* Aslında ABD’ye teşekkür ederiz. * Patriot’ları vermedi, S400 aldık. * F35 vermedi, bağımlılıktan kurtulduk. * Bizim kararlılığımız ve hızımız arttı. * Onların ezberi bozuldu, aklı karıştı. * Vesayet, eziklik, zayıf ülke söylemi bitmiştir!

04:0019/07/2019, Cuma
G: 19/07/2019, Cuma
İbrahim Karagül

Türkiye’nin S400’ler konusunda dik duruşu,ABD’de tam bir akıl tutulmasına yol açtı. Daha doğrusu, ABD’ninkendi içindeki bölünmeyi, iktidar farklılaşmasını,zaaflarınıbir kez daha açığa çıkardı.Tehditler, şantajlar havada uçuşurken, S400’ler Türkiye’ye gelmeyebaşladı. Ama ABD yönetimitavırbelirlemekte zorlandı.Pentagon başka bir şey dedi, Beyaz Saray başka bir şey dedi. İsrail lobisi başka bir şey dedi.En sonunda, bizim için deoldukçahayırlıolacak bir karar verilebildi: TürkiyeF35programından çıkarıldı.Kendi

T
ürkiye’nin S400’ler konusunda dik duruşu,
ABD’de tam bir akıl tutulmasına yol açtı. Daha doğrusu, ABD’nin
kendi içindeki bölünmeyi
, iktidar farklılaşmasını,
zaaflarını
bir kez daha açığa çıkardı.


Tehditler, şantajlar havada uçuşurken, S400’ler Türkiye’ye gelmeye
başladı. Ama ABD yönetimi
tavır
belirlemekte zorlandı.
Pentagon başka bir şey dedi, Beyaz Saray başka bir şey dedi. İsrail lobisi başka bir şey dedi.
En sonunda, bizim için de
oldukça
hayırlı
olacak bir karar verilebildi: Türkiye
F35
programından çıkarıldı.
Kendi savunma yatırımlarına ağırlık veren, on yıllardır devam eden bağımlılıktan kurtulmaya çalışan
Türkiye
, F35 bağımlılığından
kurtulmuş oldu.
TÜRKİYE S400’DE DE, F35 KARARINDA DA KÂRLI ÇIKTI..
Aslında
S400 kararı, hem ABD’nin Türkiye’yi havada savunmasız bırakma planlarını çökertti hem de yeni bir bağımlılık inşa etme planlarını bozdu. İki yönden de Türkiye kârlı çıktı.
Savaş uçakları, füze sistemleri konularında çok daha özgür ve geniş bir alan doğdu.
Bu yazıda konumuz Türkiye’nin savunma arayışları değil.
ABD’nin
Türkiye, bizim coğrafya ve dünyanın merkez bölgeleriyle ilgili politikalarındaki
akıl karışıklığı, dengesiz tavırları, kendisine ciddi zarar verecek ayarsız politikaları
ve bu dengesizliğin kendi içindeki zaaflarıdır.
DÜNYANIN EN YALNIZ, EN GÜVENİLMEZ ÜLKESİ. KÜRESEL DÜZEN HAYALLERİ ÇÖPE GİTTİ.
Soğuk Savaşın bitiminde
yeni bir dünya düzeni kurmaya kalkışan
ABD,
daha 1996’da bu gücünü kaybetti,
fırsatı kaçırdı. O günden bu yana zemin kaybetmektedir. Bugün için
dünyanın en yalnız, en güvenilmez
ülkesi haline gelmiştir.
Bu;
yüzyıllar sonra Atlantik ittifakının tek yanlı küresel hâkimiyet teorilerinin ve pratiklerinin tamamen çöpe gitmesi demektir
ve bugün itibariyle böyle bir iddiaları kalmamıştır. Çünkü
yüz yıllar sonra ilk kez son derece gerçekçi güç yükselişleri ortaya çıkmış
, ABD öncülüğünde Batı küresel iktidar gücünü
ebediyen kaybetmiştir.
RUSYA, ÇİN, ALMANYA İLE DE AYNI KAFA KARIŞIKLIĞINI YAŞIYOR
ABD’nin Türkiye’nin kararlı duruşu karşısındaki kafa karışıklığı
her alanda
kendini gösteriyor. Bunu
Çin ile yürüttüğü ticaret savaşlarında, jeopolitik hesaplaşmalarda
görüyoruz.
Rusya
ile yürüttüğü
güvenlik çatışmalarında, ambargo kararlarında, füze krizlerinde,
Doğu Avrupa’dan Ortadoğu’ya ve Afrika’ya kadar her yerde görüyoruz.
Almanya öncülüğünde AB ile yürüttüğü ekonomik ve siyasi ayrışmalarda
görüyoruz. Son olarak Türkiye ile yürüttüğü
“yaptırım”a ve tehdide dayalı “psikolojik savaş”ta görüyoruz.
Daha onlarca örnek sayabiliriz.
İNANDIRICILIĞI, CAYDIRICILIĞI, İTİBARI ÇÖKTÜ.İNSANLIK ONA ŞAPKAYI TERS GİYDİRECEK.
ABD’nin
süper güç rolü için en büyük tehdit kendi içinde
başlamıştır. Kendi kafa karışıklığı, kendisi için en büyük tehdidi bir iç tehdide çevirmiştir.
“ABD her şeyi önceden planlar ve yapar”
ön kabulü yerle bir olmuştur.
Anlık
kararlar veren, bir gün sonra dönen,
çelişkili
tavırlar gösteren, sürekli
kendini yalanlayan, bocalayan bir ülke
halini almıştır.
İnsanlık; ABD’nin küresel müdahalelerinden rahatsızlık duyan ülke ve milletler bu gidişle ona
şapkayı ters giydirecek
tir, bunun işaretleri oluşmuştur.
ABD’nin
diplomatik gücü erimiştir.
İnandırıcılığı, caydırıcılığı, itibarı
çok ciddi yaralar almıştır. Kaba askeri güç dışında küresel caydırıcı hiçbir gücü kalmamıştır.
HİÇBİR ALANDA RAKİPSİZ DEĞİL. HER ÜLKE ONDAN UZAKLAŞIYOR.
Teknolojik öncülüğü de artık rakipsiz değil.
Güç haritasındaki değişim,
teknoloji, sermaye ve insan kaynağı
konusunda da ABD aleyhine seyretmektedir.
Hiçbir orta ölçekli ve gelişmiş ülke, geleceğe ABD ile birlikte bakmamaktadır.
ABD ile yakın olmak bir gelecek güvencesi vermemektedir.
Tam tersine,
artık ülkeler, ondan uzaklaştıkça rahatlayacağını
, kendini güvende hissedeceğini bilmekte, ona göre bir yol izlemektedir. Bu tavır ABD ile
mesafeli
ülkelerle sınırlı değildir.
Ona
en yakın olanlar bile böyle bir arayış içinde
dir.
İngiltere, İsrail, Güney Kore, Japonya
gibi ülkeler bile
ABD’den bağımsız bir gelecek
peşinde koşmakta, hangi alanda ondan uzak duracağına dair çok ince hesaplar yapmaktadır.
EN BAŞARILI OLDUĞU ALAN TERÖRLE ORTAKLIK. DEVLETLERİ KAYBETTİ, ÖRGÜTLERE SIĞINDI.
ABD’nin
en başarılı olduğu alan terör örgütleriyle ortaklıktır.
Artık devletlerle iş yürütemeyince
dünyadaki bütün terör örgütleriyle işbirliğine gitmiş, devlet aklı bu alana yoğunlaşmıştır.
Terör, kendisinden uzaklaşan ülkelere karşı bir
silah
olarak kullanılır olmuştur. Bu da
ABD aklının iflasıdır.
Dünyanın yarısı ile ticaret savaşına
girmiş,
büyük çoğunluğu ile güvenlik çatışmalarına
girmiş ama kendi içinde bütünlüğünü kaybetmiştir.
Körfez savaşında bütün dünya yanında olurken bugün terör örgütleri dışında hiçbir ülke ABD ile birlikte hareket etmemektedir.
ABD
hem dünyanın ezici çoğunluğu ile çatışma halinde hem de kendi içinde iktidar çatışmalarına boğulmuş halde
dir. Bu yönüyle ABD, dünyanın kararlı tutumunun da etkisiyle, çok daha
sorunlu
bir ülke haline gelecektir.
Hemen her ülke ABD’ye karşı
teyakkuz
halindedir. Sadece S400 krizi bile ABD’nin ezberlerini bozmaya yetmiştir.
TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR AKIL İNŞA EDİYOR KARARLI, GÜÇLÜ DURUŞ SERGİLİYOR.. YÜRÜMÜYOR, KOŞUYOR!
Peki Türkiye’nin durumu ne?
Kararlılık… En önemli kelime bu.
Türkiye
attığı ve atacağı adımlarda, devlet aklında, kendisine yönelen saldırı ve şantajlarda, bölgesindeki gelişmelerde, kendi iç siyasi sistemini dönüştürmede, küresel güç kaymalarını hesaplayıp pozisyon almada ciddi bir kararlılık, gelecek okuması gösteriyor.
Baskılar karşısında
geri
adım
atmıyor. Ülkelerin ve güçlerin
zaaf
alanlarını görüyor, küresel
güç
eğilimlerini
izliyor, boşlukları fark ediyor, hareket alanını öre göre biçimlendiriyor.
Ekonomik arayışlarda, dış politikada, güvenlik ve savunmada güçlü bir duruş
sergiliyor. ABD ya da AB’nin baskıları karşısında yumuşamıyor, sendelemiyor.
ASLA GERİ ADIM ATMADIK. ONLAR VURDU, BİZ GÜÇLENDİK
Asya’da yükselen güçler
le ilişkilerde atacağı adımları iyi hesaplıyor.
Yeni ekonomik, siyasi çevre
edinme konusunda
haritayı
iyi okuyor. Batı’nın
tek yanlı bağımlılık
ilişkilerinden kurtulma konusunda kararlı duruyor,
kendi yol haritası
na göre hareket ediyor.
Suriye’nin kuzeyinden
Doğu Akdeniz’e
, Ege’den üzerimize saldıkları baskılara kadar
kendi doğrularına göre
hareket ediyor. Mesela
Doğu Akdeniz’de onca baskı ve yıldırma politikalarına rağmen bir adım bile gerilemedi
hatta çok ciddi meydan okumaya girişti. Bu haliyle bile bir rol model oluşturuyor.
FETÖ’DEN SONRA “YEDEK KUVVETLER” SAHADA. BU İÇ ZAAF VE KÖRLEŞTİRME GİRİŞİMİ DE ÇÖKECEK.
Türkiye, ekonomi ve savunma alanında önümüzdeki dönemde güçlü bir dalga yakalayacak
, bunun işaretleri belirginleşiyor. İki alanda
şaşırtıcı bir yükseliş
dönemi başlayabilir.
Buna
içeriden siyasi operasyonları
eklemek, bu alana da dikkatleri yoğunlaştırmak lazım. Çünkü
, dışarıdan baskı altına alamadıkları Türkiye’ye içeriden müdahale etmeye
çalışıyorlar.
FETÖ’den sonra “yedek kuvvetleri” devreyle sokmaya,
güçlü
siyasi aklı bulandırmaya
, kararlı duruşu sulandırmaya, bir
iç zaaf oluşturup Türkiye’yi durdurmaya
çalışıyorlar. Dışarıda güçlü bir ülke profili çizen Türkiye
içeride körleştirilmek
isteniyor.
Ekonomi ve savunma alanındaki güçlü duruşun yanında FETÖ’den sonraki
yedek kuvvetlere dikkat.
Ama ülkemiz bunu da aşacak, eminiz.
O BÜYÜ ÇOKTAN BOZULDU. ARTIK VESAYET, EZİKLİK, ZAYIF ÜLKE SÖYLEMİ YOK
Bu haliyle
Türkiye, yüz yıllık bağımlılık dönemini çoktan sona erdirdi.
ABD’nin
baskı ve şantajları
sonuç vermiyorsa, Türkiye’yi kim durdurabilir ki…
O “içeriden işgalciler” de boşa yatırım yapıyor
bence…
Esaret, vesayet, eziklik, zayıf ülke
söylemi,
“ABD Türkiye’ye her şeyi yaptırır”
algısı, ABD ve Avrupa’nın gücü ile içeride bir şeyleri değiştirme beklentisi sadece birtakım çevrelerin
zihinlerinde
.
ABD’nin büyüsü nasıl bozulduysa,
Türkiye’deki birtakım çevrelerin
A
BD, Avrupa, Batı algısının da içi boşalmıştır.
Sadece bir
illüzyona
inanmayla devam ediyorlar. Oysa Türkiye o çizgiyi çoktan aşmıştır.
PEKİ ABD’YE NİYE TEŞEKKÜR ETMELİYİZ?
ABD’ye teşekkür etmemiz gerekir. Patriotları bize vermedi, S400’leri aldık. S400’lere itiraz etti, bizi F35 bağımlılığından kurtardı.
Doğu Akdeniz’de baskı kurdu, bizi uyandırdı. Yeni yaptırımları Türkiye’ye daha da güç verecek.
Attığı her yeni adım, kurduğu yeni baskı
ABD bağımlılığından kurtulma mücadelemizi ve
hızımızı çok daha artıracak.
#Türkiye
#S400
#ABD
#F35
#Rusya
#Çin
#Almanya
#FETÖ