Şizofrenik cinnet anında sosyal medya

01:373/08/2020, Pazartesi
G: 3/08/2020, Pazartesi
Hüseyin Likoğlu

Adına sosyal medya yasası denilen, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Tabi her şeye ‘istemezük’ diyenlerin, sosyal medya yasasını istemelerini beklemek hayatın normal akışıyla bağdaşmazdı. Dolayısıyla istemezükçüler, doğal olarak sosyal medya ile ilgili düzenlemeye karşı çıktılar.Düzenlemenin amacını en güzel şekilde Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, şu sözlerle özetledi:

Adına sosyal medya yasası denilen, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Tabi her şeye ‘istemezük’ diyenlerin, sosyal medya yasasını istemelerini beklemek hayatın normal akışıyla bağdaşmazdı. Dolayısıyla istemezükçüler, doğal olarak sosyal medya ile ilgili düzenlemeye karşı çıktılar.

Düzenlemenin amacını en güzel şekilde Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, şu sözlerle özetledi: “Gerçek hayatta suç olan fiiller, sanal ortamda işlenmesi halinde de suç olacak.” Yani hakaret, küfür, iftira, cinsel istismar, yalan, manipülasyon gibi suçların sanal ortamda işlenmesi halinde bu suçları işleyenlere gerekli cezanın verilebilmesi için yapılan bir düzenleme.

Peki, bunca örneğe rağmen, sosyal medya ortamında işlenen bu suçların önüne geçilebilmesi için yapılan düzenlemeye karşı çıkanların derdi ne? Maalesef yine aynı kafa. “Tayyip Erdoğan’dan kurtulalım da nasıl kurtulursak kurtulalım” kafası. Bu kafa PKK ile iş tutmaktan imtina etmiyor, Fetullahçı teröristlere destekten çekinmiyor. İllegal ne varsa bunun için sahip çıkılıyor.

Görünürde demokratik gösteri adı altında sosyal medyanın küresel hesap peşinde koşanlar eliyle nasıl kullanıldığına Arap Baharı başta olmak üzere Soros destekli olaylarda müşahede ettik. Gezi sürecinde yalanların nasıl şeytanî bir sistematikle söylendiğini ve yayıldığını hep birlikte gördük. Müftü karılarını, 48 saat sonra hükümetin düşeceği paylaşımlarını, dünyanın muhtelif yerlerindeki katliam fotoğraflarını İstanbul’da çekilmiş gibi yayan ajanları gördük.

Meclis’te kabul edilip Resmi Gazete’de yayınlanan bu düzenleme bu sorunları ortadan kaldıracak mı? İşte asıl düşünmemiz ve üzerinde durmamız gereken konu bu. Bugün sosyal medya düzenlemesine karşı tavır alıp söz de görünürde trollüğe karşı çıkan bir güruh var. Ama bunların geçmişine baktığımızda yakın geçmişte hepsinin Fetullahçı ve PKK’lı trollerin paylaşımlarıyla amel ettiklerini biliyoruz.

Asıl tehlike, yakın geçmişte bürokrasinin içinde bulunup da bu trollerin paylaşımlarıyla işlem yapanların hâlâ sistemde olmasıdır. Sivil ve askeri istihbarat başta olmak üzere ne yazık ki yakın geçmişte bu trollerin paylaşımlarıyla hareket edenler oldu. Fetullahçı hesaplardan yapılan paylaşımlarla general emekli ettik, genel müdür ihraç ettik. Fetullahçılar tüm kumpaslarında sosyal medyayı tepe tepe kullandılar.

Haydi diyelim bu düzenleme ile bundan sonra sosyal medya üzerinden yapılacak itibar suikastlarının önüne geçmeyi başaracağız. Peki, bu kafanın istihbarat kayıtlarımıza geçirdiği yalan yanlış bilgileri ne yapacağız? Bu kafanın güvenlik soruşturması adı altında hazırladığı iftiralarla ilgili nasıl bir yol izleyeceğiz.

Eski İçişleri Bakanı Efgan Âlâ, bakanlık görevini devrederken, göreve geldiğinde 7 bin istihbaratçının 6 bin 500’ünün Fetullahçı olduğunu söylemişti. 6 bin 500 FETÖ’cü istihbaratçı, sizce kimler hakkında nasıl bilgi notları kayda geçirmiştir? Bu bilgi notları günümüzde hâlâ güvenlik soruşturmaları için kullanılıyor mu? Askeri istihbarat ve MİT’te de o dönem çok mu farklı idi. Sadece bir örnekle yetinelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast timinin başı Gökhan Sönmezateş askeri istihbaratçıydı. Zaten 15 Temmuz başarılı olsaydı MİT Müsteşarı olacaktı Sönmezateş.

Sosyal medyadaki trollerden ve yalanlardan korunmak için bir düzenlemeye ihtiyaç duyduk ve gerekeni yaptık. Peki, yakın geçmişte bu alanlara bilgi servis edip, akabinde gereğini yapanlarla ilgili de bir çalışma yapmamız gerekmiyor mu? Sosyal medyada yer alan haberleri toplayıp, soruşturma başlatanlar, savunma isteyenler, bugünlerde acaba pişmanlık içindeler mi, yoksa yeni yeni tezgâhlarla mı meşguller?

24 Haziran seçimleri gecesi sosyal medyada “Muharrem İnce kaçırıldı” paylaşımları yayılmaya başlandı. Bu yalanı söyleyenlerin amacı büyük bir kalabalığı Yüksek Seçim Kurulunun önünde toplayıp ülkeyi felç etmekti. Allah’tan Muharrem İnce çıkıp “Ben buradayım” dedi ve paylaşımı yapanlar için de şizofren teşhisi koyarak, büyük bir tehlike önlendi.

Evet, bugünlerde sosyal medya yasasına karşı çıkanlar, şizofrenik bir cinnet anını umutla bekledikleri için, sosyal medyayı düzene sokacak hiçbir düzenleme istemiyorlar.

#TBMM
#24 Haziran
#Muharrem İnce
#Sosyal medya
#Recep Tayyip Erdoğan