- Siyasi terörizm: Tehdit içeride. Muhalefet devletle savaşıyor. - ‘Üçüncü Büyük Yükseliş’ mi, ‘Küçültülmüş Anadolu’ mu? - Onları ABD elçisi yönetiyor!

04:0011/02/2022, Cuma
G: 11/02/2022, Cuma
İbrahim Karagül

Siyasi hareketya dasiyasi liderolarak ortaya çıkıp, belli pozisyonlar elde edip, şaibeli bir şekilde belli kurumların başına yerleşenler ve hiçbir şey üretemeyenler“siyasi terörizm”e yöneliyor.Eksiklikleri, yetersizlikleri, beceriksizlikleri, zihinsel açıkları, önyargıları, kinleri, nefretleri,geçmişten gelenintikamarzuları üzerinden terör estiriyor. Bu alanda çeteler kuruyor, siyaseti birsilaholarak kullanıyor.ÇÖPLERİ KARIŞTIRIYOR, ESKİ DOSYALARI AÇIYOR, DEVLETE SALDIRIYORLAR.Ülkenin, milletin,

Siyasi hareket
ya da
siyasi lider
olarak ortaya çıkıp, belli pozisyonlar elde edip, şaibeli bir şekilde belli kurumların başına yerleşenler ve hiçbir şey üretemeyenler
“siyasi terörizm”
e yöneliyor.
Eksiklikleri, yetersizlikleri, beceriksizlikleri, zihinsel açıkları, önyargıları, kinleri, nefretleri,
geçmişten gelen
intikam
arzuları üzerinden terör estiriyor. Bu alanda çeteler kuruyor, siyaseti bir
silah
olarak kullanıyor.
ÇÖPLERİ KARIŞTIRIYOR, ESKİ DOSYALARI AÇIYOR, DEVLETE SALDIRIYORLAR.
Ülkenin, milletin, devletin, kurumların genlerine saldırıyor. Tahrik ediyor, provoke ediyor, çatışma alanları üretiyor.
Sistemi işlemez, toplumu ayakta duramaz hale
getirip kaos için zemin hazırlamaya çalışıyor.
Bir şey
inşa etm
e, Türkiye için daha iyi bir şey üretme, dünya ve Türkiye’deki değişimin getirdiği ihtiyaçlar için
yeni şeyler söyleme
, iktidara çok daha güçlü
alternatifler
üretme yerine, çöpleri karıştırıyor, eski defterleri karıştırıyor.
Türkiye’ni
n siyasi tarihindeki bütün çatışma alanlarını toplayıp yeniden servis ediyor.
Bütün karanlık dosyaları yeniden canlandırıyor.
YALAN, KURGU, ZİHİNSEL TERÖR
Aslında bunların
kendi tarihleri olduğunu bile bile
, kendi günahlarını siyasi propagandaya dönüştürüyor.
Öyle bir çarpık zihin, öyle bir büyük çelişki, öyle bir
ikiyüzlülük
ki bu;
toplumsal hafıza ile dalga geçiyor.
Milleti, ülkeyi, hepimizi aptal yerine koyuyor.
Ajanslar, etki ajanları, yalan ve kurgu mekanizmaları, sosyal ve siyasi çeteler
üzerinden, dışarıdan aldıkları profesyonel destekle,
zihinsel terör
estiriyor.
DIŞARIDAKİ ÖFKEYİ İÇERİYE TAŞIYOR, FETÖ-PKK TEZLERİNİ SİYASETE SOKUYOR.
Bu siyasi hareketler ve liderler;
Dışarıdan öfkeyi içeriye taşıyor. Türkiye’nin tarihe dönüşünün, coğrafyaya dönüşünün, güce ve etkinliğe dönüşünün
, Afrika’dan Asya’ya çok geniş alanda yol açtığı sarsıntılardan
rahatsız olan ülkelerin öfke ve tedirginliğini iç siyasi dile dönüştürüyor.
ABD’nin, Avrupa’nın Türkiye’nin yükselen güç olmasından duyduğu rahatsızlığı siyaset olarak pazarlıyor.
Bu siyasi hareketler ve liderler;
FETÖ ve PKK tezlerini siyasete sokuyor.
Terör örgütlerine
siyasi kamuflaj
sağlıyor. Türkiye ile savaşan yapılara
kalkan
oluyor, onların koruyup kolluyor,
normalleştiriyor
.
Dikkatle bakanlar şunu net biçimde görecektir: Bu siyasi yapıların
FETÖ ve PKK tezlerinden başka söyledikleri hiçbir şey yok.
Aslında zihin olarak bu iki yapıya
teslim
olmuşlardır.
TÜRKİYE’DE MUHALEFET DEVLETLE SAVAŞA GİRDİ.
Türkiye’de siyasi muhalefet devletle savaşa tutuşmuştur.
Ulusal ve uluslararası etkili
karargahları
devreye sokup milleti kandırarak,
savaşı gizlemeyi
de başarmıştır.
Bu savaşta
Türkiye’den rahatsızlık duyan bütün ülkeleri,
Türkiye ile savaşan bütün
terör örgütlerini yardıma çağırmış
, onlarla
ortak cepheler
kurmuştur. Savaş içeriden ve dışarıdan ortak yürütülmektedir.
Türkiye
; Libya’dan Karabağ’a, Suriye’den Karadeniz’e, Akdeniz’den Ege’ye, büyük güçlerle, küçük devletlerle
21. yüzyılın en karmaşık güç mücadelesi
ni yürütüyor.
HİÇ BİR DEVLET, AYNI ANDA, BU KADAR ÇOK CEPHEDE SAVAŞMADI TEHDİT İÇERİDE!
İşte bu mücadelelerin
her biri için içeride de cepheler
kuruldu. Elli yıldır terörle mücadele eden,
sınırlarını ve iç güvenliğini
korumaya çalışan Türkiye, ilk kez bütün bunların s
iyasi terörizm olarak içeriden servis
edilmesiyle karşı karşıya.
Yakın tarihte
hiçbir devlet bu kadar çok cephe ile aynı anda
mücadele etmek zorunda bırakılmadı. Bunun örneği yoktur. Ülkemize
içeriden kurulan tuzak
dışarıdaki saldırılardan çok daha büyüktür.
Tehdit içeridedir.
NE KADAR “İÇ TEHDİT”SEN O KADAR DESTEK ALIRSIN.
ABD’nin, Avrupa’nın; Almanya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin içeride çalıştıkları
siyasi partiler, liderler, belediye başkanları,
STK’lar, terör örgütleri, sermaye çevreleri, medya mensupları var.
Bütün bu
istihbarat teşkilatları
hem ortak h
em de ayrı ayrı Türkiye içinde aynı amaç için çalışıyor.
Tek hedef; Türkiye’yi içeriden durdurmaktır.
İşte bazı siyasi partiler, bazı siyasi liderler,
bulundukları pozisyonu
bu çatışmaya, bu içeriden müdahaleye
borçludur
. Böyle bir şey olmasa hepsi boşa çıkacaktır.
SİYASİ MUHALEFET MİLLİ EKSENDEN ÇIKARILMIŞTIR
Türkiye’de
muhalefet milli eksenden çıkmıştır.
Hiçbir söylemi, hiçbir girişimi,
milli kimlik taşımamaktadır.
Hiç biri
Türkiye daha büyüsün,
daha güçlensin, refahı daha artsın, sorunları daha hızlı çözülsün diye hareket etmezken, başkalarının sopasıyla ülkeyi dövmekte,
başkalarının silahıyla ülkenin geleceğine kurşun yağdırmakta
dır.
ABD elçiliğinden, İngiliz elçiliğinden, Avrupa elçiliklerinden çıkmayan, talimatlar
alan, taktikler kapan bu insanlar,
oralardan aldıkları güçle ülkenin sinir uçlarına saldırmaktadır.
Bütün bu kirli hesapları,
günahları
, karanlık ilişki ve hedefleri yalan ve kurgu ile, zihinsel terörle örtbas etmektedir.
‘ÜÇÜNCÜ BÜYÜK YÜKSELİŞ’ Mİ, ‘KÜÇÜLTÜLMÜŞ ANADOLU’ MU?
Türkiye’de demokratik mücadele yoktur, seçim mücadelesi yoktur.
Güç mücadelesi vardır. Büyük güçler haritasında
kim nerede yer alacak
, Türkiye’nin kaderi ne olacak, onun mücadelesi vardır.
Türkiye’ye kim hakim olacak, Türkiye’yi kim kontrol edecek mücadelesi vardır.
Türkiye “cephe” mi olacak, “büyük güç” mü olacak
mücadelesi vardır.
Türkiye
, Selçuklu/Osmanlı
’dan sonra “Üçüncü Büyük Yükseliş”i mi yapacak yoksa yeniden Batı esaretinde “Küçültülmüş Anadolu”ya mı hapsedilecek mücadelesi vardır.
Her
siyasi parti,
her siyasi çevre, her
medya mensubu,
her
sermaye çevresi
, her
sivil oluşum
buna göre
yeniden pozisyon almıştır.
İÇERİDEKİ MÜCADAELE KÜRESEL BİR HESAPTIR. AK PARTİ VE MHP’DEN KOPANLAR PROJEDİR.
Öyleyse
Türkiye’deki iç mücadele küresel ölçekte bir mücadeledir.
Çünkü, içerideki mücadelenin
sonucu Afrika’dan Orta Asya’ya, Avrupa’dan Güney A
sya’ya çok geniş bir alanı sarsacak, biçimlendirecektir. İçerideki siyasi muhalefet, terör örgütleri ve dışarıdakiler bu yüzden ortak çalışmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçirilmesi ve partinin Türkiye ekseninden çıkarılması
bu hesabın parçasıdır. İyi Parti’nin siyasi kodları bu hesabı işaret etmektedir.
Siyasi parti-terör örgütü ortaklıkları
bu yüzden inşa edilmiştir.
MHP’nin b
ölünmesi, AK Parti’den kopuşlar bu hesabın parçasıdır. Ülkeyi kendi siyasi genetiğinde tutacak siyasi oluşumlar, milli ve muhafazakar çevreler bu yüzden operasyonlara maruz kalmıştır.
KANDİL TALİMATI, SİVİL İTAATSİZLİK, GAYRİ MEŞRULUK!
Kandilden gelen talimatlar HDP üzerinden muhalefet ittifakına gidiyor
ve herkes anında harekete geçiyor. En son
sivil itaatsizlik çağrısı
yapılıyor, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu faturaları ödememe çağrısı
yapıyor. Dayanışma açıktır.
Bir tür toplumsal
isyan, iç çatışma arzusu sürekli yoklanıyor.
Bunu yapan kişinin
devlet yönetme ehliyeti, olgunluğu tartışmalıdır. Siyaseten de gayri meşrudur.
Bu ülkeye bağlılığı da soru işaretlerine neden olur.
İktidar osun muhalefet olsun,
siyasi parti yönetimlerinin, liderlerinin kırmızı çizgileri vardır.
Ülkeye, devlete, millete bağlı olacaklar. Toplumu ayrışmalara sürüklemeyecekler.
Türkiye’nin çıkarlarını ve ortak iyiliğini tartışmaya açmayacaklar. Siyaset adı altında
devlete saldırmayacaklar.
Bunlar iç politika malzemesi değildir. Siyaset bütün kimliklerin altında yapılır.
MUHALEFFETİ ABD, AVRUPA BÜYÜKELÇİLERİ YÖNETİYOR…
Türkiye’de siyasi muhalefeti ABD ve Avrupa büyükelçileri yönetmektedir. Eskiden Türkiye’yi yönetirlerdi. Bu güçlerini kaybettiler.
Şimdi siyasi partileri yönetiyor,
iç örgütlenmeler
yapıyor, buradan yeniden devlete ulaşmaya çalışıyorlar.
Yalan ve zihinsel terör fırtınası bizi kör etmesin.
Dışarıda yüzyılların mücadelesi veriliyor. İçeride de yüzyılların mücadelesi veriliyor. Kimin hangi partiden olduğu önemli değil.
Türkiye Ekseni esastır,
bu bütün
siyasi kimliklerin üstündedir.
TÜRKİYE DÜŞERSE… BU SEÇİM, DEMOKRASİ DEĞİL. YÜZYILLARIN KAPIŞMASIDIR.

Öyleyse hepimize büyük görevler düşüyor.

Türkiye düşmemeli. Düşerse coğrafya düşer.
Milletler düşer. Ülkeler batar. Dünyanın güç haritası yeniden yapılır. Ve biz, yeniden
20. yüzyıla
döneriz.
Çok daha
büyük güç
sıçramaları yapmalı. Buna g
ücü var, imkanı var, aklı var,
birikimi var.

Türkiye Düşerse 21. yüzyılımız olmayacak. 2023 için ortak çağrılarımız olmalı.

Çünkü artık
bu bir seçim, demokrasi meselesi değil. Yüzyılların kapışmasıdır.
#FETÖ
#PKK
#Kemal Kılıçdaroğlu