Türkiye’dekiErdoğan karşıtlarıbütün umutlarınıTürkiye ile ABD arasında çıkacak krizebağladı.Ambargouygulansın, Türkiye ekonomik olarakbatsın, siyasikrizlerpatlasın, Erdoğan’a Suriye’dehaddi bildirilsin, ABD ve Avrupa’dayalnızlaşsın..Gerekirse bir nevi“Nuh Tufanı”Türkiye’yi yok etsin ama yeter ki Erdoğan zarar görsün, gitsin.Bunun dışındahiçbir siyasi tez, öneri, proje, ülke için bir gelecek umuduyok. Buna ihtiyaç da duymuyorlar.MUHALEFETİN DURUŞUNUFETÖ-PKK EKSENİBELİRLİYORÇünkü Türkiye’de muhalefetin
Türkiye’deki
bütün umutlarını
Türkiye ile ABD arasında çıkacak krize
bağladı.
uygulansın, Türkiye ekonomik olarak
, siyasi
patlasın, Erdoğan’a Suriye’de
, ABD ve Avrupa’da
..
Gerekirse bir nevi
Türkiye’yi yok etsin ama yeter ki Erdoğan zarar görsün, gitsin.
Bunun dışında
hiçbir siyasi tez, öneri, proje, ülke için bir gelecek umudu
yok. Buna ihtiyaç da duymuyorlar.
Çünkü T
ürkiye’de muhalefetin duruşunu, önceliklerini büyük oranda PKK/HDP ve FETÖ mevzii şekillendiriyor
. Onların algısına, bakışına, Türkiye tasarımına göre bir siyaset tarzı kullanıyorlar.
Ne yazık ki, bölgede ve dünyada yürütülen
güç mücadelesinde Türkiye’ye omuz vermiyorlar
. Küresel ölçekte
okuyamıyorlar, büyük dalgaya karşı kürek çekiyorlar. Ya da Türkiye karşıtı bir mevzide toplanıyorlar.
TRUMP KARŞITLARI DA ERDOĞAN DÜŞMANLIĞINA BEL BAĞLADI
ABD’deki Trump karşıtları da, azil sürecinde Erdoğan karşıtlığını sonuna kadar kullandı, kullanıyor.
Teröre destek, ekonomik ambargo, Suriye’den kuşatma,
Ege ve Akdeniz’den sıkıştırma
, Ermeni tasarısı şantajı,
müthiş bir Erdoğan düşmanlı
ğı, Trump’la hesaplaşmayı
de yürütme gibi.
İki taraf da aynı mevzide, aynı silahlarla saldırıyor
. Aynı yöntemleri, aynı siyasi dili kullanıyor, bir nevi aynı ittifakın içinde yer alıyor.
başladı, ABD Başkan Yardımcısı Ankara’ya geldi, bizimkiler
“Tamam, şimdi ABD faturayı kesecek”
diye beklediler. Tam tersi oldu,
ABD askerleri bölgeden çekilme
durumunda kaldı.
Hemen ardından
Soçi’de Erdoğan-Putin zirvesi
oldu, bizimkiler yine aynı
içine girdiler. O da hayal çıktı. Harekât da, iki toplantı ve anlaşma da Türkiye’ye
kazandırdı.
Baktılar olmuyor,
işi sulandırmaya, küçümsemeye, değersizleştirmeye
başladılar.
Popüler masallara, yalan kurgulara sarıldılar
, Türkiye’nin ve
dünyanın gerçeğinden koptular
. Yalanlar üzerinden bir kamuoyu inşasına yatırım yaptılar.
ALAYCI, KÜÇÜMSEYİCİ KAMPANYALAR..
Önceki gün ABD’de yapılan
Erdoğan-Trump zirvesinden
de çok şey bekliyorlardı.
Kriz çıkacaktı, ambargo, yaptırımlar sahaya sürülecekti, iki lider kavga edecekti, Trump Erdoğan’ı zor durumda bırakacaktı
ve daha bunun gibi beklentiler..
Görüşmenin devam ettiği saatlerde,
bizler Beyaz Saray’da merakla sonucu beklerken onlar Türkiye’de alaycı, küçümseyici, küçük düşürücü, seviyesiz kampanyalar yürüttüler.
Türkiye-ABD ilişkilerinde kopuşlar yaşanacaktı. Bu,
e yol açacaktı. Onlara iktidar alanı oluşacaktı. Bunun için
ABD’deki muhalefetle tam bir dayanışma içinde
çalışıyorlardı.
ABD Kongre üyeleri Trump’a yönelik öfkelerini Türkiye’den çıkarıyordu
. Bizimkiler de onlarla aynı öfkeyi paylaşıyordu. Görüşmede ise
Trump, Erdoğan’dan Kongre üyelerini ikna etmede yardım istiyordu
.
Cumhurbaşkanı’nın,
“Müsaade ederseniz Kongre’de konuşma yapayım”
teklifine,
“Şimdilik geniş katılımlı bir basın toplantısı yapalım”
diye cevap veriyor, Kongre’nin önde gelenlerini
, Erdoğan’ı dinletiyordu. Bu hareketin ne anlama geldiğinden bile yoksun olanların bunu anlamaları elbette mümkün değil.
CIA’NIN KENDİ KAYITLARI ELLERİNE
“
adıyla ABD’ye
liderinin
Türkiye içindeki terör saldırıları bir video halinde Trump’a izletiliyor
, vize çıkarıp Beyaz Saray’a götürülmek istenen, Trump’a pazarlanan bu kişinin ne olduğu bizzat kendisine gösteriliyordu.
Türkiye, ABD’nin himaye etmek istediği kişi hakkındaki gerçekleri bizzat Beyaz Saray’da yüzlerine çarpıyordu
.
Türkiye bu şahısla ilgili
dosyayı bizzat CIA’nın kayıtlarından alıp ABD’nin eline tutuşturdu.
MEKTUP İADE EDİLDİ, NE OLACAK ŞİMDİ!
ni dillerine doladılar, Türkiye-ABD ilişkilerini
a sıkıştırdılar, bütün bölgenin gerçeklerini o mektup kadar algıladılar. Ama
iki mektup da iade edildi hem de Beyaz Saray’daki zirvede...
Trump’la
basın toplantısında açık açık bu söylendi
. Türkiye’de mektubu diline dolayanlardan yine ses yok.
Bunun gibi daha
birçok örnek sıralanabilir
.
Türkiye’nin gücü dışarıdan görülüyor, içeriden değil.
İçeride
geniş kapsamlı bir zaaf alanı var
ve bu alanı yönetenler coğrafi ve küresel ölçekte gerçeklerin üstünü örtmekte oldukça mahirler.
Ama bu körleştirme bir yere kadar mümkün.
Küresel ölçekte güç kaymalarının tersine bir eğilim bu, ve süresi dolacak
.
Güçlü liderlerin, merkez iktidar alanı güçlendirilmiş ülkelerin dönemine giriyor dünya
. Öyle büyük fırtınalar esiyor ki, hiçbir ülke,
göre pozisyon almıyor.
Siyaset tarzı da, yönetme tarzı da, iş tutuş tarzı da değişti, değişiyor. Büyük eğilimler, kuvvetli dalgalar geliyor.
gibi liderler arasındaki ilişkiler ve dünya genelindeki güç yatırımlarının seyri herkese çok şey anlatıyor. Bunu okuyamayanların siyaset dili, söylemi silinip gidecek.
Türkiye’yi eski vesayet dönemlerine göre tanımlayanlar büyük hayal kırıklıkları yaşayacak.
Bu arayışlara girenlerin başka bir yöntem bilmedikleri ortada.
“RUSYA MI DÜŞMAN,ABD Mİ?”
Bu yüzden de ABD’deki yerleşik sistemin Türkiye içindeki uzantıları olmaktan başka çareleri kalmıyor. Bu da, eskisi gibi bir iktidar alanı vadetmiyor.
ABD’li bir senatörün Erdoğan’a;
tarzında sorduğu soru, onların da ne kadar geride kaldığının, dünyanın yeni halini algılama sorunu yaşadığının göstergesi. Erdoğan,
“Artık bu tarz siyaset bitti”
derken hem onlara, hem içeridekilere çok şey söylüyor.. Anlayana tabi..
#Recep Tayyip Erdoğan
#Türkiye
#Donald Trump
#Soçi
#Barış Pınarı Harekatı
#Mektup
#Kriz
#CIA