Üç yıl önce bu ülkede, coğrafyayı sarsan, dünyayı şaşkına çevirenbir mucizeyaşandı. Siyasi tarihin kaydetmediği,birkaç saat içindetarihi tersine çeviren, insanlığaolağanüstüörnekler sunan,güç haritalarını altüst eden, bütün ezberleri bozanbir mucize yaşandı.Bin yıldır bu topraklarda; Anadolu’da, Mezopotamya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Afrika kıyılarında, “biz”e ait coğrafyanın her karış toprağına sinen, unutturuldu sanılan o direniş ruhu bir anda patladı,bir gecede
Üç yıl önce bu ülkede, coğrafyayı sarsan, dünyayı şaşkına çeviren
yaşandı. Siyasi tarihin kaydetmediği,
tarihi tersine çeviren, insanlığa
örnekler sunan,
güç haritalarını altüst eden, bütün ezberleri bozan
bir mucize yaşandı.
Bin yıldır bu topraklarda; Anadolu’da, Mezopotamya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Afrika kıyılarında, “biz”e ait coğrafyanın her karış toprağına sinen, unutturuldu sanılan o direniş ruhu bir anda patladı,
bir gecede bin yıllık mücadele verildi.
O gece,
ABD üzerinden, Avrupa üzerinden, bölgemizdeki bazı ülkeler üzerinden Türkiye’ye saldırı başlatıldı.
Kırk yıldır sistem içinde beslenen
eliyle başlatılan şey
Birinci Dünya Savaşı sonrası en ağır saldırıydı.
Darbe değil iç savaş planıydı.
Müdahale değil Türkiye’yi
girişimiydi. Sadece FETÖ değil, Batı bloku saldırıyordu.
Hükümet değişimi değil, rejim değişimi değil, anavatanı parçalama,
Trakya ile Anadolu’yu ayırma, ülkeyi birkaç parçaya bölme projesiydi.
ERDOĞAN’I DEVİRMEK, ÜLKEYİ PARÇALAMAK, İNFAZ LİSTELERİ, TOPLAMA KAMPLARI..
İlk amaç
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek, Marmaris’e gönderilen suikastçılar eliyle şehit etmek, devleti işlemez hale getirmek, etnik ve mezhep kimlikleri üzerinden iç savaş başlatıp milleti birbirine kırdırmak,
Türkiye’yi
ve paramparça etmekti.
hızla büyüyen, güçlenen, kendi
tarih ve coğrafya havzasına yönelen, Selçuklu/Osmanlı siyasi genetiğini harekete geçiren
Türkiye’nin daha da büyümesine engel olmak, onu durdurmak hatta imha ederek coğrafyayı lime lime etme planını rahatça uygulamaktı.
15 Temmuz günü
ni açıyorlardı, öyle karar verilmişti. Tanklar kışlalardan çıkmış, ordu içindeki vatan hainleri sokaklara salınmış,
köprüler tutulmuş, binlerce kişilik infaz listeleri hazırlanmış, on binlerce insan için toplama kampları belirlenmişti.
Milletin Meclisi bombalanmış, sivil insanlar tanklarla ezilmiş, sokakta insanlar
tutulmuş, bir katliam başlatılmıştı.
ABD istihbaratının Pensilvanya
’da koruduğu
ülkemize, milletimize, vatanımıza, değerlerimize, tarihimize, birlik ve bütünlüğümüze ait ne varsa hedef alıyordu.
BİR MUCİZE GERÇEKLEŞTİ: BÜTÜN KORKULAR YENİLDİ. YÜZ YILIN MÜCADELESİ BİRKAÇ SAATE SIĞDIRILDI
Ama kimsenin hesap edemediği o
gerçekleşti. Milletimiz
büyük bir öfke ile
birleşti. Türkiye’nin her köşesinde
sokaklara aktı. Kitleler tanklara, kurşunlara karşı yürüyordu.
Coşku ve cesaretin örneği yoktu. Yaşlılar, gençler, kadınlar, yürekleri sağlam insanlar tarih değiştiriyor,
hayatlarında silah görmemiş insanlar kurşunların üzerine koşuyordu.
O gece bütün korkular yenilmişti.
’ndan bu yana, mücadele geleneği ile tarih yapan milletimiz, yeniden ayağa kalkmıştı. Sadece Türkiye kurtarılmıyor,
bin yıllık
harekete geçiyordu. Bir
yaşanıyordu. Hem de Atlantik İttifakı’nın bütün saldırgan ülkelerine karşı,
Anadolu insanı çokuluslu ittifakı dize getiriyordu.
O gece,
yüz yılın mücadelesi birkaç saate sığdırıldı,
küresel güç haritaları altüst oldu. O gece
şehit olan, gazi olan, sakat kalan,
yetim kalan, dua eden, öfkesini sokaklara taşıyan,
cümlelere taşıyan, Allah’ın kalplerine müjdeler indirdiği, korkuyu unutturduğu herkes bu ülke için, bu millet için kutsaldı.
O GECE SALALARLA DİRİLDİK, VATAN KAVRAMINI 21. YÜZYILA TAŞIDIK..
O geceki fotoğraflar, sahneler, görüntüler dünya siyasi tarihinin en çarpıcı anlarıydı. Tanklar ve insanlar, kurşunlar ve insanlar, vatan ve üzerinde yaşayan insanlar konusunda dünyanın o geceden öğreneceği çok şey vardı.
O gece bütün ülkede;
salalarla kendine gelen, ezanla dirilen, dualarla korunan bir millet
vardı. O gece, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük saldırı geri püskürtülüyordu.
15 Temmuz; bin yıllık siyasi tarihimizin, Malazgirt’ten beri verdiğimiz mücadelenin bir özetidir,
bir dönüm noktasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın rövanşıdır. Bir milletin çokuluslu saldırılara karşı
mücadelesidir, başkaldırısıdır, önlenemez yükselişidir.
olduğumuzun,
olduğumuzun,
verdiğimizin, Türkiye olduğumuzun, millet olduğumuzun,
ekseninde durduğumuzun, Anadolu olduğumuzun ilânıdır.
“Vatan” kavramının 21. yüzyıla taşınan anlamıdır.
Yüzyıllardır devam eden
“ihanet” damarına indirilen en ağır darbedir.
O GECE ÖZGÜRLEŞMEDİR, YERLİLEŞMEDİR, YÜKSELİŞ DÖNEMİNİN BAŞLAMASIDIR.
Birinci Dünya Savaşı ile başlayan ve bugüne kadar gizlenen esaretin sona ermesidir, yüz yıl sonra yeniden var olmadır, yeni yükseliş dönemini başlatmadır,
özgürleşmedir, millileşmedir, yerlileşmedir.
tarihe dönüşümüzün, kültüre dönüşümüzün, coğrafyaya dönüşümüzün,
dönüşümüzün,
dönüşümüzün, iddialarımıza dönüşümüzün miladıdır.
artık geri dönmeyeceğimizin,
gerekirse binlerce şehit verip yolumuza devam edeceğimizin,
coğrafyanın
devletlerine kulak asmayacağımızın,
hiçe sayacağımızın, 20. yüzyılın dondurulmuş tarihini sona erdirdiğimizin bütün dünyaya ilanıdır.
15 Temmuz; Haçlı Savaşları
’ndan sonra başlattığımız gibi,
istilâsından sonra başlattığımız gibi,
sonrası yeni bir tarih başlattığımızın,
üçüncü büyük şoktan kendimizi kurtardığımızın,
omuzlarımız dik yürümeyi yeniden öğrendiğimizin, Osmanlı’dan sonra ilk kez büyük Türkiye olduğumuzun tescilidir.
15 Temmuz; “Kuşatma Yüzyılı”
nı
na çevirdiğimizin, bir sonraki adımda
na geçeceğimizin göstergesidir.
İkinci bir yirminci yüzyıla bir daha asla boyun eğmeyeceğimizin kanıtıdır.
ARTIK BU ÜLKENİN HER KARIŞ TOPRAĞI SAVUNMA HATTIDIR
15 Temmuz; ülkesini satanlara, milletini satanlara, değerlerini satanlara, tarihini ve onurunu satanlara
milletimizin, Anadolu evlatlarının karşı koyuşudur.
Cemaat adı altında, terör örgütü adı altında, sivil toplum kuruluşu adı altında, aydın-entelektüel sıfatı altında
onlarca yıl yetiştirilenlerin, korunanların, bugünler için saklananların, zamanı gelince de harekete geçirilenlerin
O gece göğüslerini kurşunlara siper eden erkeklerin, tankların önüne yatanların,
kurşunlar karşısında bir adım bile gerilemeyen kadınların,
gecenin karanlığında vatan için şehadete koşanların tarihidir. Bu ülkenin her karış toprağının, köyünün, kasabasının, şehirlerinin zamanı gelince nasıl da
savunma hatlarına, direniş kalelerine dönüşeceğinin
örneğini verenler, işte onlar, bin yıldır devam eden direniş geleneğinin öncüleridir.
O GECE İSTİKLAL SAVAŞI YAŞANMIŞ, ‘SON KALE’ EMNİYETE ALINMIŞTIR
Amerika’sı, Alman’ı, İngiliz’i, dâhil
karşı, içerideki vatan hainlerine karşı verdiğimiz
dır. O gece siyasi tarihi değiştirdiğimiz gecedir.
de, Gazze’de, Balkanlar’da, Kafkaslar’da,
’ta,
’de verdiğimiz mücadeleyi devam ettirdiğimiz gecedir.
15 Temmuz; coğrafyanın son kalesi
Anadolu’nun, iki yüz yıldır
ülkelerinden kovulan herkesin sığınağı
olan Anadolu’nun,
vatansızlara vatan olan Anadolu’nun, yetimleri bağrına basan
Anadolu’nun bütün coğrafyaya yol-yordam öğrettiği, yeni istiklal savaşlarının yöntemini gösterdiği tarihtir.
O gece Allah milletimizin yanında olduğunu göstermiştir.
Zafer yolunda, o büyük yürüyüşe daha sağlam, daha güçlü adımlarla devam ederken de yanımızda olacağını müjdelemiştir.
devam etmektedir. Bu, bizim için, milletimiz için bir
O GECEYİ HATIRLAYIP GÖZYAŞI DÖKMEYENLE YOL YÜRÜMEYİN
Çağlar boyu
korku ile diz çökmeyen, başkalarının tarihine sığınmayan,
yüzyıllardır bu topraklarda şehit veren
ler için bir kaderdir. Ve biz,
yumruklarımızı sıkı tutup vatan ekseninde yürümeye devam edeceğiz.
O gece,
Türkiye’nin siyasi öncüsü, onunla omuz omuza yürüyenler, arkasından akan milyonlar kazanmıştır.
O gece, bin yıllık siyasi tarihimizin en büyük zaferlerinden biri kazanılmıştır. O gece, bu vatanı kanlarıyla sulayanlar, işte onlar,
Medine Müdafaası kadar, Kudüs Savunması kadar, Çanakkale Şehitleri kadar büyüktür.
O geceyi hatırlayıp
asla yol yürümeyin, biz yürümeyeceğiz..
ONLAR YENİ 15 TEMMUZ’LAR HAZIRLIYORSA, ÇOK DAHA BÜYÜK BİR DİRENİŞ GELECEKTİR. AMA İÇ İŞGALCİ İHANET UNUTULMAYACAK.
Bu yazıyı geçtiğimiz yıl, 15 Temmuz’un yıldönümünde yazdım.
Küçük değişikliklerle yeniden paylaşıyorum.
Birileri 15 Temmuz’u unutturmaya çalışsa da,
onu sulandırmaya çalışsa da biz; Türkiye, coğrafya ve dünya siyasi tarihinin en büyük direnişini unutturmayacağız, anlatmaya devam edeceğiz.
Çünkü; bugün Suriye’nin kuzeyinde, bugün Doğu Akdeniz’de, bugün Ege’den Libya’ya kadar bütün bölgede ülkemize yönelik çokuluslu cepheler kuruluyor.
Tehdit ediliyoruz
Aynı çevrelenme
Ülkemizin 21. yüzyıla yayılan yükselişini cezalandırmaya dönük bir de
cephe kuruluyor.
Dışarıdan ve içeriden kuşatma
ya çalışanlar yeni 15 Temmuz’lar, yeni imha planları hazırlıyor.
KALBİNİZİ VE ZİHNİNİZİ TEMİZ TUTUN, YUMRUKLARINIZI SIKIN. SESİNİZ VE DİZLERİNİZ TİTREMESİN.
Öyleyse
çok daha ağır bir hesaplaşma
yaklaşıyor. 15 Temmuz’dan daha ağırı gelecekse, daha büyük saldırı gelecekse,
çok daha çetin bir direniş onları bekliyor olacak
tır. Yüz yıllardır hep böyle olmuştur. Böyle bir dönemde
ülkemizi yalnız bırakanlar ihanetleri
ile tarihe geçecektir.
Kalbinizi, zihninizi temiz tutun. Sizi körleştirmelerine asla izin vermeyin. Yumruklarınızı sıkın. Sesiniz ve dizleriniz titremesin.
Onlar Doğu Akdeniz’de hazırlık yaparken biz
akarız. Siyasi kimliğiniz ne olursa olsun, bu coğrafyadaki
bin yıllık tarihe bakın, nerede saf tutacağınıza öyle karar verin. Artık “Türkiye Ekseni” dışında bir siyasi kimlik yoktur!