Küçücük bir kara parçasını 466 gün boyunca bombaladılar. Binlerce ton bomba yağdırdılar. ABD’den gelen en ağır silahları kullandılar. Evleri, yolları, camileri, köprüleri, zeytin ağaçlarını, yerin altını ve üstünü yaktılar. Bebekler i seçip seçip öldürdüler. Çocukları seçip seçip öldürdüler. Kadınları seçip seçip öldürdüler. Bombalarla parçaladılar. Kurşuna dizdiler. Şehitlerin gömülmesine bile izin vermediler. Sokak köpeklerine yem ettiler. Yaralıların tedavisine izin vermediler. Hastaneleri birer
Küçücük bir kara parçasını
466 gün
boyunca bombaladılar. Binlerce ton bomba yağdırdılar. ABD’den gelen
en ağır silahları
kullandılar.
Evleri, yolları, camileri, köprüleri, zeytin ağaçlarını, yerin altını ve üstünü
yaktılar.
Bebekler
i seçip seçip öldürdüler.
Çocukları
seçip seçip öldürdüler.
Kadınları
seçip seçip öldürdüler. Bombalarla parçaladılar.
Kurşuna dizdiler.
Şehitlerin gömülmesine bile izin vermediler.
Sokak köpeklerine yem ettiler.
Yaralıların tedavisine izin vermediler.
Hastaneleri
birer birer yıktılar, yaktılar. İnsanları
yoğun bakım sedyelerinde kurşuna dizdiler. Doktorları rehin aldılar, infaz ettiler.
CAMİLERE PİSLEDİLER, ESİRLERE TECAVÜZ ETTİLER VE BUNLARI ŞENLİKLER YAPIP KUTLADILAR..
Bir daha insan yaşamaması için,
bir ot bile bitmemesi için
yerleşim yerlerini yok ettiler. Yolları yıktılar, kullanılamayacak hale getirdiler. Su kaynaklarını kuruttular. Hayvanları bile telef ettiler.
Yaşama dair ne varsa yok ettiler.
Binlerce insanı
esir alıp bilinmeyen yerlere
götürdüler. Birçoğunu öldürdüler.
İşkence merkezlerinde esirlere tecavüz ettiler. Bunu şenlikler düzenleyerek kutladılar,
bir “kahramanlık” olarak pazarladılar.
Camilere pislediler.
Evleri kirlettiler.
İnsanlık onurunu
,
haysiyetini, şerefini kirlettiler.
İnsan ırkı için ne kadar değer varsa hepsini aşağıladılar, kirlettiler.
VİCDANLARIN KALDIRAMAYACAĞI BARBARLIK..
Vicdanların çok ötesinde bir barbarlık
sergilediler. Ve bu barbarlığın üstünde
tepindiler
,
sırıttılar
. Öldüremediklerini
açlıktan öldürdüler. Soğuktan dondurdular.
Gelebilen yardımlara saldırıp yok ettiler. Bu görüntüleri
izleyenleri insanlıktan utandırdılar.
Onlar bunu yaparken
ABD yardım etti. İngiltere yardım etti. Almanya yardım etti. Fransa yardım etti. Coğrafyamızın köle ruhlu beyinsizleri
yardım etti.
360 kilometrekarelik bir kara parçası
nda insanlık tarihinin en vahşi soykırımını sergilediler.
Kolektif terörizm
uyguladılar,
Haçlı katliamlarını bu yüzyıla taşıdılar.
Savunmasız insanlar
öyle bir acı yaşanıyordu ki,
milyonlarca insan sokaklara aktı. Aylarca sokaklarda kaldı.
Yeryüzünü vicdana, insafa, insanlığa çağırdı. Ağladı, kahroldu, çığlıklar attı.
KAFALARINDA KİPPALARLA: “DAHA ÇOK KAN İSTİYORUZ”.
“ÖLDÜRECEK BEBEK İSTİYORUZ” ÇAĞRILARI YAPTILAR.
Onlar bu sesi yükseltmeye çalışırken rejimleri,
ülkeleri rehin alan Şeytani Kadrolar alay ediyor,
daha fazla silah gönderiyor,
daha fazla kan
istiyor, daha fazla bebek öldürmelerini salık veriyor, daha korkunç sözler söylüyordu.
Neredeyse Gazze’yi bir
nükleer silahla tamamen yok edeceklerdi. Bunu bile normalleştirdiler.
Bu yönde çağrılar bile yaptılar. Kafalarında
kippalarla
ekranlara çıkarılıp,
“kan istiyoruz”, “ölüm istiyoruz”, “bebekleri yok edin”
çağrılarını dinlettiler.
Onların sesleri insanlığın çığlığından daha güçlü çıktı.
İnsanlık nefesini tutmuş,
barbar bir kavmin, insan genetiğini kaybetmiş bir topluluğun Allah’a, bütün inançlara, yeryüzüne, insanlığa karşı dokunulmaz vahşetini
seyrediyordu.
Öyle ki; hiçbir semavi dinin, hiçbir inancın tahammül edemeyeceği, insan olanın kaldıramadığı,
alçaklığın en alçakçası
öldürme örneklerini sergilediler.
AİLELERİNİ, KARDEŞLERİNİ, LİDERLERİNİ KAYBETTİLER.
ÖLDÜLER, ŞEHİT OLDULAR. AMA ASLA PES ETMEDİER…
Ama
bir avuç yiğit, bir avuç kahraman, bir avuç İzzettin el-Kassam
savaşçısı
, dünyanın bütün ordularına direndi.
En ilkel silahlarla, en büyük imkânsızlıklarla, hiç yardım alamadan,
yerin altından çıkıp İsrail ordusuna, ABD ordusuna, Avrupa Birleşik Ordusu’na kök söktürdü.
Şehit oldular. Göğüslerini gere gere savaşıp öldüler.
Vatanlarını savundular. İnsanlarını savundular. Bütün insanlığın onurunu savundular. Yeryüzünün aydınlık ruhunu savundular.
Liderlerini kaybettiler. Öncülerini kaybettiler.
Kardeşlerini kaybettiler. Ailelerini, çocuklarını, ana-babalarını kaybettiler. Ama yenilmediler.
Asla yenilmediler. Ve asla pes etmediler.
BİR AVUÇ KAHRAMAN HEPSİNİ REZİL ETTİ
Kalanlar savaşa devam ettiler.
466 gün boyunca bir gün bile geri adım atmadılar
ve direndiler. Dünyaya,
bir milletin aziz evlatlarının
nasıl savaşabileceğini gösterdiler. Dünyaya ibret oldular. Rol-model oldular. Öncü oldular.
Dünyanın
“büyük orduları” bir avuç kahramanın önünde rezil oldu.
Hiçbir askeri başarı sağlayamadı.
Tankları, topları, füzeleri, uçakları, denizaltıları, yapay zekâları, istihbaratları, uçak gemileri
küçücük bir topluluk karşısında, bir avuç yiğit karşısında çaresiz kaldı.
KUM TEPELERİNİN ALTINDAN YİĞİTLER FIŞKIRIYORDU! “HAMAS’I YOK ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL” DEDİLER..
Sadece sivilleri, sadece masumları, sadece silahsız insanları öldürdü. 466 gün boyunca bir tane esiri bile kurtaramadı.
Alay konusu oldular.
“Hamas’ı askeri olarak yenmemiz mümkün değil”
demeye başladılar. “Yok ettik ama
sayıları daha da artıyor”
demeye başladılar. “Tünellerle baş edemedik” demeye başladılar. “Bu insanlar nereden geliyor” demeye başladılar.
“Ateşkese hazırız, esirler bırakılırsa”
demeye başladılar.
Sanki göklerin ordusu vardı karşılarında.
Yokluktan gelen savaşçılarla yüzleşiyorlardı. Kum tepelerinin altından askerler, yiğitler fışkırıyor,
en basit silahlarla onları avlıyor, şaşkına çeviriyordu.
“MÜSLÜMAN SOYKIRIMI”, KİMSESİZLERİN MUCİZESİ..
Böyle bir direniş destanı hakkıyla yazılacak mı?
İnsanlık bu mücadeleyi zihinlere kazıyacak mı? Batı dünyasının
“İsrail Garnizonu”
üzerinden yürüttüğü “
Müslüman
Soykırımı
”nı, bu soykırıma direnen “
kimsesizlerin mucizesi
”ni nesilden nesile aktaracak mı?
İsrail devletinin, dünyanın en büyük terör örgütünün,
Yahudi halkının nasıl bir barbarlığın temsilcileri olduğunu, Allah’a ve insanlığa karşı ne büyük suçları barındırdığını,
ilâhî olana karşı
şeytan ordularının karargâhı
olduğunu artık anlayacak mı?
Anlayacak, bilecek.
Biz aktaracağız. Biz şahidiz
ve bunu tarihe ilmik ilmik not edeceğiz.
PEKİ, SİZE TEK SORU: NE KAZANDINIZ?
KÖTÜLÜKTEN BAŞKA NE KAZANDINIZ?
Öyle bir
nefret
topladılar ki
, dünyanın hiçbir yerinde güven içinde olmayacaklar. Korku ile yaşayacaklar.
Gizli gizli yaşayacaklar. Saklanacakları kuytular arayarak ömür sürecekler.
Nefret objesi olacaklar.
Gün gelecek, Akdeniz’e gömülecekler.
Bir kez daha ülke ülke dağılıp paramparça olacaklar.
Bir soru,
tek bir soru
, gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor:
Ne kazandınız?
Barbarlığınızdan, vahşiliğinizden, insanlık katilleri olmanızdan başka ne kazandınız?
Bebekleri öldürdünüz, ne kazandınız? İ
nsanlığa savaş açtınız, ne kazandınız? Şimdi
ateşkes imzalıyorsunuz
,
elinize
ne geçti
? Bütün dünyanın nefret ve öfkesinden başka ne kazandınız?
BU HAFIZADAN KORKUN.
O İNTİKAM SİZİ YİNE YAKALAR.
BOYNUNUZDAN TUTUP YERE ÇALAR.
Coğrafyanın hafızası vardır. Milletlerin hafızası vardır. Şehirlerin hafızası vardır. Zeytin ağaçlarının bile intikamı vardır.
Ve bu intikam sizi yakalayacak.
Boynunuzdan tutup
yere serecek. Yıllarca, on yıllarca bunların unutulacağını mı sanıyorsunuz?
O şımarıklıklarınız, o azgınlıklarınız, o kahkahalar içinde belekleri kurşunlamalarınız
unutulacak mı sanıyorsunuz.
Dünyanın düzeni böyle kalacak mı sanıyorsunuz?
Amerika her zaman yardımınıza gelecek mi sanıyorsunuz? Avrupa hep sizi kurtaracak mı sanıyorsunuz?
Hiç mi akıllanmadınız?
Sizleri katleden Avrupa değil miydi? O ülkelerden kovuluşunuz, o şehirlerden kovuluşunuz, aşağılanmalarınız,
kamplarda toplanıp imha edilmeleriniz, kaçacak ülkeler aramalarınız yine olmayacak mı?
BU COĞRAFYADA BİR HARİTANIZ OLMAYACAK
Avrupa’da yine yaşayacaksınız. ABD’de bile yaşayacaksınız.
Sizi şehirlerinden kovacaklar. Ülkelerinden kovacaklar.
Bir kez daha
kimlik değiştirip nefes alacak ülkeler
, şehirler arayacaksınız.
Ama bu coğrafyada yaşama hakkınız olmayacak.
Devlet olma hakkınız olmayacak. Bir haritanız olmayacak.
Kendinizi, ellerinizle, hastalıklı ruhlarınızla,
kendiniz imha ettiniz.
Tekrar sorayım. Bunca barbarlığa imza attıktan sonra
Gazze’de ne kazandınız!
Öyle bir kaybettiniz ki, yüzyıllar geçse bile bu kaybı telafi edemeyeceksiniz…
Yüzyıllarınızı, geleceğinizi kaybettiniz.
ATEŞKES SAĞLANACAK, GAZZE NEFES ALACAK..
Gazze’de
ateşkes
için son düzenlemeler yapılıyor. Taslak metinde anlaşmaya varıldı.
Trump’ın gelişinin bir etkisi mi
, başka bir hesap mı var, göreceğiz. Özgürlükleri yok edilen Gazze halkının
nefes almaya, su içmeye, yemek yemeye
ihtiyacı var.
Bu ateşkes sağlanmalı
.
Türkiye ve Katar’ın
Filistin ve ABD nezdindeki çabaları iyi sonuçlar verdi. Ama İsrail’e asla güvenilmez. Ateşkese imza atar bir gün sonra yine saldırıya başlar.
Ve hâlâ bir tuzak kurmaya çalışıyor.
Hamas’la ateşkes imzalıyor ama Gazze’nin geleceğinde Hamas olmayacak diyor.
Rahat yönettiği
Mahmut Abbas
Gazze’yi yönetsin diyor. Bu mümkün olmayacak. Çünkü Gazze’de İsrail’i çaresiz bırakan Hamas’tır. Bedel ödeyenler de onlardır.
AMA ‘SİLAHLI SOYKIRIM’DAN SONRA ‘SİYASİ SOYKIRIM’A İZİN VERİLEMEZ.
“Silahlı Soykırım”
dan sonra
“Siyasi Soykırım”
için kurulan tuzak da boşa çıkacak. İsrail yayılmacılığına nokta konuldu. Bundan sonra
kendi içine çökme
dönemi
başlayacak. Sonrasını zaten herkes biliyor…
İsrail Gazze’den, Batı Şeria’dan, Suriye topraklarından, Lübnan topraklarından çekilmeli
ve çekilecek. Başka hiçbir seçeneği kalmadığını görecek.
#Ateşkes
#Soykırım
#Gazze
#İsrail
#İbrahim Karagül
