1 Kasım ‘Üçüncü Altın Çağ’ın başlangıcıdır..

04:009/11/2015, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
İbrahim Karagül

1Kasım seçimlerinde alınan sonuç, yeni Altın Çağ'ın başlangıç tarihidir. Sadece bir siyasi kadronun iktidar olması değildir. Sadece bir siyasi söylemin milletin ezici çoğunluğu tarafından tercih edilmesi değildir. Bu sonuç, milletinülke meselesine el koymasıdır.Vatan-millet için birkaderçizgisinin oluşması, 20. yüzyılın başlangıcında olduğu gibi,yüz yıllık yeni bir sayfanın açılışı, yeni bir tarihin başlangıcı,ülkemizin yetiştirdiğio güçlü siyasi aklının zaferi, milletimizin aydınların fersah fersah

1Kasım seçimlerinde alınan sonuç, yeni Altın Çağ'ın başlangıç tarihidir. Sadece bir siyasi kadronun iktidar olması değildir. Sadece bir siyasi söylemin milletin ezici çoğunluğu tarafından tercih edilmesi değildir. Bu sonuç, milletin
ülke meselesine el koymasıdır.

Vatan-millet için bir
kader
çizgisinin oluşması, 20. yüzyılın başlangıcında olduğu gibi,
yüz yıllık yeni bir sayfanın açılışı, yeni bir tarihin başlangıcı,
ülkemizin yetiştirdiği
o güçlü siyasi aklının zaferi, milletimizin aydınların fersah fersah önüne geçen ferasetinin
ve vizyonunun son kararıdır.

Coğrafyamızda
özgürlük mücadelelerinin
ardı ardına darbe yediği,
ülkelerin birer birer devrildiği, haritaların değiştiği, toplumların lime lime çözüldüğü
büyük fırtınada
son kale
nin korunması, tahkim edilmesi,
milyonlarca elin bağımsızlık ve onur bayrağını ayakta tutması
dır.

Milletimizin idraki, bu toprakların
derin siyasi birikimi,
Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana
ilk kez tanık olduğumuz siyasi liderlik ve devlet aklı,
Türkiye'nin
büyük yürüyüşü
nü tamamlayacaktır. 1 Kasım sonuçları,
öyle dar siyasi analizlere
sığdırılamayacak, büyük sıçramanın başlangıcı olarak tarihe geçecektir.

Utancınızla, ihanetinizle kaldınız ortada

Bugüne gelene kadar,
çok ağır sınavlardan geçti Türkiye.
Bu büyük yürüyüşü durdurmak için
çok büyük ihanet örnekleri
yle mücadele etti.
Gezi olayları ile terör üzerinden bir dış müdahale
yaşandı. Maksat
Türkiye'yi durdurmak, diz çöktürmekti.
Bu müdahalede rol oynayanlar, tarihin
ihanet sayfasına
kaydedilecektir.

Bu başarılı olamayınca
Paralel örgüt
devreye sokuldu. Maksat yine Türkiye'yi durdurmaktı. Devlet içine sızmış, muhafazakar bir kadro
tam bir yabancı istihbarat operasyonu
için kullanıldı.
17 Aralık
Türkiye'ye yönelik bir
dış müdahaleydi.
Büyük yürüyüşü durdurmak, yürüyüşün
öncülerini tasfiye edip ortadan kaldırmak
tı.
Utançlarıyla,
ihanetleriyle kaldılar ortada.

Son kurşunu kafalarına sıktılar

Son koz olarak terör
ü yeniden devreye soktular.
7 Haziran
'da edinilen demokratik kazanımın şımarıklığına kapılan
HDP
, kendince bağımsızlık mücadelesine girerken,
PKK Doğu illerimizde işgal girişimine başlarken,
aynı güç merkezleri bunların üzerinden Türkiye'yi diz çöktürmeye,
teslim almaya
çalıştı. Ama bu operasyon sadece dışarıdakilerin, HDP'nin ve PKK'nın savaşı değildi.
En büyük ihanet “iç işgalciler”inkiydi.

Bazı
medya ve sermaye çevreleri PKK'nın kurşunlarına sığınıp Türkiye'de darbe yapmaya kalkıştı.
Bu
konsorsiyumun intihar eylemcisi ise Doğan grubu
oldu.
Son kurşunu PKK silahları ile sıktılar.
Onlar ülkenin siyasi öncülerini hedef almış olsalar da aslında
son kurşunu kendi kafalarına sıktılar.
Amaç yine Türkiye'yi durdurmak, susturmak, teslim almak, “
tarih yapıcıları”nı tasfiye etmek
ti.

Silahları ellerinden alınacak

1 Kasım sonuçlarını görür görmez
çark ettiler.
Yeni bir yöntem kullanmaya başladılar.
“Teslim olduk, itaat ettik“
dediler. Aslında bu konjonktüreldi,
taktik manevra
ydı. Hiç kimse inanmadı, inanmayacak da. Daha dün, bu milletin öncülerine, ülkenin bütünlüğüne
PKK ile ortaklık kurup saldırılar yapanlar bu ihanetin bir günde unutulacağını sandılar.

Merhamet ve hoşgörü çağrıları yapmaya başladılar.
Millete ve ülkeye saygısını ve bağlılığını kaybetmişlerin
bu manevrasına bu saatten sonra inanacak kimse olmamalı. Af dilekleri arasında
yeni müttefikler aradıklarından
kimsenin kuşkusu yok çünkü.

Bütün
hesapları alt üst oldu.
Kanatları kırıldı, kurşunları tükendi. Onlara “
silahlarınızı bırakıp teslim olun
” demiştik. Aslında silahlarını bırakmayı beklemeye bile gerek yok. Ülkeye ve millete kurşun sıkanların bütün
silahları ellerinden alınmalı,
teslim olmaları beklenmeden teslim alınmalıdır.

Üçüncü Altın Çağ başlıyor

Bu zafer sadece Türkiye'yi değil
bütün coğrafyayı
rahatlattı. Sadece Doğu'yu değil Batı'yı da sarstı. Türkiye'yi küresel ölçekte iddialı ülke haline getiren
o derin siyasi aklın tükenişe geçtiğini zannettikleri
bir dönemde hepsini şoke eden yeni bir sıçrama yakalandı.

Bu, yeni bir 'Altın Çağ'ın başlangıcıdır.
Bizler
Haçlı
Savaşları
ile tükenmek üzereyken
çok büyük bir sıçrama
yakaladık.
Moğol
istilasıyla bittik derken çok daha büyük bir
yükseliş
dönemine geçtik.
Üçüncü Şok
dediğimiz
1. Dünya Savaşı
ile paramparça olduk.
Yüz yıl boyunca sabrettik,
ayakta kalmaya çalıştık. İşte
Üçüncü Altın Çağ
şimdi başlıyor.

“Acımasız direniş” ve kültürel iktidar

Rehavete
kapılmayın.
Şımarmayın, kibre yenik düşmeyin.
Küçük kırgınlıkları, kişisel hesapları bir yana bırakın.
Eskisinden çok daha fazla dayanışmaya, birlikteliğe ihtiyaç var.
Bu büyük ruhu ayakta tutmak ve zafere ulaştırmak için çok daha büyük bir mücadele dönemi başlıyor. “
Acımasız direniş
” dediğimiz şey bu milletin
büyük tarih yürüyüşü
dür.
Artık tek dava budur.
Yerli olan ülke, coğrafya mücadelesi budur.

Bırakın kırıntıları, döküntüleri, onları muhatap bile almayın.
Onları konuşup, tartışıp vakit kaybetmeyin. Onlara yönelik komplekslerinizden sıyrılın.
Kötülükleriyle kalsınlar ortada.
Onlara hak ettiklerinin ötesinde değer biçmeyin.
Ülkeye kurşun sıkanlarla ve bu büyük yürüyüşü durdurup ülkeyi dize getirmek isteyenlerle asla ortak olmayacağız, barışmayacağız.

Bu iki kesim dışında hep birlikte yeni bir mücadele başlatacağız.

Siyasi güç daha fazla sınırları aşacak. Ekonomik büyüme çok daha şaşırtıcı olacak.
Toplumsal değişim ve eğilim
daha güçlü tarih yapıcı rol
alacak. Bu dönemde en güçlü yatırım “
kültürel iktidar
” için olacak. Bu dönem, “
entelektüel teröristler
”in kurşunlarının bittiği dönem olacaktır.

Artık HDP muhatap alınmayacak

Artık
iç işgal girişimine
dönüşen teröre karşı amansız bir mücadele yürütülecek.
HDP hiçbir şekilde muhatap alınmayacak. HDP'li vekillerin ve avukatların İmralı şovuna son verilecek. İmralı da muhatap alınmayacak.
HDP ve PKK'nın Türkiye'ye açılan
uluslararası savaşın ön cephesi
olduğu gerçeği ile hareket edilecek. Belki yeni siyasi partiler,
yeni temsil mekanizmaları
oluşacak.

Paralel ihanet örgütü
ile mücadele, aralıksız devam edecek. Türkiye'ye savaş açanlar destek aldıkları ülkeler tarafından bile yalnız bırakılacak.
Paralel örgüt bulunduğu ülkeler tarafından da tehdit görülecek.
Artık onlar sadece Türkiye için iç tehdit değil,bulundukları ülkeler için de iç tehdit olacak.

Eskinin iktidar tayin edici oligarklarının silahları ellerinden alınacak. Bu silahlar ebediyyen susturulacak. Onların medyadaki suikastçileri
için de tarihin bittiğini söyleyelim.

Fitneye karşı tetikte olun

Yeni bir dönem başladı ve bu, bir tarih dönüşümüdür. Bu büyük dönüşümü anlamayanlar
yollarda kaybolup gidecek.
Anlayanlar içinse şimdiye kadar olduğundan
çok daha büyük sorumluluk, fedakarlık ve mücadele
dönemi başlıyor.

Bu yolda
en büyük mücadele fitneye karşı verilecek
. Hadi,
yüreklerinizi temizleyin
ve coşkuya katılın.
Üçüncü Altın Çağ
'ın temellerini atanlardan olun...
#Üçüncü Altın Çağ
#1 Kasım
#Seçimler
#Türkiye