Türkiye’de her alanda birsiyasi körlük, algı sorunu, atalet ve basiret yoksunluğusalgın haline geliyor. Darkişisel hesaplar, çıkar hesapları, siyasi hesaplar,öfke, hasımlık, haset, küskünlükve benzeri şeylerülkenin, milletin, devletin, hepimizin ortak kaderinin, hedeflerinin, hayallerinin çok ötesine geçti.Adeta birakıl tutulması,adeta birzihin kararmasıalabildiğine yaygınlaştı.Küçük hikâyeleri büyük sözlerle pazarlamaher şeyin önüne geçti.Ekranlarda, köşelerde çokbüyük laflar edenlerin, ayar verenlerin,
Türkiye’de her alanda bir
siyasi körlük, algı sorunu, atalet ve basiret yoksunluğu
salgın haline geliyor. Dar
, çıkar hesapları, siyasi hesaplar,
öfke, hasımlık, haset, küskünlük
ve benzeri şeyler
ülkenin, milletin, devletin, hepimizin ortak kaderinin, hedeflerinin, hayallerinin çok ötesine geçti.
alabildiğine yaygınlaştı.
Küçük hikâyeleri büyük sözlerle pazarlama
Ekranlarda, köşelerde çok
büyük laflar edenlerin, ayar verenlerin, “âkil adam” pozları satanların, “hakkaniyet” pazarlayanların büyük çoğunluğunun kişisel derdi olduğunu görmek,
hareket noktalarının büyük hikâyeler, büyük mücadeleler değil, kişisel
ve umutsuzluklar olduğunu görmek ülkemiz adına
‘SİYASET KENDİNİ DÜZELTSİN’ DİYEN KENDİ DÜŞÜNCE İFLASINI DA GÖRMELİ
Bir ülkede
düşünce dünyasının bu kadar sığ, basit gerekçelere göre biçim alması büyük talihsizlik. “Siyaset kendini düzeltsin”
diye bağırıp çağıranların,
durdukları yere hiç bakmaması,
kendilerine hiç bakmaması, Türkiye’nin,
bu milletin yüzlerce yıllık mücadelesine hiç bakmaması,
oradan hareket etmemesi, bu mücadeleye göre
akıl-fikir, yol-yordam önermemesi çok büyük bir düşünce iflasıdır.
Erdoğan nefretine saplanıp kalanların,
bu nefretin nereden geldiğine bir kez bile bakma gereği hissetmeyenlerin, nefretin
Türkiye ile hesaplaşmaya dönük çokuluslu bir aklın ürünü
olduğunu göremeyenlerin
geçmişten, tarihten,
Seçluklu’dan, Osmanlı’dan, Birinci Dünya Savaşı’ndan, İstiklal Savaşı’ndan, Cumhuriyet döneminden söz etmeleri,
oradaki aksaklıkları ve yanlışlıkları anlatmaya çalışmaları,
15 Temmuz’u anlatmaya çalışmaları tam bir trajedi.
KUDÜS’E AĞIT YAKARKEN BUGÜNÜ ISKALAMAK TAM BİR İKİYÜZLÜLÜKTÜR
Bugün yeni bir tarih biçimleniyor.
Bugünün tarihini kavrayamayanların geçmişten, tarihi örneklerden ders vermeleri tam bir ikiyüzlülük.
Onlar bugünü anlayamıyorlarsa yüzlerce yıllık siyasi tarihte verilen mücadelenin aşamasını anlamamışlar demektir.
Medine Müdafaasını okuyup gözyaşı dökerken, Kutu’l Amâre söylemleri ile hava atarken, Kudüs’ün işgaline ağıtlar yakarken,
Anadolu savunmasını göklere çıkarırken
bugün hem Anadolu’nun mücadelesini, hem coğrafyadaki mücadeleyi kavrayamayanların aklından, zihninden şüphe etmemek mümkün mü?
O ZAMAN İNGİLİZ AĞZIYLA, BUGÜN DE ABD AĞZIYLA, ONLARIN KURŞUNLARIYLA…
Yüz yıl önce bütün coğrafyada İngilizlerle mücadele ederken kimler neredeyse bugün de aynı damar, aynı çevreler, aynı düşünce geleneği
yine aynı yerde konumlanıyor. O zaman
konuşanlar şimdi
konuşuyor, onun gözüyle bakıyor, onun perspektifiyle algılıyor.
Tarihi siyasi genetiği ayağa kaldırmaya dönük mücadeleye dışarıdan ağır saldırılar yapılırken onlar da içeriden aynı saldırıyı sürdürüyor,
o geleneğe mensup herkesi asıp kesiyor, küçümsüyor, aşağılayıp değersizleştiriyor.
SİYASİ ELEŞTİRİ DEĞİL, GANİMET PAYLAŞIMI, İNTİKAM SALDIRISI BU
Bugünlerde
siyaseti eleştirmek bir fırtınaya döndü.
Eleştirilecek elbette.
Tabiatı gereği eleştiriye en açık alandır ve bu zorunludur.
Ancak bu bir
ganimet paylaşımına dönüştürülmek isteniyorsa, intikam halini almışsa,
bir yapıyı dağıtmaya dönük
a dönüşmüşse, eleştirinin ötesinde bir
var demektir.
Bu hesaba dönük
varsa,
o hesap siyasetin ötesinde Türkiye ile ilgili demektir.
İntikam da Türkiye’den alınıyor demektir. “
Bu neyin intikamı, kimlerin intikamı
” sorusu her şeyden daha öncelikli demektir. İşte tam burada, herkesin kendine “
Ben kimin, kimlerin cümlesini kullanıyorum
” diye sorması vicdani bir sorumluluktur.
MUHAFAZAKÂRIN ENTELEKTÜEL BİRİKİMLERİ AŞINDI. BUNU SİYASİ BASKI İLE KAMUFLE ETMEYİN.
Burada eleştiriye karşı çıkmıyorum.
Organize eleştiri”nin bir siyasi proje, bir çokuluslu program haline gelmesine
yönelik kaygılarımı paylaşıyorum.
daha fazla çöken şeyler var.
Türkiye’nin, özellikle de
muhafazakâr çevrelerin entelektüel birikimleri, zenginlikleri, kimlikleri olağanüstü ölçekte aşındı. Sadece eleştirip hiçbir şey üretemez,
Türkiye’ye, coğrafyaya, bugüne ve yarına hiçbir şey söyleyemez ve mücadele edemez hale geldi.
Cemaatleri, vakıf/dernekleri, kanaat önderleri, medyası, yazar-çizerleri siyaset kadar bile söz üretemez hale geldi.
Hiç kimse bunun, siyasi
kaynaklandığı gerekçesine sığınmasın. Bir
konfor, rahatlık, atalet, “siyasi baskı” ile kamufle ediliyor.
Asıl kayıplarımız burada. Acil müdahale gereken alanlar burada.
İÇERİDE HAKKANİYET NUTUKLARI ATANLAR BUNLARA NEDEN TEK BİR SÖZ SÖYLEMEZ?
Oysa dünya genelinde olağanüstü bir hareketlilik var.
Devletler, bölgeler pozisyonlarını değiştiriyor
, geleceğin dünyasına hazırlanmaya çalışıyor.
Merkez güç alanları yer değiştiriyor,
Doğu-Batı arasındaki hesaplaşma tehlikeli noktalara geldi.
Türkiye, bu büyük fırtınaya hazırlanmaya çalışırken, işte tam bu sırada içeriden dayak yemeye başlıyor.
Büyük hesaplaşmada, yeni küresel düzende
eli zayıflatılmaya, direnci kırılmaya
çalışılıyor.
ABD ve İsrail kontrolündeki Mısır, BAE ve S. Arabistan, bütün bölgede Türkiye’yi vuruyor. İçeriden “hakkaniyet” nutukları atanlar bunlara neden tek söz söylemez?
SUDAN DARBESİ TÜRKİYE’YE KARŞI, LİBYA’DA ÖLÜM LİSTESİ YAYINLANDI. PEKİ, NEDEN SESİNİZ ÇIKAMIYOR?
Türkiye
’la çok güçlü ilişkiler kurdu.
Adasından tarım arazilerine ve
anlaşmalarına kadar. Aynı ülkeler
Sudan’da darbe yaptı, ülkeyi bölüyorlar.
O darbe Türkiye’ye karşı yapıldı. Ama
Türkiye’yi bölgeden çıkarıyorlar.
Hadi o çokbilmişler neden bu konuda tek bir şey söylemiyor?
Aynı ülkeler,
Libya’da Türkiye’yi vuruyorlar.
Biz
BM’nin tanıdığı meşru hükümet
e destek veriyoruz onlar
Hafter diye bir adam üzerinden kurdukları terör örgütüyle Libya’yı parçalamaya
çalışıyorlar.
Ve o ülkeler,
FETÖ ve PKK ile birlikte oradaki askeri varlığımızın listesini, resimlerini yayınlıyor, öldürülmeleri için hedef gösteriyor.
Neden buna karşı tek bir cümle söylemiyorlar? “
Türkiye’nin orada ne işi var
” diyecekseniz bu tartışma sizi ilgilendirmiyor demektir!
NEDEN TÜRKİYE’NİN YANINDA DEĞİLSİNİZ? NEDEN KENETLENİP DÜNYAYA SES VERMİYORSUNUZ?
Doğu Akdeniz’de, KKTC’nin etrafında, Ege’de tam bir çevreleme
yaşıyoruz. Neredeyse bütün dünya buraya toplandı. Hepsi
Türkiye’yi köşeye sıkıştırma
ya çalışıyor. İçerideki
“âkil adamlar” siz neden bu konuda bir çaba içinde değilsiniz? Neden susuyorsunuz?
Neden mücadele etmiyorsunuz? Neden Türkiye’nin yanında
vermiyorsunuz?
Bunlar iç politik mesele mi?
Yüz yıl sonra karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdit bu ve siz ortalarda yoksunuz?
Türkiye tehdidi gördü,
hazırlığına girişti?
S400 bunlardan sadece biri. Hiçbirinde Türkiye’nin çıkarlarını savunmadınız, tavır alıp öne çıkmadınız. Varsa yoksa çıkar hesaplarınız, öfkeleriniz, küskünlükleriniz, hasediniz.
Dünya yansa, Türkiye mahvolsa sizin için bunlardan önemli olmadı, olmayacak.
AMANSIZ DÜŞMANLIKLAR ÜLKESİ VE O YABANCI DİL. SINIRLARIMIZDA HAZIRLIKLAR VAR. TOPARLANIN ARTIK!
Ne zaman Türkiye’nin yanında yer alacaksınız?
Ne zaman bu ülkenin milli meseleleri için saf tutacaksınız?
Ne zaman bu ülkeye yönelen tehditlere karşı kenetleneceksiniz?
Ne zaman bu yabancı dili, bu dışarıdan dili, bu başkalarının ajandalarını terk edeceksiniz?
İçeride ve dışarıda
karşı karşıyayız.
Erdoğan’la birlikte, bütün Türkiye’yi, tarihsel mücadelesini hedef alan yaygın bir cephe
şekillendi. Artık bunu açıktan görüyoruz.
Ekonomiden güvenliğe, içerideki muhalefetten yakın ve orta uzaklıktaki bütün coğrafyaya
yayılmış keskin saldırılarla karşı karşıyayız.
Lütfen
kimse bunu iç tartışmalarla örtbas etmeye kalkışmasın.
Bu bir milli mücadeledir. Kim nerede ona bakın. Bugünün tarihini bugünden okuyun, anlayacaksınız!
Suriye’den D. Akdeniz’e, Libya’dan Ege’ye her yerde hazırlıklar yapılıyor. Bir fırtına üzerimize salınıyor.
#Akil
#Adam
#Siyaset
#ABD
#İsrail
#Libya
#Doğu Akdeniz
#KKTC
#S400