Türkiye’ye “yumuşa” diyenler, “narinol” diyenler, “ezik” olmayı tavsiye edenler;ABD’nin askeri ve ekonomik alanda bu kadar sertleşmesinin, ülkelere lider tayin etmesinin, bir ülkenin toprağını alıp başka bir ülkeye vermesinin, Türkiye’ye açıktan saldırmasınınTrump’ın ayarsızlığındanmı kaynaklandığını sanıyor!“Erdoğan sertlik politikasından vazgeçsin” şeklinde ayar vermeye, tehdit etmeye kalkanlar;Rusya’nın Suriye’ye yerleşmesinin,Avrupa ile sınırlarına nükleer füzeler yerleştirmesinin,ABD ile karşılıklırestleşmesinin,
Türkiye’ye “
” diyenler, “
” diyenler, “
” olmayı tavsiye edenler;
ABD’nin askeri ve ekonomik alanda bu kadar sertleşmesinin, ülkelere lider tayin etmesinin
, bir ülkenin toprağını alıp başka bir ülkeye vermesinin, Türkiye’ye açıktan saldırmasının
mı kaynaklandığını sanıyor!
“
Erdoğan sertlik politikasından vazgeçsin
” şeklinde ayar vermeye, tehdit etmeye kalkanlar;
Rusya’nın Suriye’ye yerleşmesinin,
Avrupa ile sınırlarına nükleer füzeler yerleştirmesinin,
ABD ile karşılıklı
, olağanüstü savunma refleksine girmesinin
Putin’in kişiliğinden mi kaynaklandığını
sanıyor!
SON DÖRT YÜZ YILIN EN ŞİDDETLİ GÜÇ KAYMASI..
Türkiye’ye “
eskiye dön, ABD ve AB eksenine dön, yeniden vesâyete dön, yeniden onların himayesine gir
” diye
öneriler getirenler,
Batı ile Doğu arasında tarihin görmediği bir keskinleşme,
son
dört yüz yılın en büyük güç kaymasını
n yaşandığını, bu yüzden
ABD ile Çin arasında Afrika’dan Doğu Asya’ya kadar müthiş bir güç savaşının
yaşandığını görmüyorlar mı? Bunlar sadece Çin’in sertlik politikasıyla mı açıklanır?
Türkiye’yi ekonomiyi düzeltmek için
IMF kredilerine mahkûm etmek
isteyenler,
küresel ölçekte ekonomi/ticaret savaşını
görmüyorlar mı? Bunlar ve benzerleri o ülkelerin keyfi politikalarından mı kaynaklanıyor?
Dünyanın
tutuştuğunu anlamayanların,
gözleri körleşmiş, zihinleri bulanmış
bir halde, büyük bir
akıl verip durmaları kimseyi rahatsız etmiyor mu?
HER ÜLKE KENDİ TARİHİNE, İDDİALARINA SIĞINIRKEN BİZE “DUR” DİYENLER KİM?
Biraz olana bakalım.. Biraz dünyaya, güçler/bölgeler arası mücadelelere bakalım.
Bütün uluslar, bütün devletler sertleşiyor. Türkiye’ye suç bulan ülkelerin tamamı olağanüstü fırtınalara hazırlık yapıyor.
Ekonomileri, dış politikaları, iç güvenlik uygulamaları keskinleşiyor.
Öyle bir küresel
oluştu ki; bütün
ülkeler savunma kalkanlarını güçlendiriyor, merkez iktidar alanlarına yoğunlaşıyor. Her ülke tarih iddialarına, tezlerine, kimliğine dönüyor.
Hiçbir ülke, ulus üstü yapıların, uluslararası sözleşmelerin veya teamüllerin kendini koruyacağına inanmıyor artık.
Türkiye’nin böyle bir iklimde, yaklaşan fırtınaya karı savunmasız bırakılmasını mı istiyorsunuz?
Türkiye’nin
dış politikada, terörle mücadelede, iç güvenlikte sertleşmesi
nin bir
olduğunu, bir savunma hazırlığı olduğunu hâlâ anlamıyor musunuz?
İÇERİDEN VE DIŞARIDAN SALDIRI: BU NASIL İTTİFAK, NASIL UYUM?
Bugüne bakalım:
FETÖ’cüler yeniden organize oldu Türkiye’yi vuruyor. PKK’lılar ve kriptoları yeniden organize oldu Türkiye’yi vuruyor.
Bütün terör örgütleri bu paralelde pozisyon almış Türkiye’yi vuruyor.
CHP ve onunla hareket eden siyasi partiler tam bir uyum içinde Türkiye’nin milli mücadelesini vuruyor.
Tam bu anda,
AK Parti içinden ve çevresinden, muhafazakâr çevrelerden yeni organizasyonlar yapılıyor, Türkiye vuruluyor.
ABD Türkiye’yi vuruyor. İsrail Türkiye’yi vuruyor.
Onların yeni tetikçileri
S. Arabistan ve BAE Türkiye’yi vuruyor.
Ve bunlar
oluyor.
Bütün bunlar, tam bir uyum içinde nasıl hareket ediyor? Bütün bunları
aynı mevzide toplayan ve hareket ettiren aklı
, hesabı hiç mi göremiyoruz?
ERDOĞAN’I HEDEF AL, TÜRKİYE’Yİ VUR, MÜDAHALENİN YOLUNU AÇ..
Tam o an, birileri içeride hedef saptırıyor.
Erdoğan’ı hedef alıyor, ailesini hedef alıyor, Türkiye’yi buralara taşıyan irade ve mücadeleyi hedef alıyor. Kişileri öne sürüp asıl niyeti, o çokuluslu planları gizliyor?
seçim sonuçlarını bir
ilân edip
, Erdoğan’ı çaresiz bırakmaya, bunun üzerinden
Türkiye’yi o büyük fırtınada hazırlıksız yakalamaya
çalışıyor.
Dışarıdan saldırılarla içeriden saldırıların
aynı anda bu kadar uyum içinde olması, fotoğrafın bu kadar net olması, kullanılan dil ve argümanların bile aynı olması kimseyi rencide etmiyor mu?
İŞTE TÜRKİYE BÜTÜN BU HESAPLAŞMALARIN TAM MERKEZİNDEDİR..
Dışarıda olanları gizleyip içeride boğarak
, dünyadan soyutlanmış bir tartışmanın,
içine sürüklendiğimizi anlayamıyor muyuz?
Terörle birbirini vuranların
hem jeopolitik hem de medeniyet/kimlik eksenli küresel fırtına hazırladıklarını
görmüyor muyuz? Bu fırtınanın
en yoğununun bizim coğrafyada
yaşanacağını,
Türkiye’nin bütün bu hesaplaşmaların tam merkezinde olduğunu
ve olacağını anlayamıyor muyuz?
Bugün
dışarıdan ve içeriden yürütülen saldırıların bu büyük kavganın parçası olduğunu
, bu amaçla
bırakmaya dönük,
direnç adalarını aşındırmaya
dönük içeride psikolojik operasyonunun yürütüldüğünü fark edemiyor muyuz?
‘BÜYÜK OYUN’U BOZDUK, BOZACAĞIZ. YOKSA BİN YILIN KOPUŞU YAŞANACAK
Oysa biz,
yüz yıl sonra tarih sahnesine yeniden çıktık. Büyük bir oyunu, düzeni bozduk, bozuyoruz, bozacağız. Çok cepheli
saldırılar altında olsak da, bu
devam edecek, etmeli. Eğer devam edemezsek,
eğer dışarıdaki saldırılardan ve
içerideki ihanetten ürkersek, bin yılın siyasi tarihinde yeni bir kopuş
yaşanacak.
İşte o zaman bu ülke
olacak ve bugünkü
Türkiye’yi bile ayakta tutmakta zorlanacağız.
İşte bütün tartışmaların arkasındaki
budur. Biz burada birbirimizi
, kişisel
onlar Türkiye’ye çok bağır bir bedel ödetmeye hazırlanıyor.
ARTIK EN ÜST SİYASİ KİMLİK; “TÜRKİYE EKSENİ” İLE ”ÇOKULUSLU EKSEN” ARASINDAKİ MÜCADELEDİR.
Artık bu ülkede
yerli olanla yabancı olanın mücadelesi
vardır. Anadolu’daki siyasi tarihimizle, mirasımızla, iddialarımızla bunu yok etmeye çalışanların kavgası vardır.
Türkiyeli olanla vesayetçi olanın hesaplaşması vardır.
“Türkiye Ekseni” ile ”Çokuluslu Eksen”in mücadelesi vardır.
Ayrıştıran bu toprakların insanı değildir. Kutuplaştıranlar da değildir. Selçuklu
’dan bu yana,
’dan bu yana,
nden bu yana bu ülkeye vuranlar, onunla hesaplaşanlar,
tutmak isteyenler şimdi
yeni bir şeylerin arayışı
ndadır. Tarih havzasına, coğrafya havzasına, iddialarına ve kimliğine dönen Türkiye’ye
istiyorlar çünkü.
BU İŞİN SAĞCISI, SOLCUSU, İSLÂMCISI YOKTUR. BİR İÇ SİYASİ MESELE DEĞİLDİR.
Bunun için de,
sağcısından solcusuna, İslâmcısından muhafazakârına ne kadar siyasi kimlik varsa hepsinin üstünde bir müdahaleci kimlik
, eksen, cephe inşa ediyorlar şimdi. Ve
bu asla bir iç politik mesele değildir.
İç siyasi rekabetle alakası yoktur. Bu, yeni bir müdahale yöntemidir.
’de yeniden hareketlenen ve Türkiye’yi köşeye sıkıştıran onlar.
’de yığınak yapanlar onlar.
Türkiye’ye karşı devasa bir cephe inşa eden onlar.
’yi bir tür vekâlet rolü ile üzerimize salanlar onlar.
15 Temmuz’u yapanlar onlar. Yeni 15 Temmuz hazırlığına girişenler onlardır.
Erdoğan’dan intikam almak, Türkiye’yi buralara kadar yükseltenleri
itmek isteyenler onlar. Bu amaçla içeride yeni
oluşturanlar onlar.
HAÇLI SAVAŞLARI’NDAN BERİ DEVAM EDEN HESAPLAŞMA BİTTİ Mİ, SANIYORSUNUZ?
Bütün tartışmaların dışına çıkın ve dünyaya bakın.
Sonra yeniden Türkiye’de olanlara dikkat kesilin.
Taşların yerine oturduğunu
, anlaşılmaz gibi olanların
göreceksiniz. İçeride kimin nerede durduğunu o zaman daha iyi anlayacaksınız.
Onlar
Birinci Dünya Savaşın’da tamamlayamadıklarını
tamamlamak için saldırıyorlar. Biz de
İstiklal mücadelesinin bitmediğini
, son aşamasına geldiğini bilerek direniyoruz.
Anadolu’yu bile bize çok gördükleri
için saldırıyorlar. O dönem kim nerede duruyorsa bugün h
duruyor. Vatansever yine vatansever, hain yine hain.
Bu hesaplaşma Haçlı Savaşları’ndan beri devam ediyor. Bitti mi sanıyorsunuz!
#Türkiye
#ABD
#AB
#Donald Trump
#FETÖ
#PKK
#CHp
#31 Mart
#AK Parti
#BAE