ifade özgürlüğü de kalmadığı için güç ve çıkar çatışmaları devletlerle bu şirketler arasında yaşanacak.

Gerileme başladı: ABD kendi içinde savaşacak.

9- Devletler, ülkeyi ve milleti korumak için bu şirketlere karşı güvenlik stratejileri geliştirecek. Küresel ölçekte güç haritası, ABD ile dünya arasında değil, bu şirketlerle devletler ve milletler hesaplaşmasına göre şekil alacak.

10- ABD kimseye yeni bir dünya projesi öneremez. Gücünün sınırlarına ulaştı ve gerileme başladı. Bundan sonra kendi içinde hesaplaşacak. Gücünü kendi içinde eritecek. Birçok ülkede etnik, din ve mezhep ayrışmasını tahrik ederken kendi iç toplumsal bölünmesi ile ağır yaralar alacak.

11- 20 Ocak’ta sorunsuz devir teslim yapılsa bile, o yara bir kez açıldı. İç hesaplaşma başladı. Bunun tedavisi mümkün olmayacak. Her ne kadar, içerideki tehdidi dışarı taşımak için birçok bölgede çatışma ve savaşlar çıkarmak isteseler de bu “eski usul” de bir sonuç vermeyecek, iç çöküşü hızlandıracak.

Terör örgütleri sahipsiz. ABD’den siyasi iktidar bekleyenler sahipsiz..

12- Bence artık terör örgütleri sahipsiz. ABD gücü ile iktidar hesabı yapanlar sahipsiz. Zihinlerini Washington’daki eski iktidar alanlarına kaptıranlar sahipsiz. Kim ABD’den ne kadar uzaklaşırsa o kadar itibar kazanacak. Biden dönemi bu “gerileme”nin hızlanmasından başka bir şey olmayacak.

13- Türkiye, işte bu ABD merkezli güç değişiminin bıraktığı boşluğu dolduran, yükselen ve yıldızlaşan ülkelerin başında geliyor. Elbette bütün bunların hesabını çok iyi yapacak. Bu hesabı dışarıdan ve içeriden bozmaya çalışanlarla çetin bir mücadele verecek. Bunun adımlarını önümüzdeki dönemde madde madde göreceğiz.

Çöküş artık durdurulamaz. Dünya asıl şimdi değişiyor.

14- ABD dünyayı hizaya getirmek isterken kendi içinden vuruldu. İçeriden işgal edildi. Bundan sonra bütün enerjisini içeriye harcayacak. Bu da şudur: Dünya düzeni asıl şimdi değişiyor. ABD için önlenemez bir gerileme, dünya için durdurulamaz bir yeniden yapılanma başlıyor.

Ne garip, 11 Eylül terör saldırısı ABD’yi içeriden vurdu. Duraklama dönemi başladı. Yeni durum yine ABD’yi içeriden vuruyor. Gerileme ve çöküş dönemi başladı.

Ve bu çöküş zihinlerde çoktan gerçekleşti.

#ABD
#Şirket
#Siyaset
#Çöküş