Kasım Süleymani’nin öldürülmesi,1979 İran Devrimi ve Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin işgalinden bu yana iki ülke arasındaki en büyük kriz.Bugüne kadar tanık olduğumuzABD-İranrestleşmelerinin çok ötesinde bir durum var vebir adım sonrasını tahmin etmekçok güç.İki ülke, bugüne kadarki“kontrollü kriz”de mi devam edecek yoksayeni biroyun kurulup toptan imhayadönük bir süreç mi gelişecek, çok yakında işaretlerini göreceğiz.TEHDİTLERİN BÜYÜKLÜĞÜ SADECE GERÇEĞİ GİZLEDİZira İran-ABD ve İran-İsrail restleşmesisözlerin,
’nin öldürülmesi,
1979 İran Devrimi ve Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin işgalinden bu yana iki ülke arasındaki en büyük kriz
.
Bugüne kadar tanık olduğumuz
restleşmelerinin çok ötesinde bir durum var ve
bir adım sonrasını tahmin etmek
çok güç.
İki ülke, bugüne kadarki
de mi devam edecek yoksa
oyun kurulup toptan imhaya
dönük bir süreç mi gelişecek, çok yakında işaretlerini göreceğiz.
TEHDİTLERİN BÜYÜKLÜĞÜ SADECE GERÇEĞİ GİZLEDİ
Zira İran-ABD ve İran-İsrail restleşmesi
sözlerin, konuşmaların, tehditlerin büyüklüğü
ile orantılı olmadı hiç.
“İsrail’i haritadan silme”
sözleri hiçbir zaman
sözleri hiçbir zaman yerini bulmadı. ABD’nin İran’da
, açık savaş tehditleri hiçbir zaman yerini bulmadı. İsrail’in
yaygaraları hiçbir zaman hedefini bulmadı.
ABD: İRAN’I HEDEF ALIP ÜLKELERİ İŞGAL ETTİ. İRAN: ABD’Yİ HEDEF ALIP İŞGALDEN YARARLANDI.
ABD, İran’ı hedef gösterip ülkeleri işgal etti
, Müslüman ülkeleri, Arap topraklarını mahvetti.
Yüz binlerce insan öldü, şehirler harabeye döndü
. Uygulamada esas düşman mazlum ülkeler ve siviller oldu.
İsrail, İran’ı hedef gösterip Filistin’i vurdu
, Lübnan’ı vurdu, Suriye’yi vurdu.
İran ise, “ABD ile savaşıyoruz” dedi, işgallerden en büyük payı alan ülke oldu.
ABD işgalleri sayesinde Irak’a hâkim oldu, bölgedeki etkinliğini olağanüstü artırdı.
ABD’yi hedef gösterip mezhep savaşlarını yaydı
, binlerce insanı sadece
yüzünden kıyımlara uğrattı.
İran Devrimi’nden bu yana
“Büyük Şeytan Amerika ile savaş”
İran’ın en büyük
oldu. Ama
geride
Müslüman dünyanın ikiye ayrılması, mezhep savaşları, Fars emperyalizmini
bıraktı.
ABD İLE SAVAŞIYOR GÖRÜNÜP MÜSLÜMANLARLA SAVAŞMAK..
İran’a karşı elbette
ABD’nin ya da İsrail’in yanında durmayacağız
. Bölgedeki herhangi bir ülke ve insan için bu kabul edilebilir bir şey değildir.
Temel prensibimiz;
ABD veya herhangi bir bölge dışı gücün, coğrafyamıza dönük her saldırısına, saldırı girişimine karşı çıkmaktır
. Bu ilkesel bir duruştur.
“Ancak” ABD işgallerinin gölgesine sığınıp bir başka savaşı yürütmek
, bunu yaparken de
“ABD ile savaşıyor” gibi görünmek, ortamdan yararlanıp mezhep savaşı ya da Fars milliyetçiliği yürütmek
, bunu yaparken hiçbir ölçü tanımamak, “düşman” gördüğü Müslümanları kıyımdan geçirmek,
bir şey değil.
KİMSE GÜNAHLARINI BAŞKASININ ELİNDEKİ KANLA TEMİZLEMEMELİ.
Kimse kendi günahlarını başkalarının suçlarıyla örtmemeli.
Kimse kendi suçlarını başkalarının elindeki kanla temizlememeli.
Kimse bütün bölgeye, “emperyalizmle savaşıyorum” diyerek, emperyalizmle
girmemeli.
İran Batı ile savaşıyor görünüp, S. Arabistan ve BAE de Batı ile ortak görünüp coğrafyayı mahvettiler
. Bu iki cephe arasındaki kavga, ABD
a yol açtı.
Adına ister
isterseniz
deyin, bu çatışma bölgemize yönelik
bütün işgallerin gerekçesi
oldu. Çünkü, ABD’nin işgallerinin de, İsrail’in ölçüsüzlüklerinin de böyle bir kavgaya,
bölge içi çatışmaya ihtiyacı
vardı.
BASRA KÖRFEZİ, KIZILDENİZ, DOĞU AKDENİZ: BÖLGE İÇİN ÇATIŞMANIN EN KÖTÜ ÖRNEĞİ GELİR
demeyi bırakmadıkça, hiç kimse bu savaşın mahiyetini, ölçeğini, hedefini tam olarak algılama şansına sahip olamayacak.
İşin vahimi;
coğrafya içi çatışmanın en kötü örnekleri henüz ortaya çıkmadı
. Bugüne kadar ülkelerle sınırlıydı, bundan sonra
görebiliriz.
Bu kamplaşma, cepheleşme durdurulamazsa,
Libya’dan Pakistan’a kadar bütün bölge sarsılır
. Özellikle
Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz arasında taş üstünde taş kalmayabilir
.
Kurgulanan, büyük savaş dedikleri hesap bu. İşte bu, bir
harekâtıdır ve Batı aklının planladığı bir şeydir. İran da, S. Arabistan ve Körfez ülkeleri de bu
büyük kurguya göre pozisyon
almaktadır.
“GÜN GELİR BU BÖLGEDE İRAN’IN GÖZYAŞLARINI SİLECEK KİMSE KALMAZ”
de bu tür bir savaşın öncülerindendi. ABD ile dirsek teması ile iş yürütüyor,
ABD düşmanlığı perdelemesi
altında
Halep’te, Irak’ta, Yemen’de, Lübnan’da
ve başka yerlerde
, mezhep savaşı yönetiyordu. Sonra ABD tarafından öldürüldü. Buradan bakınca,
havada uçuşan ABD-İran tehditleri
ni başka bir boyutta ele almak zorunluluğu vardır.
Süleymani yönetimindeki bağlı güçler Halep’te katliam yaparken o kadar canımız acıdı ki, o gün;
“Gün gelir bu bölgede İran’ın gözyaşlarını silecek kimse kalmaz”
diye yazmıştım. Dün Tahran’daki cenaze töreninde,
, ağlayanları görünce birden aklıma geldi.
İRAN NE YAPAR, ABD NE YAPAR?İMHA PLANI MI?
Bu temel noktayı belirledikten sonra sıcak konuya gelelim:
İran’ın, bağlı örgütlerin, İran adına vekâlet savaşı yürüten grupların açıklamaları, misillemenin belli bölge ve ülkelerle sınırlı kalmayacağı
yönünde. Bu da, çatışmanın bütün ülkelere yayılacağı anlamına geliyor. Evet, İran’ın
. Ancak işin bu boyuta gelmesinin İran’a ödeteceği fatura bugünkünden çok daha ağır olabilir.
’ın ve ABD yönetiminin açıklamaları ise,
in ve
“kültürel hedefler dâhil”
(burada sanırım Şiiler için kutsal mekânlar kastediliyor) çok geniş bir
vermektedir.
Bu da, coğrafyamız için
toptan imha planlarının artık gizlenmeyeceğine
işaret ediyor.
in hedef alınması işi bir
hesaplaşmasına dönüştürür ve bunun asla sonu gelmez.
ABD İRAN’IN NÜKLEER TESİSLERİNİ Mİ VURACAK?
ABD Başkanı’nın dün twitterden yayınladığı
“İran asla nükleer silah sahibi olamayacak”
mesajı ise çok daha vahim.
Trump blöf yapmıyorsa, İran ilk kez açık hedef olacak demektir
.
ABD-İran
kontrollü gerginlik politikalarında sona gelindi
. ABD yerleşik sisteminin politikaları
ile sonlandırıldı. Bu, İran’ı da kontrollü gerginlik politikasından çıkaracak,
demektir.
budur!
ABD İRAN’IN HAYSİYETİ İLE OYNADI, GURURUNU KIRDI
Trump, Kasım Süleymani’yi öldürerek saldırı ile
İran’ın gururunu kırdı, bir nevi haysiyeti ile oynadı
. Çünkü o, İran Devrim Muhafızları Komutanı, Tahran’ın Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’daki emperyal hesaplarının sembol ismi,
muhtemelen de geleceğin Cumhurbaşkanı’ydı
.
Böyle bir isme suikast yapılacağı İran’ın
. Çünkü o,
Irak’ın, Suriye’nin, Lübnan’ın, Yemen’in “sahibi” gibi
hareket ediyor, ABD’nin
nı biliyor, bir tür güç zehirlenmesi yaşıyordu.
VEKÂLET SAVAŞLARININ EN ACIMASIZ HALİ YAŞANIR. BASRA KÖRFEZİ PATLAR..
ABD-İsrail ile İran arasında
başlar mı, ona bakacağız. Ama öncelikle dolaylı,
vekâlet savaşları en acımasız halini alacaktır
. İran’a doğrudan saldırı olmadığı müddetçe açık savaş olmayacaktır.
Hesaplaşma Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve Basra Körfezi’nde olacaktır
. Irak işgalinden, Suriye savaşından çok daha büyük ölçekli
na tanık olabiliriz.
BAE ve Suudi yönetiminin, körfez ülkeleri ve Mısır’la birlikte İran’ı dengeleme çabaları sıcak çatışmaya döndürülebilir
. Her ne olursa olsun, savaş yeniden Irak ve
Basra Körfezi’nde patlayacak
tır. Böyle bir durumda ilk ezilen Körfez ülkeleri olacaktır.
KIYAMET SENARYOSU ÖNLENMELİ
Mezhep savaşları üzerinden pazarlanacak
böyle bir kapışmaya bütün bölge karşı durmalı. Aksi takdirde hiçbir ülke bunun dışında kalamayacaktır.
ABD’nin, İsrail’in ya da herhangi bir bölge dışı ülkenin
, Batı ülkesinin ya da koalisyonunun, coğrafyamızda herhangi bir ülkeye saldırmasına tabii ki karşı çıkacağız.
Hangi ülke olursa olsun. Ama bu,
bölge içi çatışmalarda “kör bir taraf” olacağımız
, Batı’nın kurguladığı bu savaşı görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Şu an acil olan,
tansiyonu düşürmek ve yönetilebilir alana çekmek
tir. Aksi, bütün bölge için gerçekten kıyamet senaryosudur.
#Donald Trump
#Kasım Süleymani
#İRan
#Körfez
#Savaş