FETÖ ile mücadelede havanda su dövmek

01:3629/06/2020, Pazartesi
G: 29/06/2020, Pazartesi
Hüseyin Likoğlu

Fetullahçı Terör Örgütü, varlığı hissedildiği günden beri mücadele edilmeye çalışılan bir örgüt. Örgüt ile ilgili ilk ciddi tespit, 1986 yılında TSK’da soru çalma olayı üzerine gerçekleşti. O tarihte yapılan soruşturmalar derinleşmeden kapatıldı. Fetullahçı Terör Örgütü, hep dini bir çerçeve içerisinde lanse edildiği için bugün bile o nedenle tam olarak analiz edilemiyor. Fetullahçılara dinci grup kafasıyla bakıldığı için 1986 yılında TSK’daki soruşturmada dinci aradılar. Fetullahçılıkla alakası

Fetullahçı Terör Örgütü, varlığı hissedildiği günden beri mücadele edilmeye çalışılan bir örgüt. Örgüt ile ilgili ilk ciddi tespit, 1986 yılında TSK’da soru çalma olayı üzerine gerçekleşti. O tarihte yapılan soruşturmalar derinleşmeden kapatıldı. Fetullahçı Terör Örgütü, hep dini bir çerçeve içerisinde lanse edildiği için bugün bile o nedenle tam olarak analiz edilemiyor. Fetullahçılara dinci grup kafasıyla bakıldığı için 1986 yılında TSK’daki soruşturmada dinci aradılar. Fetullahçılıkla alakası olmayan dindar öğrenci veya subaylar o soruşturmada TSK’dan ihraç edilirken, dinci olmadıkları için bulamadıkları Fetullahçılar, 2016 15 Temmuz’unda generalliğe kadar yükselip darbeye kalkıştılar.

1991 yılında Polis Akademisi’nde bir kura çekimi sahtekârlığı nedeniyle enselenen Fetullahçılarla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü soruşturma başlattı. Soruşturma neticesinde bugün konuştuğumuz Fetullahçı yapılanma biçimine o günlerde de ulaşıldı. Onlarca isim geçti soruşturmadan. Ama yine sonuç alınamadı. O tarihte soruşturmalarda ismi geçen polis amiri adayları meslekte yükselerek, 17-25 Aralık’tan sonra karşımıza 1. sınıf emniyet müdürü, il emniyet müdürü, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür olarak çıktı.

1999 yılında da yine Emniyet çok ciddi bir çalışma yaptı, bu terör örgütü ile ilgili. Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve yardımcısı Osman Ak koordinesinde hazırlanan rapor, bugün konuştuğumuz birçok şeyi gözler önüne sermişti. Hatta o raporda, Fetullahçı Terör Örgütü’ne ‘Haşhaşi’ benzetmesi tespiti var. Fetullahçı teröristler ne yazık bir şekilde soruşturmalardan yırtmayı başardılar. 1996 Susurluk olayında da Pensilvanya şarlatanı Fetullah’ın ismi geçti, onu da karartmayı başardı.

Bu şartlarla Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele etmek ve netice almak imkânsız. Daha doğrusu sadece örgütün işlediği suçlar üzerinden yapılacak polisiye ve adli operasyonlarla bu örgütün belinin kırılması mümkün değil. O halde hep birlikte oturup nasıl bir örgütle karşı karşıya olduğumuzu tekrar gözden geçirmeliyiz.

Örgütün temel amacı ne? Devletin kılcal damarlarına sızmak. Peki devletin kılcal damarlarına nasıl sızılır? O alanlarda görev yapacak nitelikte insan eğitmek. Demek ki neymiş? Fetullahçı Terör Örgütü’nün temeli eğitimmiş. Örgüt, tıpkı 1700’lerin sonlarında 1800’lerin başlarında Osmanlı topraklarına gelen misyoner hareketlerin yaptığını yapıyor: “Zeki öğrenciyi bul, iyi eğitimden geçir, devletin önemli makamlarına yerleştir, sonra da istediğin bilgileri getirsin.”

Şimdi gelelim örgütün bu yönüyle ilgili mücadele aşamasına. Aşaması dedim ama daha bir arpa boyu yol aldığımızı söyleyemeyiz. 1976 yılında Türkiye Öğretmenler Vakfı ile faaliyetine başlamış bu örgüt. Örgüte bağlı öğretmenler, görev yaptıkları okullarda Anadolu’nun zeki çocuklarını bulup, örgüte kazandıracaklardı. Öğrenci sayısı arttıkça da nerelere yerleştirilecekleri konusu planlanacaktı. 1986 yılında çaldıkları askeri lise sorularını hazır hale getirdikleri bu çocuklara verdiler. Öğrenci sayısı arttıkça, devletin bütün kademelerine eleman yerleştirmek için bu faaliyetlerini sürdürdüler.

Peki, bu öğrencileri kendi okullarında mı eğittiler? Öyleyse bunu tespit etmek çok kolay. Tabii ki kendi okullarında okutmadılar. Kendi eğitim kurumlarında sınavlara hazırladılar ama kendi okullarında okutmadılar. Hani FETÖ ile ilgili operasyonlarda örgütün bazı okullarında bulunan gizli dehlizler vardı ya işte orada hazırladılar. Bir de ultra Atatürkçü görünümlü kripto okullar açtılar.

15 Temmuz’dan sonra yürütülen soruşturmalar sırasında, ortaokulun bir kısmını veya tamamını yurt dışında okuyup da askeri liselere giren yaklaşık 2 bin 500 öğrenci tespit edildi. 4 yıldır bu öğrencilerin kim olduğu ortaokulu yurt dışında niye okuduğu ile ilgili bir netice ortaya konmadı. 15 Temmuz nedeniyle TSK’da tespit edilen bu durumla alakalı sivil kurumlar için hiçbir çalışma yapılmadı.

Anafartalar başta olmak üzere ultra Atatürkçü görünümlü kripto okullarla ilgili sağlıklı bir çalışma yapılmadı. Bu okullardan mezun olan öğrenciler nerelerde, bu okullara çocuklarını gönderen yüksek mevkilerdeki bürokratlar kimler, hiçbirimiz bilmiyoruz.

Dershaneler kapatıldı, özel okullar teşvik edildi. Şu an sayısını bilemediğimiz ve kontrol edemediğimiz binlerce etüt merkezi adı altında dershane var. Sahipleri kim, öğrencileri kim, hiçbirini bilmiyoruz. 15 Temmuz’dan sonra mantar gibi şube arttıran seküler görünümlü okullar kimin, öğretmenleri kimler, bilmiyoruz.

Eğer Fetullahçı kriptolara ulaşmak için, şu üç şeye odaklanırsak, gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Birincisi kaç yıl geriye gidilebiliyorsa gidilerek, eğitiminin bir bölümünü veya tamamını yurt dışında gören öğrencilerin Türk eğitim sistemine kabul edilmesi için il ve ilçelerde kurulan komisyonlara başvuran öğrencilerin listesi çıkartılsın ve o öğrencilerin gerçekten ilgili ülkede eğitim görüp görmediği araştırılsın. Aynı zamanda söz konusu ülkedeki eğitim ataşesinin kim olduğuna bakılsın.

İkincisi tüm özel okul ve dershane sahiplerine Fetullahçıların kendilerine öğrenci gönderip göndermediği sorulsun. Fetullahçı Terör Örgütü, öğrencilerini kriptolamak için başka okul ve dershanelere kaydettiriyordu. Özel okul ve dershane sahipleri dürüst davranıp örgütün kendilerine kaydettirdiği öğrencilerin isimlerini verirse, işte o zaman asıl kriptolara ulaşırız. Aksi takdirde Fetullah’ın asalakları ile uğraşıp dururuz, FETÖ ile de mücadele ettiğimizi sanırız.

Üçüncüsü ise okul çağına geldiği halde herhangi bir okula kayıt yaptırmayan öğrencileri yıl yıl tespit edelim ve o öğrencilerin şu an nerelerde olduğunu, hangi ülkede eğitim görüp ülkemize dönüş yaptığını bulalım. Her yıl onlarca zeki çocuğumuzun kayıt dışı yollarla başka ülkelere kaçırıldığını göreceğiz.

Unutmayalım, Fetullahçı Terör Örgütü eğitim yoluyla devletin kılcal damarlarına sızdı, örgütün eğitim yapılanmasını çökertmeden, onunla mücadele havanda su dövmekten ibarettir.

#FETÖ
#Öğrenci
#Okul
#Eğitim