|
Taşıyıcı anne doğurdu, babaya dikkat

İstanbul’da yenilenmesine karar verilen seçimler dün yapıldı. Kazanan aday belli oldu, ancak kazanan partinin hangisi olduğu aylarca tartışılacak. YSK’ya verilen aday listesinde Ekrem İmamoğlu’nun ismi CHP adayı olarak görünüyor. Ancak bunun böyle olmadığını yaşanan süreçte hepimiz gördük.



Zaten 2013’ten beri Türkiye’de kimin eli kimin cebinde belli olmadığı bir süreç yaşıyoruz. Daha da geriye gidebiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye genel başkan seçildiği günlerden beri benzer süreci yaşıyoruz.

Türk siyasetine yönelik uzun yıllar sağ partiler üzerinden siyasi mühendislikler yapılıyordu. AK Parti iktidarlarının ilk yıllarında da benzer senaryolara tanık olduk. Özellikle 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde hatırlayacağımız gibi Erkan Mumcu başkanlığında ANAP yeniden canlandırılmak istendi. AK Parti’den istifa eden vekillerin sayısı yetmeyince CHP’den takviye yapıldı. Bu taktik Cumhurbaşkanı seçimini engelledi ama 2007 seçimlerinde AK Parti’nin çok daha güçlü gelmesi sonucuna neden oldu.

2007 seçimleri sonrası da yine eski anlayışla AK Parti’nin önünü kesmeye yönelik hareketler oldu, (kapatma davası gibi) ancak bunlardan da netice alınamadı. Bu başarısız girişimlerin ardından yeni bir yol geliştirdiler. 2010 yılında kaset kumpasıyla CHP’de istedikleri yönetim değişikliğini başardılar. Ancak bu değişim 2011 seçimlerinde istedikleri neticeyi elde etmelerine imkan vermedi.

Haziran 2011 seçimlerinden sonra yeni dönem başladı. Önce MİT krizi, sonra Gezi süreci, ardından 17-25 Aralık derken, 15 Temmuz’a kadar fiili müdahaleler devam etti. Bütün bu badireler atlatılırken, gereken dersler çıkarılmadı. Pes etmeyen, bu anlayış 16 Nisan referandumu ile yeni bir ışık yakaladı. Bütün karşıtları bir araya getirebilirse bir netice alabileceği umuduna kapıldı. İlk denemeyi 24 Haziran’da yaptılar, ikinci denemeyi de 31 Mart’ta gerçekleştirdiler ve başardılar.

Bu saatten sonra kimse suçu karşı tarafta aramasın. Bu sonuçlar, 17-25 Aralık’ı geçtim, 15 Temmuz’dan sonra Fetullahçı çete ile mücadeleyi doğru yapmamanın sonucudur. Bu sonuç Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditleri doğru anlamamanın sonucudur. Hiç olmazsa bu saatten sonra umarız gerekli dersler çıkartılır.

Dün itibariyle yepyeni bir safha başlıyor. Mücadele daha çetin hale getirildi. Üstelik daha tehlikeli hale dönüştürüldü. CHP’nin yuvasına bırakılan yumurtadan civciv çıktı. Bu yumurta hangi kuşun yumurtası, civciv büyüyünce nasıl bir kuşa dönüşecek hep birlikte izleyip göreceğiz.

CHP yeni sürecin taşıyıcı annesidir. Sürecin nasıl neticeleneceğine CHP değil, bu yumurtanın babası karar verecektir. Dolayısıyla alınacak önlemler, verilecek mücadeleler ona göre hesaplanmalıdır. “Bu nasılsa yerel seçimdir, belediye başkanlığıdır” deyip geçemeyiz.

Siz bakmayın ‘sevgi pıtırcığı’nın gülücükler saçmasına. Adamların yerel yönetim, kaliteli belediyecilik anlayışı gibi bir dertleri yoktur. Olsa bile bir anlam ifade etmez. Mesele onların ne düşündüğü değil, mesele onları öne sürenlerin ne istediğidir.

Onları öne sürenler ne istiyor? S-400 almayın, Doğu Akdeniz’de hak iddia etmeyin, Suriye’de terör devletine direnmeyin… Peki, bunlar yerel yönetimlerin konusu mu? Tabii ki hayır. Dolayısıyla yeni dönem bu olaylar etrafında geçecek. Yumurtanın babası İmamoğlu’ndan İstanbul’a daha iyi hizmet yapmasını beklemiyor. Eşi Dilek İmamoğlu’nun 15 Temmuz’da Türkiye’nin beyni olarak nitelendirdiği Fetullahçı katillerin ölen beynine hayat vermesini istiyor.

Tabii işin bir başka boyutu da var. Yeni dönem İmamoğlu üzerinden mi yönetilecek, yoksa İmamoğlu yıkıcı görevini tamamladıktan sonra görev kenarda bekleyen mandacı muhiplere mi verilecek. Evet CHP taşıyıcı anne görevini yerine getirdi, artık gözler bebeğin babasında…

#İstanbul
#Seçim
#Ekrem İmamoğlu
#CHP
#FETÖ
5 yıl önce
Taşıyıcı anne doğurdu, babaya dikkat
Uyanıklığa övgü
Yapay zeka bizi nasıl işsiz bırakır?
Perdeler çok kalınlaşmış
Doğrudan yatırım doğudan gelir
Temmuz sonrasında memurların bilmesinde fayda olan pratik güncel mali bilgiler