Birkaç haftadır Libya’da çok önemli gelişmeler oluyor. “Türkiye etkisi” Libya’da bütün hesapları bozdu. Sadece Libya’da mı? Akdeniz’in tamamında; Doğu Akdeniz’de, Batı Akdeniz’de, Ege’de, doğalgaz pazarlıkları ve projesinde…
Libya’da olanlar bütün Akdeniz’de olanların, olacakların bir özetidir.
Libya’da kazanırsak bütün Akdeniz’de kazanacağız. Libya’da karşımızda olanlar bütün Akdeniz’de kaybedecek. Durum gerçekten de bu.
Dolayısıyla Libya ve bölge ile ilgili, “içerideki cephe”ye çok dikkat edilmeli. Kimlerin silahını taşıdıklarına, kimler adına kurşun sıktıklarına çok dikkat edilmeli.
İçerideki ortaklığın, ittifakın bir iç politik mesele olmadığı, bir coğrafya meselesi olduğu, Türkiye’yi durdurmaya ayarlı bir yapılanma olduğu idrak edilmeli.
Bu yüzden, asla bir araya gelemeyecek siyasi çevreleri tek çatı altında topladılar. Siyasi partilerle terör örgütlerini aynı çatı altına soktular.
CHP’nin HDP’lileşmesi, İYİ Parti HDP-ilişkisi, bütün bunların PKK ile araya mesafe koyamaması bu yüzden. Birçoklarının “milli eksen” güç kazanınca başka adreslere yönelmeleri bu yüzden.
Libya’da bölgesel bir hesaplaşma var. Bu hesaplaşma aslında coğrafyanın tamamında, her köşesinde. Yakında daha da yaygınlaşacak. Türkiye’nin ayak sesleri daha da duyulacak.
Bundan sonra “içerideki cephe”nin sesi zayıflarken coğrafya ölçekli bir güç inşası daha da kendini hissettirecek.
Öyleyse Libya’da olanları, Libya’da Türkiye’nin karşısında oluşturulan ittifakı, Türkiye’nin verdiği mücadeleyi çok daha güçlü hissetmeliyiz.
Türkiye on yıllarca içeride mücadele verdi. Sonra yıllarca sınırlarının sıfır noktasında mücadele verdi. İşte şimdi o mücadele coğrafya mücadelesine döndü. Sınırlarımızın çok ötelerinde ortaklıklarla, dostluklarla bir coğrafya özgürlüğü ve onuruna döndü.
Libya’da Türkiye’nin askeri desteği yerleştikçe terör baronu Hafter ve arkasındaki ülkelerin hesapları bir bir suya düşüyor. Daha dün Başkent Trablus’u almaya çalışanlar, şimdi sahip oldukları mevzileri koruyamaz hale getirildi.
Türkiye’nin özellikle SİHA’lar üzerinden, Hafter’in karargâhlarını, ikmal konvoylarını, askeri üslerini, hava savunma sistemlerini imha etmeye başlaması, Akdeniz’de gücünü hissettirmesi, Libya’da büyük bir hesabı bozmak üzere.
Kimlerin hesabını?
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Mısır İsrail, İran, Rusya ve tabi ki Fransa’nın...
Nasıl bir araya geldiler?
Mesela Libya’da S. Arabistan ile İran’ı aynı cepheye kim soktu? Ya da İsrail ile İran aynı cephede nasıl yer aldı?
Hani İran-İsrail kavgası vardı? Hani Arap-İran kavgası vardı?
Suriye’den Libya’ya Şii milisleri kim taşıyor? Rusya mı, İran mı? İran SİHA’larını Libya’ya kim gönderiyor? Suudi, Mısır, BAE ve Sudan unsurlarıyla Şii milisleri tek cephede hangi irade topluyor? Ya da hangi ortak düşmanlık? Yemen’de İran-Suud çatışması yaşanırken bu ittifak ya da dayanışma kime karşı?
Hani Arap Bloku İran’a karşı kurulmuştu? Hani S. Arabistan ve Körfez ülkeleri İran’a karşı savunma hazırlıkları yapıyordu?
Hani ABD ve İsrail, “İran Arap topraklarını istila edecek” diye bazı Arap ülkelerini korkutup istedikleri gibi harekete geçiriyordu? “İran tehdidi var” diye yüz milyarlarca dolar silah alıyorlar, bunları kime karşı kullanacaklar?
Türkiye’ye karşı mı? Evet, maalesef öyle…
Bir zamanlar Arap dünyası İsrail’e karşı seferberken şimdi Arap rejimlerini Türkiye’ye karşı seferber eden iradeye çok dikkat edilmeli. Şimdi bazı Arap ülkelerinin düşman ilan ettikleri İran’la birlikte Türkiye’ye karşı Libya’da beraber hareket ediyor oluşuna dikkat edilmeli.
Mesele sadece Libya değil. Arap dünyası ikinci kez tanzim ediliyor. BAE’li Muhammed bin Zayed ve Suudi Muhammed bin Selman üzerinden yeni bir vesayet statükosu oluşturuluyor.
Bu ülkeler üzerinden bütün bölge yeniden dizayn ediliyor. Arap rejimleri kurulduktan sonra ikinci kez yeniden biçimlendiriliyor. Körfez ülkeleri üzerinden Sudan’da darbe yaptırılıyor. Libya’dan sonra Tunus’u işgal etmek ya da karıştırmak, ardından Cezayir ve Fas’a yönelmek istiyorlar.
Tunus, Cezayir ve Fas, Libya’dan sonra Körfez üzerinden gelen işgalci dalgaların kendilerine yöneleceğini, kendilerini bile koruyamayan Basra Körfezi ülkelerinin Arap dünyasını biçimlendirmek isteyeceğini, bunun yeni tür bir işgalci dalga olduğunu bilmeli. Bu yüzden savunma hatlarını şimdiden Libya’da kurmalı.
Libya’yı bir talan alanına çevirdiler. Savaş suçu, terör suçu işliyor, egemen bir devleti yok etmeye, ülkeyi ikiye hatta üçe bölmeye çalışıyorlar..
BAE, S. Arabistan, Mısır, İsrail, İran, Suriye rejimi, Fransa ve Rusya, Hafter gibi bir terör baronunun arkasına gizlenmiş Libya’yı bölmeye çalışırken, Türkiye, BM’nin meşru hükümet olarak gördüğü Milli Mutabakat Hükümeti’ne (UMG) açık, net ve çok güçlü bir destek veriyor.
Hafter Terör Örgütü ve arkasındaki ülkeler, tam da başkent Trablus’a yaklaştığı anda birden işler tersine döndü. Hafter gerilemeye başladı. BAE panik halinde bütün dünyadan silah topluyor, paralı askerler topluyor, Ürdün üzerinden kirli bir trafiği harekete geçirerek Hafter’i kurtarmaya çalışıyor şimdi.
Afrika ülkelerinden helikopter, Çin ve Rusya’dan hava savunma sistemleri, silah karaborsasından tedarikler, Malta’dan askeri botlar, binlerce ton silah ve mühimmat uçakları, milyarlarca dolar para.. Korkunç bir trafik yönetiyor.
Bugünlerde bazı hazırlıkları savaştan çok suikast işaretleri de veriyor. Muhammed bin Zayed’in Libya yöneticilerine hatta Türkiye içinde bazı kişilere suikast girişimleri olabileceğini gözden ırak tutulmamalı.
Ama ne yaparsa yapsın kaybedecek. Türkiye iklimi değiştirdi. Daha baskın askeri hareketlilikler de gelecek. İklim değişince ülkelerin pozisyonları da değişmeye başladı. NATO Genel Sekreterinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi, Libya Başbakanı Serrac’ı arayıp destek açıklaması bunun işareti.
İsrail’in, “Türkiye ile tam diplomatik ilişki ve Akdeniz enerji kaynaklarında işbirliği yapma” yönünde işaretler vermesi dikkat çekici. Türkiye-Libya anlaşması Akdeniz’in haritasını değiştirdi. Yakında Ege’de de benzer hareketlilikler olacak.
Libya’da BAE tezleri çökecek. Türkiye’nin tezleri Libya’yı bir arada tutacak. Bu ülke, özellikle de Bin Zayed, savaş suçu, terör trafiği, suikast girişimi ve planlaması, kara para operasyonları ile çok kötü bir sonla yüzleşecek.
Artık ülkemizi sınırlarımızın sıfır noktasında ya da Anadolu içlerinde savunma dönemi geçti. Artık Türkiye, önüne gelenin operasyon yaptığı bir ülke değil.
Artık bütün coğrafya savunma hattımız. Hem bizim hem coğrafyanın. “Türkiye’yi dışarıdan durdurma” tezleri çöktü. Hep birlikte içeriye yönelecekler. İçerideki cephe üzerinden iş yapmaya ağırlık verecekler. BAE ve Bin Zayed bile bunun için çalışıyor.
Ama bu da işe yaramaz.
Yine de biz, “içerideki cephe”nin aslında bir dış müdahale operasyonu olduğunu bilelim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.